Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/767 E. 2020/812 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/767 Esas
KARAR NO : 2020/812
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2020

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkili şirketin bugünkü ortaklarından … nun şirketin %40 hissesini … ndan, … Noterliğinin 22.09.2015 tarih, … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile devir aldığını,
Hisse devir işleminden sonra yapılan Genel Kurul toplantısında … nın müdürlük görevinin sona erdirildiğini, davalı … ile dava dışı … in ise müdürlük görevinin devam ettiğini, şirketin müdürü olan davalı … ve dava dışı … in, kötü niyetli davranmaya ve şirketin çalışmaları hakkında diğer ortaklara bilgi vermemeye, şirketi ve şirket belgelerini müvekkil Şirketin dava dışı ortağı … ndan kaçırmaya, müvekkil şirkete ve hisseleri devir alan ortak …na zarar verici davranışlar içine girmeye başladığını,
Şirketin faaliyet gösterdiği ve ticaret sicilinde kayıtlı olduğu İstanbul … … Sok. … Apt. … adresini boşalttıklarını, adresi boşaltmalarına rağmen yeni adresi ticaret sicil memurluğuna da bildirmediklerini, Şirketin vergi ve prim borçlarını ödemediklerini ,şirket Genel Kurulunu toplamadıklarını, şirket defter ve kayıtlarını da Şirketin diğer ortaklarından gizlediklerini, bu sebeplerle Şirketin %70 hissesine sahip olan diğer ortakların Şirket faaliyetinden tamamen habersiz duruma düştüğünü,
Şirketin %70 ine sahip olan diğer ortakları … ve … in, ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… esas sayılı dosyasında dava açarak TTK nun 630/2 maddesi gereği müdürlerin şirketi temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılmasını ve azillerini talep ettiklerini , 24.05.2018 tarih, 2018 / … sayılı kararla davanın kabulüne karar verilerek dava dışı … ve davalı … nın müdürlük görevlerinin sona erdirildiğini, kararın kesinleştiğini,
Davalar devam ederken şirketle diğer ortaklara zarar vermek kastı ile davaya konu edilen icra takibinin başlatıldığını, müvekkil şirketin davalıya bir borcu bulunmadığını, davalıya bu miktarda borçlanması için sebep olmadığını, takip dosyasına hiç bir belge sunulmadığını, icra tebligatının davalı … tarafından bizzat boşaltılan şirketle hiç bir ilgisi kalmayan ancak ticaret siciline bildirim yapılmadığı için şirket adresi olarak görünen “… sk … apt no:…/İstanbul” adresine yapıldığını, takibin TK 35 maddesi gereğince yapılan tebligat ile kesinleştirildiğini, davalının böylece belgesiz bir alacak yarattığını, davalı … in halen kendisinin oturduğu, ikamet olarak kullandığı şirkete ait taşınmaz üzerine haciz koyarak satış aşamasına getirdiğini, davalının şirket yönetiminden azlinden sonra oluşturulan bu borç nedeniyle huzurdaki davanın açılmasını zorunluğu doğduğunu, alacağın varlığının davalı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davalıdan sermayesini çok aşan bir miktarda -1.186.293,00 TL- borç alması için hiçbir sebep ve ihtiyaç bulunmadığını, müvekkili Şirket defterlerinde de bu paranın nereye yatırıldığı, nereye gittiği ve ne şekilde harcandığının da belirsiz olduğunu, davalı … nın müvekkiline bu borcu verecek bir varlığınında olmadığını, … nın, var olduğunu iddia ettiği alacağınının ve neden davalı …na devrettiğinin de belirsiz olduğunu, bu konuda icra dosyasına sunulan bir belge olmadığı gibi, temlik bedelinin nasıl ödendiğine ilişkin/ ödemeye ilişkin bir dekontunda dosyada bulunmadığını, şirket defterlerinin halen azledilen müdürlerin elinde olup bu hususun … ATM 2017/… esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda belirlendiğini, TTK …/8 gereğince defterlere suç teşkil eden şekilde kasten gerçek dışı kayıtlar yapıldığını, davalının … Aile Mahkemesi nin 2013/… esas sayılı dosyasına verdiği 10/01/2010 tarihli dilekçesinde “geçimini sağlayan geliri bulunmadığı,şirket ortaklığı bulunsa dahi şirkette bugüne kadar kar dağıtımı yapılmadığını..” açıkladığını , davalının borç olarak vereceği bir parası, nakdi nin bulunmadığını,
Şirket hisselerinin bir kısmının dava dışı … tarafından 22.09.2015 tarihinde satın alınması sırasında devredilen alacakların istenmemesininde alacağın sonradan yaratıldığını ortaya koyduğunu, Müvekkili Şirketin hisselerini diğer ortak … na devreden kardeş …’nın kendisinin borçlu gösterildiği iki bonoya da ayrıca Şirketi kefil ettiğini, şirketin eski ortağı ve müdürü … nın, … isimli kişiye her biri 1.000.000 TL lik, toplamda 2.000.000 TL lik, ( sözde ) 14.08.2015 tanzim, 03.02.2017, 03.03.2017 vade tarihli iki adet bono verdiğini, bu bonolara dayalı olarak müvekkili Şirket hakkında … İcra Müdürlüğünün 2018/ … Esas Sayılı dosyası üzerinden de 07.05.2018 tarihinde bir başka icra takibi yapıldığını, bu ikinci icra takibinin de anlaşmalı olduğunu, amacın müvekkili Şirkete zarar vermek olduğunu ve müvekkilin sahip olduğu taşınmazı sattırarak menfaat temin etmek olduğunu,
Müvekkil Şirket ortağı …nun hisseleri devralmasından sonra davalı ve hisseleri devreden kardeşi …’nın sürekli olarak eski tanzim tarihli senet düzenleyerek eski tarihli borç yarattığını,davacı şirketin davalıya hiç bir borcu bulunmadığını belirterek ;
Öncelikle teminatsız olarak tedbir kararı verilerek icra takibinin durdurulmasına, bu talebin uygun görülmemesi halinde ise, müvekkili şirket tarafından vezneye yatırılacak olan / yatırılan teminat karşılığında satışın durdurulması ve icra dosyasına yatacak paranın davalıya ödenmemesi için İİK nun 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama sonunda davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüyle müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, … İcra Müdürlüğü nün 2017/… E. sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirket aleyhine başlatılan takibin iptaline, takip alacaklısının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
FER’İ MÜDAHİL / Müdahale talebinde bulunan … 31/12/2019 uyap havale tarihli dilekçesinde özetle; davacışirketin %40 ortağı olduğunu, ….Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/… , … Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/…, …Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/… dava dosyalarınında davacısı olduğunu,huzurdaki davada müdahale talebinde bulunduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esasına kayıtlı davada ( o duruşmada mahkeme başkanı olan ) …’in o duruşmada mahkemeye başkan olarak vekalet ettiğini, bilahare de haksız ve hukuka aykırı karara katıldığını, duruşmadaki ve nihai karardaki taraflı tutumu nedeni ile Hakimler ve Savcılar Kuruluna şikayet edildiğini, ancak dilekçesinin işleme sokulmadığını, tarafına daha önce haksızlık yapıldığının görüleceğini, Duruşmalarda ve bir çoğu zapta geçmeyen bu davadaki tutumu da dikkate alındığında aynı kastın devam ettiği kanısında olduğunu, kendisinin bütün bu konuları … tarihli duruşmadan sonra öğrendiğini belirterek bu nedenle reddini istediği hakimin davasına bakmamasını yani reddini talep etmiştir. Fer i müdahil 10/12/2020 tarihli duruşmadaki sözlü yargılamada ;”Feri müdahil davacı son sözünde başta iki dava açtık, genel kurul yapılması isteğimiz sizin de başkan olduğunuz bir mahkemede red edildi, şirketin genel merkezi boşaltılmış ticaret sicili şirketin merkezi bilinmediğinden şirketin feshine ilişkin yazılar yazmış, vergi ödenmemiş uzun yıllar,sigorta ödenmemiş,şirketin bir tek gayrimenkulune şirketin müdürü oturup ikametgah olarak kullanmış; yaklaşık 7 8 yıl genel kurul yapılmamış ve sayamadığım birçok sebep varken, başkanı olduğunuz mahkeme davamızı red etti, … ATM de bilirkişi raporu ile müdürleri azletti, dosya bu şekilde çıktıktan sonra huzurdaki dava ve kardeşinin başka birine senet verdiği davada … ATM de devam etmektedir, dosyanızdaki CBS evrakları da ilgilidir, verdiğiniz red kararı çıktıktan sonra 5 6 yıl önce bu senetle evrakları düzenlediler” şeklinde beyanda bulunmuştur.
CEVAP /Davalı … vekili 22/10/2018 tarihli cevap dilekçesinde ve özetle; Davacı şirketin %40 hissesini elinde bulunduran … nun, hisseleri şirketin eski ortaklarından …’ndan inançlı işlem ile, hiç bir bedel ödemeden üzerine aldığını, daha sonra güveni kötüye kullanmak suretiyle; bu hisseleri kendi üzerinde bıraktığını , 11.01.2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan Genel Kurul toplantısında …’nın müdürlük görevi sona erdirilirken, davalı müvekkili … ve …’in müdürlük görevleri nin devam ettiğini,
Davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği hususların gerçek dışı olduğunu, müvekkili …’nın bahsi geçen tarihlerde şirket müdürü olarak yetkilerini kullanırken kötü niyetli davranmadığını, şirketi zarara sokacak bilinçli davranışlar içerisinde olmadığını, davacı yanın iddialarına dayanak olarak sunduğu “Şirketin faaliyet gösterdiği ve ticaret sicilinde kayıtlı olduğu, İstanbul … … Sok. … Apt. … adresini boşaltma ve yeni adresi ticaret sicil memurluğuna bildirmeme” durumunun tamamen art niyetli bir iddia olduğunu, davalı müvekkili şirketin diğer müdürü olan dava dışı … ile adresi ticaret sicil müdürlüğüne bildirmeye çalışsa da, bu bildirimin işlenmesinde başarılı olamadığını, Şirkete daha önce atanan kayyumun iddiaların geçtiği tarihlerde halen ticaret sicil müdürlüğünde işlem yetkilisi olarak göründüğünden kayyum tarafından kayıt düzeltme işleminin ticaret sicilinde gerçekleşmediğini, davalı müvekkilin kötüniyetle adresi boşalttığı ve yeni adresi bilerek ve isteyerek bildirmediği iddialarının yersiz olduğunu
Davalı müvekkili … nın şirketten 1.186.293,00TL alacaklı olduğunu, bu durumun … İcra Müdürlüğünün 2017 / … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takiple kesinleştiğini, alacağın açıklaması “Ortaklar Hesabından …ndan temlik alınan 542.968 TL ana para, 370.794 Faiz, Toplamı 913.762 TL ve …nın 184.959 Ana para, 87.572 TL faiz, Toplam 272.531 TL Ortaklar Cari Hesabından alacaklar toplamı” olarak takip dosyasına eklendiğini, davacı tarafın icra takibinin yasal düzenleme kötüye kullanılarak kesinleştirildiğini iddia etsede bu iddianın dayanaksız olduğunu , yapılan ödeme emri tebligatında hukuka uygun olmayan bir durum olmadığını, ödeme emri tebliğinin tamamen yasaya uygun şekilde yapıldığını ,
Davacı şirketin müvekkiline 1.186.293,00TL borçlu olduğunu, yapılan icra takibinin usule ve yasaya uygun olduğunu, davalı müvekkilin kötüniyet içeren hiç bir davranış içerisine girmediğini buna rağmen davacının tamamen haksız bir şekilde ve kötüniyetle işbu davayı açtığını, davanın müvekkilin alacaklarının tahsilini engellemek ,ertelemek amacıyla açılmış olduğunu, alacağa dayanak olan hususların şirket defter kayıtlarında mevcut olduğunu belirterek ;
İcra takibinin durdurulması ve ihtiyati tedbir talebinin salt müvekkilin haklı alacağını tahsil etmesine engel olmak amacını taşıması nedeni ile reddine,müvekkili aleyhinde haksız şekilde ve kötüniyetle, müvekkili alacağını sürüncemede bırakmak amacı ile açılan davanın reddine,davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddi ile huzurdaki davanın kötü niyetle açılması sebebi ile herhangi bir zararda dava açma hakkı saklı kalmak üzere yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava İİK 72 gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce 28/08/2018 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir istemi İİK 72/3 gereğince kabul edilmiştir.
Müdahale talep eden ve aynı dilekçe ile Mahkeme Başkanı … i reddeden … nun istemi hakkında HMK 36 vd maddeleri gereğince işlem yapılmış, … Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/… değişik iş sayılı kararı ile hakimin reddi isteminin reddine karar verilmiş, verilen red kararı tarafların istinaf etmemesi üzerine 10/03/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkememizce müdahale talep eden … nun müdahale talebi 24/09/2020 tarihli celsede HMK 66 maddesi gereğince; davacı şirket ortağı olması, davacı şirketin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunacağı ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar fer i müdahil olarak davada yer alabileceği gözetilerek kabul edilmiş, fer’i müdahilliğine karar verilmiştir.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmıştır.
Mahkememizce davacı şirketin mersis adresini gösterir ticaret sicil kaydı alınmış şirket merkezinin “… Blv … sk … apt no:…/İstanbul” olduğu, şirket ortaklarının dava tarihinde …, … ve … olduğu … Kaymakamlığı yazısı gereğince davalı … nın yerleşim adresinin Sarıyer/İstanbul olduğu, genel yetki kuralınca davalının ikamet mahkemesi olan mahkememizin görevli ve yetkili olduğu anlaşılmıştır.
… icra müdürlüğü nün 2017/… esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden getirtilmiş, fiziki çıktısı dosya içine alınmıştır. İncelenmesinde; 11/01/2017 tarihinde başlatılan 1.186.293,00 TL miktarlı ilamsız icra takibinin dayanağının ” .. 1.186.294,00 TL tutarında ortaklar hesabından … ndan temlik alınan 542.968 TL ana para 370.794 faiz toplamı 913.762 TL ve … nın 184.959 anapara 87.572 TL faiz toplam 272.531 TL ortaklar cari hesabından alacaklar toplamı ” olarak ödeme emrinde açıklama yapıldığı ,ödeme emrinin 21.10.2017 tarihinde davacı şirketin “… Blv … sk … apt no:…/İstanbul” adresine tebligat kanunu 35 maddesi gereğince yapıldığı icra takip dosyasında şirket merkezi adresini gösterir İTO kaydının alındığı, takibin kesinleştiği, borcun ödenmediği görülmüştür.İcra takip dosyasında takibin kesinleşmesi sonucu icra takip işlemlerinin devam ettiği davayı açmakta davacının hukuki yararı bulunduğu, takip dosyasındaki borç ödenmediği için davanın İİK 72 gereğince yasal süresi içinde huzurdaki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce … CBS nin 2018/… soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden getirtilip incelenmiş, şirket ortağı … nun şikayeti üzerine eski şirket ortağı … tarafından verilen ve icra takibine konu edilen senetler nedeniyle, …, … ve … hakkında sahtecilik suçundan soruşturma yapıldığı, soruşturmanın devam ettiği, bilirkişi raporu alınmadığı anlaşılmıştır.
… İlçesi, … Mahallesi … ada, … parselde kayıtlı … Blok … Kat … nolu bağımsız bölümün tapu kaydı alınmış, taşınmazın ” … Mh. … Sk. … Dream Küme Evleri … No: … İstanbul” adresinde olduğu, davacı şirket adına kayıtlı olduğu davalı … nın mernis yerleşim adresinin de aynı adres olduğu ( getirtilen Sarıyer kaymakamlığı kayıtlarından) tespit edilmiştir.
… Aile mahkemesi nin 2015/…-2016/… sayılı dosyası incelenmiş davalı … ile dava dışı … evliliğinde boşanma, nafaka,tazminat konusunda olduğu 02/05/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. … Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/… dosyası ve … Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/… dosyası uyap üzerinden getirtilip incelenmiş; davacı şirket hakkında şirket genel kurul toplantısı yapılması için izin verilmesi yargılaması yapıldığı anlaşılmıştır. … Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/… dosyası getirtilip incelenmiş; davacı şirket ile davalı … arasında davalının yerleşim adresi olarak kullandığı taşınmaz nedeniyle elatmanın önlenmesi davasının devam ettiği anlaşılmıştır. Davacı şirketin vergi dairesi kaydı ile sgk kayıtları getirtilmiştir
Mahkememizce davacı tanıkları …, … ve … i davacı tarafın dilekçesinde iddia ettiği somut vakıaların tespiti bakımından dinlenmiştir.
…; ” davacı şirkette 2007 haziran ayından itibaren 2009 ekim sonuna kadar mali işler müdürü olarak çalıştım 2011 yılından en son 2015 kasım ayına kadar danışmanlık yaptım, …’nın eski eşi …dir beni işe o aldı, yurt dışında mütahitlik yapıyorlardı , … bey şirket hisselerini devrettikten sonra şirketteki müdürlüğü sona erdi, şirkette … hanım ve … bey müdür olarak kaldı, bu arada … hanımın eşi … bey şirkette hissedar olarak devam ediyordu, beni işten … bey çıkardı sonra tekrar yurt dışı hesaplarını toparlamak için beni çağırdılar bu sırada … beyde müdürlükten ayrılmıştı, boşanma davası devam ediyordu, … 2008 yılından beri istinye’ deki seba konutlarında oturur, bu evin mülkiyetini önce … kendi üzerine aldı tapu işlemlerini ben yapmıştım sonra şirket boşanma sürecinde dava açtı ve evin tapusunu üzerine aldı diye düşünüyorum, ben 2010 yılında tekrar geldiğimde yurt dışından norveç şirketinden 330.000 dolar tahsil ettim, bu paradan giderler düşüldükten sonra 250.000 dolar şirkete öz kaynak kaldı evveldende 800.000 dolar vardı, toplam şirketin özkaynağı 1 milyon doların üzerindeydi,boşanma süreci ile birlikte 2010 yılının başından itibaren şirket gayrifaal hale getirildi bir personeli vardı, oda birçok şirketin işini yapardı, ofiste birden fazla şirketin merkeziydi, dolayısıyla şirketin faaliyeti devam etmediği için … hanımın şirketten alacağı olduğunu düşünmüyorum, şirketin zeynep hanımdan borç alması için sebep yoktu, çünkü özvarlığı zaten yeterliydi, şirketin giderleri de cüziydi, … hanımın şahsi parasını bilmiyorum, davacı şirket bu özsermayesi varken herhangi bir mal varlığı edinmedi “
…; ” davacı şirket ve onunla beraber çalışan diğer 7 şirkette 2010 yılı mayıs ayından 2015 yılı Aralık ayına kadar muhasebeci olarak çalıştım , şirket defterleri … ta bulunan … apartmanındaki ofiste bulunuyordu, davalı … ‘nı bir defa gördüm etilerde akmerkeze gelmişti, çalıştığım tarihler içerisinde … ve … ndan şirket tarafından borç alınmadı ve bu nedenle kendilerine ödeme yapılmadı, şirket gayrifaaldi bir buçuk milyon sermayesi vardı çalıştığım dönem içinde şirkete fatura kesmedim, ben ayrılırken şirket defterleri …’a teslim edildi, ben teslim etmedim, SGK ya bildirim yapıyorduk iki yada üç elamanı vardı, aynı adreste iki üç firma daha vardı onlara kira faturası kesiyorduk”
…; ” şirketin eski ortaklarından … ve … müflis durumdadır, pek çok kişiye borçları vardır, tahminime göre menfaat sağlamak amacıyla davalı kız kardeşi … üzerinden bir işlem tesis etmiş olabilir, bu borcun …’e ait olmadığını biliyorum, danışıklı olarak menfaat sağlamak amacıyla şirketi borçlu duruma düşürdüklerini tahmin ediyorum, davalı … bilgime göre 2010 yılı Ocak ayından beri bildirilen … mahallesi açık adresinde ikamet etmektedir, dava dilekçesinde bahsi geçen … anne bir, baba ayrı amcaoğlumuzdur, akrabalık ilişkileri mevcuttur, davalı da benim amcamın kızı olmaktadır”
Davalı tanığı olarak bildirilen … in şirketi temsil eden müdür sıfatı bulunduğu için tanıklığı kabul edilmemiş, diğer davalı tanığı … ise yapılan tüm tebligatlara rağmen temin edilemediğinden ve HMK 241 gereğince alınan tanık beyanları yeterli olduğundan dinlenmemiştir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2015 tarih 2013/1409 E. 2015/885 K. sayılı kararında; “….Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir…”
Somut olayda; Davacı şirket dava dilekçesinde açıkca davalı alacaklıya borçlu olmadığını iddia etmiş, borcun varlığını inkar etmiştir. Bu nedenle borcun varlığını ispatın davalı alacaklı üzerinde olduğu kabul edilmiştir.
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde, dosyadaki yazılı beyanlarında ve sözlü savunmasında alacağın varlığının dayanağı olarak davacı şirket defterlerinde ki ortaklar hesabı kayıtlarını , bu defterlerin mahkememiz dosyasında elde edilememesi nedeniyle ….Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında ticari defterlerin incelenmesine dair olarak alınan mali Müşavir … ve Akademisyen Doç Dr … in 11/04/2016 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlere dayanmıştır.
Mahkememizce …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/… esas sayılı dava dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelenmesinde; Davacıların …, …, davalının … , … ve … Tic.Ltd Şti olduğu, davanın konusunun … Tic.Ltd Şti nin müdürü olan davalılar … , … nın TTK 630/2 maddesi gereğince müdürlük görevlerini gereği gibi yerine getirmeyip kanuna ve esas sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle azil edilmeleri, müdürlük temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılması konusunda olduğu, davanın 24/05/2018 tarih ve 2018/… sayılı karar ile kabul edildiği, hükmün taraflarca istinaf edilmeyerek 06/07/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Kesinleşen kararın gerekçesinde; “davalı şirket müdürlerinin şirketin adres değişikliğini ortaklara bildirmediği,bu hususun ortakların bilgi alma hakkını düzenleyen TTK 614 maddesine aykırılık teşkil ettiği, kabul edilmiştir.şirketin kayıtlı olan … adresinde bulunmadığının ilgili makamlarca tespit edildiği ve tescile tabi hususlardan olmasına rağmen kanuna aykırı olarak adres değişikliğinin … Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ve sicil gazetesinde ilanının sağlanmadığı bu doğrultuda … Ticaret Sicil Müdürlüğü nün 08/04/2016 tarihli yazısı ile bu yasal yükümlülüğün 309 gün içinde yerine getirilmemesinin tescilden kaçınma için haklı bir sebep bulunduğu iddiasında olunması halinde bu sebebin açık ve etraflı ve ispata elverişli delilleriyle beraber bildirilmesi aksi halde TTK 33 mad gereğince işlem yapılacağı hususunun davalı şirkete bildirildiği bu yazıya rağmen davalı müdürler tarafından herhangi bir açıklama veya haklı bir sebebin ortaya konulmadığı görülmüştür. … Asliye hukuk Mahkemesi nin 2013/… e sayılı dosyası ile davacı şirket adına tescili sağlanan gayrimenkulün herhangibir genel kurul kararı yahut yönetim kararı olmaksızın şirket müdürlerinden … tarafından kullanıldığı belirlenmeştir. Dosyada mevcut bulunan ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen raporda açıklandığı üzere şirketin herhangibir gelirinin bulunmadığı daha evvelden gelen vergi ve sgk borçlarının olduğu ve halen ödenmediği bir geliri ve faaliyeti olmamasına rağmen borçlarının devam ettiği davalı müdürlerin şirketin yönetimini kanunun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri özenle bağlılık yükümlülüğü için de gerçekleştirdiklerinden söz edilemeyeceği kabul edilmiştir”
Somut olayda; … Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/…-2018/… sayılı karar gerekçesi, davacı şirketin getirtilen vergi ve sgk kayıtları, getirtilip incelenen diğer mahkeme dosyaları ile; davacı şirketin her ne kadar ticaret sicilinde faal olarak görünse bile aktif bir ticari hayatının olmadığı, şirket müdürleri davalı … ile dava dışı … in azil kararının kesinleştiği 06/07/2018 tarihine kadar geçen süre içinde müdürlük görevi kötüye kullandıkları, diğer ortaklara bilgi vermedikleri, Şirketin vergi ve prim borçlarını ödemedikleri, şirket Genel Kurulunu toplamadıklarını, şirket defter ve kayıtlarını da Şirketin diğer ortaklarından gizledikleri,şirketin faaliyet gösterdiği ve ticaret sicilinde kayıtlı olduğu “İstanbul … … Sok. … Apt. …” adresini boşalttıkları, adresi boşaltmalarına rağmen yeni adresi ticaret sicil memurluğuna ve şirket ortaklarına bildirmedikleri, ticaret sicilinde kayıtlı resmi sicil adresi burası olduğundan menfi tespit davasına konu icra tebligatının Tebligat Kanunu 35 e göre buraya yapıldığı sabittir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26.06.2019 tarih 2017/10696 E. 2019/5831 K. “Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.06.2019 tarih 2017/827 E. 2019/689 K.
“Karine, sözlük anlamı bakımından karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına ve çözümlenmesine yarayan durum, ipucu, belirtidir. En genel anlamıyla karine, bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun çıkarımıdır. Dolayısıyla karine, bilinen bir olaydan, bilinmeyen diğer bir olayın veya hukuki durumun varlığı veya yokluğu sonucunun çıkarılmasına olanak vermektedir. Genel olarak karineler, fiili ve kanuni olmak üzere iki grupta toplanmaktadır. Bu bağlamda, fiili karineler, bir hukuk kuralı ile bağlı olmaksızın, hâkimin insanlar ve yaşam konusunda ortaya çıkan tecrübe kurallarından yararlanarak belli olmayan olaylar hakkında sonuç çıkarmasına yaramaktadır. Bu yönüyle fiili karineler, hâkimin kanaat edinmesine yardımcı olmaktadır. Görüldüğü üzere, fiili karinelerin temelinde tecrübe kuralları (yaşam deneyi kuralları) yatmaktadır.Fiili karinenin her şeyden önce usul hukukuna özellikle de ispat hukukuna ait olduğu kabul edilmektedir. Fiili karineler somut ihtilaflarda gereklidir, iddia edilen bir olayın gerçekten o tarz ve şekilde olup olmadığını anlamak için somut olaylarda ispat zorluklarında hâkime yardım eder. Fiili karineler mahkeme pratiğinde tipik görünümlerini genel yaşam tecrübelerinde bulurlar. Doğrulukları somut olayda hâkim tarafından değerlendirilir (Taşpınar, S.: Fiili Karinelerin İspat Yükünün Dağılımındaki Rolü, AÜHFD C.XLV, S.1-4, s.537).Nitekim Yargıtay da kararlarında tecrübe (yaşam deneyi) kurallarına dayanmakta ve bu konuda genellikle “hayatın olağan akışı” kavramını kullanmaktadır
Somut olayda;Yapılan açıklamalar, dosya kapsamı itibariyle taraflar arasındaki maddi ve hukuki olguların gerçekleşme biçimi, şirketler hukuku ilkeleri ve hayatın olağan akışı kavramı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
İncelenen SGK kayıtları ve taraf kabullerine göre davalı … nın davacı şirkette Kasım 2015 tarihine kadar çalıştığı sabittir. ….Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2016/…-2018/… sayılı dosyasında hükme esas alınan ve yaptığı maddi tespitler kararın kesinleşmesi ile kesinleşen 11/04/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı … nın çalışması nedeniyle 2014 ve 2015 yılı defteri kebir kayıtlarına göre 183.837,11 TL alacaklı olduğu, 01/01/2016 ila 31/12/2016 tarihleri arasında davalının yaptığı ve şirket yevmiye defterine borç olarak yazılan faturalar sonucu alacağın devam ettiği, sonuç olarak 31/12/2016 itibariyle davalının ortaklar hesabında 183.837,11 TL alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı şirketin bu alacağın gerçekleşmediği, işlenen faturaların geçersizliği vs yolunda; mahkememiz dosyasında 24/09/2020 tarihli celsede 5 numaralı ara karar ile verilen kesin süreye ve 10/12/2020 tarihli celsede hatırlatılan yemin deliline rağmen belge ve delil sunmadığı anlaşılmakla davalı … nın davacı şirketten icra takip tarihi olan 11/01/2017 tarihi itibariyle 183.837,11 TL alacaklı olduğu sabit bulunmuştur.
… İcra Müdürlüğünün 2017 / … esas sayılı takip dosyası ödeme emrinde istenen toplam 1.186.293,00 TL alacağın 542.968 TL sinin … ndan temlik alınan alacak olduğu açıklanmış olup bilirkişi raporunda alacağın temlikine ilişkin olarak defter kaydından başka temlik belgesi ( alacağın temlik edildiğini gösterir yazılı senet veya belgenin tarihi-yeri-şekli gibi) olmadığı bildirilmiştir. Alacağın ispatı yükü kendisinde olan davalı taraf da alacağın temlikine ilişkin olarak yazılı temlik belgesini 24/09/2020 tarihli celsede 5 numaralı ara karar ile verilen kesin süreye rağmen sunmamıştır. Bu nedenle şirket ortaklar hesabında … alacağı olarak kayıtlı bulunan 542.968 TL nin davalı tarafından temlik alındığı sabit bulunmamıştır. Alacağın temliki sabit olmadığından davalı tarafından istenemeyecektir.
Davalı … 11/01/2017 tarihli icra takibinden önce 183.837,11 TL ortaklar hesabı alacağını davacı şirketi temerrüde düşürecek şekilde ihtaren istememiştir. Davacı şirket icra takibi ile temerrüde düştüğünden 87.572 TL işlemiş faiz talebi yerinde bulunmamış, kabul edilmemiştir.
Mahkememizce … İcra Müdürlüğünün 2017 / … esas sayılı takip dosyasında istenen toplam 1.186.294,00 TL tutarında alacaktan sabit bulunan 183.837,11 TL nin mahsubu sonucu bakiye 1.002.455,89 Tl üzerinden davanın kabulü ile ; davacı … ve Tic Ltd Şti nin 1.002.455,89 TL borçlu olmadığının tespitine, … İcra müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyasındaki takibin 1.002.455,89 TL lik kısmının iptaline karar vermek gerekmiştir.
İİK 67 maddesi gereğince davacı tarafından istenen kötü niyet tazminatı nın yasal koşullarının oluşmadığı, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi. Belirlenebilir olmaması gözetilerek kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1- … İcra müdürlüğünün 2017/… esas sayılı takip dosyasında davacı … San ve Tic Ltd Şti nin 1.002.455,89 TL borçlu olmadığının tespitine, ….İcra müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyasındaki takibin 1.002.455,89 TL lik kısmının iptaline
Yasal koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan ve hesap olunan 68.477,76 TL karar harcından Davacı tarafından yatırılan 20.258,92 TL peşin harcın mahsubuna eksik 48.218,84 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul nispetine göre hesap olunan 67.172,79 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince red nispetine göre hesap olunan 21.318,60 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 20.891,77 TL (başvurma harcı, peşin harç, vekalet harcı,davetiye ve müzekkere gideri, bilirkişi ücreti) nin kabul-red nispetine göre 20.799,26 TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK nun 333. Maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı vekili Av…. feri müdahil … vekili Av. … feri müdahil … Davalı vekili Av. … yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/12/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır