Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/706 E. 2020/77 K. 29.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/706 Esas
KARAR NO : 2020/77
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2018
KARAR TARİHİ : 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten olan 25/05/2018 tarihli 477,17-EURO’luk cari hesap alacağının tahsil edilememesi nedeniyle … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılarak davalı şirkete ödeme emri gönderildiğini, davalı şirketin icra dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürerek takibe konu borca, işlemiş faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla, davanın kabulüne, takibe, faize, faiz oranına, borca ve tüm fer’ilerine yapılan itiraz iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkilinin ”…-Taşıma İşleri Organizatörü” olup karayolu, havayolu ve denizyolu sevkiyatını, gümrükleme ve sigorta hizmetlerinin operasyonunu gerçekleştiren aktif bir acente ağına sahip olan ”anahtar teslim nakliye” hizmeti verdiğini, müvekkilinin vermiş olduğu hizmetten dolayı davacıya 21/09/2017 tarihli, … numaralı ve 400,30-Euro bedelli, 30/10/2017 tarihli, … numaralı ve 388,50-Euro bedelli faturaları düzenlendiğini, davacının söz konusu faturalara yasal süresinde itiraz etmeyerek içereğini kabul ettiğini, söz konusu faturardan kaynaklanan bakiye alacak nedeniyle davacıya iadeli taahhütlü olarak ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin 24/05/2018 tarihinde tebliğ olduğunu ve 25/05/2018 tarihinde ödeme yaptıklarını, ihtirazı kayıtsız olarak söz konusu ödemeleri yapan davacının iddiaları ile de çeliştiğini beyanla, davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/06/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 03/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 04/07/2018 tarihine borca itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Yargılama sürecinde bilirkişi olarak görevlendirilen bilirkişi …’ın 21/06/2019 tarihli kök raporunda özetle; Davacıya ait 2017 ve 2018 yılları yasal defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğunu, davalıya ait 2017 ve 2018 yılları yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğunu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davalı şirketin davacı şirketten 22/06/2018 takip tarihi itibariyle 308,34-TL alacaklı olduğunun göründüğü, 30/06/2018 tarihinde kur farkı ile bu 308,34 TL borcun da kapatıldığını ve davalı şirketin davacı şirketten 30/06/2018 tarihi itibariyle herhangi bir borç ve alacağının kalmadığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacı şirketin davalı şirketten 22.06.2018 takip tarihi itibariyle 2.469,94 TL alacaklı olduğunun göründüğünü, bu bakiyenin davalı şirket defterlerinde ise ”0” TL olarak var olduğunu, aradaki 2.469,97-TL farkın davalı şirket tarafından hesaplanan kur farkından kaynaklanmakta olduğu, kur farkı yansıtma hususunun hukuki mütalaa gerektirdiğini ve takdirin mahkemeye ait olduğunu, icra takibinin davalıya 03/07/2018 tarihinden tebliğ olduğu, davalının ise 04/07/2018 tarihinden itiraz dilekçesini vermiş olduğu ve 7 günlük yasal sürede itiraz etmiş olduğu, taraflar arasında herhangi bir ihtarnamenin dava dosyasında var olmadığı dolayısıyla faiz talebi değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiş, 03/01/2020 tarihli ek raporunda özetle; Davalı tarafından davacı adına düzenlenen tüm faturaların yabancı para Euro (Döviz) cinsinden düzenlenip muhasebe kaydı için hangi kurun alındığının her fatura üzerinde açıkça yazılı olduğunu ve her bir fatura üzerinde “İşbu fatura döviz olarak ödenecektir, TL tutarlar muhasebe kayıtları için geçerlidir. TL Ödemelerde firmamızdan kur bilgisinin alınmasını rica ederiz.” Yazılı olduğu, dolayısıyla ödemeler TL olarak yapılsa bile o günkü kur üzerinden dövize çevrilerek döviz hesabından düşülmesi gerektiği, davalı tarafından faturalar yabancı para Euro (Döviz) olarak düzenlenmesi nedeniyle davalı tarafın sunduğu cari hesapta açıkça görüldüğü üzere 31.03.2017 tarihinde kur değerlemesinin yapıldığını (2.501,81 Euro’nun 3,9083 kurla değerlemesinin yapıldığı), yıl sonunda VUK (280.madde) tarafından zorunlu olan yabancı para cinsinden borç ve alacakların kur değerlemesinin de davalı tarafından 31.12.2017 tarihinde yapıldığını, fakat buna karşılık davacı tarafından davalı tarafından düzenlenen faturalar açık olarak dövizli düzenlendiği halde cari hesaplarda herhangi bir kur farkının hesaplanmadığının görülmekte olduğunu, dolayısıyla davalının davacıdan talep etmiş olduğu kur farkının düzenlenen yabancı para cinsinden (Euro) faturalara göre VUK açısından doğru olduğunu, 21.06.2019 tarihli kök rapordaki sonuç ve kanaatin 4. maddesinde davacının davalıdan alacaklı olmasının” aradaki 2.469,97-TL farkın davalı şirket tarafından hesaplanan kur farkından kaynaklanmakta olduğunu, kur farkı yansıtma hususunun hukuki mütalaa gerektirmekle birlikte mahkemenin takdirlerinde olduğu,” cümlesinin ilk bölümü olan “aradaki 2.469,97-TL farkın davalı şirket tarafından hesaplanan kur farkından kaynaklanmakta olduğu”nun doğru ve gerçeği yansıtmakta olduğunu, sadece bu cümleden sonra açıklama olarak yazılması gerekirken sehven eksik yazılan “davalı tarafından düzenlenen faturalar yabancı para Euro (Döviz) cinsinden düzenlenmesi sebebiyle VUK açısından kur farkının hesaplanıp fatura olarak düzenlenmesinin zorunlu olduğunun” cümlesinin gelerek son cümlenin ise “Hukuki değerlendirmesinin Savın Mahkemeye ait olduğu” cümlesiyle tamamlanması gerektiğini, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “III/A/5.3.Kur Farkları” başlıklı bölümün ikinci ve üçüncü paragrafında, lehine kur farkı doğan KDV mükelleflerinin (satıcı/alıcı) kur farkları için fatura düzenlemesinin gerekmekte olduğu, dolayısıyla davalının düzenlemiş olduğu ve davacıdan talep ettiği kur farkının Kanun’a uygun olduğunun değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu, davalı … tarafından düzenlenen 23.05.2018 tarihli ihtarnamenin davacı … Ltd Şti’ ne 24.05.2018 tarihinde tebliğ olduğu ve davacı … Ltd Şti’ nin 25.05.2015 tarihinde … Bankasından 477,17 Euro olarak ödenmiş olduğunu, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun var olmadığı gibi davacı şirketin davacı şirketten herhangi bir alacağının varolmadığını, icra takibinin davalıya 03.07.2018 tarihinde tebliğ olduğunu, davalı borçlunun ise 04.07.2018 tarihinde itiraz ettiğini, dolayısıyla davalının 7 günlük yasal sürede itiraz etmiş olduğu görüş ve kanaatini ek raporunda bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Bilirkişi raporunda 2.469,97-TL’sı farkın davalı şirket tarafından hesaplanan kur farkından kaynaklandığı belirtildiği, davalı tarafın kur farkı alacağı için fatura düzenlemediği, davacının dava konusu edilen 477,17 Euro ödemeyi borcun kabul edilmediği ve mal çekebilmek için giden havale açıklaması ile yaptığı, Türk Lirası üzerinden düzenlenen çekleri ödeme olarak aldığı anlaşıldığından, davalının kur farkı alacağının doğmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, davalının temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin ve alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğine karar verilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile,
… İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasında asıl alacak 477,17-eur yönünden yapılan itirazın iptaline, işlemiş faiz talebi yönünden istemlerin reddine,
2-Davacı tarafın icra inkar tazminatı taleplerinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 186,52- TL. Harçtan peşin alınan 35,90-TL. harcın mahsubu ile bakiye 150,62-TL. harcın davalıdan tahisili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 2.730,47-TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 14,64-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 71,80-TL ilk gider, 157,20-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 700-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 929-TL. yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 924,43-TL sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
8-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/01/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)