Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/687 E. 2022/480 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/687 Esas
KARAR NO : 2022/480
DAVA : Tazminat (Haksız Fesihten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fesihten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 10.12.2014 tarihli Samsung marka tüm ürün gruplarının ilişkin “Servis Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin “Süre ve Fesih” başlıklı 9. maddesinde sözleşmenin yenilenmesine karar verilmediği takdirde sözleşmenin 3 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden son ereceğinin düzenlendiğini, her ne kadar sözleşme 10.12.2017 tarihinde sona erdiysede, taraflar arasında fiilen devam eden ticari ilişki nedeniyle sözleşmenin uzadığı varsayıldığını, müvekkilinin davalı şirketin 2012 yılından itibaren yetkili servisi olarak görev yaptığını, davalı şirketin talepleri doğrultusunda çeşitli yatırımlar yaptığını, yapılan tüm bu yatırımların taraflar arasındaki sözleşmenin güvenirliği ilkesi ve ticari ilişkinin uzun yıllar süreceği inancı ile yapıldığını, davalı şirket tarafından 06.04.2018 tarihinde müvekkiline mail yolu ile fesih Protokolü gönderildiğini, müvekkili tarafından fesih protokolünün kabul edilmediğini, davalı şirkete …. Noterliği’nin 09/05/2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek sözleşmenin tek taraflı ve haksız fesih edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğrayacağı zararların karşılıklı mutabakat ile belirleyerek müvekkiline ödenmesi belirtildiğini, ancak davalı şirket tarafından taleplerinin karşılanmadığını, davalı şirketin yetkili servislerinin kendisinden talep ettiği yedek parçaları geç gönderdiğini, işçilik ücretlerinde yıllardır arttırım yapmadığını, yetkili servislerin yapmış olduğu hizmetlere ilişkin yasal olmayan kesintiler yaptığını, davalı şirketin söz konusu kesintileri ise öncesinde herhangi bir bildirim yapmadan ve “servis sözleşmesine istinaden” ibaresi ile gerçekleştirmekte olduğunu, müvekkili tarafından konuya ilişkin yazılı ve sözlü bilgi alınmak istendiğinde de açıklayıcı olmayan cevaplar vermekte olduğunu, davalı şirketin tüm bu davranışları yetkili servisler üzerinde adeta yıldırma politikası izlediğinin bir gösterdiğini olduğunu, davalı şirketin fesih sebebinin herhangi bir hukuki gerçekçeye dayanmamakta olduğunu, işbu feshin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmenin herhangi bir yasal mevzuata aykırılığı bulunmamakta olduğunu, fesih nedenlerinin gerçeklikten uzak olduğunu, müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı maddi zararlarının tazmini gerektiğini, haksız fesih nedeniyle uğradığı maddi zararlardan mahkum kalacağı karın, yatırım maliyetlerinin, personel çıkarmalarına ilişkin ödeyeceği tazminat miktarlarının, servis araçlarının kasko ve sigorta bedellerinin, işyeri kira sözleşmesinin erken feshi nedeniyle uğrayacağı zararın davalı şirket tarafından tazmin edilmesi gerektiğini belirterek haksız fesih nedeniyle fazlaya ilişin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL tutarındaki kar kaybı ile müvekkilinin yapmış olduğu yatırımlara ilişkin uğrayacağı 5.000-TL tutarındaki zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan 27.01.2015 tarihli sözleşmenin sözleşmedeki açık hükümler ayırınca 27.01.2018 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, 1105.2018 tarih ve … sayılı ihtarname keşide edilerek davaya konu sözleşmenin söz konusu ihtarın tebliğden itibaren 90 gün sonra geçerli olmak üzere feshedildiğinin davacıya bildirildiğini, müvekkili şirketin servislerinin organizasyonda değişikliklere gittiğini, bu kapsamda da yeni servis ağı yapılandırması kararı aldığını, müvekkili şirketin servis hizmetlerinden bölge servisleri sistemine geçtiğini, müvekkili şirketin söz konusu değişikliği Türkiye Genelinde uygulanmasındaki öncelikli amaçlarından birisinin de müşteri memnuniyetini sağlamak olduğunu, davaya konu servis sözleşmesinin sonra ermesi ile müvekkili şirket tarafından objektif kriterlere göre planlandığını, sözleşmenin sona ermesinin doğrudan davacı taraf ile bir bağlantısının bulunmadığını, ülke genelinde uygulanan daha büyük bir organizasyon yapılanması sonucunda olduğunu, müvekkili şirketin servis ağı yapılanmasını değiştirmek amacıyla Türkiye çapında pek çok işletme ile benzer durumlar yaşandığını, benzer pozisyondaki servislerin büyük bir çoğunluğunun müvekkili şirket tarafından iyi niyetli olarak önerilen fesih protokollerini kabul ettiklerini, davacı tarafın mübrez fesih protokolünü kabul etmediğini ve hiçbir somut zarara ve delile dayalı zararının olmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan haklarını kullandığını, davacı tarafın sona eren sözleşmesel ilişkiye dayanarak, haksız yere tazminat davası açtığını, sonra eren bir sözleşmeye dayanarak herhangi bir hak talebinde bulunmasının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin hiçbir yükümlülüğünün olmamasına karşılık CE sözleşmesi sebebiyle aralarında süregelen bir ticari ilişki de bulunması sebebiyle tamamen iyi niyet göstererek bir fesih protokolü önerdiğini, fesih protokolü ile davacıya çeşitli finansal fayda sağlayacak imkanlar sunularak sözleşmeden kaynaklanan ticari ilişkinin iyi niyet çerçevesinde sonlandırılması teklif edildiğini, davacı tarafın söz konusu fesih protokolünü kabul etmese de sözleşmenin süresi ilgili hükümler uyarınca sonra erdiğini, davacının söz konusu sözleşmeden doğan herhangi bir hakkı bulunmamakta olduğunu, davacının talep ettiği zarar kalemlerine ilişkin herhangi somut bir delil sunmadığını, zararının da olmadığını, müvekkili şirket ile davacının basiretli iki tacir olarak sözleşme akdetmiş ve müvekkili şirketin bu sözleşmeye dayanan haklarını kullanarak sözleşmesel ilişkiyi sona erdirdiğini, müvekkili şirketin tüm iyiniyet çabaları ve fesih protokolü sunma önerilerinin davacı tarafça reddedildiğini, davacı tarafın müvekkili şirketten talep edebileceği herhangi bir alacak hakkı olmadığını, ayrıca ispatlayabileceği bir zararının da bulunmadığını belirterek hakkız ve hukuka aykırı kötü niyetle ikame edilmiş olan davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen S.M. Mali Müşavir … tarafından sunulan 11/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda;
Davacının adresinin Malatya olması sebebiyle defter incelemesi yapılamadığı ve davacın tazminat talep ettiği kalemlere ait dosyada bulanan mizan hesaplarından hesaplama yapılamadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki servis sözleşmesinin 10. maddesinde yer alan delil sözleşmesi gereği bu aşamada dosya kapsamında yer alan iddia, beyan ve deliller dikkate alınarak davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verildiği, S.M. Mali Müşavir … tarafından sunulan 26/072019 tarihli bilirkişi ek raporunda;
Davacının adresinin Malatya olması sebebiyle defter incelemesi yapılamamış ve davacının tazminat talep ettiği kalemlere ait dosyada bulunan mizan üzerinden hesaplama yapılamamıştır.
Davalının ibraz edilen ticari defterlerinin ilgili kanun hükümlerine göre uygun tutulduğu tespit edilmiştir.
Sözleşmenin 10.maddesine istinaden taraflar arasındaki borç alacak tespiti yapılabilmiştir. Davacının tazminat taleplerine yönelik tespit yapılamamaktadır.
Dava tarihinde davalının davacıya 182.993,57 TL borçlu olduğu ve cari hesap ilişkisinin devam ettiği tespit edildiği belirtilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/… Talimat sayılı dosyası üzerinde Mali Müşavir bilirkişi … tarafından sunulan 02.03.2021 tarihli bilirkişi raporu özetle;
1-Kira açısından hesaplanan tutar = 112.500,00 TL
2-İşçilik açısından hesaplanan tutar = 30.307,20 TL
Kar Mahrumiyeti açısından hesaplanan tutar = 149.682,66 TL
TOPLAM HESAPLANAN TUTAR = 292.489.86 TL
Dava dosyası ve davacının defter ve belgelerin tetkikinde varılan sonuçlar yukarıdaki gibi açıklandığı belirtilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen … Prof. Dr. … tarafından sunulan 12/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
a) Taraflar arasındaki sözleşmenin fesih hükümlerinde Genel İşlem Koşullarının oluşmadığı düşünülmekle beraber takdirin mahkemenin olduğu,
b) Davacı zarara uğradığını ileri sürmekte ise de, yatırım ve kar kaybı miktarlarının alınmış olan bilirkişi raporundan anlaşılamadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce 08.11.2021 tarihli heyet raporunda, talimatla alınan 02.03.2021 tarihli raporda eksiklik olduğunun belirtildiği, bu rapora davacı ve davalı vekilinin itiraz ettiği, davacı vekilinin 24.03.2021 tarihli, davalı vekilinin 11.03.2021 teslim tarihli itiraz dilekçeleri ve 02.03.2021 tarihli bilirkişi heyet raporundaki eksikliğin giderilmesi için … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak ek rapor alınmasına karar verildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/… Talimat sayılı dosyası üzerinde Mali Müşavir bilirkişi … tarafından sunulan 06.04.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; Dosya tetkikinde, daha önce tarafına tevdii edilen dosya içeriğinde farklı herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanmadığını, tarafların söz konusu kök rapora itiraz ettiklerini, ancak muhteviyatında bu itirazları teşkil edecek herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanmadığını, asıl raporunda belirtilen husus ve tutarlarda farklı bir husus ve tutar bildirilmediğini bu sebeple kök raporunda belirtmiş olduğu,
1-Kira açısından hesaplanan tutar = 112.500,00 TL
2-İşçilik açısından hesaplanan tutar = 30.307,20 TL
Kar Mahrumiyeti açısından hesaplanan tutar = 149.682,66 TL
TOPLAM HESAPLANAN TUTAR = 292.489.86 TL
Sonuç ve kanaatin kök raporda da aynı olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE:
Davacı taraf, taraflar arasında 10.12.2014 tarihli servis sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin 9. maddesine göre sözleşmenin 3 yıllık olduğunu, sözleşme 10.12.2017 tarihinde sona erse bile, ticari ilişkinin devam ettiğini, davacının yatırım yaptığını, davalının 06.4.2018 tarihinde yeni bir servis ağı yapılanmasını uygulama gerekçesi ile sözleşmeyi 20.07.2018 tarihi itibariyle haksız nedenle feshettiğini, yapılan yatırım, personel ödemeleri, kazanç kaybı zararların istenmesine karşın ödenmediğini, davalının 11.5.2018 tarihi itibariyle davacının yetkisini kaldırdığını belirterek kar kaybı ile yatırım zararının ödenmesine talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haksız feshedildiği iddiası ile uğranıldığı iddia edilen kar kaybı ile zararın tazminine ilişkindir.
Taraflar arasında 10.12.2014 tarihli servis sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin (süre ve fesih) başlıklı 9.1 ve 2. maddelerinde, ”Sözleşme imzalandığı tarihte yürürlüğe girer ve 3 yıl süre ile yürürlükte kalır. Taraflar işbu sözleşmenin sona erme tarihinden 30 gün öncesinden karşılıklı mutabakatla sözleşmenin yenilenmesine karar vermedikleri takdirde, sözleşme işbu 3 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden sona erer. İşbu sözleşmenin yenilenmemesi sebebiyle taraflar birbirlerinden herhangi bir tazminat talep etmeyeceklerdir. Taraflardan herhangi biri diğer tarafa 90 gün önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla, işbu sözleşmeyi feshetme hakkını haizdir. Bu hüküm uyarınca fesih yapıldığı takdirde, 90 günlük fesih süresinden sonra, fesih sonrası tasfiye sürecinin yönetilebilmesi için 90 günlük bir süre verilecektir.” 9.5 maddesine göre son 90 gün içinde yetkili servis cihaz alımını durduracak ve müşterilerini başka servislere yönlendirecektir.” hükümlerinin düzenlendiği, 10.12.2014 tarihinde başlayan 3 yıllık sözleşmenin 10.12.2017 tarihinde sona erdiği, ancak taraflar arasındaki ticari ilişki irdelendiğinde belirli süreli sözleşme sona erdikten sonra belirsiz süreli bir hukuki ilişki içine girildiği, 11.05.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 90 gün sonra geçerli olmak üzere feshedildiği, sözleşmede genel feshi ihbar süresi olarak 90 gün verilmiş olup, sözleşme hükümlerine göre sebep bildirme zorunluluğu bulunmadığı, sözleşmedeki fesih maddesinin her iki tarafa tanınan bir hak olduğu, fesih maddesinin uygulanmasından davalının kötüniyetli bir kazanç elde ettiğine ilişkin davacı tarafından dosyaya sunulan bir bilgi bulunmadığı, davacıya da aynı hakkın tanındığı, fesih hakkının kullanılmasının genel işlem koşulu olmadığı dolayısıyla davalı tarafça sözleşmede öngörülen olağan fesih hakkının dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde kullanıldığı ispatlanmadığından, feshin sözleşme kapsamına uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 80,70-TL karar harcının davacıdan peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile 90,08-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iade edilmesine,
3-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır