Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/666 E. 2018/841 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/666 Esas
KARAR NO : 2018/841
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/07/2018
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA/Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkil şirketin 27.05.2016 tarih ve … Nolu fatura ile … Plaka, … Şasi, … … Motor Nolu, …. model “… yeni … … (…)/… Şeker Beyazı” tip aracı davalıdan satın aldığını
Söz konusu aracın satın alındığı tarihten bu yana, araç park pilotu devre dışı kaldığını geri manevrada kamera devreden çıktığını , seyir halinde iken geri vites kamerası devreye girdiğini, vites R konumunda iken çoğunlukla geri vites kamerası devreye girmediğini bu arızaların giderilmesi için aracın defalarca davalı şirket bünyesinde faaliyet gösteren kendi yetkili servisine bırakıldığını fakat söz konusu sorunlar giderilemediğini,
Bu hususların araç servise bırakılır iken doldurulan ve şirketinin servis kayıtlarında da bulunan 21.03.2017 tarih ve 12660 sayılı, 30.05.2017 tarih ve 25099 sayılı, 14.12.2017 tarih ve 60329 sayılı, 22.01.2018 tarih ve 03398 sayılı, 26.02.2018 tarih ve 09305 sayılı, 23.03.2018 tarih ve 13705 sayılı araç servis formlarında da açıkça belirtildiğini, araçtaki bu durumun sürüş emniyeti açısından çok ciddi sakıncalar doğurduğunu,
Davalı şirkete … 57. Noterliği 26.06.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek, müvekkil şirketin Borçlar Kanunu Md.227 uyarınca sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullandığı, bu hakkını kullanarak kendisine satılan aracı vermeye hazır olduğu, söz konusu aracın bedeli olan 109.971.49-TL nin satın alma tarihi olan 27.05.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari faizi ile birlikte tebliğden itibaren 7 gün içinde müvekkile ödenmesi ihtar ve ihbar edildiğini , ihtarın davalı şirkete 28.06.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı şirket müvekkil şirkete hiçbir cevap vermediğini belirterek ;
Borçlar Kanunu Md.227/1 hükmünce müvekkili şirketin sözleşmeden dönme hakkını kullanarak, söz konusu aracın bedelinden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL’sinin satın alma tarihi olan 27.05.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari faizi ile her türlü tazmin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE/
Dava, Davacı tarafından davalı şirketten satın alınan … Plaka Sayılı aracın ayıplı olması sebebi ile BK. Madde 227/1 uyarınca sözleşmeden dönme, davacı tarafından ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.Uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; davacı tarafından davalı şirket nezdinde satın alınan … plakalı … model … yeni … Şeker beyazı araç ticari araç olmayıp, davacının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Davacının iddiası ticari işe konu olmayan araçtaki gizli ayıba dayanmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HÜKÜM/
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. Maddasi uyannca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/07/2018

Katip Hakim