Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/622 E. 2021/105 K. 12.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/622 Esas
KARAR NO : 2021/105
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davalının müvekkili şirketin abonesi olup meskenine sağlanan enerji bedeline karşılık olan 09/02/2002, 23/07/2004, 19/11/2004, 23/03/2005, 22/11/2006, 07/05/2007, 25/09/2008, 18/05/2012, 22/10/2013 son ödeme tarihli faturalarının ödenmediğini, ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun 06/03/2018 tarihinde kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin haksız olarak durdurulmasına sebebiyet verdiğini beyanla, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi özetle; Davacının alacağını doğduğunu iddia ettiği iş yerini 1984 yılında kapattığını, o zamana kadar kullandığı elektrik bedellerini ödeyerek sözleşmeyi iptal ettiğini, 34 yıldır o iş yerinde bir ilgisinin olmadığı gibi herhangi bir sözleşmeninde mevcut olmadığını, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, ayrıca aradan 34 yıl geçtiğinden zaman aşımı doğduğunu, vergi dairesinden sorularak bu hususun teyit edilebileceğini, ikamet adresi İzmir olduğundan İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğundan yetki itirazının olduğunu, dağıtım şirketlerinin aboneleri ile yaptıkları sözleşmelerde iki adet fatura ödenmediğinde elektriklerinin kesileceği belirtilmekte olmasına rağmen davacının 2002,2004,2005,2006 yıllarına kadar alacakları olduğunu 2014’te sözleşmenin feshinin gerçekleşerek bu tesisat numarası ile başka bir abonenin sözleşmesinin bulunduğunu belirtmelerine rağmen borç listesinde 2018/2 dönemine ait son ödemesi 20/02/2018 olan faturayı faizleri ile talep ettiğini açıkça görülmekte olduğundan bu çelişkiler kayıtları da şüpheli hale getirdiğinden bahisle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Dosyaya getirtilen … İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 20/02/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 07/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 06/03/2018 tarihinde borca, takibe ve tüm ferilerine itiraz ettiği, itirazın ve 04/07/2018 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen Elektronik ve Haberleşme Mühendisi … tarafından sunulan 02/10/2019 tarihli bilirkişi raporu özetle; ‘Abonenin bahse konu iş yerini kapattıktan ve tahliye ettikten sonra kuruma resmen başvurarak aboneliğini sonlandırması gerektiğinin tartışılmaz olduğu ve davalının bu konuda kusurlu olduğu, bir mekandaki elektriğin kim tarafından kullanıldığının takibinin ve tespitinin davacının işi ve görevi olmadığı, tüketilen elektrik bedelinden abonenin sorumlu olduğu, davalının elektrik aboneliğinin son bulduğunu iddia ettiği 1986 yılı sonrasında bu adreste kayıtlı bir işletme veya tacirin olup olmadığının vergi dairesi ve İstanbul Ticaret Odası kayıtlarından sorgulanması ve araştırılması gerektiği ve var ise bilgilerinin dosyaya celbinin istenilmesi gerektiği, bu tarihten sonra başka herhangi bir işletme var ise bu borç konusunda bu kişi veya kurumunda sorumluluğunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, davacının abonenin elektriğini 2002 yılında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24.maddesinde de belirtildiği gibi aralarındaki abonelik sözleşmesinin 29.maddesine dayanarak 2002 yılının 10.ayında ödenmeyen borç nedeni ile abonenin elektriğini kesmesi gerektiği ancak davalının elektriğinin kesilmediği, bu nedenle kurumun bu konuda kusurlu olduğu, aboneye ait borç listesi ve davalı ile davacı kurum ve önceli arasında yapılan Eylül 1985 tarihli abonelik sözleşmesinin 29.maddesine 2002 yılında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24.maddesine, davalıya davacı kurum tarafından 2002/08 döneminde tahakkuk ettirilmiş faturaya ve Yargıtay içtihatlarına dayanarak davalının borcunun 49,27 TL + ödeme tarihine kadar işleyecek olan yasal faiz toplamı kadar olduğunun kabul edilebileceği, sonraki dönemlerde tahakkuk ettirilen bedellerin davalı kurumun davalıya imzalatmış olduğu Eylül 1985 tarihli abonelik sözleşmesinin 29.maddesi uygulanmaması nedeni ile kendi kusurundan kaynaklandığından dolayı kabul edilemeyeceği ve davalıdan bunun haricinde bir ödeme talep edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce tarafların beyan ve itirazları değerlendirilmek üzere bilirkişi olarak görevlendirilen Elektronik ve Haberleşme Mühendisi … tarafından sunulan 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporu özetle; ‘Abonenin bahse konu iş yerini kapattıktan ve tahliye ettikten sonra kuruma resmen başvurarak aboneliğini sonlandırması gerektiğinin tartışılmaz olduğu ve davalının bu konuda %10 oranında kusurlu olduğu ve bu nedenle ancak elektrik bedelinin ödenmemeye başladığı ilk iki aylık döneme ait ödenmeyen fatura bedelleri ve bunların yasal gecikme faizlerinden sorumlu tutulabileceği, bir mekandaki elektriğin kim tarafından kullanıldığının takibinin ve tespitinin davacı kurumun işi ve görevi olmadığı, ancak davacı kurumun ise sözleşmeye uygun olarak sözleşmede belirtilen süre içerisinde fatura bedeli ödenmediği takdirde elektriği kesmesi gerektiği ancak bu vakada elektrik bedelleri bahsedilen sürenin çok üzerine süreler ödenmediği halde elektriğin kesilmediği, bu neden davacı kurumun olayda %90 oranında asli kusurlu olduğu, davalının elektrik aboneliğinin son bulduğunu iddia ettiği 1986 yılı sonrasında bu adreste kayıtlı bir işletme veya tacirin olup olmadığının vergi dairesi ve … Ticaret Odası kayıtlarından sorgulanması ve araştırılması gerektiği ve var ise bilgilerinin dosyaya celbinin istenilmesi gerektiği, bu tarihten sonra başka herhangi bir işletme var ise bu borç konusunda bu kişi veya kurumunda sorumluluğunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, davacının abonenin elektriğini 2002 yılında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24.maddesinde de belirtildiği gibi aralarındaki abonelik sözleşmesinin 29.maddesine dayanarak 2002 yılının 10.ayında ödenmeyen borç nedeni ile abonenin elektriğini kesmesi gerektiği ancak davalının elektriğinin kesilmediği, bu nedenle kurumun bu konuda kusurlu olduğu, aboneye ait borç listesi ve davalı ile davacı kurum ve önceli arasında yapılan Eylül 1985 tarihli abonelik sözleşmesinin 29.maddesine 2002 yılında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24.maddesine, davalıya davacı kurum tarafından 2002/08 döneminde tahakkuk ettirilmiş faturaya ve Yargıtay içtihatlarına dayanarak davalının borcunun 49,27 TL + icra takibinin başladığı tarihe kadar veya ödemenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek olan yasal faiz toplamı kadar olduğunun kabul edilebileceği, sonraki dönemlerde tahakkuk ettirilen bedellerin davalı kurumun davalıya imzalatmış olduğu Eylül 1985 tarihli abonelik sözleşmesinin 29.maddesi uygulanmaması nedeni ile kendi kusurundan kaynaklandığından dolayı kabul edilemeyeceği ve davalıdan bunun haricinde bir ödeme talep edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce 16/07/2020 tarihli ara karar gereği tarafların beyan ve itirazları değerlendirilmek üzere bilirkişi olarak görevlendirilen Elektronik ve Haberleşme Mühendisi … tarafından sunulan 26/10/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; ‘Abonenin bahse konu iş yerini kapattıktan ve tahliye ettikten sonra kuruma resmen başvurarak aboneliğini sonlandırması gerektiğinin tartışılmaz olduğu ve davalının bu konuda %10 oranında kusurlu olduğu ve bu nedenle ancak elektrik bedelinin ödenmemeye başladığı ilk iki aylık döneme ait ödenmeyen fatura bedelleri ve bunların yasal gecikme faizlerinden sorumlu tutulabileceği, bir mekandaki elektriğin kim tarafından kullanıldığının takibinin ve tespitinin davacı kurumun işi ve görevi olmadığı, ancak davacı kurumun ise sözleşmeye uygun olarak sözleşmede belirtilen süre içerisinde fatura bedeli ödenmediği takdirde elektriği kesmesi gerektiği ancak bu vakada elektrik bedelleri bahsedilen sürenin çok üzerine süreler ödenmediği halde elektriğin kesilmediği, bu neden davacı kurumun olayda %90 oranında asli kusurlu olduğu, davalının elektrik aboneliğinin son bulduğunu iddia ettiği 1986 yılı sonrasında bu adreste kayıtlı bir işletme veya tacirin olup olmadığının vergi dairesi ve … Ticaret Odası kayıtlarından sorgulanması ve araştırılması gerektiği ve var ise bilgilerinin dosyaya celbinin istenilmesi gerektiği, bu tarihten sonra başka herhangi bir işletme var ise bu borç konusunda bu kişi veya kurumunda sorumluluğunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, davacının abonenin elektriğini 2002 yılında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24.maddesinde de belirtildiği gibi aralarındaki abonelik sözleşmesinin 29.maddesine dayanarak 2002 yılının 10.ayında ödenmeyen borç nedeni ile abonenin elektriğini kesmesi gerektiği ancak davalının elektriğinin kesilmediği, aboneliğin davacı kurumun dosyaya sunduğu belgelerde de görülebileceği gibi elektriği yasal ve sözleşmesel olarak kesmesi gereken tarih olan 2002 yılının 10.ayından yaklaşık 4,5 yıl sonra 27/04/2007 tarihinde borç nedeni ile kestiği, elektriği kesmesi gereken tarihte kesmeyerek abonenin gereksiz yere 4,5 yıl daha fazladan zarara uğramasına neden olduğu, bu nedenle davacı kurumun bu konuda müterafik kusurlu olduğu, aboneye ait borç listesi ve davalı ile davacı kurum ve önceli arasında yapılan Eylül 1985 tarihli abonelik sözleşmesinin 29.maddesine 2002 yılında yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24.maddesine, davalıya davacı kurum tarafından 2002/08 döneminde tahakkuk ettirilmiş faturaya ve Yargıtay içtihatlarına dayanarak davalının borcunun 49,27 TL + icra takibinin başladığı tarihe kadar veya ödemenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek olan yasal faiz toplamı kadar olduğunun kabul edilebileceği, sonraki dönemlerde tahakkuk ettirilen bedellerin davalı kurumun davalıya imzalatmış olduğu Eylül 1985 tarihli abonelik sözleşmesinin 29.maddesi uygulanmaması nedeni ile kendi müterafik kusurundan kaynaklandığından dolayı kabul edilemeyeceği ve davalıdan bunun haricinde bir ödeme talep edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davalı tarafça Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmuştur.
Davacı tarafından … İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasında 20/02/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılmış ise de davalı tarafından icra takbine karşı sunulan itiraz dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmamış olup, İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinde öngörülen (1) bir yıllık süre süresinde açılan itirazın iptali davasında ileri sürülen zaman aşımı itirazının reddine karar verilmesi gerekmektedir.
TEK Sınırlı Sorumlu … Müdürlüğü ile davalı arasında sözleşme yapılmıştır. Taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş yerini 1984 yılında kapattığını belirtilen davalının dava konusu alacaktan sorumlu olup olmadığı ve miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Dosyada mevcut abonelik sözleşmesinin 29. maddesinde “Borçlarını müracaatta ödemeyen abonelerin en az dört gün vadeli bir ihtarname bırakılır. Tayin edilen müddetin sonuna kadar borç ödenmezse cereyan kesilir. Abone veya ailesi efradından kimse bulunmazsa, bina içine ihbarname bırakılmakla aboneye tebligat yapılmış sayılır. Abone muvakkaten dışarıya gideceğini tahsil zamanından evvel idareye bildirmiş ise tebligat avdetinde yapılır” düzenlemesi yapılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27/11/2019 tarih ve E.2019/2630, K.2019/9433 sayılı kararında “…Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davalı abone, aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen elektrik bedelinden davacıya karşı sorumludur. Davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirimi gerektirmez. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle, davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir.
Mahkemece, hükme esas alınan raporda; davalının ödenmeyen fatura bedellerinden sorumlu olduğu, müşteri hizmetleri yönetmeliğine göre, elektrik bedelleri ödenmediği takdirde elektriğin kesilmesi gerektiği halde davacı elektrik şirketi tarafından elektriğin kesilmediği, bu durumun müterafik kusur teşkil edeceği ve takdirin mahkemede olduğunun belirtildiği, mahkemece davacının müterafik kusurlu olduğu belirlendiği ne var ki toplam alacak( ana para, gecikme zammı ve KDV) üzerinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığı anlaşılmıştır. Anılan kararın Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına uygun olmadığı açıktır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2016/ 21494 Esas ve 2018/9196 Karar sayılı kararı; yine 2018/6205 Esas ve 2018/10184 Karar sayılı kararı.)
Bu itibarla, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın önceki bilirkişi dışında elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan elektrik mühendisi bilirkişiye ya da aralarında mühendis bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan yönetmelik ve abonelik sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca, davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğunun kabulü ile; Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davacı için gecikme zammından indirim sağlayacağı nazara alınarak rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir…” gerekçelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere, abone, aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen elektrik bedelinden davacıya karşı sorumludur. Davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etmekte olup, bu müterafik kusur davacının tüketim bedeli olan ana borçtan sorumluluğunu ortadan kaldırmamakla birlikte davacının elektriği kesmemesi nedeniyle normal tüketim bedeli dışında gecikme zammından indirim sağlayacaktır.
Mahkememizce dava konusu her bir faturanın son ödeme tarihinden itibaren elektriğin kesilmesi gereken tarihler belirlenerek bu tarihlerden itibaren, aboneliğe ilişkin tarifenin ticarethane olarak belirtilmesi nedeniyle, avans faiz hesaplanmak suretiyle yapılan hesaplama sonucunda, davacının davalıdan 3.156,22-TL’sı asıl alacağı ile 2.122,90-TL’sı işlemiş faiz ve 382,13-TL’sı KDV alacağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlele, davanın kısmen kabulüne, davalı taraf likit ve muaccel alacağa itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiğinden icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, … İcra Dairesi’nin 2018/… sayılı icra takibinde (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) 3.156,72-TL’sı asıl alacağa ve 2.122,90-TL’sı gecikmiş gün faizi ile 382,12-TL’sı KDV’ye yapılan itirazın iptali ile takibin 3.156,72-TL’sı asıl alacağa fecikme faizini aşmamak üzere avans faiz ve faiz miktarına %18 oranında KDV uygulanmasına
2-Hüküm altına alınan 3.156,72 -TL’sı asıl alacağın %20’si oranında 631,13-TL’sı icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya dair istemlerin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 386,75-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 81,42-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 305,33-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 117,32-TL ilk gider, 278,90-TL tebligat ve müzekkere gideri, 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.146,22-TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 981,41-TL sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
7-HMK.nun 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, tarafların yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.12/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır