Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/465 E. 2020/102 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/465 Esas
KARAR NO : 2020/102
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 05/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2006 yılında başlayan ticari ilişki çerçevesinde uzun süre mal alışverişi olduğunu, müvekkili şirket tarafından yetkili servis sözleşmesinin feshedilmesine rağmen davalının cari hesap borçlarını ödemediğini, bu nedenle … İcra Müdürlü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, müvekkili şirketin alacağının tahsili için yapmış olduğu icra takibine davalının gerekçe göstermeden itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla, davalı şirketin icra dosyasına vaki haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetli borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davaya konu icra takibine dayanak yetkili servis sözleşmesinin davacı ile 24.02.2006 tarihinde akdedildiğini, 06.06.2007 tarihinde yenilendiğini, davacı tarafından …. Noterliği’nin 25.04.2011 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 06.05.2011 tarihi itibarı ile feshedildiğini, sözleşmenin 4.maddesinin davacı ile müvekkili arasındaki mali hükümleri düzenlediğini sözleşmeye göre cari hesabın yürütülmesinin bu hükümlere göre düzenlendiğini ve ticaretin cari hesap şeklinde devam ettirildiğini, 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 12.02.2018 tarihinde müvekkili aleyhinde başlatılan takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, davacının takibi kötü niyetle başlattığını, müvekkilinin Yetkili Servis Sözleşmesi kapsamında …Noterliği’ nin 06.04.2011 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bölge çağrılarının yetkili servise yönlendirilmesi ve merkezden yapılan keyfi yönlendirmeler sebebiyle uğranılan zararların tazmin edilerek karşılanmasını ihtaren bildirmiş olmasına rağmen herhangi bir sonuç alamadığını, bunun üzerine, müvekkilinin uğramış olduğu zararların tazmini için davacı aleyhinde açılan davada … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında görüldüğünü ve müvekkili lehine sonuçlanıp kesinleştiğini, müvekkilinin uğramış olduğu zararların Mahkeme kararına dayanarak icra yolu ile davacıdan tahsil edilmesi üzerine, müvekkili aleyhinde işbu davanın ikame edildiğini beyanla, müvekkili aleyhinde verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, zamanaşımı nedeniyle davanın redddine, aksi halde davanın esastan reddine, kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 12/02/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 24/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 28/02/2018 tarihine borca ve fer’ilere itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Yargılama sürecinde bilirkişi olarak görevlendirilen bilirkişi …’ın 17/05/2019 tarihli raporunda özetle; davacıya ait 2011 yılı yasal defterlerin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı ile davalı arasında dava konusu ile ilgili olarak aralarında 24/02/2006 tarihli Yetkili Servis Sözleşmesinin var olduğunu, dava dosyası, taraf ticari defterleri, ve delil niteliği dosyaya sunulu evraklar, tarafınca yapılan incelemeler neticesinde, davacı şirketin davalı şirketten 06/04/2011 tarihi itibariyla 13.039,68-TL alacaklı olduğunu, icra dosyasına ibraz edilen cari hesap dökümüyle 14.05.2019 tarihinde sunulan cari hesap dökümünün birbirinden farklı olduğunu, 14.05.2019 tarihli cari hesap dökümüne göre 12.02.2018 tarihinde 128 şüpheli alacaklar hesabına 13.039,68-TL olarak kayıt edilmiş olduğunu, fakat 2011 yılı yasal kayıtlarına bir önceki yılla ilgili olan 31.12.2010 tarihinde … Ft ile 1.098,30 TL tutarlı, 31.12.2010 tarihinde … Ft ile 3.337.97-TL tutarlı ve 31.12.2010 tarihinde … Ft ile 4.159,69-TL tutarlı faturaların kayıt edilmiş olduğunu, dava konusu uyuşmazlığa neden olan davacı …Ş tarafından davalı … firmasına düzenlediği 31.12.2010 tarihinde … Ft ile 1.098,30-TL tutarlı, 31.12.2010 tarihinden … Ft ile 3.337.97-TL tutarlı ve 31.12.2010 tarihinde …Ft ile 4.159,69-TL tutarlı, 19.01.2011 tarihinde … Ft ile 1.370,68-TL tutarlı, 03/02/2011 tarihinde … Ft ile 1.207,69-TL tutarlı, 23.03.2011 tarihinde … Ft ile 1.162,13-TL tutarlı ve 06.04.2011 tarihinde … Ft ile 1.199,67-TL tutarlı faturaların davalı …’na neden düzenlendiği ve davalı …’na tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belgenin hem tarafına ibraz edilmediği, hemde dava dosyasında bulunmadığını, icra takibinin davalıya 24/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, davalının ise 28/02/2018 tarihinde itiraz dilekçesini vermiş olduğunu, dolayısıyla davalının 7 günlük yasal süre de itiraz etmiş olduğunu belirtmiştir.
19/09/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davalı vekilinin 04.06.2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin sonuç ve talep kısmının 2. maddesinde “Müvekkilin ticari defter ve kayıtlarının incelenmemesi nedeniyle müvekkilin ticari defter ve kayıtlarının Serbest Muhasebeci …’te GSM … olduğu bilinmekte olup müvekkilin ticari defter ve kayıtlarının yerinde inceleme yetkisi kapsamında incelenmesine” yazılı olduğu, dilekçede bahsedilen telefonun 17.09.2019 tarihinde arandığında isminin … olduğunu beyan eden muhasebeciyle görüşüldüğünü, davalının 2011 yılı defterinin isletme defteri olduğunu beyan ettiğini, fakat defterlerle ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin tarafıma ulaştırılmamış olduğunu belirtmiş ve sonrasında bilirkişi 02/10/2010 tarihli 2. Ek raporunu dosyaya sunmuş ve 2. ek raporda özetle; davalı firma muhasebecisi ile aralarında yanlış anlaşılma olduğunu ve sonrasında evrakın tarafına gönderildiğini, davalıya ait 2011 yılı yasal defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğine sahip olduğunu, Davacı …Ş tarafından Davalı … adına düzenlenen ve dava konusu yapılan 2011 yılına ait faturaların davalı …’nun işletme defterinde 4.940,17 TL’sı olarak kayıtlı olduğunu ve birbirlerini teyit ettiğini, fakat davacı …Ş tarafından düzenlenen ve dava konusu yapılan 2010 yılın ait fatura toplamı olan 8.595,96 TL’nin davalı … işletme defterinde kayıtlı olmadığını, 17.05.2019 tarihli kök raporunda da 2010 yılına ait faturaların da davacı şirketin 2011 yılı yasal defterlerinde kayıtlı olduğunun yazılı olduğunu belirtmiştir.
08/01/2020 tarihli bilirkişi 3. ek raporunda özetle; İkinci ek raporda davacı tarafından düzenlenen 2011 yılına ait faturaların davalının yasal defterlerinde kayıtlı olduğunu, bunun toplam tutarının 4.940,17 TL olduğunu, davalı tarafından yasal defterlere işlenen 2011 yılına ait faturalarla ilgili herhangi bir ödeme belgesinin dava dosyasına sunulmamış olduğunu, davacı tarafından düzenlenen 2010 yılına ait faturaların 2010 yılına ait kendi yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davalının da yasal defterlerinde kayıtlı olmadığını, fakat davacının düzenlediği 2010 yılına ait faturaların davacının 2011 yılı yasal defterlerinde kayıtlı olmasının değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 89.maddesine göre, iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Anılan hüküm çerçevesinde yapılan değerlendirme sonuncunda taraflar arasındaki Yetkili Servis Sözleşmenin 4.maddesi hükümlerinin cari hesap sözleşmesi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Türk Ticaret Kanunu’nun 89.maddesinde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açıklanan nedenle davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Bilirkişi raporunda, davacı tarafından düzenlenen 2010 yılına ait faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davacının 2010 yılı defterinde değil 2011 yılı defterlerinde kayıtlı olduğu belirtilmiş olup davalı defterlerinde kayıtlı olmayan faturalar yönünden ispat yükü davacıdadır. Bu faturalar yönünden davacının alacağının varlığına dair başkaca delil dosya kapsamına sunulmadığından bu faturalara dayalı alacak taleplerinin reddine, diğer yandan bilirkişi raporunda 2011 yılına ait olan faturaların tarafların defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu faturaların tutarının 4.940,17 TL’sı olduğu ve bu faturalar yönünden herhangi bir ödeme belgesinin bulunmadığı belirtilmiş olup, bu nedenle davanın kısmen kabulü ile 4.940,17 TL’sı asıl alacak yönünden icra takibinin iptali ile takibin devamına ve 4.940,17 TL’sına takip tarihinden itibaren avans faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
Davalının likit ve muaccel alacağa itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş, alacaklının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olması koşullarının bir arada bulunması gerektiği ancak davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE
2-… İcra Dairesi’nin … sayılı icra takibinde (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) 4.940,17 TL’sı asıl alacak yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, 4.940,17 TL’sı asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz yürütülmesine, fazla istemin reddine
3-Hüküm altına alınan asıl alacak 4.940,17-TL’nin %20’si oranında 988,034-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Harçlar Kanunu Hükümlerine göre alınması gereken 337,46-TL ilam harcından peşin alınan 407,82-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 70,36-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan 443,72-TL ilk gider, 800,00-TL bilirkişi ücreti ve 185,50-TL posta gideri olmak üzere toplam 1,429,22-TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 647,52-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürülükte olan AAÜT gereğince Red olunan miktar üzerinden hesap edilen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/02/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)