Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/435 E. 2018/1309 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/416 Esas
KARAR NO : 2018/1307
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2018
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin … Sigorta AŞ.nin … nolu poliçesi ile 26/03/2014-26/03/2015 tarihlerini kapsayan Can Sağlığı Sigortası yaptırdığını, müvekkilinin dizinde oluşan rahatsızlığı nedeniyle 15/05/2014 tarihinde … Hastanesi’nde ameliyat olduğunu, hastane tarafından düzenlenen fatura davalı şirket tarafından ödenmediğinden 15/05/2014 tarihli 10.660,62-TL bedelli faturanın müvekkili tarafından ödendiğini, davalı şirketçe düzenlenen poliçede müvekkilin ameliyata konu rahatsızlığına dair herhangi bir muafiyet söz konusu olmadığını, … Hastanesi’nin davalı … şirketi ile anlaşmalı bir hastane olduğunu, davalı şirkete bu hususlar için ….Noterliği’nin 14/07/2014 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesiyle fatura bedelinin ödenmesini talep ettiğini, ihtarnamenin 21/07/2014 tarihinde davalı … şirketine tebliğ olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını ve tüm bu nedenlerle dava konusu fatura bedeli olan 10.660,02-TL nin ihtarnamenin tebliği olan 14/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacı tarafın 26.03.2014 – 26.03.2015 vade tarihli … no’lu Can Sağlığı Sağlık Sigortası Poliçesi ile müvekkil şirket nezdinde sigortalı bulunduğunu, söz konusu poliçenin bir devam poliçesi olup davacı sigortalının ilk dönem poliçesi olan 26.03.1999-26.03.2000 tarihlerini kapsar ilk yıl poliçesi, 26.03.1999 tarihinde doldurulmuş olan başvuru formundaki beyanlar esas alınmak suretiyle akdedildiğini, davacı sigortalının kadın hastalıkları rahatsızlığı ile ilgili operasyon ve tedavi başvurusu kapsamında yapılan değerlendirmeler ve davacı sigortalıya ait bulunan çeşitli hastane kayıtlarının incelenmesi sırasında; poliçe başlangıç tarihinden öncesine dayanan, … Hastanesi’nin 15.10.1998 tarihli hastane kaydına göre; ‘Sol dizde gonartroz’ tanısı almış olduğu, yine … Hastanesi’nin 09.07.1998 tarihli kaydına göre de; ‘Ayaklarda Morton Nöroması’ ve ‘Her iki dizde Genu Varum’ rahatsızlığının bulunduğu bilgisine ulaşıldığını, davacı sigortalının, söz konusu ‘diz’ rahatsızlıklarının esasen, poliçe başlangıç tarihinden daha öncesine dayanmakta olduğu ve poliçe tanzim aşamasında da müvekkil şirkete beyan edilmemiş olduğunu, söz konusu diz rahatsızlıklarının, sigorta poliçesinin akdine esas teşkil eden başvuru formunun doldurulması esanasında beyan edilmesi, doğru şekilde risk değerlendirmesi yapılması açısından gerekli olduğu gibi, aynı zamanda hem TTK’nın ve hem de poliçe özel şartlarının, doğru beyanda bulunulmasına ilişkin hükümleri çerçevesinde zorunlu olduğunu, yapılan değerlendirmeler sonrasında davacı sigortalının poliçelerine diz muafiyeti alınmak suretiyle devam edildiğini, 2012 yılına kadar düzenlenen poliçelerde yer alan söz konusu muafiyet, 2012 yılından sonraki yıllara ait poliçelerde ise sehven yer almadığını, anılan muafiyetin poliçeler üzerinde yer almıyor oluşu, belirtildiği üzere, tamamen hataen yapılan bir kodlama işleminden kaynaklanmış olup, davacı sigortalı önceki dönemlere ait bulunan poliçelerinden dolayı, söz konusu diz rahatsızlıklarının sürekli muafiyet kaydı ile yenilenmekte olduğunu bilmekte olup, davaya konu diz rahatsızlıklarının da esasen muafiyet kapsamında olduğunu bilebilecek durumda olduğunu, dolayısı ile yıllara sari olarak yenilenen poliçelerde yer alan sürekli muafiyetlerin varlığı karşısında, poliçe yenileme aşamasındaki kodlamadan kaynaklanan şekli bir hatanın, sigortalı bakımından bir hak kazanımı sebebi olamayacağı, davacı sigortalı tarafından varlığı bilinip kabul edilmek suretiyle sigorta ilişkisinin sürdürülmesine esas teşkil eden bir muafiyetin açık varlığına karşın, diz rahatsızlıklarına ilişkin olarak poliçede herhangi bir muafiyetin yer almadığının söylenemeyeceği çok açık olduğunu, kaldı ki, ortada muafiyet kodlamasından kaynaklanan şekli bir hata söz konusu olduğundan, sayın davacı sigortalıya, söz konusu diz muafiyetlerinin kalkmış olduğu hususunda bir bilgilendirme de yapılmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir….
GEREKÇE:
Dava, davacının Can Sağlığı Sağlık Sigortası Poliçesi kapsamında ödenmeyen bedelin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalı … şirketinin poliçe kapsamında ödemesi gereken hastane ameliyat bedelinin kendisine ödenmesi talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Görevli mahkemenin belirlenmesinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un dava konusu uyaşmazlık ile ilgili 3/1-k-1, 4/3, 73/1 ve 83/2 maddelerinde yer alan hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği,
3/1-l maddesinde; tüketici işleminin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği,
4/3.maddesinde; Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemeyeceği, bankaların, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği,
73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olduğu,
83/2.maddesinde; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigorta işleminden kaynaklandığı ve taraflar arasındaki bu hukuki ilişkide davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair verilen 13/06/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilam istinaf edilmiş davacı vekilince istinaf edilmiş, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 18/04/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı istinaf kararıyla mahkememiz kararı kaldırılmış ve 6100 sayılı HMK 331. maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davanın açıldığı mahkemenin dava dosyası üzerinden karara bağlanacağı gözetilerek, görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere gereği için mahkememize iade edilmesi üzerine yeni bir esasa kaydı yapılmış, mahkememiz görevsiz olduğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtaratına,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.11/12/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır