Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/423 E. 2020/560 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/423 Esas
KARAR NO : 2020/560
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2017
KARAR TARİHİ : 07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacının, uzun yıllardır çalıştığı davalı/borçluya 01.01.2011 ile 09.04.2012 tarihleri arasında, bu tarihli faturalar ile bu faturaların kayıtlı olduğu ticari defterler incelendiğinde de anlaşılacağı üzere mal, ürün ve benzeri malzemeler sattığını, satmış olduğu bu malzemeleri de 01.01.2011 ile 09.04.2012 tarihleri arasında kesmiş olduğu, ticari defterlerine de işlemiş olduğu faturalar ile belgelendiğini, ilgili bu faturalar ile satılan malzemelerin davalı/borçluya teslim edilmesine rağmen cari hesap ekstresi borcun halen ödenmediğini, davacı/alacaklı lehine basiretli ve dürüst bir tacire yakışır şekilde ödenmeyen bu alacak için …. İcra Dairesi’nin 2015/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından 23.08.2016 tarihinde yapmış olduğu hukuki ve sebepsel dayanaktan yoksun itiraz dilekçesinden de görüleceği üzere yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, yapılan bu işlemlerin ve işlemler neticesinde düzenlenen faturanın ayrıntılarının da davacı/alacaklının ilgili ticari defter kayıtlarında mevcut olduğunu beyanla, …. İcra Müdürlüğü 2016/… Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, icra takibine konu olan 114.387,87 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalı/borçludan tahsiline, fazlaya dair hak ve alacaklarını isteme haklarının saklı tutulmasına, haksız itiraz nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkil firmanın, takip konusu borçtan dolayı davacı firmaya hiçbir borcu bulunmadığını, yapılacak yargılama neticesinde de iş bu hususun ortaya çıkacağını, ayrıca alacağa ilişkin zamanaşımı yönünden de itiraz ettiklerini, davacının yapmış olduğu icra takibinde, müvekkilinden takip öncesine ilişkin, yıllık %9 oranında yasal faiz olmak üzere toplam 32.201,35-TL faiz talep ettiğini, takip konusu asıl alacağı kabul etmemekle birlikte iş bu faiz miktarını da kabul etmediklerini, zira müvekkilinin iddia edilen alacakla ilgili olarak mütemerrit kılınmadığını beyanla, yetkisizlik karan verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini, müvekkili firma hakkında ikame edilen haksız davanın reddine, davacının takip tutannın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili delil listesinde delil olarak; 01/01/2011-09/04/2012 tarihleri arasında cari hesap ekstresi, … İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi olarak belirtilmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde delil listesi belirtilmemiştir.
Dosyaya getirtilen … İcra Dairesi’nin 2016/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 17/08/2016 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 19/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 23/08/2016 tarihinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın ve 13/01/2017 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davacı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuştur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 89.maddesine uygun olarak yazılı şekilde düzenlenmiş bir cari hesap sözleşmesi sunulmamıştır. Bu itibarla taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakla Türk Ticaret Kanunu’nun 101.maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin eldeki davada uygulanamayacağı açıktır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde (818 sayılı BK md. 125) “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” hükmü düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 147.maddesinde (818 sayılı BK md. 126) beş yıllık zamanaşımına tabi alacaklar düzenlenmiştir.
Dava konusu alacak Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi (818 sayılı BK md. 125) hükmü gereği on yıllık zamanaşımına tabi olduğundan davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Küçükköy Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 17/10/2019 tarihli yazısı ekinde, davalıya ait 2011-2012 yıllarını içeren BA-BS formları ile … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 17/10/2019 tarihli yazısı ekinde davacıya ait 2011-2012 yıllarını içeren BA-BS formları mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen … tarafından sunulan 16.07.2019 tarihli bilirkişi raporu özetle; Davacı yanca, 2011-2012 yıllarına ait ticari defterlerinin taşınma esnasında kaybolduğu beyan edildiğinden, davacı ticari defterlerinde dava konusu alacak ile ilgili herhangi bir tespit ve değerlendirmenin yapılamadığı, bununla birlikte takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davacı yanın dava dosyasına sunmuş olduğu davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muavin hesap dökümünün incelenmesinde, davacı yanın 17.08.2016 takip tarihi itibariyle davalı yandan 82.186,52 TL alacaklı göründüğü, davalı yan incelemeye gelmeyip, ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davalı ticari defterleri nezdinde herhangi bir inceleme tespit ve değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle birlikte, dava dosyasında davacı yanın davalı yanı temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname, temerrüt halini düzenleyen sözleşme ya da yazılı bir metne rastlanmadığından, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği belirtilmiştir.
06/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda “…Dava dosyasına ilgili vergi dairelerinden celp edilen, her iki tarafa ait 2011-2012 yılı BA/BS formlarının incelenmesinde, davalı yanın, davacı yanın 2011 yılında keşide ettiği tüm faturaları kayıtlarına aldığı, bu durumda tüm davacı faturalarını kayıtlarına alan davalının, fatura bedellerini ödediğini ispat etmesi gerektiği hususunun mahkemenin takdirinde olduğu,
Davacı yanın icra dosyasına sunmuş olduğu 2012 yılına ilişkin cari hesap ekstresinde en son 09.04.2012 tarihli Kdv dahil 1.062,00 TL lik satış fatura kaydı ile davalı yanın borçlandırıldığı anlaşılmakla, bu faturanın, aylık bazda Kdv dahil 5.000,00 TL yi aşmaması nedeni ile davalı yan tarafından Ba formunda her halükarda belirtilemeyeceği,
Davalı yan incelemeye gelmeyip ticari defterlerini ibraz etmediğinden, ayrıca kendi kayıtlarına dayalı muavin hesap ekstresini de sunmadığından, davalı kayıtlarında davacı alacağının varlığı yönünden bir inceleme yapılamadığı…” belirtilmiştir.
HMK’nun 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. 190. maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Satım sözleşmesinde, satım konusu emtianın usulüne uygun şekilde alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü satıcıya aittir. Satıcı bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Davacı taraf, cari hesap ekstresi haricinde herhangi bir belge sunmamıştır.
Yargılamanın 08/10/2020 tarihli duruşmasında Davacı vekili tarafından “dosyamız tekemmül etmiştir, davamızın kabulüne karar verilsin, dava konusu alacağa dayanak faturalar yoktur, defterlerimiz kaybolduğu için dosyaya sunulan belgeler dışında belgemiz yoktur” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Küçükköy vergi Dairesi’nin 17/10/2019 tarihli yazısı ekinde yer alan Davalıya ait BA-BS formları gönderilmiş ise de davacı tarafından faturalar sunulmadığından bu BA formunda yer alan bildirimin dava konusu alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafın, 2011-2012 yıllarına ait ticari defterlerinin kaybolduğunu, dava konusu alacağa dayanak faturaların bulunmadığını ve dosyaya sunulan belgeler dışında belge bulunmadığını beyan ettiği görülmekle, davacının icra takibine ve davaya konu alacağını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine, davacının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olması koşullarının bir arada bulunması gerektiği ancak davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 1.381,52-TL. nin 54,40-TL’sı nispi karar harcından mahsubu ile kalan 1.327,12-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 14.816,85-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333 (1) maddesi uyarınca, yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi. 07/10/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza