Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/408 E. 2018/1225 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/408 Esas
KARAR NO : 2018/1225

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 20/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin İngiltere’de ikamet ettiğini, davalı bankada maaş hesabı bulunduğunu, müvekkilinin maaş kartını 7-8 senedir kullandığını, kartın hiçbir çalıntı olayına konu olmadığını, banka kartını müvekkilinin en son 08/01/2018 tarihinde … Bankasına ait atm den 250 pound tutarında nakit çekim işlemi yaparken kullandığını, bu tarihten sonra müvekkilinin atm den hiçbir işlem gerçekleştirmediğini, müvekkilinin hesabından muhtelif tarihlerde farklı tutarlarda nakit çekim gerçekleştirildiğinin fark edilmesi üzerinde davalı bankayı arayarak hesabını kapattırdığını, esnek hesabının bakiyesini de sıfırlatmak istemesi üzerine davalı bankaca esnek hesaptan çekilen tutarın ödenmesine gerektiğinin söylenmesi üzerine 3.315,02-TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, bu durumun müvekkilince … Polisine bildirildiğini, müvekkilinin davalı bankaya başvuru yaparak zararının giderilmesini talep ettiğini ve bankanın talebini red ettiğini, yapılan nakit çekimlerinden dolayı müvekkilinin banka kartının kopyalanması ihtimalinin olduğunu, davalı bankanın hizmet verdiği ve güvenliğinden kendisi sorumlu olduğu atm cihazlarının güvenliğini sağlayamadığını, davalı bankanın yapılan nakit çekimlerini de müvekkiline bildirmediğini ve tüm bu nedenlerle müvekkilinin zararı olan 15.594,36-TL nin olay tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile tam kusurlu olan davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davacının davasının dayanağı olan olan atm ile yapılan işlemler davacıya ait kart ve şifre kullanılarak gerçekleştirildiğini, rızası dışında kartını ve şifresini ele geçirilerek kullanıldığı iddiasına ilişkin müvekkil bankaya husumet yöneltiyor olması kabul edilemez olduğunu, davacının davasını müvekkil bankaya yöneltmesi iyi niyetli bir davranış olmadığını, husumet itirazları olduğunu, davacının kartını 08/01/2018 günü … bölgesinde kullandığını, itirazına konu ve davaya esas işlemler de aynı bölgede yer alan işyeri ve atm lerde gerçekleştirildiğini, bilgilerinin ve şifrelerin üçüncü kişilerin eline geçmesinde tek kusurlu davacının kendisi olduğunu, davacının müvekkil banka aleyhine ikame ettiği davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın banka personeli dahil kimse ile paylaşılmaması gereken şifresini, üçüncü kişilerle paylaşmaması gerektiğini, şifre ve diğer bilgilerin gizliliği kendisinin sorumluluğunda olduğunu, müvekkil banka alınabilecek bütün önlemleri almış olup, işbu nedenle huzurdaki davaya konu ihtilaf ile ilgili müvekkil bankaya kusur izafe edilemeyeceğini, davaya konu olay bakımıdan, yasal ve akdi düzenlemeler doğrultusunda bütün sorumluluğun davacıya ait olduğu izahtan vareste olduğunu, davacının talebinin dayanağı olan haksız fiilin şartları oluşmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, banka kartından rıza dışı çekildiği iddia edilen paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalı bankanın kusuru nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararın kendisine ödenmesi talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Görevli mahkemenin belirlenmesinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un dava konusu uyaşmazlık ile ilgili 3/1-k-1, 4/3, 73/1 ve 83/2 maddelerinde yer alan hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği,
3/1-l maddesinde; tüketici işleminin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği,
4/3.maddesinde; Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemeyeceği, bankaların, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği,
73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olduğu,
83/2.maddesinde; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığı ve taraflar arasındaki bu hukuki ilişkide davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin ihtaratına,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtaratına,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır