Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/393 E. 2018/1255 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/393 Esas
KARAR NO : 2018/1255
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/04/2018
KARAR TARİHİ : 04/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalılar … A.Ş., …, … A.Ş., … A.Ş.’niın …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … sayaç numaraları ile abonesi olduğunu, davalıların müvekkiline yansıttıkları faturalarda hakları olmadığı halde kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli adı altında haksız paraları da faturalandırıp tahsil ettiklerini, müvekkilinin elektrik hizmetinden mahrum kalmamak için bu bedelleri şimdiye kadar ödediğini, davalı … A.Ş. ‘nin kayıp kaçak bedelini 2011 yılında ayrı bir kalem olarak faturalarda göstermişse de bu tarihlerin öncesinde ve sonrasında aktif tüketim bedelinin içine gizleyerek almaya devam ettiğini, diğer davalıların ise faturalara ayrı bir kalem ekleyerek aldıklarını, ayrıca aktif tüketim içine gizlenen kayıp kaçak bedeli için TRT Payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisi de alındığını ve haksız alınan bu paralar için KDV de alındığını beyanla müvekkilinin davalılar nezdindeki tüm abonelikleri için haksız olarak alınan kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli, TRT Payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisi ve KDV’sinin ayrı ayrı tespiti ile tespit edilecek davalılardan şimdilik ayrı ayrı 1.000,00-TL ‘nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte davalılardan istirdadını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmilini talep ve dava etmiştir. Mahkememizin … Esas sırasında kayıtlı olan dava dosyasının, Mahkememizin 15/06/2015 tarihli ara kararı uyarınca 2 nolu davalı …Ş., yönünden açılan davanın tefriki ile bu davalı hakkındaki davanın Mahkememizin ayrı bir esasına ayrı kaydedilmesine karar verilmiştir. 2 Nolu Davalı …Ş. Yönünden Mahkememizin … esas sırasına kaydı yapılmıştır. Dava, davacının, davalılar nezdindeki abonelikleri için haksız olarak alınan kalemlerin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte davalılardan istirdatı nedeniyle açılan istirdat davasıdır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun teşkilat ve görevleri hakkında 4628 sayılı kanununun 4. maddesinde;”Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur. Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur.” denmektedir. Aynı yasanın 5. maddesinin 7.fıkrası a) bendinde; “Bu Kanun hükümlerinin uygulanması ve bu Kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek için gerekli olan ve piyasada rekabeti geliştirmeye yönelik olarak gerçek ve tüzel kişilerin uymaları gereken, talimatları ve tebliğleri, şebeke yönetmeliğini, dağıtım yönetmeliğini, müşteri hizmetleri yönetmeliğini ve dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliğini onaylamak” Kurumun görevleri arasında sayılmıştır. Açık kanun hükümlerine göre kurulan ve kanuni bir kurum olan EPDK.nun enerji piyasasında fiyatlandırma esaslarını tespit etmek, kanun hükümlerinin uygulanmasında gerekli denetimi yapmak, talimat, tebliğ ve yönetmelikleri onaylamak yetkilerine sahiptir. Dolayısıyla enerji piyasasında dağıtım ve satış yapan tüzel kişiler de EPDK.nun denetimi altında olup fiyatlandırmada EPDK.nun belirlediği esaslara uymakla yükümlüdür. Elektrik piyasası tarifeler Yönetmeliği 4.maddesi 41.bendinde Serbest tüketiciyi: (…) “Kurul (EPDK) tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunması veya iletim sistemine doğrudan bağlı olması nedeniyle tedarikçisini seçme serbestisine sahip gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanıma göre serbest tüketici ve tacir olan olan davacının davalı ile yaptığı 05.06.2014 tarihli sözleşmenin 4.2. maddesinde; elektrik enerjisi toplam satış fiyatı; sözleşmenin 4.1 maddesinde belirlenen birim satış fiyatına, Elektrik Piyasası mevzuatı ve tarifeler yönetmeliğinde belirlenen kayıp kaçak, TRT payı, Belediye Tüketim Vergisi, iletim ve dağıtım sistem kullanım bedeli ile diğer fon, resim, harç, vergi vb giderlerin eklenmesi ile bulunan meblağdır. Bu sözleşme gereğince eletrik tedarik edilmesi sebebiyle mevzuat/tarife gereğince Tedarikçiye yansıtılan /yansıtılacak diğer her türlü bedel ilyave edilecektir.” denmektedir. Yine aynı sözleşmenin Tüketicinin Hak ve Yükümlülükleri başlıklı 8.1.1 maddesinde; “Tüketici, ilgili kamu kuruluşları ve resmi makamlarca (EPDK, …, …, …, …, …, tüketicinin bağlı olduğu dağıtım şirketi vb) elektrik piyasasını düzenlemeye yönelik yapılan her türlü yasal düzenlemelerde yapılacak değişikliklere ve Elektrik fiyatı ve elektrik üretim ve tedarik maliyetini etkileyen düzenlemelere uymayı peşinen kabul ve taahhüt eder.” yazılıdır. Buna göre davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye, mevzuata ve EPDK’nun çıkardığı talimat ve tebliğlere göre kayıp kaçak bedeli, TRT Payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisi, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli de ilave edilerek belirlenen birim fiyatlar üzerinden tahakkuk ettirilen faturalar davacı tarafından hiçbir itiraza uğramadan kabul edilerek herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden ödenmiştir. Borçlar Hukuku genel prensiplerine göre sözleşmelerde ahde vefa ilkesi esastır. Taraflar edimlerini sözleşme koşullarına göre yerine getirmek zorundadırlar. Taraflar arasındaki ihtilaf, öncelikle sözleşme hükümleri uygulanarak çözümlenmelidir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nun 21. maddesine göre, bir faturanın alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, içeriği hakkında bir itirazda bulunulmamışsa bu içeriği kabul edilmiş sayılır. Buna göre taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre tarafların edimlerini yerine getirme yükümlülüğü bulunduğu, davacı tarafından davalıdan istirdadı talep edilen kayıp kaçak bedeli, TRT Payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisi, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedelinin sözleşmenin 4.2. maddesi gereğince, mevzuata ve EPDK’nun çıkardığı talimat ve tebliğlere göre faturaya ilave edildiği ve dava tarihine kadar davalı tarafından tahakkuk ettirilen faturaların, miktar ve içeriğine itiraz edilmeden ve herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden ödendiği ve fatura içeriklerinin davacı tarafından kabul edilmiş sayıldığından davalıdan istirdadının istenemeyeceği kanaati ile davanın reddine ilişkin mahkememizin 29/03/2016 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı davacı tarafça temyiz edilmiş olmakla Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 14/09/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedeli, TRT Payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisinin istirdatı istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Buna göre mahkemece, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.) Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemizin istikrar kazanmış yerleşik içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemiş olması da doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddedilmesi üzerine dosya mahkememizin yeni bir esasına kaydedilmiş, açık yargılamaya devam edilerek bozma ilamına uyulmuştur.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedeli, TRT Payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisinin istirdatı istemine ilişkindir. Uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte dava konusuz kalmış olup dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesine ayrıca yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 35,90-TL karar ve ilam harcının davacıdan peşin alınan 68,31-TL harçtan mahsubu ile bakiye 32,41-TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra davacının talebi halinde iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL harç ve 122,00-TL dava gideri olmak üzere toplam 157,90-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/12/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır