Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/16 E. 2018/1179 K. 09.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/16
KARAR NO : 2018/1179

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/01/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/01/2007 tarihinde davalılardan … A.Ş tarafından zorunlu Mali Sorumluluk sigorta Poliçesi ve diğer davalı … A.Ş tarafından da kasko sigorta poliçesi tanzim edilmiş olan … plakalı aracın tek taraflı ve tam kusurlu olarak meydana getirdiği trafik kazası sonucunda araç sürücüsü konumundaki muris …’ın vefat ettiğini, bu vefat neticesinde müvekkili babanın oğlunun desteğinden yoksun kaldığını, kazanın tek taraflı bir kaza olduğunu ve araç sürücüsü murisin tam kusurlu olduğunu, müteveffanın 1982 doğumlu olduğunu ve kaza tarihinde 25 yaşında olduğunu, müvekkili babanın ise 1962 doğumlu olduğunu, kaza tarihindeki murisin gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü üzerinden aktüerya hesabı yapılmasını talep ettiklerini, bu nedenlerle fazlaya ait ve munzam zarardan kaynaklı hakları saklı kalmak kaydıyla murisin vefatı dolayısıyla babası müvekkili için şimdilik 2.500-TL destekten yoksun kalma tazminatı ve şimdilik 500-TL defin ve cenaze gideri olmak üzere genel toplamda şimdilik 3.000-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalılardan …dan tahsiline, müvekkili için 3.000-TL vefat teminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan … A.Ş’den tahsiline karar verilmesini talebi ile … Asliye Ticaret Mahkemesine dava açmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın tek taraflı olduğunu, kazanın müteveffa … Sürücü’nün kusuru sonucu gerçekleştiğini, olayda herhangi bir suç unsurunun mevcut olmadığını, yani tek yanlı kazada sürücü ölmüşse başkasına karşı işlenmiş bir suç ve dolayısıyla cezalandırılacak kimse bulunmadığından 2918 sayılı KTK’nun 109. Maddesi 2. Fıkrasındaki uzamış ceza zamanaşımının söz konusu olamayacağını, bu nedenle ölen sürücünün desteğinden yoksun kalan hak sahiplerinin 109. Maddenin 1. Fıkrasındaki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ilgili kuruma başvurmalarının gerektiğini, bu nedenle işbu davanın zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan davanın reddinin gerektiğini, esas ilişkin beyanlarının ise; davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin Adli Tıp vasıtasıyla yapılmasının gerektiğini, zarar görenin tam kusurlu olması halinde davacının tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, kusur oranı belirlendikten sonra destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanmasının gerektiğini, talep edilen cenaze giderleri konusunda müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından bu talebin reddinin gerektiği, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Trafik kazası sonucunda davacının desteğinin vefatı nedeniyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze giderlerine ilişkindir.
Davacı vekili delil olarak; kaza tespit tutanağı, değer kaybı raporu ve bilirkişi incelemesine dayanmış olup, davacı vekilince gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Davacı vekili davayı … Asliye Ticaret Mahkemesinin … e. Sayılı dosyası ile davalılar … A.Ş ve … A.Ş aleyhine açmış, dosya tefrik edilerek Davalı … yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, Davalı … yönünden ise … e. Sayısı ile yargılama devam edilmiş, akabinde … Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/10/2017 tarih … e. … karar sayılı yetkisizlik kararı ile dosya Mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizde … esas numarasını almıştır.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi ile Mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile kusur ve aktüerya hesabının yapılmasının istenilmesine karar verildiği, Kusur Bilirkişisi Yrd. Doç. Dr. … ve Aküer Bilirkisi … tarafından sunulan 01/10/2018 tarihli raporda; Dosya muhteviyatında bulunan tüm bilgi, belge, ifadeler ve araştırma tutanakları ve olay günü görevli Jandarma trafik görevlileri tarafından hazırlanan trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde; 2918 sayılı karayolları trafik kanunun; Madde 52/a (Kavşaklara yaklaşırken , dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak,) ve Madde 52/b (Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak) asli kurallarını etmesi nedeniyle, … plakalı araç sürücüsü … SÜRÜCÜ’NÜN % 100 oranında asli kusurlu olduğu, yapılan hesaplamalar sonucu talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 57.014,70 TL olduğu, bu tutardan davalı … Şirketinin Sorumlu Olduğu, Cenaze-Defin Giderleri Yönünden Takdir mahkemeye ait olduğu kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 22/10/2018 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde müvekkili için 2.500-TL olan maddi tazminat talebini ıslah ederek dava değerini 57.014,70-TL çıkardığını beyan etmiştir.
Davacının murisi … Sürücünün vefatına neden olan davaya konu kazanın 26.01.2007 tarihinde meydana geldiği, yine davaya konu araca ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesinin 21.11.2006-21.11227 tarihli olması nedeniyle; 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişiklik ile 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.6/b maddesindeki değişikliğin eldeki davada uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarih ve 2011/17-787 E, 2012/ 92 K sayılı kararında özetle; “ Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansılamayacağı; dolayısıyla tam kusurlu araç şoförünün ve onun eylemlerinde sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayla işleten tam kusurlu, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı sigorta şirketinin zararın tamamında sorumlu olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecekleri, oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Şu hale göre, yerel mahkemece davacıların, desteklerinin işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu, vefat etmiş olması nedeniyle, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı hasım göstererek dava açabileceğinin kabulü” demektedir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören 3. şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun 2. türü olan tehlike sorumluluğuna dair bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, 2918 Sayılı K.T.K.nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası ( Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna dair bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna dair bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir. Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına dair olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde: “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a- ) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b- ) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar sebebiyle ileri sürebilecekleri talepler,
c- ) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara dair talepler,
d- ) Bu Kanunun 105. maddesinin 3. fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e- ) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f- ) Manevi tazminata dair talepler.” hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de, 2918 Sayılı K.T.K.’nun 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar sebebiyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” dair hükümdür. Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından sadece, tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır. Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya dair cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış, böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir. Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir. Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Nitekim, H.G.K.nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 E, 2011/411 K sayılı ilamında, mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün mirasçılarının açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında da, Kanunun kapsam dışılığı düzenleyen 92. maddesinde, araç şoförünün desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilerek zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminat talep edebilecekleri kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K.’nın 53. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:1. Cenaze giderleri, 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi sebebiyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Şu hale göre; araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Sigortalı araç sürücüsünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına dair Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı da uyuşmazlık konusu değildir.Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm sebebiyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir. ( HGK.nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar sayılı, HGK.nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK.nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491Esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca)… ” denilmektedir.
Davalı vekilinin yaptığı zamanaşımı itirazının, KTK 109. Maddesi uyarınca davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı görülmekle reddine karar verilmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Dava tarihi 12.07.2016 tarihi olup,Kaza tarihi 26/01/2007 tarihi olup, 5237 sayılı TCK’nın 89.maddesinde düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza zamanaşımı süresi aynı Kanun’un 66/1-d maddesine göre 15 yıl olduğundan açılan dava zamanaşımı süresine tabi olup süresindedir.
Tüm dosya kapsamı ve dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde : 26.01.2007 günü saat 13.50 sıralarında Bolu İli, … ilçesi, … köyü girişi, yolundan … köyü istikametinden seyreden sürücüsü, ruhsat sahibi ve Davacının murisi olan … sürücü’nün … Plaka sayılı aracın tek taraflı trafik kazasında, sürücü … Sürücü’nün stabilize yolda aşırı hızlı olması ve dikkatsiz tedbirsiz araç kullanması sonucunda, yolun sağında bulunan ve yoldan 80 cm düşük zemine düşmesi ve aracının takla atması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiği, Davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan aracın sürücüsü müteveffa … Sürücü’nün %100 kusurlu olduğu, 22.02.2012 tarihli Hukuk Genel Kurul’una göre davacılar, müteveffanın kusuru nispetinde davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunabileceğinden, davacı baba … Sürücü’nün talep edebileceği bakiye destekten yoksun kalma tazminatı zararının 57.014,70-TL olduğu anlaşılmakla, sigortaya başvuru tarihine 8 iş günü ilavesi ile 28/06/2018 tarihinin temerrüt tarihi olduğu kabuledilerek ticari bir faaliyetin ifası sırasında gerçekleşen bir kaza olmadığından yasal faiz talep edilebileceği anlaşılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Cenaze giderleri bakımından HMK 123 maddesi uyarınca davacı vekili tarafından vazgeçildiği anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 57.014,70-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …dan temerrüt tarihi 28/06/2018 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Defin gideri talebinin HMK 123 Md uyarınca bu talepten vazgeçilmesi nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.894,67- TL. Harçtan peşin alınan 231,40-TL. harcın mahsubu ile bakiye 3.663,27-TL harcın davalıdan tahisili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 6.621,62-TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 500-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 262,80-TL ilk gider, 104,50-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 1.500-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.867,30-TL. yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 1.853,35-TL sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
7-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır