Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1215 E. 2020/430 K. 09.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1215 Esas
KARAR NO : 2020/430
DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; … …’ın maliki olduğu … plaka sayılı aracın müvekkili … Sigorta nezdinde 30.12.2016-30.12.2107 tarihleri arasında Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesiyle sigortalı olduğunu, davalı tarafa ait … plakalı aracın 05.02.2017 tarihinde Küçükçekmece … Mahallesi … sokakta park halinde olan müvekkili Şirket nezdinde sigortalı … plakalı araca çarparak olay yerinden uzaklaştığının olaya tanık olan kişiler tarafından tutanak altına alındığını, eksper raporuna göre araçta KDV hariç 8.011,25 TL’sı hasar meydana geldiğini, sigortalı … plaka sayılı araçta meydana gelen maddi hasar nedeni ile 23.02.2017 tarihinde KDV dahil 9.453,26-TL’sı hasar bedelinin sigortalı … …’ın imzalamış olduğu 17.02.2017 tarihli “Teslim, Temlik ve İbra Belgesi” ile alacağını … ‘e temlik etmesi neticesinde … Tic. San. A.Ş.’ye müvekkili şirket tarafından ödeyerek sigortalısının halefi olduklarını, davalı yanın ödeme yapmadığını beyanla, ödenen hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Kurum içi yapılan yazışmalarda dava konusu kazaya ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını, söz konusu kazayı somut delillerle ispatlama yükünün davacıda olduğunu, müvekkili kuruma ait aracın olayda herhangi bir kusuru olmadığını, ancak bir an için müvekkili kuruma ait otobüsün kusuru olduğu kabul edilse bile diğer araç ya da araçların kusurunun bulunduğunu ve kusur oranının bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini beyanla, davacının alacak talebinin reddedilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … Sigorta A.Ş. (eski ünvan: … Sigorta A.Ş.) vekilinin dilekçesi özetle: … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan sigorta poliçesinin müvekkili olan şirket nezdinde bulunmadığını, herhangi bir sorumluluklarının olmadığını, ileride herhangi bir dava halinde hiçbir sorumluluk kabul edilmeyeceğini, bu davada ihbar edilen konumunda olduklarından aleyhlerine herhangi bir hüküm tesis edilmemesini talep etmiştir.
19/12/2019 tarihli bilirkişi raporu özetle; Dava konusu … plaka sayılı araçta bu olay nedeni ile meydana gelen hasar bedelinin KDV dahil 9.453,26 TL (Dokuz bin dört yüz elli üç Türk Lirası, yirmi altmış kuruş) olduğu, dava konusu olayın oluş şekli ve yolun fiziki yapısı hakkında dosyaya bilgi sunulmadığından kusur yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılamadığı, davacı yanın kusur değerlendirmesi için yukarıda belirtilen hususlara açıklık getirecek gerekli bilgi ve belgeleri dosyaya sunması halinde kusur durumunun ek raporla belirlenebileceğini, mevcut durumuyla değerlendirmenin sayın mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, genişletilmiş kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Somut olayda, … …’ın maliki olduğu ve … Sigorta nezdinde 30.12.2016-30.12.2107 tarihleri arasında Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesiyle sigortalı olan … plaka sayılı araca 05.02.2017 tarihinde Davalıya ait aracın çarpması sonucu oluştuğu belirtilen KDV dahil 9.453,26 TL’sı hasar bedelinin ödendiği ve bu ödeme nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine dayanakla rücuen tahsili talep edilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1472.maddesinde “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir…” hükmü düzenlenmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 09/06/2019 tarih ve E.2019/… K.2020/… sayılı kararında “…Davacı … şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği, davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş…” gerekçeleri ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.
HMK’nun 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerekmektedir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 09/06/2019 tarih ve E.2019/… K.2020/… sayılı kararında belirtildiği üzere, davacı … şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerekmektedir.
6102 Sayılı TTK’nun 4.maddesinde davanın, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş olması ve anılan Kanun maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olması gerekmektedir.
Eldeki davada hasar gördüğü belirtilen … plaka sayılı araç hususi araç ve sözü geçen araç davacı … Şirketi nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesiyle sigortalı olup, maliki … …’ın tacir sıfatı bulunmadığından ticaret mahkemelerinin görevli oladığı açıktır.
… …’ın tacir olmadığı gibi, eldeki dava da Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Bu nedenlerle davaya bakmaya ticaret mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yokluğunda karar verildi. 09/09/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza