Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1203 E. 2019/44 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1203
KARAR NO : 2019/44
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2018
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … A.Ş.’nin teşvik ve yönlendirmesi ile … A.Ş. … Şubesi’ne 14.000,00TL mevduatını 14/10/1999 tarihinde, vadeli olarak yatırmış henüz paranın vadesi gelmeden 21/12/1999 tarihinde … Yönetiminin BDDK tarafından el konulduğu, mevduatın sigorta kapsamında bulunmadığı gerekçesi ile ödenmediğini, mevduatın aktarılmış olduğu … Ltd. paravan banka olduğu, Kıbrıs’a lisans bedeli ödenmediğinden hisansı iptal edilmiş bankaya başvrunun sonuçsuz kaldığı, alınan çok sayıdaki aciz vesikası ile kanıtlanmıştır, sonrasında …’na ve …’a devredilen banhkanın daha sonra … A.Ş. ile birleştirilip …’a satıldığı, banka yetkilleri hakkında … Ağır Ceza Mahkemesi … sayılı dosaysı ile yargılandıklarını ve mahkum olduklarını, alınan murakıp raporlarında “bankaları aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan açılan davada “davalı banka yönetiminin KKTC’de paravan … Ltd. adlı paravan banka kurduğu, toplanan paraların tamamına yakını grup şirketlerine usulsüz kredi olarak aktarmış olduğu ve mevduat sahiplerinin bu şekilde dolandırılmış olduğu” açıklandığını ve kanıtlandığını, banka ile … bankanın aynı merkezden yönetildiğini, sermayenin aynı olduğu, kuruluş amacının da kanuna karşı hile kullanılarak yaparak ve iki ayrı tüzel kişilik perdesi arkasına gizlenerek … banka adına toplanan paraları grup şirketlerine akrtarılmasının sağlanması olduğu açık olduğunu, karz/vedai akdi gereğince belirli bir faiz oranı ile geri iade edilmek üzere mevduat toplayan banka bu mevduat alacağını vade sonunda işlemiş faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olduğunu, … A.Ş.ye yönecilerinin sebepsiz zenginleştiğini, kanuna karşı hile yoluna başvurarak toplanan mevduat banka yönetici ve sahiplerine aktaran banka tüzel kişiliği müvekkiline karşı oluşan zarardan sorumlu olduğunu, davalı banka güveni kötüye kullandığını, müvekkilinin kasten yanlış yönlendirildiğini iddia ederek her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından davalı bankanın … Şubesi’ne yatırılan toplam 14.000,00TL mevduat alacağının, davalı bankadan tahsiline, alacağına bankaya yatırıldığı 14/10/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz uygulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … bünyesinde bulunan … A.Ş. muhtelif bankalar ile birlikte … A.Ş. bünyesinde birleştiğini, 09/08/2001 tarihinde … ile … (…) arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi ile …’a devredildiğini, … hisse devir tarihi 09/08/2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan borçları ve bu borçlara ilişkin her türlü mali ve hukuki sorumluluğu, hisse devir sözleşmesinin 6.13 maddesi ile kendi üzerine aldığını, hisse devir sözleşmesinin 6.13.maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 14.maddesinin 6.fıkrası ve eski 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 6.fıkrasının c bendi uyarınca alacaklı (davacı) rızası aranamayacağından HK 124/2. kapsamında mahkemenin res’en taraf değişikliğine hükmedilmesi bankamız açısında dava husumetten reddelimesi gerektiğini, bankanın sorumlu olmadığını, iş bu davanın zamanaşına ugradığını, davanın zamanında açılmadığını, dava açma süresinin sona erdiğini, hak düşürücü süresininde geçtiğini iddia ederek, hisse devir sözleşmesinde önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun … tarafından üstlenmesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Md .107/5b-5, Md.107/6, M.140 mucibince … nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca bankanın sorumlu olmadığı, … üzerinde nakil işlemi olduğundan sadece … nin davalı sıfatı olması gerektiğinden, bu sebeple öncelikle husumet itirazlarının kabulüne karar verilmesini, zaman aşımıve hak düşürücü süre yönünden davanın reddini ve davanın esas yönünden reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, … hesabındaki paranın hesap sahibi davacıya ödenmemesi nedeniyle doğan zararın davalı bankadan tahsiline yönelik açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 24/05/2016 tarih 2015/287 e. 2016/368 karar sayılı kararında ” Davanın KABULÜNE, 14.000,00 TL nin 14/10/1999 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” dair karar verilmiş, davalı vekilinin ve Feri Müdahil … vekilinin Mahkememiz kararını temyizi üzerine dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 11/09/2018 tarih … e. … karar sayılı ilamında;
” 1- Fer’i müdahil … vekilinin 15/08/2016 tarihli temyize cevap ve temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği, temyiz harcının da yatırılmadığı, bu nedenle usulünce yapılmış temyiz istemi bulunmadığından fer’i müdahil … vekilinin temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, … hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava tarihi olan 18/03/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, mahkemece tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesi ile Mahkememiz kararın BOZULMASINA karar vermiştir.
Mahkememizce 29/01/2019 tarihli celsede usul ve yasaya uygun olarak verilen Yargıtay … Hukuk dairesinin 11/09/2018 gün … e. … karar sayılı ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Görevli mahkemenin belirlenmesinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un dava konusu uyaşmazlık ile ilgili 3/1-k-1, 4/3, 73/1 ve 83/2 maddelerinde yer alan hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği,
3/1-l maddesinde; tüketici işleminin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği,
4/3.maddesinde; Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemeyeceği, bankaların, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği,
73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olduğu,
83/2.maddesinde; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; davacı tarafından davalı banka aleyhine bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili istemi ile Mahkememize dava açılmış ise de; taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığı ve davacının sıfatının tüketici olduğu dikkate alındığında davanın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k-l, 4/3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Usul ve yasaya uygun olarak verilen Yargıtay … Hukuk Dairesinin 11/09/2018 gün … e. … karar Sayılı ilamına uyulmasına,
2-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. Maddasi uyannca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır