Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1158 E. 2019/561 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1158 Esas
KARAR NO : 2019/561
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından … A.Ş. ye yatırılan paranın … Ltd. adlı paravan banka hesabına aktarıldığını, bu nedenle BDDK tarafından ödenmediğini, bunun paravan bir banka olduğunu, … A.Ş. Yetkilileri aleyhine açılan davada mahkumiyet kararı verildiğini, … A.Ş. Yöneticilerinin bu yolla topladıkları paraları yakın grup şirketlere usulsüz olarak aktardıklarını, mevduat sahiplerinin dolandırıldığını, halefi sıfatı ile müvekkilinin yatırdığı paranın davalıdan tahsilini talep ettiği görüldü. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, mahkemece resen taraf değişikliğine hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili banka ile … Bankasının farklı tüzel kişilikler olduğunu, dava konusu paranın … bankasına gönderilmesinin üzerinden 10 yıldan fazla süre geçtiğini, zaman aşımına uğradığını, ayrıca davacının davasını 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin talebi üzerine davanın … ve … a ihbar edildiği, … ve … tarafından yazılı beyanda bulunularak davalı yanında feri müdahale talebinde bulunmuşlardır. İhbar olunan … ve … vekili cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuşlardır. Mahkememizce rapor hazırlamak üzere dosya tevdi edilen bilirkişi … 30/10/2014 tarihli raporunda; … bankasının davalı banka ile aynı gruba dahil bir kuruluş olduğu ve bağımsız olarak hareket etmeyip … A.Ş. ile aynı imiş gibi bir görünüş yarattığı düşünüldüğünden, bu tüzel kişilikte perdenin aralanması teorisi uygulanarak ayrı bir tüzel kişi olmasına rağmen davalı bankanın sorumlu olacağını, davacı da davalı banka tarafından ayrı bir banka olsa bile organik bağı olan bir banka olduğu izleniminin uyandınldığını, bu nedenle davacı zararından sorumlu olduğunu; perdenin kaldırılması ilkesi ve yukarıda anılan Yargıtay … HD.sinin aynı gruptaki banka ile ilgili karan nazara alındığında … uygulamasının tasarruf sahipleri tarafından bilindiğini, … dışındaki bir banka olması hasebiyle stopaja tabi olmaması ve bu sebeble Türk Bankalarının verdiği faizden bu vergi oranında avantajlı olduğunun bilincinde bulunulduğunu, veya bilmesi gerektiğini ve yabancı banka olan … bankasındaki mevduatın devlet güvencesinde bulunmadığını; yüksek faizin riski de bünyesinde taşıdığını, fazla faiz alanın bu riske katlanması gerektiği kabul edildiğinde davacının talebinde haklı bulunmadığı sonucuna varıldığını, bu konuda takdirin Mahkemeye ait olduğunu, Yargıtay … HD.nin … E., … K. sayılı kararında hesap açılma tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz talep edileceğine ilişkin dosyaya sunulmuş kararın olduğu; davacı tarafın, 14.700,00 TL’lik … Mevduat tutarına, hesabın açıldığı tarihinden itibaren talepte bulunmuş olup, (hesaptan yapılan ödemelerde dikkate alınarak, (davalı banka’nun tacir olması ve taraflardan biri tacir olduğundan, işin niteliği ticari sayılacağından,) 3095 sayılı yasanın, 2/2.nci maddesi uyarınca ticari faiz istenebileceği, ancak, davacı vekili faiz talebini miktar olarak göstermediğinden ve sözel talepte bulunduğundan bu hususun gözetilmediğini, tanzim etmiş olduğu raporunda T.C. Yargıtay Genel Kurulunun … ESAS, … Karar ve 31.03.2004 Tarihli kararında belirtildiği gibi “Bilirkişi raporu, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli olması zorunludur”görüşünün gözetilerek sunduğunu belirtmiştir. … Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2005 tarih … esas … karar sayılı kararı ile; davalı bankanın külli halefi olduğu … A.Ş. nin yöneticisi Ali Balkaner hakkında “… hesapları üzerinden banka vasıta kullanmak sureti ile dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve bu karar Yargıtay … Ceza Dairesinin 19.10.2006 tarih ve … sayılı kararıyla onananarak kesinleşmiştir. Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen karar ve gerekçesinde … ve … A.Ş. nin diğer bir kısım yöneticilerinin, … A.Ş. aracılığı ile … hesabı açtıran kişileri, banka vasıta kılmak sureti ile dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların … Holding bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, … bankasının paravan bir şirket olarak davalı … tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Buna göre davacı mevduatının … Ltd. Şti. hesabına havale edilmiş gösterilmesine rağmen davalı …ın külli halefi olduğu … A.Ş. bünyesinde kaldığı, bu nedenle … A.Ş. nin davacının mevduatından sorumlu olduğunun kabulü gerektiğinden külli halefi sıfatı ile davalı … A.Ş. nin pasif husumet ehliyetinin bulunduğu ve davacı mevduatından sorumlu olduğu sabit kabul edilmiştir. Davalı banka vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de; Dosya içeriğinden davacının … bankasına daha önce takip yapmadığı gibi dava da açmadığı anlaşılmaktadır. … A.Ş. nin külli halefi sıfatı ile davalı bankanın sorumluluğu 818 sayılı BK nun 41., 55. maddeleri ve 6762 sayılı TTK nun 336. maddesine dayandığından dava 818 sayılı BK nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacının zararı, … bankası aleyhine girişilen yasal işlemlerin yapılmasından ve davacının alacağını dava dışı … Ltd. Şti. den tahsil edemeyeceğinin anlaşıldığı tarihin zararın doğduğu tarih ve zamanaşımının başlangıcı tarihi olacağı kabul edilmiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 26.06.2013 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı da aynı yöndedir. Davacının bu davalıdan alacağını alamayacağını öğrenmesi bir takım yargı kararlarına da bağlıdır. Zira … Ağır Ceza Mahkemesinde … ve … A.Ş. nin diğer bir kısım yöneticilerinin banka vasıta kılmak sureti ile dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama 29.11.2005 tarihinde sonuçlanmış ve temyiz üzerine 19.10.2006 tarihinde Yargıtayın onama kararı ile kesinleşmiştir. Davacının alacağını dava dışı … Ltd. Şti. den tahsil etmek için herhangi bir takip ve dava açmamıştır. Bu şirketin ise yukarıda özetlenen Ceza Mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere suç işlemek üzere kurulan paravan bir şirket olduğu kabul edildiğinden borçlarını ödemekten aciz olduğu ve hakkında açılacak dava ve takiplerin sonuçsuz kalacağı ve bunun dosyaya sunulan birçok Yerel Mahkeme ve Yargıtay Kararları ile sabit olduğu açıktır. Buna göre davalı, davacının zamanaşımının başlangıcı olan zararın doğduğunun öğrenildiği tarihin daha önce olduğunu ve zamanaşımı süresi geçtikten sonra davayı açtığını ispatlayamamıştır. Buna göre açılan davanın süresinde olduğu, davanın zamanaşımına uğradığı savunması dinlenemeyeceğinden davalının zamanaşımı defi kabul edilmemiş, davanın kabulüne ilişkin mahkememizce verilen 24/12/2014 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilam davalı ve fer’i müdahil … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 25/01/2016 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla “1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı … ve fer’i müdahil … vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Ancak, davacı … hesabına 14.700,12 TL yatırmış ve bu hesaba faiz tahakkuk ettirilmiştir. Davacı akdi ilişkiye değil, davalının haksız fiiline dayandığına göre … hesap cüzdanında gösterilen faizi talep edemez. Somut olayda, davacı bu şekilde tahakkuk ettirilen faizleri tahsil etmiştir. Bu nedenle Mahkemece hem akdi faize hükmedilmesi hem de paranın yatırıldığı tarihten itibaren ayrıca avans faizine hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle dosya bozularak mahkememize gönderilmiştir. Davalı vekili ile fer’i müdahil … vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 12/11/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla “Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekili ile fer’i müdahil … vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.” davalı vekili ile fer’i müdahil … vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Dosya mahkememize gelmekle yeni bir esasa kaydı yapılmış, bozma ilamına uyulmuş ve açık yargılamaya devam olunmuştur.
GEREKÇE :
Davacının, davalı bankanın satın aldığı … A.Ş.’nin … Şubesi’ne 20/09/1999 tarihinde 14.700,12-TL para yatırdığı, bankanın bu parayı … hesaba aktardığı, bankanın bankacılık lisansının iptal edildiği, paranın … hesapta olması sebebiyle sigorta dışı kaldığı ancak banka yöneticileri “… hesapları üzerinden banka vasıta kullanmak sureti ile dolandırıcılık” suçundan ceza aldıklarından bankanın sorumluluğunun devam etmekte olduğu, davacının 01/11/1999 tarihinde bu paranın 387,05-TL’sini ve 13/12/1999 tarihinde 235,71-TL’sini tahsil ettiği bu suretle davacının bakiye ana parasının 14.077,36-TL kaldığı, bu ana para üzerinden ve son işlem tarihi olan 13/12/1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
14.077,36 TL’nin 13/12/1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu Genel Tebliği uyarınca alınması gereken 961,62-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 251,05-TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 710,57-TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak Hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafça yatırılan 251,05-TL peşin harcın davalı … A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
4- Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davalı … A.Ş. kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir olunan 622,64-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
6- Davacı tarafça yapılan bilirkişi ücreti ve posta masrafı toplamı 780,00-TL’nin kabul-red oranına göre yüzde 95,77’si olan 747,01-TL nin davalı … A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7- Davalı … A.Ş. tarafından yapılan posta masrafı toplamı 158,00-TL’nin kabul-red oranına göre yüzde 4,23’ü olan 6,68-TL nin davacı taraftan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine, bakiyesinin davalı … A.Ş. üzerinde bırakılmasına,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır