Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1078 E. 2019/192 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1071 Esas
KARAR NO : 2019/152
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2008 ve 2009 yılı … Klima Merkezi Havalandırma Sistemleri, soğutma grupları,bina otomasyonu ve yan donanım parçaları yıllık bakım ve onarımı için 04/07/2008 tarihinde davalı ile sözleşme imzalandığını, davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini ve davalının ödemelerinin yapıldığını, 17/07/2009 tarihinde fazla alım onayı adı altında davalıya iki aylık daha iş yaptırıldığını, fazla hizmet alım işleminin kamu ihale sözleşmeleri kanunu 24.maddesine göre yapıldığını, fakat idaresinin bu kanunu yanlış yorumladığını, miktar yönünden ek hizmet alımı yerine süre yönünden ek iş alımı yapıldığını, davalının ise kanuna aykırı olan bu teklifi kabul ettiğini, bu işlem sebebiyle idarenin ödeme sıkıntısı yaşadığını, davalının takibe konu ettiği fatura bedellerinde 12 aylık bedelini bölerek birim fiyatı bulduğunu ve bu birim fiyatlarına iki aylık bedeli tespit ettirdiğini, ancak 2 aylık bakım bedelinin ve 12 aylık bedelinin farklı olduğunu, bu hususta 2 aylık süre içinde belirlenen hizmete göre ücretin belirlenmesi gerektiğini, … ATM’nin … Esas … Karar sayılı davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davalıya borçlu olmadıkların tesptini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın kesin hüküm ile tespit edildiğini, müvekkilinin davacının açtığı ihaleleri kazandığını, bu ihalelere ilişkin taraflarca sözleşme imzaladıklarını, müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, ihalenin 07/07/2009 tarihinde sona erdiğini, ancak davacı tarafından iş artışı yapılarak sürenin 06/09/2009 tarihini kapsayacak şekilde uzatıldığını, davalı müvekkilinin edimlerine yerine getirmesine rağmen davacının ödeme yapmadığını, bunun üzerine ilamsız icra takibi başlatıldığını belirterek, davacının davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmitştir. Dava, davalı alacaklının, davacı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine karşı borçlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. … ATM’nin … Esas … Karar, … İcra Hukuk Mah…. Esas sayılı dosyası, … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, … İcra Dairesinin … Sayılı dosyası, davacı şirketin ticaret sicil kaydı celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. … ATM’nin … Esas … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; … Şti. Tarafından İstanbul Muhakemat Müdürlüğü aleyhine alacak davası olduğu, davanın kabulüne karar verildiği, kararın yargıtaydan geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. … cra Hukuk Mah.’nin … Esas sayılı dosyasında … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında … ATM’nin karar ilamında belirtilen miktardan talebin fazla olduğundan bahisle fazla talep edilen asıl alacak ve feriler yönünden iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. … İcra Dairesinin … Sayılı dosyasının incelenmesinde ise; davalı alacaklı tarafından davacı borçluya fatura ve nakit teminattan kaynaklı 78.235,53 TL ilamsız takip talebi başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi Mali Müşavir …’nün 15/12/2015 tarihli raporu ile ; davalının davacı idareden talep edebileceği toplam tutarın 85.588,30 TL olduğu, … ATM’nin … Esas sayılı dosyası ile hüküm altına alınan ve yargıtayca onan ve kısmi olarak açılan ilama dayanan 7.353,00 TL’lik tutarın … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilerek tahsil edildiği, geri kalan tutarında … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında konu edildiği ve takibin kesinleştiği, bu tespitlere nazaran davacı idarenin davalının fazla talepte bulunduğuna yönelik talebin yerinde olmadığı, diğer yandan davacının, davalı alacağının ilama bağlanmayan kısmının zaman aşımına uğradığına yönelik itirazının mahkememizin taktirinde olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Toplanan tüm deliller, usul ve yasaya uygun alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamından ; davacı idare ile davalı firma arasında iki adet ihale sözleşmesi yapıldığı, söz konusu işlerin davalı tarafından yerine getirildiği ancak … ATM deki … esas nolu davada huzurdaki davanın davalısı olan firma tarafından söz konusu ihale artışından kaynaklanan bedelin kendilerine ödenmediği ve ayrıca her iki ihalenin teminatı olarak davalı yana verilen nakdi teminatların iadesi talep edildiği hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalının davacı idareden talep edebileceği toplam tutarın 85.588,30 TL olduğu, … ATM’nin … Esas sayılı dosyası ile hüküm altına alınan ve yargıtayca onan ve kısmi olarak açılan ilama dayanan 7.353,00 TL’lik tutarın … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilerek tahsil edildiği, geri kalan tutarında … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında konu edildiği ve takibin kesinleştiği, bu tespitlere nazaran davacı idarenin davalının fazla talepte bulunduğuna yönelik talebin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine ilişkin mahkememizce verilen 14/06/2016 tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilam davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20/09/2018 tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamıyla “Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 10.06.2014 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154. ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için tarafların tacir ve uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Davalı yüklenici şirketin tacir olduğu ve ihale konusu işi ticarî işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davacı iş sahibi kamu idaresi olup, tacir olmadığı gibi uyuşmazlık konusu ihaleyi ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Yapılan tüm bu açıklamalara göre eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu durumda, mahkemece davanın görev yönünden reddi ile İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilmesi gerekirken; kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilmesi gereken görev hususu incelenmeden, yanılgılı değerlendirme ile davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
” gerekçesiyle bozularak mahkememize gelmiş ve yeni bir esas numarası almıştır.
G E R E K Ç E :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için tarafların tacir ve uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Davalı yüklenici şirketin tacir olduğu ve ihale konusu işi ticarî işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davacı iş sahibi kamu idaresi olup, tacir olmadığı gibi uyuşmazlık konusu ihaleyi ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından davanın görev yönünden reddi ile İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde talep halinde görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli mahkemesine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtaratına,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/02/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır