Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1010 E. 2019/946 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1010 Esas
KARAR NO : 2019/946

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/10/2019

Genel Kurul Kararının iptali davasında yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkillerinin pay sahibi oldukları davalı şirketin 17/06/2014 tarihinde 2013 yılı olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, bu toplantıda alınan 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 11, 14, 15, 16, 17, 18 numaralı kararlara müvekkilinin muhalefet şerhi koyduğunu, hem şirketin hemde müvekkilinin çıkarlarına halel getirecek bu kararların iptalinin gerektiğini, ileri sürerek, söz konusu kararların iptalini, uygulanmasının geri bırakılması yönüde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şirkete yönetim kayyımı atanarak yönetici ve denetçilerin işten el çektirilmesini, şirketin 2011- 2012- 2013 yılı hesaplarının denetlettirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:
Söz konusu kararların toptantıya katılan ortakların temsil ettiği sermayenin %96’sının olumlu oyuyla alındığını, davacının iddialarının mesnetsiz, sübjektif ve kişisel beklentilerin ürünü olduğunu, davacıların her genel kurulda aynı tarz ve kelimeleri kullanarak aynı iddiaları ileri sürdüklerini, alınan kararların iptalini talep ettiklerini,
bugüne kadar açılan davalarda; 2008 yılı olağan genel kurul kararlarının iptali için İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas numarasında açılan davanın reddedildiğini,
2011 yılı olağan genel kurulunda alınan kararlara ilişkin açılan iptal davasında bilirkişilerin davacıların iddialarının haksız olduğunu ancak kar payı dağıtılması gerektiği yönünde görüş bildirdiklerini,
2012 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı açılan davanın bekletici mesele nedeniyle henüz sonuçlanmadığını,
müvekkili şirketin 23/02/1994 tarihinde Sermaye Piyasası Kurul kaydına alınarak halka açık şirket statüsü kazandığını, özel durum açıklamasında bulunma zorunluluğu dolayısıyla davacıların iddia ettiklerinin aksine, müvekkilinin faaliyetlerinin davacılardan, genel kuruldan yada kamuoyundan saklanmasının söz konusu olamayacağını, ödenmiş sermayenin 70.000.000,00 TL olup, ortakların şirket hisse değerinin devamlı olarak arttığını, yönetimin hiçbir hukuka aykırılığının bulunmadığını, görevini ihmal etmediğini, bu hususların mahkeme kararıylada ortaya konduğunu, muhalefet şerhlerindeki iddiları asılsız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; davalı Anonim Şirketin 17/06/2014 tarihli genel kurulunda alınan 1-3-4-5-6-7-8-9-11-14-15-16-17-18 numaralı kararların iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin 28/04/2016 tarih ve …-… sayılı karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin kararı temyizi üzerine Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2016/10594 E- 2018/4304 K sayılı ilamı ile mahkememiz kararı bozulmuştur.Bozma ilamında;
“1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilince davalı şirketin 17.06.2014 tarihinde gerçekleşen olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali talep edilmiştir. Genel kurulun 3 nolu gündem maddesi yönetim kurulu faaliyet raporu ve Bağımsız Dış Denetim raporunun okunması ve oylanmasına, 4 nolu gündem maddesi faaliyet raporunun ve bilanço kâr zarar hesabının müzakeresine, 8 nolu gündem maddesi ise bağımsız denetim firması seçimine ilişkindir. Davacılar, bir kısım somut isnatlarda bulunarak faaliyet raporunun, bilanço kâr/zarar hesabının ve denetim raporunun gerçeği yansıtmadığını, denetim firmasının görevini eksik ifa ettiğini ileri sürmüştür. Ancak davacının iddiaları doğrultusunda bilanço ve şirket hesapları üzerinde bir inceleme yaptırılmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, faaliyet raporunun, bilançonun ve denetim raporunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunda yeterli inceleme yapılmamıştır. Bu durumda, faaliyet raporunun, bilançonun ve denetim raporunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunun uzman bir ekonomist ve muhasip bilirkişinin bulunduğu heyetten denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacılar vekili, dava konusu genel kurulda kâr dağıtımına ilişkin 7 nolu gündem maddesi ile alınan kararın da iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili, şirketin net karının tamamını dağıtılmayan kârın sermaye arttırımında kullanılmasının kanun, esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Kâr dağıtımına ilişkin 7 nolu gündem maddesi ile “2013 yılı faaliyetleri sonucu oluşan kâr üzerinden hesaplanarak bulunan dağıtılabilir 6.787.200,00 TL birinci temettünün Kâr Payı Tebliği hükümleri uyarınca dağıtılmasına” karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; şirkete ait 2013 yılı finansal tablolardan şirketin net dönem karının 34.209.070,00 TL olduğu, 1. tertip kanuni yedek akçenin ayrılmasından sonra dağıtılabilir net karın 33.933.175,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Mevzuata göre dağıtılması zorunlu kısım dışında kalan net dönem kârı üzerindeki tasarruf yetkisi genel kurula ait olmakla birlikte, kâr dağıtmama kararının dürüstlük kuralına aykırı olmaması gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, net dönem kârının dağıtılmayan kısmı bakımından uzman bir ekonomist ve muhasip bilirkişinin bulunduğu heyet tarafından dağıtmama gerekçelerinin gerçekliğinin tespit edilmesi ve kararın dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığının değerlendirilmesi için denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
4- Dava konusu genel kurulda 2014 yılında bağış yapılabilecek üst sınırın yıllık kârın %5’i olarak belirlenmesine ilişkin 14 nolu gündem maddesinin de iptali istenmiştir. Mahkemece, ana sözleşmeyi değiştirecek çoğunlukla bağış kararı alındığından bu kararın iptali talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, 14 nolu gündem maddesinin iptali talebinin reddine karar verilmiştir.Ancak Sermaye Piyasası Kanunun 19/5. maddesinde, halka açık ortaklıklar tarfından bağış yapılabimesi için esas sözleşmede hüküm bulunmasının şart olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda, davalı şirketin esas sözleşmesinde bağış yapabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından kanuna aykırı olan 14 nolu gündem maddesinin iptaline karar verilmesi gerekirken,” gerekçesi açıklanmıştır. Mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkememizce uyulan bozma ilamı doğrultusunda 07/02/2019 tarihli celsede ” YMM bilirkişi …ve finans bilirkişi …’dan oluşan iki kişilik heyete dava dosyasının günsüz olarak verilerek iptali istenen 17/06/2014 tarihli GK toplantısında alınan 3,4,7 ve 8 no.lu kararlar nedeniyle faaliyet raporunun bilançonun ve denetim raporunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, davalı şirketin kar dağıtmama gerekçelerinin gerçekliğinin tespiti bu kararın dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı konusunda rapor düzenlenmeleri” istenmiştir. Anılan duruşmada davacı vekiline bilirkişiler için takdir edilen 1.500,00’er TL ücretin iki haftalık kesin süre içinde mahkememiz veznesine depo edilmesi, aksi taktirde bu delilden vazgeçmiş sayılacağı ihtarı yapılmıştır.Davacı tarafça 20/06/2019 tarihli duruşmaya kadar bilirkişi ücreti yatırılmamış, bu nedenle bilirkişi incelemesi de yapılamamıştır.Davalı vekili verilen kesin süre nedeniyle davacının yeni süre istemine muvafakat etmediklerini bildirmiştir.
Davacı tarafın bilirkişi ücretini dava dosyasına 17/10/2019 tarihinde yatırdığı tespit edilmiştir.Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kesin süre içinde bilirkişi ücreti yatırılmasa dahi celse atlamasına neden olmayacak şekilde kesin süreden sonra gider avansının yatırılması halinde mahkemece yargılamayı geciktirmeyen işlemin kabulü kararı verilebilecektir.Ancak davacı bilirkişi ücretini 2 celse geciktirerek,8 ay sonra tamamlamıştır.
Mahkememizce davalı tarafın açıkca muvafakat etmediğini bildirmesi,kesin sürenin sonuçlarının davacı tarafa hatırlatılmasına rağmen kesin süre dolduktan sonra ve celse gecikmesine sebep olacak şekilde gider avansı yatırıldığı gözetilerek bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce uyulan bozma ilamı doğrultusunda ve tüm dosya kapsamına göre:
Davalı şirketin 17/06/2014 tarihinde yapılan 2013 yılına ait Genel Kurul toplantısında alınan ;
9 numaralı kararın iptaline ve 1-5-6-11-15-16-17-18 numaralı kararlar yönünden davacının iptal isteminin reddine dair mahkememizce verilen …tarihli hüküm Yargıtay incelemesi sonucu kesinleştiğinden bu numaradaki genel kurul kararları hakkındaki talepler yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Genel kurulda alınan 14 numaralı; 2014 yılında bağış yapılabilecek üst sınırın yıllık kârın %5’i olarak belirlenmesine ilişkin kararın Sermaye Piyasası Kanunun 19/5. maddesinde, halka açık ortaklıklar tarafından bağış yapılabilmesi için esas sözleşmede hüküm bulunması şartı gerekeceği, ancak davalı şirketin esas sözleşmesinde bağış yapabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gözetilerek, alınan 14 numaralı genel kurul kararının kanuna aykırı olduğu nedeniyle iptaline karar verilmiştir.
3 numaralı ” yönetim kurulu faaliyet raporu ve Bağımsız Dış Denetim raporunun okunması ve oylanması” ,
4 numaralı “faaliyet raporunun ve bilanço kâr zarar hesabının müzakeresi”
7numaralı ““2013 yılı faaliyetleri sonucu oluşan kâr üzerinden hesaplanarak bulunan dağıtılabilir 6.787.200,00 TL birinci temettünün Kâr Payı Tebliği hükümleri uyarınca dağıtılmasına
8 numaralı ” bağımsız denetim firması seçimine ilişkin” kararların iptal isteminde ise davacının iddialarını ispat edecek , denetlemeye elverişli bilirkişi raporu alınamadığından, davacı bu delilden vazgeçmiş sayıldığından, davacı tarafça bilirkişi raporu dışında başkaca da delil sunup iddiasını ve iptal gerekçelerini ispatlayamadığından, talep reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1- 17/06/2014 tarihinde yapılan davalı şirketin 2013 yılına ait Genel kurul toplantısında alınan ;
-9 numaralı kararın iptaline,1-5-6-11-15-16-17-18 numaralı kararlar yönünden iptal isteminin reddine dair verilen 28/04/2016 tarihli hüküm Yargıtay incelemesi sonucu kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına
-14 numaralı kararın şirketin esas sözleşmesinde hüküm bulunmadığından kanuna aykırılık nedeniyle İptaline
-3-4-7-8 numaralı kararların iptal isteminin iptal gerekçeleri ispatlanamadığından reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 25,20 TL harcın düşümü ile bakiye kalan 19,2 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacılar tarafından bu dava sebebi ile yapılan 2455,25 TL yargılama giderinin red ve kabul nispetine göre 350,75 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, geri kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından bu dava sebebi ile yapılan 143,00 TL yargılama giderinin red ve kabul nispetine göre 122,5 TL’nin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, geri kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacılar kendini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
8-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY da temyiz yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/10/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …