Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/977 E. 2022/471 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/977 Esas
KARAR NO : 2022/471

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2017
KARAR TARİHİ : 06/06/2022
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin 24.11.2006 tarihinde ekli Genel Ticari Şartlar ve… Sözleşmesi’nin imzalanması ile başladığını, en son 09.02.2015 tarihinde Yetkili Satıcılık Sözleşmesi ve eki Genel Ticari Şartların imzalandığını, bayilik ilişkisinin davalı … tarafından tek taraflı olarak haklı nedene dayanmaksızın sözleşmeye ve yasal düzenlemelere aykırı bir şekilde fiilen sonlandırıldığını,
Davalının sezonluk satın alma hedeflerini sözleşmeye aykırı bir şekilde ticari gerçeklerden uzak ve fahiş oranlarda belirleyerek bu hedefleri davacıya dayattığını, tek taraflı olarak ve hiçbir yasal veya sözleşmesel dayanak olmaksızın TCMB döviz kurunun oldukça üstünde döviz kurunun belirlendiğini,
Davacının siparişlerine gittikçe artan oranda “siparişi zorunlu ürünlerin”dahil edildiğini, bu davranışın haksız ticari uygulama ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davacıya sevk edilen ürünler arasında ayıplı ürünlerin yer alması halinde bu ürünlerin iade alınmadığını,tüketicilerin ayıp ihbarı üzerine iade alınan ürünlere karşılık olarak verilen hediye çeklerinden dolayı alacaklarının haksız bir şekilde silindiğini, davalının bu davranışının TTK ve TBK hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davalının bayinin mağazalarının bulunduğu taşınmazların kira sözleşmelerinin görüşmelerine bayiyi dahil etmediğini, kiralayanlar ile rayiç bedelin oldukça üstünde ve fahiş bedellerle anlaştığını ve bu bedelleri davacıya dayattığını, zorunlu tutulan veri tabanları aracılığıyla müşteri verilerine ulaştığını, bu sayede iletişim bilgileri edinilen müşterilere davalıya ait internet sitelerine yönlendirici e-posta/mesajlar attığını, haksız rekabet uygulamanın yanı sıra Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun hükümlerini de açıkça ihlal ettiğini, davalının davacının ürünlerinin nihai tüketiciye satış fiyatını belirlediğini, indirim, kampanya gibi ticari kararlarına müdahale ettiğini, bu indirimlere son vermesi yönünde haksız tehditlerde bulunulduğunu, bu bağlamda haksız rekabet uyguladığı gibi Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerini de ihlal ettiğini, bayinin banka ile olan ilişkisine de haksız bir şekilde müdahale ettiğini,
Davacının DBS kredi hesabının iptal edilmesine sebebiyet verdiğini, bu durumun TTK ve Bankacılık Kanunu hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacının satış mağazasından (bayisinden) haksız ve usulsüz bir şekilde tahliye edilerek bayilik ilişkisinin hiçbir hukuki zemini olmaksızın sonlandırılmasının TBK ve TTK hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, teslim edilmeyen/verilmeyen mal ve hizmetlere ilişkin olarak geçmiş yıllara ilişkin haksız ve hukuka aykırı faturalar kesildiğini, itiraza rağmen iptal edilmeyen faturaların davacıya borç olarak yansıtılmasının da TTK hükümlerinin ihlali olduğunu, tüm bu hukuka aykırı davranışları neticesinde davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, ticari itibarını yitirmesine sebep olduğunu belirterek; haksız ticari uygulamalar, haksız rekabet, sözleşmenin ihlalinden doğan ve sözleşmenin haksız bir şekilde feshedilmesi nedeniyle şimdilik 100.000TL. maddi zararın geçici talep sonucu olarak ihtarname tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tazmini, 13.945,90TL lik zararın fatura tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tazmini , 100.000 TL lik manevi zararın ihtarname tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tazmini ile davalıdan tahsiline,davacı tarafından …’a verilen çeklerin iadesine, karşı tarafın söz konusu çekleri kötüniyetle ciro etmesi mümkün olduğundan davacının telafi edilmez zararlara uğramasına engel olmak için söz konusu çeklerin acilen iadesi için tedbir kararı verilmesine, bu mümkün olmaz ise, söz konusu çeklerin …ve/veya olası tüm hamiller tarafından ibrazı halinde ödenmesinin engellemesi için ödemeden men kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili 31/01/2022 tarihli ıslah dilekçesinde ve özetle ;
16.840.902,52-TL ve ödeme tarihindeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak 21.350,00-USD maddi zararlarını
1.234.158,53-TLsinin 02.05.2017 tarihinden,
2.773.575-TLsinin 02.05.2017 tarihinden,
16.209,09-TLsinin 31.12.2014 tarihinden
bakiye kısmının ise 23.06.2017 tarihli ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline,
13.945,90-TLlik zararlarını fatura tarihinden (26.12.2016) itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, 100.000,00-TLlik manevi zararların 23.06.2017 tarihli ihtarname tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin alelade bir sözleşme olmayıp…sözleşmesi sıfatına haiz olduğunu, sözleşmenin her iki tarafa da hak ve borç yüklediğini, hal böyle iken müvekkilinin tek taraflı işlemler yaptığından bahsedilmesinin mümkün olmadığını,
Yetkili satıcının müvekkiline vereceği siparişlerin kesinleşmesi açısından, tarafların ortak uzlaşmasının arandığını, davacı tarafın atıfta bulunduğu e-posta yazışmalarında da esasen taraflar arasında bu türden bir pazarlık olduğunu, davacı konumunda olan yetkili satıcının kendi iradesi ile siparişlerini verdikten sonra ilgili sezon öncesinde imzaladığı Satın Alma ve Tahsilat Protokolü kapsamında bir takım hak ve alacaklara taraf olduğunu, bununla birlikte protokolün imzalanması sonucunda müvekkili şirketin yetkili satıcısı konumunda olan davacıya ilgili sezon için geçerli olacak ödeme vadesi ve mal alımlarında ilave ıskonto taahhüt edildiğini,
Davacının tacir sıfatıyla aldığı kararlar ile ticari ilişkiyi yürüttüğünü, sonrada yine kendi kararı ile mağaza ve stoklarını dava dışı üçüncü kişi …Ltd. Şti.’ ne devrettiğini,
Davacının müvekkilinin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamındaki düzenlemelere aykırı davrandığına ilişkin geçmiş tarihli bir takım yazışmaları dosyaya ibraz ettiğini,atıfta bulunulan yazışmaların TTK m.60 kapsamında 1 ve 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu,bu yazışmalara dayalı olarak dava açılabilmesinin teknik olarak da mümkün olmadığını,
Sipariş konusu ürünlerin davacıya satışında kullanılan döviz kurunun taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olduğunu, davacı ile müvekkili arasında her sezon öncesinde, bir diğer deyişle yıllık 6 aylık periyotlarda, taraflarca ortaklaşa imza altına alınan Satın Alma ve Tahsilat protokollerinde ilgili sezonda döviz kurunun ne şekilde hesaplanacağını belirlemek üzere açık düzenleme getirildiğini, bu düzenleme doğrultusunda ilgili sezon öncesinde ticari gereklilikler doğrultusunda, döviz kurunun ne şekilde uygulayacağının belirlendiğini,
Taraflar arasında akdedilen…sözleşmesi sonucu; franchise alan davacının franchise veren tarafından belirlenen pazarlama stratejisi dahilinde ticari faaliyetlerini yürüttüğünü,bu kapsamda tüm mağazalarda tüketicilere arz edilecek özel koleksiyonlara ait özel malların satın alınma zorunluluğunun hukuka uygun olduğunu, bu durumun esasen ticari hayatın akışına da uygun olduğunu,
Yetkili satıcının satış alanında veya deposunda bulunan, henüz tüketiciye satışı yapılmamış kasıtlı olarak dış etkenlere maruz kalmadan, kendiliğinden meydana gelmiş arızalardan dolayı satılamaz hale gelmiş ürünlerin ne şekilde iade alınacağına dair müvekkilince düzenlemeler yapıldığını ve davacıya duyurulduğunu, yazışmalarda reyon iadesi olarak isimlendirilmiş mallar açısından gündeme gelecek hukuki statü ile dava dilekçesinde izah edilen TTK m.23 göndermesi ile TBK m.231 çerçevesinde ticari satımda satıcının tekeffül borcuna ilişkin hukuki statünün birbirinden farklı hususlar olduğunu,
Davacı tarafından dosyaya sunulan yazışmada bahsi geçen temiz iade sürecinin münferit bir olaya ilişkin olup, şartları taşıyan malların iadesinin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, hediye çeki (…) alacağından kaynaklı bir borç bulunmadığını, müvekkili tarafından 08.06.2017 tarihinde toplam 20.892,11 TL’lik tutar davacı tarafından kesilen “…” açıklaması ile Mayıs 2017 tarihinde muhtelif tarihte düzenlenmiş 7 (yedi) adet faturaya istinaden ödeme yapıldığını,
Davacı tarafından da belirtildiği üzere… AVM ile … AVM isimli alışveriş merkezlerinde esasen müvekkili tarafından kiralanarak ilgili yetkili satıcıya tüm mali şartları aynı kalacak şekilde alt kira sözleşmesi ile kiralanmış olan 2 (iki) adet mağaza bulunduğunu, müvekkilinin 13.945,90 TL tutarlı faturadan kaynaklanan bir alacağı bulunmadığını, ilgili faturaların iptal edilerek cari hesaptan çıkarıldığını, davacının kestiği faturalar ile ilgili beyan ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 13.945,90 TL tutarlı 6 (altı) adet faturanın müvekkili tarafından iptal edildiğini; bu konuyla ilgili olarak müvekkili tarafından davacıdan talep edilen herhangi bir tutar da bulunmadığını, belirterek davanın reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkememizce 04/12/2018 tarihli celsede taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının yetkili satıcılık sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle doğmuş ve doğacak maddi ve manevi zararının olup olmadığı, tazminat istenebilecekse miktarı şeklinde belirlenmiştir.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmıştır.Mahkememizce finans bilirkişisi Uğur Üstün ve arkadaşlarının hazırladığı 05/06/2020 havale tarihli kök bilirkişi raporu ile 13/09/2021 havale tarihli ek bilirkişi raporu alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davacı ile davalı arasında 24.11.2006 tarihli Genel Ticari Şartlar ve …Sözleşmesi ile 09.02.2015 tarihli Yetkili Satıcılık Sözleşmesi ve eki Genel Ticari Şartlara ilişkin sözleşmenin imzalandığı , sözleşmenin 15. Maddesinde davalı … ın ticari defter ve kayıtlarının taraflar arasındaki ticari ilişkide kesin delil olarak kabul edildiği, sözleşmenin 20.1 maddesinde İstanbul mahkemelerinin yetkili olarak kabul edildiği,taraflar arasındaki ticari ilişkinin 02/05/2017 tarihinde sona erdiği dosyaya alınan sözleşmeler ve tarafların kabulleri ile sabittir.
Davacı sözleşmeler kapsamında ve sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak sonlandırılması nedeniyle;
-Zorunlu olarak sezonluk bazı ürünlerin alımını davalının dayattığını,
-Davalının kur dayatması nedeniyle zararları olduğunu,
-Ürün satış fiyatı konusunda zorunlu fiyat dayatması yaptığını,düşük fiyata ürün satamadığını,
-Davalının fahiş kira sözleşmelerini imzalayarak davacıya dayatması nedeniyle zarara uğradığını,
-DBS sözleşmesi nedeniyle zarara uğradığını
-Mağazanın üçüncü kişi (ihbar edilen) … a devri ve devir bedeli alacağı bulunduğunu
-Müşteri defolusu ürünler nedeniyle … alacakları bulunduğunu
-13.945.90 TL lik faturalı alacağını tahsil edemediğini,
-Davalıya verdiği çeklerin iadesi gerektiğini
-Ticari itibarının sarsılması nedeniyle 100.000 TL manevi tazminat istemi olduğunu açıklamıştır.
24/11/2006 tarihinde Genel Ticari Şartlar ve Franchise Sözleşmesi imzalanmış olsada, taraflar arasında son olarak 09/02/2015 tarihli Yetkili Satıcılık Sözleşmesi ve eki Genel Ticari Şartları sözleşmesi imzalanmıştır.09/02/2015 tarihli sözleşme… verenin franchise alana bir know-how aktarımı , franchise alanın, franchise verene bir başlangıç (giriş) ücreti ödemesi, ciroya göre belirlenen ve periyodik olarak süren ücret ödemesi temel edimlerini (asli unsurlarını) taşımamaktadır. 24/11/2006 tarihli sözleşmede de bu unsurlar baskın değildir.Bu nedenle davacının yetkili satıcı olduğu kabul edilmiştir.
Her iki sözleşmenin de davacı yetkili satıcının işletme faaliyetlerini ve ekonomik özgürlüğünü sınırladığı sabit bulunmuştur. Bu haliyle davacı tarafın “Kelepçeleme Sözleşmesi” iddiası kabul edilmiştir. Davacının özellikle kiralama sözleşmesi nedeniyle ekonomik özgürlüğünün sınırlandığı tespit edilmiştir. Ekonomik özgürlüğünün sınırlanması nedeniyle bağımsız hareket edemeyen davacı sözleşme nedeniyle doğan zararlarını istemekte haklı bulunmuştur.
Davacının kendisine karşı haksız rekabet eyleminde bulunulduğu iddiası somut verilerle ispat edilememiş, bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme ve tespitler ile belirlenememiştir. Taraflar arasında uzun bir süre devam eden ticari ilişkinin sonradan haksız ticari uygulama ve haksız rekabet olarak nitelendirilmesi MK madde 2 uyarınca dürüstlük kuralı ve TTK m. 18 uyarınca basiretli tacir ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle kabul edilmemiştir.
-Zorunlu fiyat dayatması
2002/2 sayılı …Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinde “Tarafların herhangi birisinin baskısı veya teşvik etmesi sonucu sabit veya asgari satış fiyatına dönüşmemesi koşuluyla, sağlayıcının azami satış fiyatını belirlemesi veya tavsiye etmesi mümkündür” düzenlemesi yer almaktadır.
RKHK madde 4/2-a gereğince “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır. ”
Rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar RKHK kapsamında yasaklanmıştır. Yasa koyucu haksız rekabet eylemleri olarak “Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kar gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi “hallerini özellikle zikretmiştir.
Dikey bir anlaşma olan… sözleşmesi açısından da franchise verenin, franchise alanların sürümünü yapacağı mal veya hizmetlerinin satış fiyatını belirlemesi rekabet ihlali oluşturabilir. … verenin 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ne uygun olarak fiyat tavsiyesinde bulunduğundan bahsedebilmek için, azami veya sabit fiyat belirlemesinde bulunması tavsiye fiyatın bağlayıcı olmadığının işaret edilmesi, baskı ve teşvik yoluyla asgari veya sabit fiyata dönüşmemesi gerekmektedir.Yeniden satış fiyatının tespiti, alıcının belli bir yeniden satış fiyatına bağlı kalmaması halinde uyarılması, tehdit edilmesi, cezai yaptırımlara muhatap olması, sözleşmesinin feshedilmesi, siparişlerinin geciktirilmesi ya da iptal edilmesi gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir.
Bilirkişi heyeti davacının zorlama fiyat iddiasının ispatı için davacı şirketin iç denetimi kapsamında olan, var ise tüm ürün kalemlerini ve bunların dönem içi giriş/çıkış miktar ve tutarlarını gösteren, her yıl için ayrı ayrı ve aylık bazda hareketli envanter dökümünün incelenerek, ürün bazındaki satış fiyatı değişikliklerinin tespit edilmesi ve bu artışların, davalı şirket talimatları ile gerçekleştiğinin ispat edilmesi gerektiğini kök ve ek bilirkişi raporunda açıklamıştır.
Davacının sunduğu kayıtlar ile davalının ticari defter ve kayıtlarından bu inceleme ve tespitler yapılamamıştır.Davacı taraf bu konuda delil olarak mail yazışması sunmuş bu mail de;… yetkilisinin müvekkilimizin mağazasındaki indirim ilanının fotoğrafını göndererek, indirimi sonlandırması ve ilanı kaldırması yönünde zorlama yaptığını iddia etmiştir.Bunun dışında başkaca delil yada davalı tarafça gönderilen bir liste fiyatı da sunulmamıştır.
Davacının, dayatıldığı iddia edilen fiyattan düşük bir fiyata ürün satıp satmadığı, satmış ise davalının bu sebeple bir yaptırım uygulayıp uygulamadığı, davalının davacıya satış fiyatı dayatarak rekabet hukuku ilkelerine aykırı davrandığı, ispatlanamamıştır.

Davalının, ürünlere ilişkin olarak davacıya “tavsiye niteliğinde” bir fiyat sunması rekabet hukukuna aykırı değildir. Tavsiye niteliğinde olmasına rağmen bunun “zorunlu” olarak dayatıldığı veya uygulandığı ise somut delillerle ortaya konamamıştır.Davacının iddia ve talepleri ispatlanamadığı için kabul edilmemiştir.
-Kur dayatması
Davacı taraf, yapılan sözleşme, ek protokol veya bağlantı protokollerinde ürün fiyatlarının Euro kurundan TL ye nasıl çevrileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, taraflar arasında böyle bir belirleme yapılmadığını, … ın tamamen tek taraflı belirlediği kuru dayattığını iddia beyan etmiştir.Davacı vekili ayrıca rapora karşı beyan dilekçesinde ;… ın kayıtlarının yerinde incelenmesi halinde, ürün fiyat yenileme tarihlerine bakılarak her sezon en az 2-3 kere ürün fiyatlarında Euro kuru değişikliğine göre fiyat güncellemesi yapıldığını, bunların müvekkiline dayatıldığını, yüksek alınan kurun satın alma ve teminat rakamlarını yükselterek bayinin haksız borçlanmasına ve teminat iskontosu kaybetmesine dair bilirkişi heyetinin hiçbir inceleme yapmadığını, Genel Ticari Şartlar sözleşmesinde belirtilen ve sezon başında… tarafından açıklanan Fiyat Listesindeki nihai ürün TL fiyatının, sipariş sırasında …ın belirlemiş olduğu yabancı para (EUR) cinsinden Koleksiyon fiyatına bölünmesi ile sonuca ulaşılacağını belirtmiştir.
Davalı … vekili; kullanılan döviz kurunun taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olduğunu, davacı ile müvekkili arasında her sezon öncesinde, bir diğer deyişle 6 aylık periyotlarda, taraflarca ortaklaşa imza altına alınan Satın Alma ve Tahsilat protokollerinde ilgili sezonda döviz kurunun ne şekilde hesaplanacağını belirlemek üzere açık düzenleme getirildiğini, bu düzenleme doğrultusunda ilgili sezon öncesinde ticari gereklilikler doğrultusunda, döviz kurunun ne şekilde uygulayacağının belirlendiğini savunmuştur.
Davacı tarafından sunulan mali uzman görüşünde, davacının 2010-2017 yılları arasında yapmış olduğu satın almalar incelenerek, TCMB Euro döviz alış kuruna göre yapmış olsaydı gerçekleşmesi gereken net satın alma tutarıyla, yapılan hesaplama sonucu uğradığı zarara ilişkin hesaplama yapıldığı görülmektedir.
Hesaplama yapılırken oluşturulan tablo dikkate alındığında, davalının yıllık 2 sezon için “fiyat açma” kurlarının ortalaması ile aynı dönemdeki TCMB alış kurunun ortalaması alınarak, kur farkı oranın tespit edildiği, sonrasında bu oranın yıllık net satın alma tutarına (ilgili yıllar davacı yan mizan verilerinden) tatbik edilerek yıllık bazda, fazladan yüklenilen satın alma bedelinin 1.448.050,90 TL olarak hesaplandığı görülmektedir.
Mahkememizce alınan ek bilirkişi heyet raporunda bu konuda şu tespitler yapılmıştır;
“ Bu hesaplama yönteminde, ilişkinin başından itibaren tüm fiyat değişikliklerinin tespiti, var ise bu değişiklikler ile davacı yanın iddia ettiği şekli ile olması gereken (TCMB alış kuru) birim alış tutarları dikkate alınarak, her bir ürün için alış maliyetleri belirlenmemiş, sonrasında belirlenen fiyatlar üzerinden değil de “olması gereken” alış tutarları üzerinden satış gerçekleşmesi halinde, aradaki maliyet farkının tespit edilmemiş, en ucuz ve en yüksek ürün grupları için fiyat aralığı tespit edilip, bu aralık üzerinden ortalama birim fiyat tespiti yapılarak, hesaplamada da bu ortalama baz alınmış görünmektedir. Bu yöntemin, bir zararın varlığını ortaya koyabilmek açısından yeterli olamayacağı değerlendirilmiştir. Davacı yanın dava dilekçesinde beyan ettiği şekli ile davalı şirketin hem alış hem satış birim fiyatlarını belirlemektedir. Nitekim davacı yanın dava dosyasına sunmuş olduğu… disk içerisindeki “sipariş dosyaları” klasöründe, davalı yanca belirlenen hem alış hem de satış birim Euro tutarlarına göre davacının maliyet tutarı üzerinden 1,6092 brüt kar marjı ile birim satış fiyatı belirlendiği görülmektedir. Yani davacı yanın, davalının belirlediği birim satış fiyatları üzerinden satış gerçekleştirmesi halinde kur farkı nedeni ile herhangi bir kaybının olmayacağı açıktır. Zira Euro kurları bazında davacının alış ve satış fiyatları arasında 1,6092 brüt kar marjı sabit olarak öngörülmüş durumdadır.Kaldı ki davacı yanın, vergi beyannameleri ekinde yer alan gelir tablosu verilerine göre brüt kar marjının, siparişlerde belirlenen fiyatlara göre hesaplanan brüt kar marjının yaklaşık %30 altında gerçekleştiği, bu anlamda davacı yanın satış politikalarının, belirlenenden farklı uygulandığı görülmektedir.
fiilimaliyet fiilisatış fiili brüt kar sipariştebelirlenen belirlenen kar marjına
marjı kar marjı göre maliyet
4.969.825,16 5.472.017,46 1,1010 1,6092 3.400.458.28
5.531.154,53 6.270.148,94 1,1336 1,6092 3.896.438,57
5.459.841,84 6.379.707,14 1,1685 1,6092 3.964.520.97
4.569.083,32 5.352.943,24 1,1716 1,6092 3.326.462,37
4.565.995,11 5.453.117,12 1,1943 1,6092 3.388.713,10
5.742.500,15 6.736.460,21 1,1731 1,6092 4.186.216,88
5.753.623,85 6.656.580,22 1,1569 1,6092 4.136.577,32
3.073.204,07 3.213.462,26 1,0456 1,6092 1.996.931,56
39.665.228,03 28.296.319,03
FAZLA FİİLİ MALİYET 11.368.909,00

Yukarıdaki tabloda yer verilen tutarlar dikkate alındığında, davacı yanın bağlantı protokollerinde belirlenen fiyatlara göre satış yapması halinde 28.296.319,03 TL maliyet üstlenmesi gerekirken, 39.665.228,03 TL maliyet üstlendiği bu anlamda da 11.368.909,00 TL fazla maliyete katlandığı anlaşılmaktadır. Ancak bu durumun, davalı şirketin uyguladığı kur politikası değil, davacı yanın uyguladığı satış politikasından kaynaklandığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla davacı yanın, davalının TCMB Euro döviz kurunun oldukça üstünde döviz kurlarını dayatması nedeni ile zarar uğradığı yönündeki beyanları yerinde görülmemiştir.”
Mahkememizce bilirkişi heyetinin yaptığı bu tespit ve açıklamalar gereğince davacı iddialarının kesin ve şüpheye yer vermeyecek derecede ispatlanamadığı, ortalama rakamlar üzerinden yapılan mali uzman hesabının yeterli olmayacağı takdir edilmiştir. Davacının iddia ve talepleri ispatlanamadığı için kabul edilmemiştir.
-Sezonluk bazı ürünlerin alımını dayatması
Davacı vekili dava dilekçesinde; “ Taraflar arasındaki Yetkili Satıcılık Sözleşmesi m. 5.1 ve bunun ekindeki Genel Ticari Şartlar’ın 2.1 ve 2.2’nci maddelerine göre, Sözleşme hükümlerine göre, sezon siparişi, … tarafından belirlenen ürün yelpazesi içinden bayi tarafından serbestçe seçilecek olmasına rağmen davalı …ın bayilere sezonluk sipariş içinde %20 lere ulaşacak oranda zorunlu ürünler dayattığını, geri alım garantisi de vermediğini, 2013 yılından itibaren müvekkilinin dönem sonu stok miktarlarında fahiş oranda artış olduğunu, bunun daha fazla mal alımını fonlama ihtiyacından kaynaklandığını, bu durumun, davacının yıllık cirosundan daha yüksek satın alma hedefi ile mağduriyete ve ticari mahva sebep olduğunu, bu konuda ispat yükünün davalıda bulunduğunu” açıklamıştır.
Davacının sunduğu Mali uzman görüşünde; “Davalı …’ın Satın Alma ve Tahsilat Prosedürü 3. sayfasında Türkiye … satış koşulları ismiyle oluşturulan tabloda yetkili satıcıların çalışma koşullarının belirlendiği, tablonun alt kısmında tüm yetkili satıcılar için “iskontosuz perakende mark up Kdv hariç 1,49” olarak belirtildiği, ayrıca yetkili satıcılara davalı …’ın belirlemiş olduğu satın alma hedefini gerçekleştirmesi halinde farklı açıklamalar ile iskonto kazanma olanakları verildiği, davacının yapmış olduğu bağlantı protokolleri dikkate alındığında, ortalama olarak sezonluk %21 iskonto aldığının tespit edildiği, yani KDV hariç 100 TL perakende sata fiyatına sahip … ürün, 1,49 iskontosuz perakende mark up ile 100/1,49 = 67,11 * 0,79 bağlantı protokol iskontosu = 53,02 TL ile davacı tarafından satın alındığı, davalı…’ın vermiş olduğu Brüt Karlılık oranına göre 100 TL Net Satış 1 Tutarındaki ürünün 53,02 TL Satın Alma Maliyeti bulunduğu, bu çerçevede yapılan hesaplamaya göre davacının Satın Alma Maliyeti üzerinden oluşan toplam zararının 15.258.976,64 TL olarak hesaplandığı” belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan heyet ek bilirkişi raporunda ; “Mali uzman görüşünde yer verilen hesaplama metodolojisi, matematiksel olarak doğru olmakla birlikte, sipariş formlarında belirlenen fiyat politikalarına uygun olmadığı görülmektedir. Raporun yukarıda “kur dayatmalarına dayalı zarar hesabı” bölümünde detaylarına yer verilen gerekçelerle, bu hesaplamanın da yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı yanın dava dosyasına sunmuş olduğu flash disk içerisindeki “sipariş dosyaları” klasöründe, davalı yanca belirlenen hem alış hem de satış birim Euro tutarlarına göre davacının maliyet tutarı üzerinden 1,6092 brüt kar marjı ile birim satış fiyatı belirlendiği görülmektedir. Yani mali uzman görüşündeki “beklenen satın alma maliyetleri” nin doğru hesaplanmadığı anlaşılmaktadır. Davacı yanın, davalının belirlediği birim satış fiyatları üzerinden satış gerçekleştirmesi halinde olumsuz bir maliyet farkının doğmayacağı açıktır. Zira Euro kurları bazında davacının alış ve satış fiyatları arasında 1,6092 brüt kar marjı sabit olarak öngörülmüş durumdadır. Kaldı ki davacı yanın, vergi beyannameleri ekinde yer alan gelir tablosu verilerine göre brüt kar marjının, siparişlerde belirlenen fiyatlara göre hesaplanan brüt kar marjının yaklaşık %30 altında gerçekleştiği, bu anlamda davacı yanın satış politikalarının, belirlenenden farklı uygulandığı görülmektedir.Fiili maliyet tablosunda yer verilen tutarlar dikkate alındığında, davacı yanın bağlantı protokollerinde belirlenen fiyatlara göre satış yapması halinde 28.296.319,03 TL maliyet üstlenmesi gerekirken, 39.665.228,03 TL maliyet üstlendiği bu anlamda da 11.368.909,00 TL fazla maliyete katlandığı anlaşılmaktadır. Ancak bu durumun, davacı yanın uyguladığı satış politikasından kaynaklandığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla davacı yanın, davalının sezonluk satın alma hedefleri bakımından, uzman görüşünde hesaplandığı gibi bir zararının olamayacağı değerlendirilmiştir” tespitlerinde bulunmuştur.
Mahkememizce bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmiş, davacının zorunlu fiyat dayatması iddialarının ispat edilemediği takdir edilmiş, tazminat talepleri kabul edilmemiştir.
-Fahiş kira sözleşmelerini imzalayarak davacıya dayatması
Davacı vekili dava dilekçesinde; tüm kira dönemini kapsamasa da Temmuz/2016-Aralık/2017 döneminde müvekkilinin şahsi çabası ile indirim aldığı teklif metninin dosyada mevcut olduğunu, davalının mağaza sahiplerinden kiralama yaparak, kira bedelinin tamamını davacıya yansıttığını, … ın bu kira görüşmelerinde davacının menfaatlerini korumadığını, müvekkilinin normal koşullarda, mağaza sahiplerinden birebir teklif almadığını, mağaza sahipleri ile görüşmeleri…ın yürüttüğünü, bir an için taraflar arasındaki ilişkinin hukuki niteliğinin franchise sözleşmesi olduğu kabul edilecek olsa dahi; …ın davacı adına yaptığı kira görüşmelerinde vekalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağını, davalının adeta vekili sıfatı ile hareket etmesi ve özen borcuna uygun davranması gerektiğini, taraflar arasındaki ilişkinin süreklilik ve güvene dayalı olması nedeniyle davacının beklediği özen derecesinin haklı olarak yükseldiğini, oysa davalının burada özen borcuna uygun hareket etmediğini, dürüstlük kuralına uygun eylemde bulunmadığını, bilirkişilerin rayiç değeri tespit ederek, fazla ödenen tutarı hesaplaması gerektiğini açıklamıştır.
Davacı vekili sunduğu e-postalar gereğince; davacının kira görüşmelerindeki haksız davalı tutumuna sürekli itiraz ettiğini, kira indirimi talep ettiğini, dava dilekçesi ek 5 deki e-postada, …yetkilisi … birinci yıl 15 USD/m2 ve her yıl 2 USD/m2 artışın kabul edilebilir olduğunu bu rakamların üzerinde kiralama yapılmaması gerektiğini belirterek ricada bulunduğunu, buna rağmen, …ın birinci yıl için 20USD/m2 olmak üzere her yıl 2,5USD/m2 artışlı kira sözleşmesi imzaladığını, kira sözleşmesinin 07/12/2015 tarihinde başlamasından çok kısa bir süre sonra davacının şahsi çabaları sonrası … kiraya vereni tarafından Temmuz/2016-Aralık/2017 arasında 13USD/m2 indirim teklifi alındığını,30.09.2019 Tarihli Dilekçe ek3 ve ek4
… yetkilisi … ye ulaştıralan …ve… AVM için indirim protokollerinin… a imzaya gönderildiğini, … ın kira sözleşmesini en başta bilerek ve isteyerek davacı aleyhine imzaladığını, anlatılan bu örnekte bile, Adidasın davacının yaklaşık %35 oranında fazla kira bedeli ödemesine sebebiyet verdiğini bildirmiştir.
Davacı vekilinin sunduğu mali uzman görüşünde; “ Davacının kiracısı olduğu … Avm’ye 07/12/2015 tarihinde kira sözleşmesinin başlamasından kısa bir süre sonra … kiralayanı tarafından Temmuz/2016- Aralık/2017 arasında 13 USD/m2 indirim protokolü yapılması teklif edildiğinin~görüldüğü, davacının Temmuz/2016 – Nisan/2017 arasında indirimsiz kira ödemesi yaptığı, 2015 Tarihli Kira Sözleşmesi 20 USD/m2 – Teklif edilen indirim protokolü 13 USD/m2 = 7 USD/m2 fazla ödeme yapıldığı, davacının toplam (305 m2 * 7 USD) * 10 Ay = 21.350 USD zarara uğradığı” belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporunda, dosyaya sunulan kira sözleşmesi, protokol ve ödemeler ile mali uzman değerlendirmesinin teyit edildiği, …AVM ile yapılan Temmuz/2016- Aralık/2017 arasındaki 13 USD/m2 indirim protokolü dikkat alındığında, bu mağaza için davacının 21.350 USD zarara uğradığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.Mahkememizce davalı… ın vekil olarak davacıyı temsil ettiği sözleşmede özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ispatlandığından; davacının 21.350 USD tazminat talebi kabul edilmiştir.
-Dbs sözleşmesi dayatması
Davacı vekili; Banka ile… arasındaki çerçeve DBS sözleşmesi ile Banka ile müvekkilimiz arasındaki yetki belgesinin incelenerek davalıya atfedilen eylemlerin davacıya doğrudan ve dolaylı etki ve zararlarının tespit edilmesini istemiştir.
Mali uzman görüşünde; … ve Davalı arasında 22/08/2011 tarihinde yapılan …sözleşmesinin 5.2 maddesinin satıcı firmaya bildirilmeyerek, 1.510.000 TL tutarlı gayrimenkul ipoteklerinin FEK edilmemesi nedeniyle satıcı firmanın ticaretini zora soktuğu, piyasa itibarını sarstığı ve ana firma ile olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu belirtilmiş, herhangi bir zarar hesaplamasına yer verilmemiştir.
TEB ve Davalı arasında 22/08/2011 tarihinde yapılan DBS sözleşmesinin 5.2 maddesinin satıcı firmaya bildirilmeyerek, 1.510.000 TL tutarlı gayrimenkul ipoteklerinin FEK edilmemesinin satıcı firmanın ticaretini zora soktuğu, piyasa itibarını sarstığı ve ana firma ile olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu davacı vekili tarafından açıklanmıştır. Ancak davacı taraf bu uygulamaların kendisi nezdinde neden olduğu zararların neler olduğunu, fiilen uygulamadan ne kadar zarara doğduğunu açıklayamamış, zarar iddiasını somutlaştırmamıştır. Tarafların tacir oldukları, TTK m. 18 uyarınca basiretli davranmakla yükümlü oldukları, müzakere ederek, bilerek ve isteyerek girdikleri bir ilişkinin uzun zamandan beri uyguladıkları gereklerini ihtirazi kayıt koymadan uygulayıp, sözleşmenin sona ermesiyle ve zaman geçtikten sonra, “hukuka aykırı” olarak nitelemelerinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, uzun yıllardır yerine getirilen uygulamaların sonrasında “dayatma” olarak ileri sürülmesinin Basiretli Tacir İlkesi ile bağdaşmayacağı mahkememizce sabit bulunmuş, davacının ispat edilemeyen iddiaları kabul edilmemiştir.
-Haksız olarak mağazanın devri ve devir bedeli alacağı
Davacı vekili müvekkilinin mağazayı devir etmesinin haksız ve usulsüz olduğunu, bu devir nedeniyle müvekkilinin zararı doğduğunu belirterek tazminat talep etmiştir.
Mali uzman görüşünde, davacının mağaza devri ve fatura karşılığı alacağının tahsili bakımından; davacının dava dışı…dan devir işlemleri karşılığı olarak 1 234.158,53 TL alacaklı olduğu, dava dışı … sporun davalı şirkete 02.07.2017 tarihinde 194.089,0 TL yi banka yolu ile 07.05.2017 tarihinde de 1.040.043,89 TL tutarlı çekle ödeme yaptığını, davacının bilgisi dışında gerçekleşen bu işlemlerden dolayı 1.234.158.53 TL zararının bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; Davalı şirketin davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi gösteren muavin hesap ekstresinde, devir işlemleri kapsamında dava dışı … Spordan tahsil ederek, davacı borçlarına mahsup ettiği tutarlar aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
… Spor/… banka eft 02.05.2017 -194.089,62
… Spor/… devir ceki 30.06.2017 -208.000.00
… Spor/… devir ceki 28.07.2017 -208.000,00
…Spor/… devir ceki 31.08.2017 -208.000,00
…Spor/… devir ceki 29.09.2017 -208.000,00
…Spor/… devir ceki 31.10.2017 -208.043,89
Tabloda yer verilen tutarlar gerçekten de dava dışı… Spordan devir işlemleri sonucunda tahsil edilip, davacı borcundan düşülen tutarlar olup, davacı yanın devir işlemleri kapsamında dava dışı … Spordan tahsil edemediği tutarın, huzurdaki davanın konusu olmadığı değerlendirilmiştir. Zira bu bedeller, davacının davalıya olan borcundan mahsup edilmiş olup, bu tutar davacının uğradığı zarar olarak değerlendirilemez. Davacı yanın, yapılan tahsilatların kendi bilgisi dışında gerçekleştiği yönündeki iddialarını, dava dışı … Spora karşı yöneltmesi gerektiği mahkemenin takdirindedir. Zira bu yöndeki iddianın kabul edilmesi halinde davalı şirketin bu bedeli dava dışı … Spora iade etmesi, …Sporun bu bedeli davacı yana ödemesi, davacının da davalıya olan borcunu ödemesi ya da davalının davacıya alacaklı sıfatı ile takip ya da dava ikame etmesi beklenir.
Diğer yandan yine mali uzman görüşünde, devir bedeli 2.773.575.00 TL olarak belirlenmiş ve hesaplama metodolojisi olarak da 5 aylık ciro ortalaması benimsenmiştir. Ancak bilimsel yaklaşımlarda bu şekilde bir hesaplama metodolojisi yer almadığı gibi, dava dışı… Sporun, sadece ürün ve demirbaşların alımı şeklinde bir işlem tesis edildiği, işletme devrinin söz konusu olmadığı yönündeki beyanları karşısında, ortada bir devir işlemi olmadığı, yukarıdaki metodoloji ile zarar tespitinin mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. Kaldı ki bu husus ile ilgili olarak mali uzman görüşünde uğranılan toplam zarar 1.234.158,53 TL + ^2.773.575,00 = 4.007.733,53 TL olarak belirtilmiş olup, davacı yanın hem stok ürünler ile demirbaşların satışından bakiye kalan tutar, hem de bir devir işleminin varlığının kabulü halinde devir bedeli olarak belirlenen tutar kadar zarara uğradığı yönündeki tespitlere, yukarıda açıklanan sebeplerle katılmak mümkün olmamıştır.” Görüşü açıklanmıştır.
Bilirkişi raporunda yapılan bu tespitler sonucunda; davacının davalı …a olan borcunun ihbar olunan…Spor tarafından davacı adına ödendiği, bu ödemenin davacının mağaza devir bedeli alacağından yapıldığı, davacının ödemelerin dayanağı devir protokolünü kabul ettiği, bu protokolde davacının ihtirazi kaydı bulunmadığı, devir nedeniyle ödenmeyen bir alacak var ise bunun ihbar olunan Koray Spor dan istenmesi gerektiği, bu nedenle davacının devir iddialarının ispatlanamadığı görülmüştür. Talepleri kabul edilmemiştir.
-Müşteri defolusu ürünler nedeniyle… alacakları
Davacı tarafından satılan fakat müşteri tarafından ayıp bildirimi yapılan ardından iade alınan ürünler taraflar arasında müşteri defolusu olarak adlandırılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede reyon iade prosedürünün düzenlendiği, davalı … ın ticari defterlerinde bu ürünler için “… alacakları” isimli kayıt tuttuğu, davalının bu ürünler nedeniyle olan alacağı için mail kayıtlarını ibraz ettiği sabittir.
İbraz edilen mail lerde; Davalı …’ın bölge sorumlusu … nun 17/12/2014 tarihinde göndermiş olduğu e-postada davacıya 16.209,09 TL… alacağı olduğunun belirtildiği, e-posta ekinde… isimli excel dosyasıyla …alacağının ekstresinin paylaşıldığı, davalının fatura kesilmesi veya alacak karşılığı ürün sevkiyatı istediği
Davacının bu e-postaya 22/08/2015 tarihinde… alacaklarını tahsil edemediğini belirterek cevap verdiği
Davalı …’ın bölge sorumlusu …’nun aynı gün verdiği cevapta “Abi, bu konu hakkında sana 2014 bitmeden bir çok kez maille bildirim yapmıştım. Eğer ürünleri almazsan 2015 ‘te … ların silinebilir şimdi 2014’e ait hiçbir … hesabını göremiyoruz.” Dediği,
Davalı …’ın hesapları sildiğini belirterek borçlarından kurtulma uygulamasının kanuni bir karşılığının olamayacağı, …’nun e- postası-ekindeki … isimli excel tablosuna göre davacının, müşteri-defolu ürünlerden 17/12/2014 tarihinde 16.209,09 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir.
Kök raporda, davalı şirket kayıtlarında … hesapları için ayrı bir alt hesap kullanılmış olsa dahi, burada yer verilen kayıtların tamamen davalı şirket tarafından girilen kayıtlar olduğu, davacı iddialarının bu kayıtlar üzerinden tespitinin mümkün olamayacağı açıklanmış olup,davacı tarafından ibraz edilen mail yazışmaları çerçevesinde davalı şirketin kabulünde olduğu anlaşılan 16.209,09 TL nin, davacı alacağı olarak kabulü gerekmiştir.
-13.945,90 TL lik faturalı alacak
Davacı vekili dava dilekçesinin ekinde 20 numaralı delil olarak bir kısım faturaları ibraz etmiştir. Ayrıca kök bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ekinde de bu faturaların ve müvekkilinin ticari defter kayıtlarının incelenmesine dair mali uzman görüşünü sunmuştur.
Alınan bilirkişi heyeti ek raporunda davacı tarafından sunulan faturaların davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu faturalardan…nolu, 4.214,62 TL bedelli faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacı lehine alacak kaydı (davacıya ödeme yapıldığı) bulunduğu , faturaların davalı muhataba teslim edildiğini gösteren irsaliyelerin sunulmadığı sabittir. Davalı taraf 01/10/2021 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ekinde bu faturalar nedeniyle müvekkili tarafından sözleşme sona erdikten sonra 23/12/2019 tarihinde yapılan 13.404,46 TL miktarlı ödemeye ilişkin mail yazışmaları ile banka dekontlarını ibraz etmiştir. Mahkememizce davacının alacağının dayanağı olarak sunduğu 20 numaralı delildeki faturalar nedeniyle 13.945,90 TL cari hesap alacağı bulunduğu iddiası ispatlanamadığından kabul edilmemiştir.
-İadesi istenen çekler
Sözleşme kapsamında davalı tarafa teminat olarak verilen çeklerin iadesi için mahkememizce davalı tarafa süre verilmiş,çekler davacıya celse arasında ve verilen süre içinde iade edilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde çeklerin kendilerine iade edildiğini yazılı olarak beyan etmiş olup,davacının bu istemi konusuz kalmıştır. Mahkememizce konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
-Manevi tazminat istemi
Davacının manevi zararın tahsili istemi incelenmiştir. TBK m. 114/11 hükmünün TBK m. 58/1 hükmüne atfı dolayısıyla davacı manevi zararın tazmini talebinde bulunabilecektir. TBK m. 58/1 hükmü gereğince manevi tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelendiğinde; kişilik hakkına hukuka aykırı bir tecavüz olmalı, bu tecavüz yani borca aykırı davranış arasında uygun illiyet bağı kurulmalıdır. Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere üzüntünün manevi tazminat gerektirebilmesi için kişilik hakkının ihlali sonucu oluşması aranacaktır.
Yargıtay 15. HD 2016/4623 esas, 2018/661 karar,19.02.2018 tarihli kararında; “Sözleşmeye aykırılık halinde 6098 Sayılı Kanun’ım 114/11. maddesi uyarınca, haksız fiil sorumluluğuna ait hükümler kıyas yoluyla uygulanıp manevi tazminat istenebilirse de, TBK’nın 58. maddesi hükmünce, sözleşmeye aykırılığın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması zorunlu olup, somut olayda bu unsurun gerçekleşmediği anlaşıldığından, koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddi gerekir.” görüşünü açıklamıştır.
Somut olayda üzüntü, acı, ızdırap, kişilik hakkının ihlali sonucu değil, davacının malvarlığı hakkının ihlali sonucu talep edilmektedir. Malvarlığındaki azalma, Yargıtay kararlarında açıklandığı üzere maddi tazminat ödenmesi ile karşılanabilecektir. Davacı huzurdaki davada malvarlığındaki azalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının manevi tazminat istemi yasal koşullar oluşmadığından kabul edilmemiştir.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /.
1-Davacının … alacağı 16.209,09 TL nin dava tarihi 07/17/2017 den itibaren ticari avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Davacının 21.350,00 USD mağaza kirası zararının dava tarihi 07/17/2017 den itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD için uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı nın 100.000,00 TL manevi tazminat alacağı, 13.945,90 TL fatura alacağı, 1.234.158,53 TL devir işleri alacağı , 2.773.575,00 TL eksik devir bedeli alacağı taleplerinin ve bakiye alacak taleplerinin sabit olmadığından reddine, dava dilekçesi ile istenen çekler yargılamanın devamı sırasında davacıya iade edildiğinden konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 20.716,85-TL nispi karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 3.741,95 TL harçtan mahsubu ile eksik 16.974,90 TL harcının tüm davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Vekalet ücreti ;
a-Kabul edilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 29.679,38 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Red edilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 262.847,55 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Red edilen manevi tazminat talepleri yönünden
a-Harç; Manevi tazminat talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b-Vekalet ücreti;
Davalı kendini vekil ile temsil ettiğinden Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.100-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 3.773,35 TL ilk gider , 7.582,60 TL tebligat , müzekkere , posta gideri ve vekalet ücreti olmak üzere yapılan toplam 11.355,95 TL yargılama giderinden kabul nispetine göre 3.903,09 TL nin davalıdan alınarak ile davacıya verilmesine
6-Adli yardım talebinin kabulünden sonra yapılan 3 tebligat bedeli olan 19,5 TL yargılama giderinin kabul – ret nispetine göre 0,33 TL sinin davalıdan geri kalan 19,17 TL sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına ,
7-HMK. 333. md. Uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı asil … , -E duruşma ile katılan Davacı vekili Av. … , e duruşma ile katılan ihbar olunan vekili Av. … ve …, Davalı vekili Av. …yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
06/06/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır