Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/951 E. 2019/324 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/951
KARAR NO : 2019/324
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 16/05/2016 tarihinde hizmet sözleşmesi akdedildiğini, davalının 16/05/2016 tarihinde müvekkili şirkette işe başladığını, 06/09/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere de istifa ederek iş sözleşmesini sonlandırdığını, bu fesih neticesinde müvekkili şirketin davalıya hak kazandığı tüm işçilik alacaklarını ödediğini, davalının iş sözleşmesindeki ve kanundaki rekabet yasağı hükümlerini ihlal ettiğini, davalı şahsın müvekkili şirketten ayrılmasının ardından 1 yıl geçmeden dava dışı … Limited Şirketi’nde çalışmaya başladığını, müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan iş sözleşmesinde ” İş gören; ayrıca hizmet sözleşmesinin bitiminden itibaren 1 yıl içerisinde işverenin iş alanına giren faaliyette bulunup, rekabete giremez. İş gören, rekabet yasağına aykırı davranması halinde 20.000 USD tutarınca cezai şart ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmü bulunduğundan davalının sözleşmeyi ihlal ettiğini, davalının yapmış olduğu istihdam hizmetleriyle ilgili müvekkili şirketin iş kapsamına ve sırlarına vakıf olduğunu, davalının davacı şirketten hemen ayrıldıktan sonra müvekkili şirketle aynı iş türüne ve kapsamına sahip … Limited Şirketi’nde çalışmaya başlayarak rekabet yasağını hem belirsiz iş sözleşmesi hem de TBK 444. ve devamı maddeleri uyarınca ihlal ettiğini, davalının yapmış olduğu feshin kötü niyetli olduğunu, feshin dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davalının davacı şirketten ayrılmadan önce istihdam sağlanacak bir pozisyonla ilgili olarak davacı şirketin müşterisinden aldığı yeni pozisyonu da şirkete aktarmadığını, muhtemelen yeni geçtiği şirkete nakletmek suretiyle menfaat temin ettiğini, müvekkili şirketi iş kaybı nedeniyle zarara uğrattığını, bu nedenlerle 20.000 USD karşılığı 70.006,00 TL’nin en yüksek mevduat faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iş sözleşmesi feshinin Anayasanın ve kanunların verdiği hakka dayanmakta olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin iddia ettiğinin aksine hiçbir işçilik alacağına hak kazanmadığını, zaten müvekkiline davacı şirket tarafından bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin istifa sebebinin davacı işverenin işyerindeki son derece huzursuz bir ortam olduğunu, davacı şirket yöneticileri tarafından müvekkilinin ulaşılması güç hedefler altında baskıya maruz bırakıldığını, davacı şirketin kardeş şirketi olan dava dışı …’de çalışacak birilerini bulması ve ikna etmesi konusunda müvekkiline her gün baskıda bulunulduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede oluşturulan rekabet yasağı kaydının, kanuni şartları taşımadığından ve Yargıtay yerleşik içtihadına aykırı olduğundan geçersiz olduğunu, rekabet yasağının geçerliliği için işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmeyecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından sınırlandırılmasmın gerektiğini, ancak taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı kaydında yer bakımından hiçbir sınırlamanın bulunmadığını, ayrıca rekabet kaydının konu bakımından da içeriğinde belirsiz bir sınırlamanın yer aldığını, dolayısıyla rekabet yasağı kaydının geçersiz olduğunu, müvekkilinin, davacı şirkete önemli nitelikte zarar verme ihtimali olan sır niteliğindeki bilgilere haiz olmadığını, yeni çalıştığı şirkette, davacı şirkette çalıştığı pozisyondan farklı bir pozisyonda çalıştığını, rekabet yasağının geçerli olabilmesi için müvekkilinin ticari sır niteliğindeki bilgilere vakıf olması ve bu bilgileri kullanarak davacı şirkete zarar verme ihtimalinin olması gerektiğini,Müvekkilinin bu müşteri çevresini kendisinin oluşturduğunu, dolayısıyla müvekkili için rekabet yasağı hükmünün geçersiz sayılması gerektiğini, Mahkeme aksi kanaatte olması halinde dava konusu fahiş cezai şartta indirime gidilmesi gerektiğini, TBK 182. maddesi uyarınca aşırı nitelikteki cezai şarttan indirime gidilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinde müvekkilinin aylık ücretinin brüt 7.000,00 TL olarak belirlendiğini, net ücret alacağının Aralık ayında 4.400,00 TL civarına denk geldiğini, senelik toplam 55.000-TL civarında net maaş alan müvekkilinin davacı şirkette yaşadığı sıkıntılar nedeniyle istifa ederek davacı şirketten ayrıldığı göz önüne alındığında dava konusu iş sözleşmesinde yer alan 20.000,00 USD’lik cezai şart miktarının fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacının davalıdan rekabet yasağının ihlali nedeniyle tazminat istemine ilişkindir,
Dava konusu uyuşmazlığın; davacı şirkette müdür konumunda çalışan ve aralarında belirsiz süreli iş sözleşmesi olan davalının iş sözleşmesini ihlal ederek istifa edip rakip firmada çalışmaya başlaması nedeni ile rekabet yasağını ihlali nedenine dayalı tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş olması halinde miktarı noktasında toplandığı görüldü.
Mahkememizce dava, cevap, ibraz edilen deliller, tanık beyanları ve celp olunan kayıtlar incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, … ve … Dr. Öğr. Üyesi Bilirkişi …, Sözleşme Uzmanı Bilirkişi Prof. Dr. … ve Aktüerya Uzmanı Bilirkişi … tarafından sunulan 25/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda davalının sahip olduğu bilgilerin kullanılmasının davacı işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte bulunup bulunmadığının (dosya içeriği itibarıyla kanıtlanmış bir zarar yoktur) takdire bağlı olduğu, kesin kanaat getirmek için zarar keyfiyetinin ispata muhtaç bulunduğu, davalının sahip olduğu bilgilerin davacı işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olduğunun benimsenmesi halinde, tayin olunan cezai şart miktarının davalının senelik net kazancının üstünde bulunması nedeniyle tenkisi veya tamamen kaldırılmasının da yargısal takdire bağlı olduğu kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında imzalanan 16/05/2016 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ile İş görenin, müdür olarak, işin gereği olarak kendisine amirleri tarafından verilecek her türlü görevi yapmayı ve işveren bu hizmet karşılığında ayda 7.000,00 TL brüt ücret ödemeyi kabul etmiş, Sözleşmenin 11/d maddesine göre işgören davalı, hizmet sözleşmesinin bitiminden itibaren 1 yıl içerisinde işverenin iş alanına giren faaliyette bulunmayacağını, rekabete girmeyeceğini; rekabet yasağına aykırı davranması halinde 20.000 USD tutarmca cezai şart ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiştir.
BK.m.444/2 gereğince “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve avm zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir”. TBK.m.445/1 gereğince ise “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz”.
Olayda, davalının müdür konumunda olması nedeniyle davacı işverenin müşteri çevresi ve işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağdadığı anlaşılmaktadır. Ancak rekabet yasağınının geçerli olması için sadece bu husus yeterli olmayıp, avm zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte bulunması gereklidir.
Davalının davacı şirkette çalışırken müdür konumunda bulunması ve davacı ile davalının yeni işe başladığı dava dışı şirketin iştigal konularının aynı olmasının, davalının sahip olduğu bilgileri kullanmak suretiyle davacı işverenin önemli bir zararına sebep olabileceği, böyle bir ihtimalin varit olduğu, ancak burada davacının uğradığı/uğrayacağı ispatlanmış kesin ve mutlak bir zarardan bahsedilmesi mümkün olmadığı görülmekle davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 1.195,53-TL den 44,40-TL. nispi karar harcının mahsubu ile kalan 1.151,13-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 8.050,66-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu 28-TL. tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır