Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/848 E. 2020/125 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/848 Esas
KARAR NO : 2020/125
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ : 11/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkilinin 2008 yılı Mart ayından bu yana Erzincan ilinde davalı … şirketinin acentesi olarak faaliyet gösterdiğini ve başkaca hiçbir şirketin sigorta acenteliğini yapmadığını, müvekkilinin davalı şirketin portföyünün büyük oranda artmasını sağladığını, marka bilinirliğini oluşturmayı başardığını ve müvekkilinin herhangi bir şekilde satışların ve prim üretiminin düşmesine sebebiyet verecek davranışı olmadığını, davalı … şirketinin prim gelirlerinin yüksek olduğu dönemlerde trafik sigortalarından zarar ettiği gerekçesi ile acentelerinin ekranlarını kısıtladığını, poliçe kesmesini sistemli olarak önlediğini, belirli kotaların üzerinde trafik sigortası kesmelerini engellediğini, rekabet dışı fiyatlandırma yaparak trafik poliçesi kesilmesini istemediğini, acentelerin prim üretimlerinin %70’e yakın set koyduğunu, davalı … şirketinin prim miktarının düştüğünü ileri sürerek acentelik sözleşmesini fesih ettiğini, davalının haksız olarak müvekkil ile arasındaki acentelik ilişkisini sonlandırmış olması müvekkilinin ağır şekilde mağdur olmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin prim üretim düşüklüğünden herhangi bir şekilde kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, haksız fesih kapsamında hesaplanacak denkleştirme/portföy tazminatının müvekkilinin hak kazandığını ve tüm bu nedenlerle şimdilik portföy tazminatı alacağı olan 10.000,00 TL alacağın fesih tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkil ile … – … … Hizmetleri arasında 20.03.2008 tarihli Sözleşme Yapma ve Prim Tahsil Etme Yetkisine Haiz Acentelik Sözleşmesi ve 15.04.2015 tarihli Sözleşme Yenileme Notu ile beraberinde 15.05.2015 tarihli Acentelik Sözleşmesi akdedildiğini, ayrıca ….Noterliği’nin 11.03.2008 tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacıya acentelik yetkisi verildiğini, müvekkil şirket ile davacı bu kapsamda 2008 yılından itibaren acentelik ilişkisini sürdürmekte iken, davacının sigorta poliçelerinde süregelen üretim yetersizliği, hasar/prim yüksekliği ve de taraflar arasında akdedilen bahsi geçen sözleşmelere aykırı işlemleri ile sadakat ve özen borcuna aykırı davranışları sebebi ile acentelik sözleşmesinin feshi gerektiğini, bu kapsamda müvekkil şirket tarafından 25.05.2017 tarihli yazı davacıya gönderildiğini ve bu yazı ile acentelik vekaletnamesinin 25.08.2017 tarihi itibari ile sonlandırılacağı bildirildiğini, ardından … Noterliği’nin 06.09.2017 tarih … yevmiye numaralı Azilname ve Fesih İhbarnamesi gönderildiğini, bu ihbarname ile 06.09.2017 tarihi itibari ile davacı acenteye verilen yetkilerin iptal edildiği ve söz konusu sözleşmeler gereğince her nevi poliçe, belge, makbuz ve sair evrak ile her türlü donanım elektronik cihaz vb. iadesi gerekliliği bildirildiğini, davacı acentenin Acentelik Sözleşmesi’nin 4.2.maddesine aykırı davrandığını, davacının hem münsahırlık şartına hem de sadakat ve özen borcuna aykırı davranışları, üretimde düşüşe geçmesine sebep olmuş, bu kusurlu davranış ve işlemler neticesinde de Acentelik Sözleşmesi feshedildiğini, bu sebeplerle davacının denkleştirme talebi söz konusu şartları haiz olmadığından haksız ve hukuka aykırı olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının acentelik sözleşmesinin haksız feshi uyarınca denkleştirme/portföy tazminatı alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak; acentelik sözleşmeleri, fesih ihbarnamesi, komisyon gelir belgeleri, kârlılık tablosu, acente karnesi, ticari defterler, bilgi ve belgeler ile bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizce davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınması için Erzincan Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş olup, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasına bilirkişi Mali Müşavir … tarafından sunulan 05/07/2018 tarihli raporu özetle; ”Davacı tarafın üretimini düzenli olarak arttırdığı, üretiminde düşüş olmadığı taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin davalı tarafından tek taraflı olarak sona erdirdiği, davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı, feshin üretim düşüklüğü yönünden feshinin haksız olduğu, hasar prim oranının önceden tahmin edilemeyecek bir durum olduğu göz önünde bulundurulursa bu sebeple de sözleşmeyi feshetmenin haksız olacağı, buna göre sigortacı bilirkişinin sözleşmenin fesih nedenlerinden bir olan hasar prim oranı ile TTK.nun 122.maddesi 1a bendinde belirtilen hususlarda davacının lehine olduğunu tespit etmesi durumunda hesaplanacak denkleştirme tazminatı ile ilgili kanun maddesinde belirtildiği üzere talep edilebilecek denkleştirme tazminatı üst sınırı (36.842,45 + 32.752,32 + 41.232,42 + 30.144,05 + 55.122,66 = 196.093,90/5) 39.218,78 TL olduğu” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan deliller ve dava dosyası kapsamında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde incelemede yapılarak davacının talep edebileceği denkleştirme/portföy tazminatı olup olmadığı yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Bankacılık ve Finans Uzmanı … ile bilirkişi Sigorta Uzmanı … tarafından sunulan 22/10/2018 tarihli raporu özetle; ”Taraflar arasında düzenlenen Acentelik Sözleşmesi’nin 10.2.4.maddesine göre ”davalı şirket tarafından yapılan performans değerlendirmesi sonucunda davacı acentenin ve/veya çalışanlarının yetersizliğine karar verilmesi” ve 10.2.7.maddesine göre sigorta aracılık faaliyetlerinde riziko seçimindeki ihmal veya kusuru nedeniyle teknik zarar (davalı şirketin belirlediği teknik kâr ve zarar kriterlerine uyulmaması, hasar prim oranı yüksekliği) fesih sürecinin haklı fesih olarak değerlendirileceği, taraflar arasında düzenlenen Acentelik Sözleşmesi’nin 3.5.1.maddesine göre davacı … acentesinin farklı sigorta şirketlerinin acenteliklerini yapmasının haklı fesih sebebi olarak sayılabileceği, sözleşmenin feshinde acentenin kusurlu olmaması hükmü bulunması sebebi ile davacı … acentesinin denkleştirme/portföy tazminatı talep edemeyeceği” kanaatiyle rapor tanzim etmişlerdir.
Mahkememizce davacı tarafın alınan 22/10/2018 tarihli bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda yeni bilirkişi heyetine tevdi ile bilirkişi heyet raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Sigortacılık Uzmanı …, bilirkişi Lojistik Taşıma ve Sigorta Uzmanı Dr.Öğr.Üyesi … ile Bankacılık Sigortacılık Bölüm Öğr.Üyesi Prof.Dr. … tarafından sunulan 11/07/2019 tarihli heyet raporu özetle; ”Davalı şirketin ticari defter kayıtlarının tetkikinden davacı acentenin 01/01/2017 – 30/05/2017 döneminde 117.485,00 TL tutarında trafik sigortası, 42.829,00 TL tutarında kasko sigortası üretiminde bulunduğu, trafik sigortası primi üretiminde 2016 yılındaki 12 aylık döneme bakarak sadece 01/01/2017 – 30/05/2017 arasındaki aylık dönemde 117.485,00 – 19.604,00 = 97.881,00 TL tutarında artış olmasına karşılık, kasko sigortası primi yönünden 173.031,00 – 42.829,00 = 130.202,00 TL tutarında azalma olduğu, davalı şirketin 01/01/2016 – 31/12/2016 döneminde davacı acentenin kestiği poliçelerden mütevellit hasar ödemeleri toplamı 91.791,00 TL ile 01/01/2017 – 30/05/2017 döneminde gerçeklenen hasar ödemeleri toplamı 53.761,00 TL olmakla 2016 yılına bakarak 2017 yılının ilk (5) ayında hasar yönünden 91.791,00 – 53.761,00 = 38.030,00 TL tutarında iyileşme sağlandığı, bu verilere göre 2016 yılına bakarak davacı acentenin 01/01/2017 – 30/05/2017 dönemine trafik sigortası primi üretiminde +97.881,00 TL, 01/01/2017 – 30/05/2017 dönemine kasko sigortası primi üretiminde -130.202,00 TL, 01/01/2017 – 30/05/2017 dönemine hasar ödemelerinde +38.030,00 TL olmak üzere toplam 5.709,00 TL tutarında performans artışı gösterdiği, bu durumda davalı … şirketinin davacı acentesinin 01/01/2017 – 30/05/2017 döneminde sadece trafik sigortası üretiminde bulunduğu, diğer branşlarda kayda değer bir üretim yapmadığı, kasko branşında yapılan üretiminin ise zarara dönüştüğü, bu sebeple de davacı ile aralarında münakit Acentelik Sözleşmesini fesihte haklı olduğuna ilişkin savunmasının değerlendirilmesi hukuki yorum gerektirmekle münhasıran mahkemeye ait olduğu, dava dosyası üzerinde Kurulumuzca yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, dava dosyasına sunulu 22/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda ”davalı … şirketinin davacı ile aralarında münakit Acentelik Sözleşmesini fesihte haklı olduğu” yolunda oluşan bilirkişi görüşüne iştirak edilmediği ve takdirin mahkemeye ait olduğu, mahkemece davalı … şirketinin davacı ile aralarında münakit sözleşmeyi fesihte haklı olmadığı hususunun benimsenmesi halinde, dava dosyası üzerinde kurulca yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, dosyaya sunulan 05/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda ”davacı acentenin davalı şirketten talep edebileceği denkleştirme tazminatı tutarı toplamı 39.218,78 TL” olduğuna ilişkin hesaplamanın yerinde ve kadr-î maruf olduğu” kanaatiyle rapor tanzim etmişlerdir.
Davacı taraf, davasını 39.218,78-TL üzerinden ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ile alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Acentelik ilişkisi boyunca acente, sürekli bir şekilde müvekkili nam ve hesabına aracılık faaliyetinde bulunur. Acentenin bu çabasının sonucunda müşteri çevresi oluşur. Acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra da müvekkil bu müşteri çevresinden yaralanmaya devam ettiği halde, acente bu müşteri çevresiyle yapılan sözleşmelerden artık ücret alamaz. Acentenin, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, müvekkilin müşterilerle yaptığı sözleşmelerden ücret alma hakkı yoktur. Acentelik sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde acentenin gayreti ile oluşturulan yeni müşteri çevresi ekonomik değeri olan bir portföy olup, sözleşmeden sonra da müvekkilin bu portföyden yararlanmasına rağmen, acentenin müvekkiline devrettiği bu müşteri çevresinden artık gelir elde edememesi hakkaniyete aykırı bir durum yaratmaktadır. İşte, acentenin denkleştirme talebi, müvekkilin, sözleşmenin sona ermesinden sonra acentenin oluşturduğu müşteri çevresinden herhangi bir karşılık ödenmeden yararlanacak olması nedeniyle hakkaniyet gereğince acenteye ödenmesi gereken bir bedeldir. Acentenin denkleştirme talebi önce öğretide tartışılmış, yabancı ülke mevzuatlarındaki düzenlemelerin ve öğretideki değerlendirmelerin etkisiyle Yargıtay kararlarına konu olmuştur. Yargıtay, TTK m.134.’den hareketle denkleştirme talebinin alt yapısını oluşturmuştur. Bu maddedeki düzenlemenin denkleştirme talebiyle ilgisi olmamakla birlikte, Yargıtayın bu değerlendirmesi, denkleştirme alacağının tanınması açısından önemli olmuştur. Denkleştirme tazminatı, 2007 yılında yürürlüğe giren Sigortacılık Kanunu’nun 23/16.maddesiyle ilk defa mevzuatımıza portföy tazminatı olarak girmiştir. 6102 sayılı TTK 122. maddesindeki düzenlemenin mehazı, Alman Ticaret Kanunu (HGB)’nun 89 b maddesi ve 1986/653 sayılı AB Direktifidir. Acentenin portföy tazminatı talep edebilmesi için dört koşulun gerçekleşmesi gerekir: 1-Acentelik sözleşmesinin denkleştirme talep edecek şekilde sona ermiş olması, 2-Acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkilin, acentenin çabasıyla oluşturulan yeni müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam etmesi, 3-Sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle acentenin, müvekkiline devrettiği yeni müşteri çevresinden gelir elde etme imkanını kaybetmiş olması, 4-Acenteye denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun (hakkaniyetin bir gereği) olması ( Özge Ayan, Acentenin Denkleştirme Talep Hakkı, Seçkin Yayınları, Ankara 2008, s. 146 vd; Arslan Kaya, Ticaret Kanunu Şerhi- Birinci Kitap Ticari İşletme- Yedinci Kısım-Acentelik, 2. Basım, İstanbul 2016, s.247 vd). Taraflar arasında 20 Mart 2008 tarihli Sözleşme Yapma Ve Prim Tahsil Etme Yetkisine Haiz Acentelik Sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafın 25/05/2017 tarihli yazıyla sözleşmenin 25/08/2017 tarihinde sonlandırılacağını bildirdiği, 06/09/2017 tarihli Noter kanalıyla azilname ve fesih ihbarnamesi göndererek sözleşmeyi sona erdirdiği, davalı tarafın “üretim yetersizliği ve hasar prim oranının olumsuz olması” nı sebep olarak gösterdiği, mahkememize 22/10/2018 tarihinde sunulan raporda; davacı … acentesinin farklı sigorta şirketlerinin acenteliklerini yapması haklı fesih olarak nitelenmiş ise de, davalı … şirketinin “üretim yetersizliği ve hasar prim oranının olumsuz olması” nı sebep olarak gösterdiğinden davacı … acentesinin farklı sigorta şirketlerinin acenteliklerini yapmasının haklı fesih olarak kabul edilemeyeceği, davacı acentenin 2017 yılında 2016 yılına göre 5.709,00-TL’lik performans artışı sağladığı, bu sebeple davalı tarafça “üretim yetersizliği ve hasar prim oranının olumsuz olması” nın fesih gerekçesi yapılması haksız olduğundan aranan dört şarttan birinci şart gerçekleşmiştir. Davalı süreç içerisinde yeni acente kurarak faaliyetine devam ettiğinden ikinci şartta gerçekleşmiştir. Acentelik sözleşmesinin sona ermiş olması nedeniyle davacı acente, davalıya devrettiği yeni müşteri çevresinden gelir elde etme imkanını kaybetmiştir, çünkü aynı sigorta şirketine poliçe kestirildiğinde daha fazla indirim alınmaktadır. Son olarak uzun yıllar davalı … şirketine acentelik yapılması sebebiyle denkleştirme ödenmesi hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından davacı tarafın denkleştirme tazminatı talep edebileceği, 05/07/2018 tarihli bilirkişi raporuyla bulunan ve 12/06/2019 tarihli bilirkişi raporuyla da yerinde ve kadr-i maruf tespit edilen denkleştirme tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
39.218,78 TL’nin 06/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 2.679,03-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan toplam 669,78-TLharçtan mahsubu ile eksik kalan 2.009,25-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 170,78-TL peşin harç ve 499,00-TL ıslah harcının toplamı 669,78-TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.882,82-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 5.100,00-TL bilirkişi ücreti ve 434,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 5.534,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.11/02/2020

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪