Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/796 E. 2019/50 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/796 Esas
KARAR NO : 2019/50

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin davalılardan … AŞ.nin 26 yıllık müşterisi olup bankanın … Şubesinde hesap sahibi olduğunu, müvekkilinin 2014 yılının Şubat ayından itibaren söz konusu banka hesabında taşınmazının satışında elde ettiği yüklü miktarda parayı tuttuğunu, iş bu tarihten sonra davalı bankanın bağlı kuruluşu mahiyetinde olan davalı … AŞ.çalışanları … ve … tarafından müvekkilinin ısrarla arandığını, davalı bankanın müvekkilinin banka hesap bilgileri ile iletişim bilgilerini davalı yatırım şirketi ile paylaşmış olmasının usule ve emredici yasa hükümlerine aykırı olduğunu, yatırım şirketi çalışanlarının ısrarlı aramalarının 2015 yılı ortalarına kadar sürdüğünü ve müvekkilinin en nihayetinde kandırıldığını, gerçek dışı beyanlarla kandırılan müvekkile davalılarca 10/06/2015 tarihinde davalı bankanın … Yatırım Merkezi nezdinde yatırım hesabı açıldığını ve müvekkilinin 90.000 USD karşılığı 240.000,00-TL miktarındaki parası bozularak sözde borsa ve yatırım alanında birkaç ay içerisinde tüketildiğini, bankanın müvekkilinin kayıplarının telafisi vaadiyle çok yüksek limitli krediler açtığını ve bu hesap sayaesinde çok daha yüksek limitli işlemler yapılmaya başlandığını, gerçek dışı beyanlarla kandırdıkları müvekkille ilgili yapılan işlemlerin tamamının zararla kapandığını, müvekkilinin eskiden ısrarla arayan banka çalışanlarının bu olaylardan sonra hiçbir şekilde müvekkilinin telefonlarına çıkmadıklarını, davalıların … ilkesine ve Medeni Yasanın 2.maddesi uyarınca dürüstlük ve iyi niyet kuralına aykırı davrandıklarını, davalı bankanın dava konusu iş ve işlemlere dahil olmasının açıkça yasakken dava konusu iş ve işlemlerin tamamının içerisinde aktif olarak yer aldığını ve tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakarı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL’nin 10/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen sorumlu davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ.vekilinin cevap dilekçesi özetle; müvekkil şirketin tüm işlemleri ve müşteri ile olan tüm yazışmaları belgeye, sözlü görüşme ve talimatları da kayda alınan SPK mevzuatına uygun uyan bir şirket olduğunu, davacının hise senedi piyasasında işlem yapmak amacıyla 14/09/2011 tarihinde Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza İşlem Çerçeve Sözleşmesi, Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildirim Formunu ve ekinde yer alan taahütname, rehin muvafakat yazısı, bireysel müşteriler için tanıma formu, olağanüstü formu imzaladığını, sözleşmenin tarihi dikkate alındığında bu tarih davanın bankadaki parasını muhafaza etmeye başlamasından yıllar öncesine ait olduğunu, davacıya 15/07/2015 ve 21/08/2015 tarihlerinde kredi sözleşmesini imzalamadan önce hisse senedi kredisi ve kredili işlemlerin risklerine ilişkin bilgilendirme yapıldığını, 21/08/2015 tarihinde ise davacıya ayrıca hisse senedi kredisi limitinin arttırılmasına yönelik yapılan görüşmede davacının limit artırımına onay verdiğini, davacının kredili hisse alım satım işlemlerinde sözleşmeler ile kendisine tanına bu limitleri kullandığını, kendi emir, talimat, icazet ve bizatihi kendi gerçekleştirdiği kredili hisse senedi alım satım işlemlerinde zarar edince oluşan kredi açığınında davacının mevduat hesabından karşılandığını, davacının bilgisi, icazeti veya onayı olmayan hisse senedi alım satım işlemi bulunmadığını, davacının olumsuz piyasa koşulları nedeniyle zarar etmeye başladığını ve kredili işlemlere girmiş olması nedeniyle taşınamaz hale gelerek hesabını zararla kapaymasına neden olduğunu, davacının imzalamış olduğu sözleşmenin 11.maddesinde sözlü emirlerin geçerliliği ve bağlayıcılığını kabul ettiğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ.vekilinin cevap dilekçesi özetle; müvekkil banka tarafından davacının hesabından gerçekleşen bir yatırım işlemi bulunmadığını, davacı ile diğer davalı … A.Ş. arasında Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza İşlem Çerçeve Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmede müvekkil bankanın taraf olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen … ve … isimli personellerde, müvekkil bankanın personeli olmadığını, dava konusu işlemlerinde davacı ile diğer davalı tarafından gerçekleştirildiğini ve talimatların diğer davalı tarafından alındığını, müvekkil bankaya husumet yöneltilemeyeceğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Görevli mahkemenin belirlenmesinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un dava konusu uyuşmazlık ile ilgili 3/1-k-1, 4/3, 73/1 ve 83/2 maddelerinde yer alan hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği,
3/1-l maddesinde; tüketici işleminin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği,
4/3.maddesinde; Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemeyeceği, bankaların, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği,
73/1.maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olduğu,
83/2.maddesinde; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; davacının bankanın gerçek kişi müşterisi olduğu, bu kapsamda taraflar arasındaki hukuki ilişkide davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H ÜK Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde talep halinde görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli mahkemesine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtaratına,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.29/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır