Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/708 E. 2020/219 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/708 Esas
KARAR NO : 2020/219
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkilinin davalının teşviki, yönlendirmesi ve vaatleri sonucu 24/04/2012 tarihinde Acentelik Sözleşmesi imzaladığını, iş bu sözleşme ile birlikte … Şubesini 24/04/2012 tarihinde devir aldığını ve 24/04/2012 – Kasım 2015 tarihleri arasında işlettiğini, sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafın yerine getirmediğini, müvekkilinin sözleşme süresince ve sonrasında defalarca karşı taraftan sabit giderlerin güncellenerek kendisine ödenmesini talep etmiş ise de sürekli reddedildiğini, müvekkiline güncellenmiş hali ile ödenmeyen bedeller nedeniyle mağdur olduğunu ve bu sebeple işi bırakmak zorunda kaldığını ve tüm bu nedenlerle sözleşme gereğince müvekkiline ödenmesi gereken ve her ay yükselen sabit giderlerin şimdilik 10.000,00 TL’sinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmede belirtildiği gibi altı aylık dönemler halinde güncellenmesinin yapılarak belirlenecek bedelin ödenmesi gerektiği tarihten itibaren ki en yüksek banka faiziyle davalı taraftan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkil şirket ile davacı arasında 24/02/2012 tarihinde imzalanmış olan sözleşme ile … Şubesi davacıya acente olarak devredilerek davacının işletmesine bırakıldığını, davacının ortada fesih için haklı bir neden olmamasına karşın 30/11/2015 tarihinde tamamen kendi isteği ile sağlık nedenleri gerekçesiyle acenteliği tek taraflı olarak feshettiğini, davacının bu beyanı ve talebi üzerine şube devir işlemleri yapılarak 30/11/2015 tarihinde şubenin devir alındığını, acenteliğin feshi üzerine müvekkil şirketin davacıdan olan alacağının tahsili amacıyla … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını ve alacağın tahsil edilmesi ile dosyanın infaz edildiğini, masraf güncellemelerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapıldığını, davacının iddialarının yersiz olduğunu, imzalanan sözleşmenin taraflara düşen hak ve yükümlülükleri tafsilatlı olarak düzenleyen bir acentelik sözleşmesi olduğunu, davacının acente işini kötü ifa ettiği için kendi hatası ve ihmali ve hatta ticari basiretsizliği sonucu zarara uğradığını, dolayısıyla acentelik sözleşmesi ve eklerinde açıkça yer alan hükümleri bilen davacının zarar etmesini masraf güncellemesi yapılmamasına dayandırma çabasının son derece mesnetsiz olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının acentelik sözleşmesi gereğince ödenmeyen sabit gider alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak; Acentelik Sözleşmesi, Ciro Devir Tutanağı ve masraf devir tutanağı, Acentelik Ek protokolü Cari Hesap Sözleşmesi, ticari defterler, bilgi ve belgeler ile bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan deliller ve dava dosyası kapsamında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde incelemede yapılarak tarafların alacak borç ilişkisi yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Mali Müşavir … tarafından sunulan 19/09/2018 tarihli raporu özetle; ”Davacının ve davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının 2015 yılı dönem sonu muhasebe kayıtlarında 0 (sıfır) TL olduğu davalıdan alacağı olmadığı, davalının 2016 yılı dönem sonu muhasebe kayıtlarında 110,86 TL olduğu davacıya borçlu olduğu, davacının 2012-2013-2014 yılları içinde davalı tarafından yansıtılan ve kendisinin karşıladığı giderlerinin toplamının davalıya toplamda kesilen aylık masraf tutarının altında kaldığı ve zarar etmediği, 2015 yılında ise artan giderlerden dolayı 15.071,70 TL zarar ettiği, tüm yıllar bir bütün olarak değerlendirilmek istenirse davacı lehine 55.744,52 TL olumlu fark olduğu, aylık kesilen ciroya bağlı hakediş komisyon faturalarında ve yansıtma faturalarında tarafların mutabık olarak faturaları düzenlediği ve muhasebe kayıtlarına aldıkları” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
Davacı vekilinin; 15/01/2019 tarihli bedel arttırım talepli ıslah dilekçesi sunarak müvekkili davacı için dava değerini 55.744,52 TL’ye çıkarttıklarını beyan ettiği ancak ıslah harcını yatırmadığı anlaşıldığından dava değeri 10.000,00-TL’de kalmıştır.
Mahkememizce tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Mali Müşavir …, Karayolu Taşımacılığı Uzmanı … ile Hukukçu Dr.Öğr.Üyesi … tarafından sunulan 06/02/2020 tarihli raporu özetle; ”Dava dosyasına sunulu 19/09/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı yanın davacı yana fazladan 55.744,52 TL masraf ödemesi yaptığı bu durumda davacı yanın ikame ettiği davadaki taleplerinin yerinde olmadığı, bununla birlikte davacı yanın 19/09/2018 tarihli raporun sonuç kısmını yanlış değerlendirerek 55.744,52 TL’lik tutarı eksik ödenen bedel olarak yorumladığı ve 15/01/2018 tarihli dilekçesi ile davasının 45.744,52 TL tutarında ıslah edilmesini talep ettiği, davalı tarafın sözleşmeye göre ödemesi gereken sabit masrafı güncellenmiş değeri ile davacı tarafa ödemiş olduğu, takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacı yanın sözleşmenin yapıldığı 24/04/2012 tarihinde sözleşmenin sona erdiği 30/11/2015 tarihine kadar güncellenmeyen masrafların enflasyon artışı oranında güncellenerek bu tutarın tespit edilmesi yönündeki talebi dikkate alındığında, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içerisinde sözleşmede yer verilen 17.207,00 TL’lik masraf tutarı üzerinden güncelleme farkının toplamda 27.795,09 TL olacağı, bilirkişi raporunda davacı yanın davalı yandan sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içerisinde fazladan 55.744,52 TL masraf tahsilatı yaptığı anlaşılmakla, güncellenmiş tutarlar üzerinden doğan 27.795,09 TL tutarındaki toplam farkın dikkate alınması halinde dahi, davacı yanın davalı yandan 27.949,43 TL fazla masraf tahsilatı yaptığı, bu anlamda davaya konu edebileceği bir alacaktan söz edilemeyeceği” kanaatiyle rapor tanzim etmişlerdir.
GEREKÇE :
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile dosya kapsamındaki tüm belge bilgiler ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğine göre; davacının, davalı şirketin 24/04/2012 – Kasım 2015 tarihleri arasında acenteliğini yaptığı, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle sebepsiz zenginleştiği iddiasıyla maddi tazminat talep ettiği görülmüştür. Sözleşme hükümlerinin irdelenmesi ve taraflar arasındaki işleyiş kapsamında yaptırılan heyet bilirkişi incelemesinde davacı tarafın alacaklı değil hatta davalı taraftan fazla tahsilat yaptığı tespit edildiğinden ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan toplam 170,78-TLharçtan mahsubu ile bakiye 116,38-TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince (ıslah harcı yatırılmadığından ıslah geçersiz kabul edilmiştir) hesaplanan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.10/03/2020

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪