Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/348 E. 2018/1273 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/348
KARAR NO : 2018/1273

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 12/04/2017
KARAR TARİHİ : 06/12/2018

Mahkememizde görülen İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı (Temlik eden) vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı banka ile müvekili ve … Ltd. Şti., … A.Ş., … Ltd. Şti., … İş Ortaklığı, …, …, … arasında 27.03.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde 4.000.000,00 USD üst limitli genel kredi ilişkisi kurulduğunu adı geçen şirketlerin ve şahısların her birinin “müşteri, müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak gösterildiğini, kurulan kredi ilişkisine teminat olması amacıyla kredi sözleşmesiyle aynı düzenleme tarihini içeren vadesi boş bırakılmış 4.000.000,00 USD tutarlı, kredi sözleşmesinde “müşteri, müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak yer alan firmaların ve kişilerin hem borçlu hem de avalist olarak gösterildikleri bir senet düzenlenerek banka tarafından alındığını,
… Ltd. Şti. ve … A.Ş. grup şirketlerince kredi geri ödemelerinin aksatılması üzerine borcun 22.10.2014 tarihli protokol ile yapılandırıldığını, ödenmediği belirlenen 253.020,00 TL’lik toplam borcun bir ödeme takvimine bağlandığını,
Davalı bankaca gönderilen 13.02.2017 tarihli ihtarname ile dayanak ilişki veya sözleşme belirtilmeden, toplam 289.370,18 TL üzerinden hesapların kat edildiğini ve müvekkiline bildirildiğini, bu ihtarnameye 21.02.2017 tarihinde cevap yazısı ile itiraz edildiğini, davalı bankanın … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında “kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile” takip başlattığını, ödeme emrinin ekinde “teminat senedi” fotokopisinin bulunduğunu, senedin düzenlenme tarihinden 5 sene sonra takibe konulduğunu,
müvekkili firma ve yine takipte borçlu olarak gösterilen … adına … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından İİK’nun 170/a/2. maddesi uyarınca şikayet başvurusunda bulunulduğunu
takip konusu senedin teminat senedi olması, TTK’nun 776/1/b maddesinde yer alan kayıtsız ve şartsız belirli bir ödeme vaadini taşımaması, yine 6102 sayılı Kanun’un 777/1. maddesi uyarınca bono sayılamayacağı gerekçesiyle; … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından başlatılan takipten dolayı ödenen 324.228,46 TL’nin ödeme tarihi olan 17/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 2/2.maddesi uyarınca Merkez Bankasınca kısa vadeli avanslar için uygulanan değişken faiz oranları üzerinden hesaplanacak tüm faizleri ile birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı tarafından, … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile borca ve takibe itiraz edilmiş olup davanın derdest olduğunu, işbu davanın sonucunun huzurdaki istirdat davasının neticesine tesir edeceğini, ilgili dosya sonuçlanıncaya kadar bekletici mesele yapılması gerektiğini, borç miktarı kambiyo senedi ile sabit olup, borcun ödenmeyen kısmı için takibin yapılmış olduğunu,
davacı tarafın takibe konu bonodaki imzalarına bir itirazı olmamakla borçları olmadığı yönündeki ve sair itirazlarını İİK’nun 169-a/1. maddesinde belirtilen nitelikte belgelerle ispat etmesi gerektiğini, bononun diğer borçluları tarafından itiraz edilmemiş olup, diğer borçlularda hakkında takibin kesinleştiğini, davacının aynı zamanda avalist olduğunu ve TTK 702.maddesi gereğince taahhüt altına girdiği kişi gibi sorumlu olduğunu, takip konusu bono incelendiğinde TTK 776.maddesinde açıklanan tüm unsurlara havi bir bono olduğunu ve kambiyo senedi niteliği taşıdığını, ayrıca davacı tarafın bononun boş olarak verildiği iddialarının doğru olmadığını, takibe konu bononun üzerinde teminat senedi olduğu yönünde bir ibare bulunmadığını, bir bononun teminat senedi sayılabilmesi için senedin üzerindeki teminat senedi olduğunun yazılı olması dahi hangi ilişkinin teminatı olduğu açıkça belirtilmediği sürece bononun kambiyo senedi vasfına ve özel takibe engel olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Dava; İİK 72 maddesi gereğince açılan istirdat istemine ilişkindir.
Tarafların bildirdiği delilrler toplanmıştır. … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, … İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyası, taraf şirketlerin ticaret sicil kayıtları, genel kredi sözleşmesi, kat ihtarı,senet fotokopisi, davaya konu davacı alacağının temliğine ilişkin 03/09/2018 tarihli alacağın temliği başlıklı temlik belgesi alınmıştır.
İncelenen bono-senedin arkasında yada ön yüzünde teminat olarak verildiğine ilişkin herhangibir kayıt bulunmadığı görülmüştür.
Bilirkişiler icracı bilirkişi …, bankacı … ve icra hukukçusu Doç. Dr. … nin 03/09/2018 tarihli raporu alınmıştır.
Raporda özetle; ” Takibe konu edilen bononun keşide tarihi ile, genel kredi sözleşmesinin tanzim tarihinin ve yine bonoda yazılı bedel ile kredi sözleşmesinde üst sınır olarak belirlenen bedelin aynı olduğu, bunun yanı sıra davalı bankanın nakdi ve gayri nakdi kredi alacağına dayanarak 289.370,18 TL borcun ödenmesi için ihtarname çektikten 7 gün sonra 289.871,00 TL üzerinden nakdi ve gayri nakdi kredi alacağı iddiası yerine 27.03.2012 keşide tarihli bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, takibe konu bonoların teminat bonosu niteliğinde olduğunu gösteren birçok emare bulunduğunun görülmekte olduğu, … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu alacağın 28.10.2014 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti.’ye Fon Teverruk İşlemi adıyla kullandırılan yapılandırma kredisinden kaynaklandığı, her ne kadar 22.10.2014 tarihinde düzenlenen Yapılandırma Protokolü’nde ve sonrasında 23.10.2014 tarihinde düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesi’nde davacı … A.Ş.’nin imzası bulunmamakla birlikte, 28.10.2014 tarihinde Fon Teverruk işteki ile dava dışı şirkete kullandırılan 249.776,20 TL’lik 302 Proje no.lu yapılandırma kredisinin tamamı ile 27.03.2012 tarihli kredi sözleşmesinin yürürlükte bulunduğu 20,05.2014 tarihinde kullandırılan 300 Proje No.lu kredinin gecikmiş taksitleri ile kalan anapara borcunun yapılandırıldığı, ayrıca imzalanan 22.10.2014 tarihli Yapılandırma Protokolü’nün 3. maddesinde “…Taraflar, Borçluların Bankaya olan borçlarının, işbu protokol ile varılan mutabakat gereğince aşağıdaki şartlar tahtında yapılandırılması ve yapılandırma sonucunda ekli ödeme planına uygun olarak ödenip tasfiye edilmesi hususunda mutabıktırlar. Borçluların Bankaya olan toplam borcu, hiçbir biçimde alacağın tecdidi anlamına gelmemek üzere işbu protokolde mutabık kalınan ahkam ve ekli ödeme planındaki vade ve miktarlarda ödenmesi kayıt ve şartıyla taksitlendirilip … ödenecek/tahsil edilecektir” denilerek, yapılandırmanın, borcun yenilenmesi mahiyeti taşımadığının belirtildiği, davacının alacağının dayanağını oluşturan kredinin yeni bir kredi olmadığı; borcun, 27.03.2012 tarihli 4.000.000,00 USD tutarlı sözleşmeden doğmuş olduğu, bu sebeple 27.03.2012 tarihli sözleşmede hem “Müşteri”, hem de “Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil” olarak imzası bulunan davacı … A.Ş.’nin, kefalet limiti içinde kalan dava dışı asıl borçlu şirkete ait bahse konu borçtan sorumlu tutulabileceği; Sayın Mahkemenizce tarafımızca yapılan değerlendirmeye itibar edilmesi halinde, davacı tarafından İstanbul İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına ödenen 324.228,46 TL’lik tutarın, davacı kefilin, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu ilkesi kapsamında yapılan bir ödeme olduğu ” nun bildirildiği anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporu karara esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Karara esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntısı ile açıklandığı üzere; Davalı bankanın …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında başlattığı icra takibinin dayanağının davaya konu 23/01/2017 vadeli 27/03/2012 düzenleme tarihli 4.000.000 USD bedeli bono olduğu, bononun incelenmesinde davacı temlik eden şirketin avalist olarak bonoyu imzaladığı,
İstirdat talebine konu borcun davacı şirketin asıl borçlu olarak imza koyduğu 27.03.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğduğu, takibin dayanağı olan bononunda bu genel kredi sözleşmesi nedeniyle düzenlendiği, davacının bono borcundan genel kredi sözleşmesi limiti dahilinde sorumlu olduğu, genel kredi borçlusu olan davacı ve diğer borçluların 22.10.2014 tarihli Yapılandırma Protokolü’nün koşullarını yerine getirmemesi üzerine 13.02.2017 tarihli ihtarname ile genel kredi hesabının kat edildiği, muaccel hale gelen alacağın tahsili için bono icraya konularak tahsilata geçildiği, yapılan ödemenin genel kredi sözleşmesinin tahsilatı kapsamında olduğu, yapılan ödemelerin genel kredisi borçlarından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla mahsup edildiği anlaşılmıştır.
Bononun teminat bonosu olduğu yolunda davacı iddiaları değerlendirildiğinde; bağıtlanan sözleşmede yada bononun arkasında yazılı bir kayıt olmadığı, davacının bononun teminat için alındığını gösterir yazılı bir belge ibraz edemediği bu nedenle iddianın ispatlanamadığı sabit bulunmuştur.
Mahkememizce ispat edilemeyen davacı iddiaları nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HÜKÜM /
1-Sabit olmayan davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu hükümlerine göre alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 5.537,02 TL harçtan mahsup edilerek 5.501,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 25.403,71 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/12/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …