Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/242 E. 2018/1333 K. 14.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/242
KARAR NO : 2018/1333

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2017
KARAR TARİHİ : 14/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ltd. Şti., davalı … Ltd. Şti. arasındaki ürün satışından kaynaklı bakiye alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğü … e. sayılı icra takibi başlattıklarını, Davalının icra dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, Davalı itirazlarında müvekkil şirkete borcu bulunmadığını ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiğini, Müvekkili Şirket TTK 1530/4 maddesinde belirtildiği şekilde ve zaman sürecinde alacağına faiz işletmek hakkına sahip olduğunu, 6102 sayılı 1530/4-a maddesi; “…4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır: a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. …” hükmü gereği faiz işlettiğini ve takipten sonra faiz talep ettiğini, Davalının müvekkil şirketin yasal hakkına haksız ve hukuksuz şekilde itiraz ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Davanın kabulü ile … icra Müdürlüğü’nün … e. sayılı icra dosyasına yapılan tüm itirazların iptali ile takibin devamına, Davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili şirketten bir alacağı olmadığından yapılan icra takibine itiraz ettiklerini, Kabul anlamına da gelmemek üzere, tarafların ticari defterlerinde yapılacak incelemelerden de şayet davacı yanın bir alacağı ortaya çıkacak olursa da bu miktar davacı yanın takip yapmış olduğu miktar kadar olmadığını, Bu nedenle yapılan takipteki borca itiraz edildiğini, Yapılan takipte borçla birlikte faize de itiraz ettiklerini, Davacının dava dilekçesinde müvekkil şirketin TTK 1530/4 maddesine göre temerrüde düştüğünden faiz de ödemek zorunda olduğunu iddia ettiğini, taraflar her ne kadar birbirlerine fatura kesmekte iseler de esas çalışma şekilleri cari hesap şeklinde olduğunu, Tarafların defter ve belgelerinde de görüleceği üzere taraflar cari hesap şeklinde çalışmakta, kesilen fatura ve belgelerin bedelleri cari hesap şeklinde peyder pey ödendiğini, Yani, davacının kesmiş olduğu her fatura tek başına ödemeye konu olmadığını, Zaten davacının da yapmış olduğu takipte hangi faturaya dayalı bir alacak olduğunu belirtmeden alacak sebebine “bakiye fatura bedeli” şeklinde yazarak belirli somut bir fatura alacağından bahsetmediğini, Bu nedenle cari hesap alacağına dayanan fatura alacağına fatura tarihinden değil, ancak takibin müvekkil şirkete tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz işletilebileceğini, Bu nedenle davacının fatura tarihinden itibaren faiz talep etmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davacının davasının reddine, alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava İİK 67 ve devamı maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali istemidir.
Dava, davalıya verilen reklam hizmet nedeni ile düzenlenen fatura bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.
Delil olarak; icra dosyası, fatura ve cari hesap kayıtları, ticari defter kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 91.023,90-TL asıl alacak, 36.885,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 127.909,15-TL alacağın tahsili amacıyla 30/01/2017 tarihinde 1 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 20/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 24/02/2017 tarihine borca itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi ile dava, cevap, ibraz edilen deliller tarafların ticari defter kayıt ve belgeleri, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak davacının davalıdan alacağı olup olmadığı varsa miktarının ve faizin belirlenmesine karar verildiği, Muhasebe Finans Uzmanı Bilirkişi … tarafından sunulan 26/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; incelenen davacı şirkete ait 2013-2014 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 31.01.2017 takip tarihi itibarıyla davalı yandan 91.023,90 TL alacaklı göründüğü, Davalı yan incelemeye gelmeyip ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davalı ticari defterleri üzerinde davacı yan alacağının varlığı yönünden herhangi bir tespit ve değerlendirme yapma imkanının bulunmadığı, davacı yanın TTK nun 1530/4 maddesine dayalı olarak takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, anılan kanun maddesinde bir sözleşmenin varlığına affedilmekte olup, dava dosyasında taraflar arasında akdedilen bir sözleşme mevcut olmayıp dolayısı ile bu sözleşme kapsamında düzenlenmiş faturalardan bahsedilemeyeceğinden ayrıca dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarnameye de rastlanmadığından davanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında ki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından keşide edilen …, …, …, …, … ve …, numaralı faturaların ve fatura muhteviyatlarıyla uygun sevk irsaliyelerinin dosya kapsamına sunulduğu, …, …, … ve … numaralı sevk irsaliyelerinin teslim alan kısmında … imzası olduğu, … ve … numaralı sevk irsaliyelerinin “teslim alan” kısımlarının bulunmadığı , davalı Takibe konu edilen tutarın, cari hesap işleyişi gereği, sondan geriye doğru cari hesapta yer alan fatura alacağından kaynaklandığından takip alacağının, 31.05.2013 tarih, … numaralı 957.426,04 TL tutarındaki fatura bakiyesinden kaynaklandığı, söz konusu faturaya ait 27.05.2013 tarih … numaralı sevk irsaliyesinin “teslim alan” kısmında isim ve imzanın yer aldığı, gelen SGK yazı cevabı ile davalı ve davalının grup şirketlerinde sigortalı çalışanı olan … imzası ile teslim edildiği anlaşılmakla fatura muhteviyatı ürünlerin davalıya teslim edildiği, bu durumda davacının bu faturadan bakiye alacağını talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Davalı tarafından davacı adına düzenlenen …, …, …, … numaralı faturaların “konut satışı” faturaları oldukları, davalının bir kısım borcunu daire teslimi ile ödediği ve davacının fatura bedellerini, cari hesap bakiyesinden mahsup ettiği ve takip konusu alacak ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince talebe dayanak gösterilen TTK 1530’un ilgili maddeleri şu şekilde düzenlenmiş olup;
1530/2. Madde: “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer. ”
1530/3. Madde: “Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır. ”
1530/4. Madde: “Sözleşmede ödeme günü veva süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda…”
Taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmamakta olup, davalının 1530/4a-b maddeleri uyarınca temerrüde düşmesi söz konusu olmadığı ve davalı adına takip öncesi keşide edilen ayrıca bir ihtar bulunmadığından temerrütün takip ile başladığı kanaatine varılmışır.
Anılan durum karşısında takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği hususu da göz önünde bulundurularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile ….İcra Müdürlüğüne ait … E sayılı takip dosyasıyla başlatılan takibe yönelik itirazın kısmen iptali ile takibin 91.023,90 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına (yıllık %9-75 i geçmemek kaydıyla),
3-Davalının likid ve muaccel alacağa itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla alacağın %20 oranı olan 18.204,78 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.217,84- TL. Harçtan peşin alınan 1.544,82-TL. harcın mahsubu ile bakiye 4.673,02-TL. harcın davalıdan tahisili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 10.031,91-TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 4.407,38- TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 1.576,22-TL ilk gider, 99,20-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 750-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.425,42-TL. yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 2.180,54-TL sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
8-HMK 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır