Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1047 E. 2020/542 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1047 Esas
KARAR NO : 2020/542
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2017
KARAR TARİHİ : 06/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 01/07/2014 tarihinde Hizmet Sağlayıcı Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamı dahilinde müvekkil şirketin çeşitli hizmetler verdiğini ve çeşitli müşteriler ile iş ilişkisi kurduğunu, davalı şirketin basiretsiz ve kötü niyetli davranışları ile sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu sebeple müvekkil şirketin zararının meydana geldiğini ve kârdan mahrum kaldığını, müvekkil şirketin uğramış olduğu zararının karşılanması ile yıllık kârı ve her türlü maddi manevi tazminatın ödenmesi için davalı şirkete …. Noterliği’nin 23/10/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamenin keşide edildiğini, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete …. Noterliği’nin 10/11/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap verilmiş ise de davalı şirketin sözleşmeye ve hukuka aykırı eylemlerine hiçbir açıklama getirmediğini ve tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500 USD’lik maddi tazminatın 23/10/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4.a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı olan %10 faiz ile davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında 01/07/2014 tarihinde 01/07/2016 tarihine kadar geçerli olacak şekilde Hizmet Sağlayıcı Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında davacının müvekkilinin sunduğu tüm ürün ve hizmetlerin satışını yapmaya ve aracılık etmeye ilişkin hizmet sağlayacağını, sözleşmenin usulünce ifa edildiğini ve sözleşmenin süresini düzenleyen 3. Madde uyarınca 01/07/2016 tarihinde sona erdiğini, müvekkil şirketin 29/12/2017 tarihli ve …’ne 03/01/2018 tarihinde tescil ettirilmiş genel kurul kararı ile tasfiyeye girme kararı aldığını, taraflar arasında münhasır nitelikli bir ilişki bulunmadığını, davacıya herhangi bir şekilde münhasır hak ya da yetki verilmediğini, diğer taraftan müvekkilinin de ürün ve hizmetlerini münhasıran davacı aracılığıyla satmadığını, sözleşme uyarınca davacıya hak edilen tüm komisyonların ve diğer sair alacakların ödendiğini, sözleşmenin 4.1. maddesi uyarınca sözleşme aynı zamanda TTK.nun madde 87 tahtında bir Cari Hesap Sözleşmesi hükmünde olduğunu ve cari hesabın müvekkil nezdinde tutulacağını, davacıya ilişkin olarak tutulan cari hesaplarda da davacının hiç bir alacağı bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme tahtındaki tüm taşıma yükümlülüklerini eksiksiz olarak ifa ettiğini, bu yüzden sözleşme sonrası dönemde davalının herhangi bir sözleşmeye dayanmayan, münferit işlemlerinin de sonra ermesi nedeniyle daha fazla kâr edememiş olmasının müvekkilinin hukuka aykırı hareket ettiği anlamına geldiğini, davacının Türk şirketi olduğundan USD cinsinden kâr kaybı talep edemeyeceğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının edimini yerine getirmediğinden bahisle davacının uğradığı zarardan dolayı davalıdan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak; Hizmet Sağlayıcı Sözleşmesi, ihtarnameler, cari hesaplar, tasfiye evrakları, iddialar, savunmalar, bilgi ve belgeler ile bilirkişi incelemesine dayanılmış olup gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda kusur, hesap ve sorumluluk yönünden bilirkişi heyet raporu alınmasına karar verilmiş olup, Ticaret Hukukçusu bilirkişi Dr.Öğr.Üyesi …, SMMM bilirkişi … ve Makine Yüksek Mühendisi Taşımacılık/Nakliye CMR Uzmanı bilirkişi … tarafından hazırlanan 21/06/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu özetle; ”Davacı ile davalı arasında acentelik sözleşmesinin mevcut olduğu, taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin kural olarak 01/07/2016 tarihinde sona ereceği, taraflar arasındaki sözleşmenin uygulanmaya devam edilmemesi sebebiyle 01/07/2016 tarihinde sona erdiği varsayımında davacının davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiası ve buna bağlı kâr mahrumiyeti talebinin yerinde olmayacağı, sözleşme süresinin dolmasıyla sözleşmenin sona ereceği, dolayısıyla davalıya kusur atfedilmesinin ve davacının da sözleşmenin süresinde sona ermesiyle zarara uğramasının mümkün olmayacağı, sözleşmenin 2 yıllık sürenin sona ermesi akabinde taraflarca uygulanmaya devam edilerek belirsiz süreli hale geldiği varsayımında ise tarafların yükümlülüklerine uygun hareket edip etmediği ve davacının talep ettiği zararın mevcut olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, incelenen davacı ticari defterlerinde ticari ilişkinin 2014 yılından dolayısıyla davaya konu edilen sözleşmenin akdedildiği tarihten de önceye dayandığı, bu anlamda davacı yanın davalı yan ile sözleşme harici iş ve işlemlerinin de mevcut olduğu anlaşıldığından sunulan muavin hesap ekstresinden davacı yanın münhasıran davaya konu sözleşme çerçevesinde davalı ile gerçekleştirdiği iş ve işlemlerin ve buna dayalı olarak sözleşmede yer verildiği şekli ile tahakkuk ettirdiği komisyon faturalarının tespitinin mümkün olmadığı, bu hususun tespit edilebilmesi için davacı yanın 01/07/2014 tarihli sözleşmeye münhasıran yapılan iş ve işlemleri ayrıca tasnif ederek bu işler karşılığında keşide edilen komisyon faturalarında yer alan tutarları da tevsik edici belgeler ile birlikte sunması, buna göre sözleşme çerçevesindeki iş ve işlemlerle sınırlı olmak üzere elde ettiği kazancı ortaya koyması gerektiği, zira incelemeye sunulan muavin hesap ekstrelerine göre taraflar arasındaki ilişkinin sözleşmenin normal hitam tarihi olan 01/07/2016 tarihinden sonra da devam ettiği, son işlemin 10/08/2017 tarihli olduğu anlaşılmakla, bu ilişkinin sözleşme şartları çerçevesinde mi yoksa sözleşmenin akdedildiği tarihten önce mevcut olan ilişki çerçevesinde mi devam ettiğinin tespit edilmesinin bu aşamada mümkün bulunmadığı” kanaatiyle rapor tanzim etmişlerdir.
Mahkememizce tarafların itirazları doğrultusunda yeniden bilirkişi heyet raporu alınmasına karar verilmiş olup, Ticaret Hukukçusu bilirkişi Dr. … , Borçlar Hukukçusu bilirkişi Prof.Dr. … , SMMM bilirkişi … ve Finans Uzmanı/Bankacı bilirkişi … tarafından hazırlanan 01/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporu özetle; ”Davacı şirketin 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK.hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği, davacı şirketin 2017 yılına ait ticari defterlerinin TTK.hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, davalı şirketin 2014 yılına ait ticari defterlerinin TTK.hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği, davalı şirketin 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK.hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, davalının sözleşmeye aykırı eylemlerinden kaynaklı ticari ilişkilerinin zedelenmesi sebebiyle zarara uğradığı konusunda dosyada herhangi bir belge olmadığından takdirin mahkemeye ait olduğu, davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın belirlenemeyeceği” kanaatiyle rapor tanzim etmişlerdir.
GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ile alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında “Hizmet Sağlayıcı Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin 01/07/2014 tarihinde imzalanıp iki yıl süreyle yürürlükte olduğu, sözleşme öncesi de taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafın 23/10/2017 tarihinde ihtarname çekerek kârından mahrum kaldığından bahisle 900.000 USD istediği, davacı tarafın zararını tam olarak neye dayandırdığının anlaşılamadığı, taraflar arasında cari hesaba dayalı bir alacak talebinin bulunmadığı, davacı tarafın 2017 yılı toplam cirosunun 1.138.205 USD olmasına rağmen davalı tarafla ilişkisine istinaden talep ettiği 900.000 USD kâr mahrumiyetinin bilançosuna uygun olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme 01/07/2016 tarihinde sona erdiğinden ve devamı yönünde de tarafların iradesi bulunmadığından davacı tarafın 01/07/2016 tarihinden sonrası için kâr mahrumiyeti talep etmesi ve zararını da ispat edememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 167,96-TL harçtan mahsubu ile bakiye 113,56-TL harcın kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/10/2020

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪