Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/518 E. 2019/121 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/518 Esas
KARAR NO : 2019/121

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2016
KARAR TARİHİ : 12/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 31/01/2012 tarihinde Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4 nolu maddesine istinaden 31/01/2017 tarihinde sözleşmenin bitiş tarihi olarak kararlaştırıldığını, davalı şirketin ”Fesih” başlıklı maddeyi ihlal ederek sözleşmeyi zamanından önce fesih ettiğini ve müvekkil tarafından davalı şirkete 03/06/2015 tarihli 12.017,12-TL’lik sözleşme fesih faturası (cezai şart tazminatı) ve 31/05/2015 tarihli 477,65-TL, 03/06/2015 tarihli 3.796,44-TL, 24/07/2015 tarihli 525,45-TL’lik faturalar düzenlendiğini ve iş bu fatura bedellerinin davalı şirketçe ödenmediğini, müvekkil şirketin alacağının tahsili amacıyla … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının 31/05/2015 tarihli 477,65-TL’lik borç kısmını kabul edip bu bedele tekabül eden icra harç ve yasal vekalet ücretini dosyaya itiraz süresi içinde ödediğini, borcun kalan kısmının tamamına itirazda bulunduğunu fakat dosyaya borçlu olmadığına dair herhangi bir evrak ibraz etmediğini, davalının haksız ve mesnetsiz olarak yaptığı itiraz sonucunda takibin durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin müvekkil davacının alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; taraflar arasındaki ilişkide müvekkilinin tüketici konumunda olduğundan davacının davasının yetkisiz mahkemede açtığından yetkili mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davacının hakim ve baskın konumunu kullanarak tek taraflı olarak hazırladığı matbu bir sözleşme olduğunu, sözleşme koşullarının tartışılmadığını ve müvekkiline tartışma imkanı tanınmadığını, Genel İşlem Koşullarını taşıyan ve okunamayan sözleşmenin müvekkil aleyhine olan ve müvekkil tarafından imzalatılan şartların TBK.nun 21.maddesine göre geçersiz ve yasa hükmü gereği yazılmamış sayılması gerektiğini, sözleşmenin 6 nolu maddesi olan ”Fesih” başıklı bölümde ”taraflardan herhangi birinin sözleşme ile yüklenmiş olduğu edinimlere uymaması durumunda diğer tarafın sözleşmeyi 3 ay önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesih etme hakkına sahip olduğunu” beyan etmesine rağmen bu hükme uymadığını ve sözleşmeye aykırı hareket ederek müvekkiline herhangi bir bildirim yapmadan sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından feshedilmediğini, müvekkilinin sadır bir fesih beyanının olmadığını, müvekkilinin davacı şirketten uzun zamandır yakıt alarak üzerine düşen tüm edinimlerini ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve yakıt alımına ilişkin tüm ödemelerini zamanında davacıya yaptığını, davacının sözleşme gereği edinimlerini yerine getirmeyerek sisteme dahil olmayan veya satılması veya sair nedenlerle sistemden çıkan araçlar için haksız taleplerde bulunarak sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu hususta davacının müvekkil şirkete bilgi ve belge vermekten kaçınarak ”sözleşmeye göre ödemeniz gerek” diyerek kötü niyetli olduğunu, davacının cezai şart tazminatını hangi araçlar ve neye göre tanzim edildiğinin belli olmadığını, sistemde aktif olan araçlar için cezai şart uygulanabileceğini, sisteme giren ve çıkan tüm araçlar için cezai şart uygulanacağına ilişkin sözleşmede herhangi bir hükmün olmadığını, davaya konu diğer 03/06/2015 ve 24/07/2015 tarihli fatura içerikleri davacı tarafından hangi araçlara ilişkin olduğu, bu araçların hangi tarihte sisteme alınıp hangi tarihte ve ne sebeple çıkarıldığı, servis faturasının ne anlama geldiği ve ne tür bir servis hizmeti verildiği açıklanmadığından haklı olarak itiraz ettiklerini, temerrüt oluşmadığından davacının faiz talebinin haksız olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, talebinde haksız olan davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK. 67 ve devamı maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali istemidir.
Dava, davacının davalı taraftan fatura alacakları bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.
Delil olarak; icra dosyası, fatura ve cari hesap kayıtları, ticari defter kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 477,65-TL fatura ve 20,48-TL faiz, 3.796,44-TL fatura ve 162,77-TL faiz, 12.017,12-TL fatura ve 515,23-TL faiz, 525,45-TL fatura alacağı toplamı 17.515,14-TL’nin tahsili amacıyla 21/12/2015 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 23/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 29/12/2015 tarihinde takibe konu faturalardan 477,65-TL yi kabul edip icra harç ve yasal vekalet ücretini ödedikleri, takibe konu diğer fatura borçlarına, işlemiş faize, faiz oranlarına, takip sonrası için talep edilen faize ve faiz oranları ile tüm ferilere itiraz ettiği, davalı borçlunun itirazının süresinde olduğu görülmüştür.
Ticari defterler üzerinde mali müşavir bilirkişi …’a yaptırılan inceleme sonucu alınan 24/04/2018 tarihli rapor özetle; davacının davalı müşterisinden 18.12.2015 takip tarihi itibarıyla 477,65-TL asıl alacak ve 20,48-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 498,13-TL takip alacağı olduğunu, davacının sözleşmenin akdedildiği tarihten itibaren taşıt tanıma sistemine dahil ettiği davalı araçlarının, taşıt tanıma sisteminden; … monteli araçlarda 2 yıl, … monteli araçlarda ise 1 yıldan önce satış vb. nedenlerle sistemden çıkışının yapıldığını veya davalının …’li araçlarının 3 ay süre yakıt almadığı hususunun tespitini içeren yasal kayıtları ile birlikte davalıya yapılmış herhangi bir bildirimi olmadığından, davacının tanzim ettiği 12.017,12-TL tutarında cezai şart, 3.796,44-TL tutarında servis bedeli ile 525,45-TL Haziran/2015 faiz bedeli faturalarından kaynaklı bir alacağı bulunmadığı sonucuna varmıştır.
Davacı vekilinin itirazları üzerine mahkememizce dava dosyası ve ilgili kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı alacağının varlığı, miktarının hesaplanması ile uygulanan faiz yönünden mali müşavir ve sektör bilirkişilerinden rapor alınmasına karar verildiği, dosyaya Mali Müşavir Bilirkişi … ve Akaryakıt Sektörü Uzman Bilirkişisi … tarafından sunulan 02/01/2019 tarihli rapor özetle; ”Mali yönden yapılan incelemede; Davacı tarafından dava dosyasına ibraz edilen 03/06/2015 tarihli 3.796,44-TL, 03/06/2015 tarihli 12.017,12-TL ve 24/07/2015 tarihli 525,45-TL tutarlı faturaların davalı şirketin muhasebe kayıtlarına işlenmediği sadece takibe konu faturalardan 477,65-TL tutarlı fatura için icra müdürlüğüne 740,89-TL ödeme yaptığı ancak bu ödemeyi muhasebe kayıtlarına işlemediği ve bu sebeple 2015 yılı dönem sonu bakiyesinde davacıya defter kayıtlarında 477,65-TL borçlu gözüktüğü, takibe konu faturaların davacı şirketin muhasebe kayıtlarına işlendiği ve takip tarihinde davalıdan 16.816,66-TL alacaklı ve davalı tarafından yatırılan 477,65-TL tutarlı faturaya karşılık yatırılan 709,61-TL tutarının muhasebe kayıtlarına işlendiği ve 2015 yılı dönem sonu muhasebe kayıtlarında davalıdan 16.107,05-TL tutarda alacaklı gözüktüğü,
Sektörel yönden yapılan incelemede; Sözleşmede araçlara takılan kimlik ünitesinin hangisi olduğu (TKÜ, AH veya AA) anlaşılamadığını, bu nedenle montaj cihaz cezasının sözleşmeye göre hesaplanamadığını, sözleşmede kaç araçla sisteme girildiği veya asgari araç taahhüdü bulunmadığını, sisteme kaç araçla girildiği belirtilmediği için cezai şart olan … takılı olan araç başına 200 Abd doları hesabı yapılamadığını, sözleşmenin matbu sözleşme olduğu 100 aracı olan bir şirkete veya 1 aracı olan şirkete de aynı sözleşmenin hazırlandığının anlaşıldığını, madde 2.8’de olan araçların sistemden 2 yıldan önce çıkması durumunda (%20 hariç) denildiğini fakat yine araç sayısı belirtilmediği için rakamın havada kaldığını, sisteme dahil edilen araçların çıkması durumunda buna aracın satılması, çalınması, aracın değiştirilmesi de dahil cezai şart uygulanmasının ticari teammülere ters olduğu” kanaatiyle rapor etmişlerdir.
GEREKÇE:
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 31.01.2012 tarihli Taşıt Tanıma Sistemi sözleşmesi akdedilmiştir, sözleşme çok küçük puntoyla yazıldığı için çoğu kısmı tam okunamamaktadır, davacı taraf sözleşmeyi davalı tarafın süresinden önce feshettiğini iddia etmiş ancak buna ilişkin belge sunmamıştır. Davacı taraf dört adet fatura tanzim edip icra takibine koymuş, davalı taraf faturalardan yakıt bedeline ilişkin olanı ödemiş diğer faturalara itiraz etmiştir. Davacı tarafın itiraza uğrayan faturaları Diğer Servis Bedeli Servis Faturası, Cezai Şart Tazminatı Sözleşme Fesih Faturası ve Haziran 2015 Faiz Bedeli Faturası’dır. Sözleşmeden araçlara takılan kimlik ünitesinin hangisi olduğu (TKÜ, AH veya AA) anlaşılamadığından montaj cihaz cezası hesaplanamamıştır yine sözleşmede kaç araçla sisteme girildiği veya asgari araç taahhüdü bulunmadığından cezai şart hesabı yapılamamaktadır ayrıca sistemden 2 yıldan önce çıkılması durumunda filonun %20’si hariç bir yaptırım öngörülmekte ancak araç sayısı belirtilmediğinden hesaplama yapılamamaktadır. Davacı taraf, sözleşmenin davalı taraf tarafından haksız olarak feshedildiğini ispat edememiştir hatta sözleşmenin feshedildiğine ilişkin de bir belge yoktur kaldı ki itiraza uğrayan faturaların sözleşmeye göre nasıl tanzim edildiği de belli değildir, sözleşme kapsamında açık olmayan hükümler vardır ve hesaplama yapılmasına engel olmaktadır, alınan her iki bilirkişi raporu da davacı tarafın itiraza uğrayan tanzim ettiği faturalardan dolayı alacağının olmadığı yönündedir. Davacı taraf davasını ispat edemediğinden davanın reddine, taraflar arasında bir sözleşme bulunduğundan ve davacı tarafın iddiaları yargılamayı gerektirir bulunduğundan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 44,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 203,38-TL harçtan mahsubu ile bakiye 158,98-TL harcın kararın keisnleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.12/02/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır