Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/283 E. 2018/1275 K. 07.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/283
KARAR NO : 2018/1275

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2014
KARAR TARİHİ : 07/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/03/2009 tarihli taraflar arasında imzalanan protokol başlıklı adi yazılı sözleşme gereği müvekkilinin … Cad. … karşısı, … İstanbul adresinde bulunan … pafta … parsel no adresinde kayıtlı akaryakıt istasyonunu demirbaşları ile birlikte davalı tarafa devir ile karşılığında, 1.500.000-TL değerde olduğu beyan edilen … Cad. … Ap. Ardesinde bulunan depolu dükkan olarak nitelendirilen tapunun … ada, … parsel numarasında 1 ve 2 nolu bağımsız bölüm olarak kayıtlı gayrimenkulün devri ve başkaca gayrimenkullerin devrini ve bir miktar nakit ödemenin yapılmasının taahhüt edildiğini, sözleşme gereği müvekkiline devredilen … ’deki gayrimenkulun ayıplı olması sebebiyle dava açma gereğinin hasıl olduğunu, gayrimenkulü devir aldıktan sonra belediyede rutin işlemleri icra ederken devir aldığı gayrimenkul hakkında “yıkım kararı ” olduğunu gördüğünü, Gayrimenkulün değerinin sözleşme tarihindeki değerin 1.500.000.-TL olmayıp çok daha düşük bir değerde, ederinin en fazla 300-400 bin TL civarında olduğunun anlaşılması üzerine davalı tarafa … Noterliği 09.03.2010 tarihli ve … yevmiye numaralı bir ihtarname keşide edilerek taahhüt edilen gayrimenkullerin ayıplı olduğunun anlaşıldığını, gayrimenkulün devir edildiği 26.03.2009 tarihteki gerçek satış ve kiralanma değerinin tespiti ile protokolde taahhüt edilen bedel olan 1.500.000. TL bedel ile devir tarihi arasındaki gerçek değer arasındaki fark yönünden şimdilik 5.000.-TL nin ihtar tarihinden itibaren temerrüt faiziyle müvekkiline ödenmesine, gerçek değer ile taahhüt edilen 1,500.000.-TL arasındaki fahiş fark nedeni ile müvekkilinin yoksun kaldığı kazancın yanı sıra gizlenen ayıplar nedeni ile oluşan menfi ve müsbet zarar yönünden şimdilik 5.000.-TL nin ihtar tarihinden itibaren temerrüt faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde yapılmayan ayıp ihbarı sebebiyle işbu davanın reddi gerektiğini, davacının … ilçesinde bulunan dava konusu gayrimenkulu Müvekkili …’ndan 26.03.2009 tarihinde devraldığını, Ancak davacının dava dilekçesinde de ikrar ettiği şekilde, davacının 09.03.2010 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğunu, ayıp ihbarından itibaren şimdiye kadar dört yıl geçmiş ve satılanın ayıbından sorumluluğa ilişkin dava zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan iş bu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, Protokolün imzalandığı tarihte bina hakkında bir yıkım kararı olduğunun davacı tarafından da bilindiğini, bahsi geçen yıkım kararının 21.05.2002 tarihinde ve müvekkilinin talebi üzerine verildiğini, aradan 12 yıl geçmesine rağmen icra edilmediğini, yıkım kararının tarihi 21.05.2002, Protokolün imza tarihi ise 13.03.2009 olduğunu, Dolayısıyla basiretli bir tacir olarak alıcı yıkım kararını … İmar Müdürlüğü’nde taşınmazın kayıtlarında görülebilecek durumda olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacının taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle yoksun kaldığı kazancın yanı sıra gizlenen ayıplar nedeni ile oluşan menfi ve müsbet zararlarını davalılardan tazmini istemidir.
Dosya mahkememize … Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/03/2015 tarih … e. … karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi edilmiştir.
Taraf delillerinin toplanmasının ardından mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi ile taraf iddia ve savunmaları, dosyaya ibraz edilen deliller ve zamanaşımı itirazının değerlendirilerek rapor düzenlenmesine karar verildiği, Ekonomi ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuk Öğretim Üyesi Bilirkişi Y. Doç. Dr. …, İnşaat Mühendisi Bilirkişi … ve Muhasebe Finans Uzmanı Bilirkişi … tarafından sunulan 26/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusu taşınmaz hakkında yıkım kararının olmuş olması, Belediye’den kontrolle anlaşılabilen bir ayıp olup, ayıp ihbarının sekiz gün içeresinde yapılmasının gerektiği, Bir an için bu ayıbın gizli bir ayıp olduğu varsayılsa dahi altı aylık zamanaşımı süresine tabi olduğu, Somut olayda ayıp ihbarı yaklaşık bir yıl sonra yapıldığından anılan sürenin geçmiş olduğunun kabulünün gerektiği, Davacının diğer bir iddiası da anılan ayıbın hile ile gizlendiği yönünde olduğu, Ancak ayıp iddiasının dayandığı yıkım kararının, taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı 13.03.2009 tarihinden çok önce 21.05.2002 tarihinde alınmış olması, yıkım kararının Belediye’den sorulmak suretiyle kolayca anlaşılabilen dolayısıyla da saklanması mümkün olmayan bir karar olması, basiretli davranmakla yükümlü olan davacının bu yükümlülüğün uygun olarak gerekli araştırmaları yapmamış olması, dava konusu ayıbın davacıdan gizlenmeye çalışıldığına ilişkin herhangi bir somut delil bulunmaması, yıkım kararanın uzun süreden beri uygulanmayan bir karar niteliğinde olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının taşınmazdaki ayıbın gizlendiğine ilişkin iddiasının da kabulüne olanak bulunmadığı, sonuç olarak Davacının basiretli davranma yükümlülüğüne uygun olarak dava konusu taşınmazı kontrol etmesi gerektiği, Ayıp bildiriminin süresi içinde yapılmadığı, Davacının taşınmazdaki ayıbın gizlendiğine ilişkin iddiasının da yerinde olmadığı kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 13/03/2009 tarihli protokol başlıklı adi yazılı sözleşme gereği … Cad. … karşısı, … İstanbul adresinde bulunan … pafta … parsel no adresinde kayıtlı akaryakıt istasyonunu demirbaşları ile birlikte davalı tarafa devir ile karşılığında 1.500.000-TL değerde olduğu beyan edilen … Cad. … Ap. adresinde bulunan depolu dükkan olarak nitelendirilen tapunun … ada, … parsel numarasında 1 ve 2 nolu bağımsız bölüm olarak kayıtlı gayrimenkulün devri ve başkaca gayrimenkullerin devrinin ve bir miktar nakit ödemenin yapılmasının davacı tarafa taahhüt edildiği, dava konusu taşınmazın davacıya 26.03.2009 tarihinde devredildiği, davacının yaklaşık bir yıl sonra 09.03.2010 tarihinde ayıp ihbarında bulunduğu, ayıp iddiasının dayandığı yıkım kararının 21.05.2002 tarihli olduğu, devir protokolünün ise 13.03.2009 tarihinde yapıldığı hususlarında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problem dava konusu taşınmazın ayıplı olup olmadığı ve ayıplı olması durumunda ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve buna bağlı olarak bir tazminat hakkının doğup doğmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tacirler arasındaki alım-satım sözleşmesinin ayıplı ifasına ilişkin eTK. m. 25/1 -b.3 hükmüne göre: “Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur”.
eTK. m. 25/1-b.3 hükmü esasında, ayıplı ifa halinde, ihbar yükümlülüğü sürelerini düzenleyen bir hükümdür. Bu madde kapsamında ayıplar bakımından üçlü bir ayrım yapılmaktadır: 1-Teslim sırasında belli olan yani açık ayıplar 2- denetim, muayene sonucu ortaya çıkan ayıplar 3- gizli ayıplar
Satılan malda açık bir ayıp yok ise, alıcı emtiayı aldıktan sekiz gün içinde muayene etmek ya da ettirmek ve bu muayene sonucunda emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, durumu bu süre içinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde satılanı kabul etmiş sayılır.
Açıkça belli olmayan ve adi bir muayene sonucunda meydana çıkarılamayan ayıplar gizli ayıplardır. Böyle bir ayıp; sonradan malın kullanılmasıyla veya laboratuar tahlili yapılarak , fenni ve teknik bir muayene ile ancak meydana çıkarılması mümkün olan veya uzun bir süre kullanıldıktan sonra ortaya çıkabilecek mallardaki ayıplar, gizli ayıp olarak nitelendirilir.
Gizli ayıplar derhal ,meydana çıkar çıkmaz, ihbar edilmelidir, aksi takdirde satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılır . Gizli ayıplarla ilgili öngörülen derhal ihbar yükümlülüğü bakımından bir üst sınır söz konusu olup, gizli ayıplar meydana çıkar çıkmaz derhal; ancak her halde malın tesliminden itibaren altı aylık bir süre içinde ihbar edilmelidir.
Dava konusu taşınmaz hakkında yıkım kararı 21.05.2002 tarihinde alınmış olup, taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı tarih 13.03.2009 tarihidir. Yıkım kararı Belediye’den basit bir kontrolle anlaşılabilen bir ayıp olup, saklanması mümkün olmayan bu durumda gizli olmayan ayıplardandır ve ayıp ihbarının sekiz gün içeresinde yapılması gerekir. Somut olayda ayıp ihbarı yaklaşık bir yıl sonra yapılmış olup, her halükarda 6 aylık zamanaşımı süresinden de sonra yapıldığı, davacı tarafça anılan ayıbın hile ile gizlendiği yönündeki iddiasının somut deliller ile ortaya konulamadığı anlaşılmakla davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 170,80-TL den 35,90-TL. nispi karar harcının mahsubu ile kalan 134,90-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 2.180-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu 50-TL. tebligat giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır