Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/241 E. 2018/75 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/241 Esas
KARAR NO : 2018/75
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/03/2016
KARAR TARİHİ: 06/02/2018
Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkili şirketin Türkiye’nin farklı illerindeki şubeleri ile Hipermarketler zinciri hizmeti verdiğini, davalı şirketten elektrik hizmeti aldığını, müvekkiline tahakkuk ettirilen faturalarda müvekkili ile imzalanan sözleşmelerde mevcut olmamasına rağmen “Kayıp – Kaçak bedeli” ve “sayaç okuma bedeli” vs. İsimler altında haksız borç çıkarıldığını ve tahsil edildiğini, bu faturalarda kayıp – kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı gibi farklı haksız kalemler mevcut olduğunu, müvekkili şirketin aboneliğinin başlangıcından bu yana haksız tahsilata maruz kaldığını beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 3.000 TL “kayıp – kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı şeklinde veya başka isimler adı altında faturalarda açık yada gizlenerek tahsil edilen tüm haksız tutarların, faturaların ödenme tarihlerinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte müvekkili şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Taraflar arasında 27/05/2004 tarihinde Enerji Üretim / Tüketim Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 21.maddesi gereğince tarafların sözleşme kapsamındaki hak ve yükümlülüklerini diğer tarafın yazılı onayı ile devredebileceklerini, 31/10/2005 tarihli ek protokol ile sözleşmenin taraflarında değişiklik olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan hak ve borçlarını …Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş’ye devir ettiğini, bu devrin sözleşmenin 21.maddesine uygun olarak tarafların onayı ile gerçekleştiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında 31/10/2005 tarihinden bu yana bir sözleşme bulunmadığı gibi 8,5 yıl boyunca davacıya herhangi bir hizmette verilmediğini, faturanın kesilmediğini, müvekkili …Enerji Üretim A.Ş ile Sözleşmeyi devir alan …Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş’nin farklı tüzel kişiliklere sahip farklı iki şirket olduğunu, bu izah edilen nedenlerden dolayı müvekkili şirketin taraf sıfatı bulunmadığını ve husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmayıp, davacının söz konusu olayda dava değerini belirleyebilecek durumda olduğunu, davacının dosyaya sunduğu faturalardan hiçbirisinin müvekkili şirket tarafından kesilmeyip, davacının bu faturalara itiraz etmediğini, dava zaman aşımı süresi dolduğunu, uyuşmazlığa konu edilen tüm fatura kalemlerinin gerek adını, gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar vermek yetkisinin tamamen Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na ait olduğunu, EPDK Düzenleme dışına çıkılamayacağını, tüketicinin faturasına çeşitli kalemler şeklinde yansıyan ve tarife bileşenleri olan her bir unsurun EPDK’nun kurul kararı ile ortaya çıkan idari birer tasarrufu olduğunu, davaya konu işlemlerin idari bir işlem oyup, idari yargı yoluna başvurulması gerektiğini beyanla; taraflar arasındaki sözleşmenin 31/10/2005 tarihinde devir edilmesi sebebiyle davanın husumet yönünden reddini, husumet itirazının kabul edilmemesi halinde davanın derdestlik yönünden reddini, ayrıca esas yönünden de davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekili 16/12/2016 tarihli dilekçesi ile; 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yayım tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu nda değişiklik yapıldığını,6446 sayılı kanunun 17. Maddesine 10.fıkra olarak “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmünün eklendiğini 6719 sayılı kanunun geçici 20. Maddesi “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesinin getirildiğini
Bu değişiklik ile Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkilerinin geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; Davacı tarafından davalıya ödenen elektrik faturalarındaki haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen “kayıp – kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi, kullanım bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı vs. Başka isimler altında tahsil edilen tutarların gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce; belirtilen kalemlere ilişkin tutarların davalı tarafından Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi hakkındaki tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiği, bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun yetkili olduğu, Perakende Satış Lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir insiyatifinin bulunmadığı, kayıp kaçak bedelini Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun belirlediği, kurul kararlarının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 12.maddesine göre kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğu, ancak kurul kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görülebileceğinin açık hükme bağlandığı, davalı tarafından kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli vs. ad altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili talebi yerinde görülmediğinden davacının isterse Danıştay’da kurul kararlarının iptali için dava açabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 2015/282 Esas 2015/18181 Karar nolu 17/11/2015 tarihli kararı ile “davalı kurumun abonesi olan davacıdan kayıp-kaçak bedeli yanında, perakende satış hizmet bedeli, PSH(sayaç okuma) bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedellerini de tahsil edemeyeceği gözetilmek suretiyle, davacıdan tahsil edilmemesi gereken toplam bedelin belirlenmesi yönünden yukarıda ifade edilen ilkeler de dikkate alınarak alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması suretiyle hüküm tesis edilmesi gerekirken,anılan ilkeler gözetilmeden aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi bozularak mahkememize iade edilmiş, mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Yargılamanın devamı sırasında; 17/06/2016 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanunla, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda ve İlgili Mevzuatta değişiklikler yapılarak; elektirik enerjisi tüketicilerinden kayıp kaçak bedeli alınması konusunda değişiklik yapılmış olup; bu konuda mahkemelerin görevi de yasa ile sınırlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki elektrik enerjisi alım satımından doğan uyuşmazlığın giderilmesi yönünden; davalı şirket nezdindeki davacıya ait abone dosyası getirtilerek ve taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler dosyaya eklenilerek; dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi Doç. Dr. Ercan İzgi’nin 17/10/2016 tarihli raporu alınmıştır.
Raporda özetle ;Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarih 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı çerçevesinde ve aşağıda yer alan kanunun kabul edilmesi öncesinde, davacı tarafından açılan davada, dava konusu bedellerin iadesinin haklı bir talep olduğu ifade edilmiş olduğu görülmekle birlikte;17.06.2016 tarihli Resmi Gazete’nin 29745 sayılı, 04.06.2016 tarihli, 6719 no.lu Elektrik Piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” kapsamında yer alan ve yukarıda verilen hususlar çerçevesinde, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp/kaçak bedelinin (diğer bedellerle birlikte) uygun ve TEDAŞ tarafından uygulanan elektrik tarifelerine uygun olduğu,anlaşılmakla birlikte, takdirin tamamen mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre:
Davacı şirketin, davalı şirketten satın aldığı elektrik enerji bedeli faturaları içinde ; kayıp – kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı şeklinde veya başka isimler adı altında faturalarda açık yada gizlenerek tahsil edilen tüm haksız tahsilatlar konusunda ; geçmişe de etkili olarak dava açıldıktan sonra,17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile getirilen;
”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü uygulanacaktır.
Yapılan yasal düzenleme gereğince mahkememizce alınan bilirkişi Ercan İzgi nin 17/10/2016 tarihli raporunda davalı tarafça yapılan tahsilatın EPDK’nun bu konudaki düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine uygun olduğu tespit edilmiştir.
6446 Sayılı Kanunun 17.maddesi gereğince mahkememizin, kayıp kaçak bedellerinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetlenmesi ile sınırlı yetkisi bulunduğu,
Anayasa Mahkemesinin 2016/150-2017/179 sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararında ;
6446 sayılı yasada yapılan değişikliklerin geçici 20 madde ile açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında da uygulanacağı konusundaki hükmün iptali talebinin eşitlik ilkesine aykırı olmadığı gerekçesi ile reddedildiği,
6446 sayılı yasada yapılan değişiklikle 21. Maddeye eklenen 10 benddeki Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemesinin hak arama hürriyetine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz Anayasa Mahkemesi kararı ile bağlı olacaktır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150-2017/179 sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararı dikkate alınarak yapılan tahsilatların yasaya ve EPDK oranlarına uygun olduğu bilirkişi raporu ile belirlendiğinden, yargılamanın devamı yapılan yasa değişikliği sonucu dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. Sayılı ilamında “Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.”denilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nin 2017/652-674 sayılı ve 19/06/2017 tarihli kararında ise davanın açılmasına davalı neden olduğundan davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmayacağı ve davacı lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği açıklanmıştır.
Somut olayda Yargıtay Bozma İlamından sonra ve yargılama sırasında yapılan yasal düzenleme nedeniyle davada haksız çıkan davacının genel kuralın istisnası olarak yargılama harç ve giderlerinden sorumlu olmayacağı gözetilmiş , davalının bu konudaki talepleri kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Dava dosyasında yargılamanın devamı sırasında yasa değişikliği olduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 35,90- TL harcın, peşin olarak alınan 51,23 TL harçtan mahsubu ile artan 15,33 TL harcın, hüküm kesinleştiğinde yatıran davacıya iadesine
3-Davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle ;
Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan 986,70 TL ( başvurma harcı, peşin harç, tebligat gideri, bilirkişi ücreti) yargılama giderlerinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Davacı lehine 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Davalı tarafça yatırılan gider avansından artan 15,00 TL nin ve davacı tarafça yatırılan gider avansından artan 210,50 TL nin HMK’nın 333.maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara adesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 06/02/2018
Katip …

Hakim …