Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/227 E. 2019/36 K. 25.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/227 Esas
KARAR NO : 2019/36

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 25/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in, 30/08/1971 tarihinden bu yana Birleşik Krallıkta ikamet etmekte ve 23/04/1986 yılından bu yana da Birleşik Krallıkta süresiz ve sınırsız oturma iznine sahip olduğunu, Birleşik Krallık’ta yaşadığı süre boyunca ticari alandaki yüksek başarısı sayesinde “Kraliyet Ticaret Sicili”ne kayıtlı … Ltd. Şti şirketini kurduğunu, halen de işbu şirketin tek ortağı ve yöneticisi konumunda bulunduğunu, Türkiye’ye vaki ziyaretlerinde ailesine ait konutlarda misafir kalmakta olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … A.Ş.’nin de 13 yıldan bu yana … müşteri numaralı müşterisi olduğunu, müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan hesapları müvekkilinin yurt içerisinde herhangi bir ticari faaliyeti, kazancı, adına kayıtlı gayrimenkulü veya sürekli kaldığı bir ikametgahı bulunmadığı için yurtdışında mukim gerçek kişilere özgü bir banka hesabı açılması gerekirken bu hesapların davalı bankanın ve çalışanlarının hatası eğitimsizliği nedenine bağlı olarak “Yurtiçinde Yerleşik Gerçek Kişi” olarak açıldığını, müvekkilinin tüm bu bağları ortadayken, bunları davalı bankanın bilmesine rağmen ve hesabının da yurtdışında yaşayan gerçek kişi olarak açılması gerekliliğine rağmen davalı banka çalışanlarının eğitimsizliği nedeni ile müvekkilin hesaplarının “Yurtiçinde Yerleşik Gerkçek Kişi” olarak açıldığını, ardından yine davalı bankanın çalışanlarından ismini daha sonradan öğrendiğimiz … isimli şahsın Bankacılık Kanunu 73, 153 ve 159 maddeleri ile TCK 239 maddesine muhalefet ederek maliyeye ihbarı sonucunda, müvekkili aleyhine vergi bildirimi yapmadığı gerekçesiyle resen takdire gidildiğini, müvekkiline, usulsüzlük ve vergi ziyaı cezaları tertip edildiğini, banka çalışanı hakkında savcılık nezdinde suç duyurusunda bulunulup buna ilişkin olarak hazırlık numarasını da mahkeme dosyasına bildireceklerini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 73. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen sırların, banka mensupları ve diğer görevliler tarafından sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrenilmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla sır saklama yükümlülüğünün doğması için sırrın öğrenilmesi ile kanun hükmü uyarınca sır saklama yükümlülüğü altında olanların görev ve sıfatları arasında bir bağlantı bulunması gerekmekte, bağlantının bulunması yeterli olup ilgili kişinin bunu nasıl öğrendiği önem arz etmemektedir. Kişinin görevini suistimal etmesi suretiyle veya sıfat ve görevinin gerektirdiği çalışma esnasında tesadüfen öğrendiği sırlarda saklanması gereken müşteri sırrı kapsamındadır. Bankacılık Kanunu uyarınca bankaların müşterilerine ait sırları saklamakla yükümlü olan kişiler aşağıdaki gibidir: 1. Kamu Görevlileri: (a) BDDK Başkan ve üyeleri, (b) BDDK personeli, (c) TMSF Kurul Başkan ve üyeleri, (d) TMSF personeli; 2. BDDK’ya dışarıdan destek veren kişi ve kuruluşlar; 3. Bankalar bakımından sır saklamakla yükümlü kişiler: (a) banka ortakları, (b) banka yönetim kurulu üyeleri, (c) banka mensupları, (d) banka ortakları, yönetim kurulu üyeleri ve mensupları adına hareker eden kişiler, (e) bankaların görevlileri ve 4. Bankaların diğer görevlileridir. Zira müvekkilinin 1971 yılından bu yana Birleşik Krallık’ta yaşamakta, 1986 yılından bu yana yine Birleşik Krallık’ta süreriz, sınırsız ve tahdit olmayan oturma iznine sahip, oturma iznine sahip bulunduğu yabancı ülkede bir şirket sahibi olan, Türkiye ile vatandaşlık bağından kaynaklı manevi bağları ve ailesinden kaynaklanan bağları haricinde bir bağı kalmamış bir kişi olduğunu, müvekkilinin yurtdışında bir şirketi olmasına rağmen, yurt içerisinde adına kayıtlı bir taşınmazı dahi olmadığını, Türkiye’yi ziyaretlerinde ailesine ait konutlarda kalmakta olduğunu ( 193 sayıl Gelir Vergisi Kanunu 6. Madde), müvekkilinin tüm bu bağları ortadayken, bunları davalı bankaya bildirmiş ve hesabının da yurtdışında yaşayan gerçek kişi olarak açılması gerekliliğini bildirmişken davalı banka müvekkilinin hesabını “Yurtiçinde Yerleşik Gerçek Kişi” olarak açtığını, daha sonra bu yanlıştan sonra müvekkilinin çeşitli vergi tahakkuk ve ziyaı cezalarıyla karşılaştığını, ardından davalı banka ile iletişime geçtiğini ve davalı bankanın da hatasını kabul ederek müvekkiline; 02/01/2015 tarihli – 1729 sayılı, 02/01/2015 tarihli – 1730 sayılı belgeleri vererek işbu belgelerde hesabının sehven yurtiçi yerleşik gerçek kişi olarak açıldığını, bu nedenle davalı banka iştiraklerinden … Ltd hesaplarının da yurtiçi yerleşik gerçek kişi olarak izlendiğini belirttiğini, bahsi geçen banka yazılarını ekte sunduklarını, müvekkilinin işbu yanlışlardan dolayı vergi tahakkukları ve vergi ziyaı cezalarıyla karşılaşınca gerek bankanın genel müdürlüğü ile gerekse … Başkanlığı ile çokça iletişime geçtiğini ve adına haksız yere tahakkuk eden vergi cezaların nedeninin davalı banka bünyesinde çalışan bir personelin ihbarı olduğunu öğrenmiş ise de işbu ihbarcının kimliğine ulaşılamadığını, daha sonra müvekkilinin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda kendisini ihbar eden kişinin … A.Ş. çalışanı … olduğunu öğrendiğini, bunun kendisi içinde büyük bir yıkım olduğunu, bankalara olan güveni sarsıldığını, iş bu kişinin talep olmadan ihbar yaptığını, sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrenmiş olduğu bilgileri sır saklama yükümlülüğünü ihlal ederek deşifre ettiğini, bankalara olan güvenin sarsıldığını, keza banka personelinin yapmış olduğu bu işlemden ötürü gerekli önlemleri almayan bankanın kendi personelinin gerçekleştirdiği bu işlemden ötürü zarara uğrayan müvekkili açısından da tazminat koşullarının oluştuğunu, davalı bankaya müzekkere yazılarak …’ın banka da işe başlama tarihinin, halen çalışıp çalışmadığı ve müvekkilinin hesapları ile ilgili bilgisi bulunup bulunmadığı hususlarının sorulmasını keza bankadan bu ihbarın kim tarafından yapıldığının sorulmasını talep ettiklerini, keza İstanbul Gelir İdaresi Başkanlığı’na müzekkere yazılarak müvekkilinin vergi dosyasının celbini talep ettiklerini, davalı banka çalışanı olduğundan sıfat ve görevleri dolayısıyla müvekkilinin hesaplarını öğrenmiş olması sebebiyle adam çalıştıranın sorumluluğu söz konusu olduğunu, müvekkilinin hesaplarının güvenliğini tam olarak sağlayamadığı gibi, kötü niyetli kişilerin işlemlerine karşı koruyamadığını, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediğinden de sorumlu olduğunu, davalılardan bankanın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, müvekkilinin davalı banka ile iletişime geçtiğinde, bankanın da hatasını kabul ederek müvekkiline yol gösterme çabasına girdiğini, müvekkiline, 02.01.2015 tarihinde … sayılı ve … sayılı belgeleri vergi dairesine sunulmak üzere verdiğini, bu belgelerde; hesabın sehven Yurtiçi Yerleşik Gerçek Kişi olarak açıldığını, bu nedenle davalı banka iştiraklerinden … Ltd hesaplarının da yurtiçi yerleşik gerçek kişi olarak izlendiğini belirttiğini, bahsi geçen banka yazıları ekli olduğunu (Ek-1), Vergi dairesine savunma verme aşamasında müvekkilinin müracaatlarında davalı banka ve yöneticilerinin yaptıkları hatanın farkında oldukları için müvekkiline savunmasını hazırlaması noktasında sürekli yardımcı olmaya çalıştıklarını, bu iddialarını ispatlar nitelikte bulunan müvekkili ile davalı şirket yöneticilerinin e-mail yazışmalarını da ekte sunduklarını (Ek-2), müvekkilinin işbu yanlışlardan dolayı vergi tahakkukları ve vergi ziyaı cezalarıyla karşılaşınca gerek bankanın genel müdürlüğü ile gerekse Gelir İdaresi Başkanlığı ile çokça iletişime geçtiğini bedeli karşılığı uzmanlardan vergi konusunda hukuki yardımlar aldığını, uzunca bir dönem davalının çalışanlarının hatasına dayalı olarak re’sen takdir edilen yüklü vergi borcu ve cezalardan kurtulma gayreti içerisinde ağır üzüntü çektiğini ve kişilik haklarının ihlal edildiğini, davalının müvekkiline karşı, TBK 58, 116, 112, 114/2, 49, 50 hükümlerine göre sorumlu olduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığına savunmalarını verdiklerini ve kendi hatalarından kaynaklandığı için bu sürece davalı bankayı da mümkün mertebe dahil etmeye çalıştıklarını, yapılan işbu görüşmelerde müvekkilin defalarca davalı bankadan zararının karşılanmasını talep etmiş ise de müspet bir sonuç elde edemediğini, bunun üzerine müvekkilinin, gerek prestijinin ve saygınlığının sarsılmasını istemediğinden gerekse devletine vergi borçlusu olarak kalmayı istemediğinden Gelir İdaresi Başkanlığı ile uzlaşma yapmak zorunda kaldığını ve sonuçta 26/08/2015 tarihli uzlaşma tutanağı ile müvekkilinin, gecikme faizi hariç olmak üzere 70.000,00TL üzerinden uzlaşabildiğini ve müvekkilinin uzlaşma kararı sonucu faizi ile birlikte 103.000,00TL olarak ödeme yaptığını, uzlaşma tutanağının (Ek-3) ve ödeme dekontlarının (Ek-4) ekli olduğunu, böylece müvekkilinin daha büyük cezaları uzlaşma ile önleyebildiğini, davalı müvekkiline karşı, TBK 58, 116, 112, 114/2, 49, 50 hükümlerine göre sorumlu olduğunu, ardından müvekkilinin davalılardan … A.Ş.’ye … Noterliği’nin … Yevmiye numarasıyla 21/09/2015 tarihinde bir ihtarname göndererek yaptıkları hesap açılış yanlışlığından ve banka çalışanı tarafından Bankacılık Kanunu md 73,153,159 TCK 239 kişisel bilgilerinin hukuka aykırı olarak ve kendisinin rızası hilafına ve hiçbir hukuki talep olmadan paylaşıldığı cihetle; zararının karşılanmasını ve ihbarcının tespitini talep etmişse de davalı banka, … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 29/09/2015 tarihli cevabı ihtarında bankanın hukuka aykırı bir işleminin bulunmadığından bahisle müvekkilinin zararının karşılanmayacağını belirttiğini, ihtar (Ek-5) ve cevabı ihtarın (Ek-6) ekli olduğunu, davalının, çalışanlarına gereken eğitimi vermemiş olması TBK 116 sorumluluğu, ağır sorumluluğu nedeniyle müvekkilinin son derece yıpranmış, vatanına sadece ailesini ve sevdiklerini görmek için gelebiliyorken sürekli bu sorunlarla ilgilenip, devamlı olarak vergi daireleri, noterler ve bankalara gitmek zorunda kaldığını, bu durum müvekkilinin vatanında geçirdiği, zaten kısıtlı olan zamanında ailesi ve sevdikleriyle zaman geçirmesini engellediğini, sonuç olarak müvekkilinin bu durumdan geri dönülmesi imkansız ve tarifsiz elem ve ızdırap duyduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, yukarıda açıklanan ve sayın mahkemece de re’sen nazara alınacak sair muhik nedenler karşısında; 103.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi olmak üzere toplam 153.000,00TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 25/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan alınıp müvekkiline verilmesine, vekalet ücreti ve sair yargılama giderinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının hesabının müvekkili banka nezdinde değil … Ltd isimli KKTC’de kurulu banka nezdinde açıldığını, davaya konu sözde zararın davacının vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle tamamen davacının münferit ve ağır kusuruyla meydana geldiğini, davacının mevzuat hükümleri gereğince gelir vergisi mükellefi olduğu sonucuna varıldığını, davacının Gelir Vergisi Kanunu, tebliğ ve uluslararası anlaşma muvacehesinde tam mükellef kabul edildiğini, mevzuat hükümleriyle birlikte Danıştay kararlarınında davacının tam mükellefiyetini ortaya koyduğunu, davacının davaya konu vergi ve vergi cezalarına ilişkin iptal davası açmayıp uzlaşma yoluyla ödemesinin de davacının zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğuna açık bir şekilde delalet edeceğini, yanlış hesap açıldığı ve banka çalışanı …’ın maliyeye ihbarı ile zararın meydana geldiği iddiasının afaki ve soyut bir iddia olduğunu, müvekkili bankanın haksız fiil sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu zararın bankacılık işleminden sadır olmadığı gibi yapılan işlemin müvekkilinin gözetim ve denetimine tabi olmadığını, müvekkili bankanın özen yükümlülüğünü yerine getirdiğinden somut olayda müvekkili bankanın adam çalıştıran olarak sorumlu tutulamayacağını, müvekkili banka çalışanının davacıyı ihbar etmesi nedeniyle müvekkili bankanın bankacılık ve ceza hukuku anlamında sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının davaya konu olan vergi ve vergi ziyaı cezalarını müvekkili bankadan tahsil etmeye çalışmasının dürüstlük kuralına aykırı olup, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan bahisle öncelikle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacı tarafın ikame etmiş olduğu hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz işbu davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, davacının iddialarına ilişkin delil sunmadığından davanın reddedilmesi gerektiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi veya Belgeleri Açıklamak” suçundan hakkında yürütülen soruşturma sonucu Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini, davacının hesabı bulunan … Ltd ile herhangi bir sıfat ile görevinin olmadığını, davacıyla herhangi bir bankacılık işlemi gerçekleştirmediğini, zan ile dava açılamayacağından davanın reddi gerektiğini, davacılarının iddialarının aksine … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği hüküm ile kanuna aykırı herhangi bir durum söz konusu olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış ve dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan 27/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının vergi kaçırma şüphesi ile davalıların suçu bildirmesi fiilinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 73, 153 ve 159. Maddeleri ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 239. Maddesine aykırılık teşkil etmediği, davacının vergisel ödevlerini yerine getirmeksizin vergi kayıp ve kaçağına neden olması sonucunda vergi ve cezalara muhatap kalmasında davalıların herhangi bir kusurunun ve haksız fiilinin bulunmadığı, işbu dava kapsamında davacının davalılardan bankacılık işlemlerinden kaynaklanan herhangi bir alacak hakkının bulunmadığı kanaat ve sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE :
Davacı taraf, davalıların sır saklama yükümlülüğüne aykırı hareket ettiklerinden bahisle maddi zararının giderilmesi ile manevi tazminat talep etmiş ise de; davacı taraf kendi eylem ve işlemleriyle vergi ve cezalara muhatap olduğu, tüm vergi ve vergi cezalarının mevzuat ve uluslararası anlaşma hükümlerine uygun olduğu, davacının vergisel ödevlerini yerine getirmeksizin vergi kayıp ve kaçağına neden olması sonucunda vergi ve cezalara muhatap kalmasında davalıların herhangi bir kusurunun ve haksız fiilinin bulunmadığı, davacının talepleri yönünden davalılara bir sorumluluk yüklenemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 44,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 2.612,86-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.568,46-TL harcın kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.990,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10 ncu maddesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 22,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır