Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/878 E. 2018/542 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/911 Esas
KARAR NO : 2018/504

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2015
KARAR TARİHİ : 10/05/2018

Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/351 Esas-2015/725 Karar sayılı dosyası 13/07/2015 tarihli yetkisizlik kararı ile Mahkememize tevzi olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ile müvekkili şirketin işletmekte olduğu …, …, …, …, …, …, …, …, …, … abone numaralı iş yerinin elektriği sözleşme tarihinden itibaren davalı şirket tarafından bedeli mukabilinde karşılandığını, ancak davalı şirketin elektrik faturaları ile kendi kabul beyanı ile de sabit olduğu üzere müvekkili şirketin kullanmış olduğu elektrik enerji bedelinin yanısıra tamamen kanuna ve kararlılık kazanmış Yargıtay kararlarına aykırı olarak, müvekkili şirketten sayaç okuma bedeli, kayıp kaçak enerji bedeli ve TRT payı adı altında faturaya bir kısım bedeller dahil ederek bunları da haksız olarak müvekkili şirketten tahsil ettiğini, davalı şirkete bu konuda ihtarname gönderildiğini, ancak davalı şirketin haksız olarak tahsil ettiği KDV dahil 327.437,16 TL kayıp kaçak enerji bedelini müvekkili şirkete ödemediğini bu suretle temerrüde düştüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 327.437,16 TL kayıp kaçak enerji bedelinin ihtar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesini , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Usul yönünden beyanlarında ;Taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesi uyarınca uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, öncelikle davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/351 Esas sayılı dosyasında bildirmiştir
Elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisi EPDK’ da olup EPDK’ nın kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, kayıp kaçak bedeli de EPDK’ nın kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemlerinden biri olduğundan müvekkilinin söz konusu bedeli abonelerinin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğu,
Davacı ve müvekkili şirket arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ile birlikte enerji alım/satım sözleşmeleri imzalandığını. Sözleşmelerin varlığına ve geçerliliğine ilişkin taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını
Uyuşmazlığa konu edilen fatura kalemlerinin (Kayıp/kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, Perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedeli) gerek adını gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na ait olduğunu. Kurumun, bu konudaki düzenlemeyi kurul kararları ile yapmakta, gerek Kurum ve gerekse Kurul bu düzenleme yetkisini 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunun verdiği yetki ile çıkartılan ikincil mevzuattan almakta olduğunu. Kurul kararlarının yok sayılmasının mümkün olamayacağını.
Dava konusu uyuşmazlığın müvekkili şirketin değil EPDK’nın tasarrufunda bulunan bir konuya ilişkin olması sebebiyle eldeki davanın idari yargıda açılması gerektiğini.
Dava konusu olan kayıp/kaçak bedelinin, tıpkı diğer bedellerde olduğu gibi Kurul tarafından düzenlenen, yasal mevzuat uyarınca davacıdan tahsili zorunlu olan bir olduğunu. Kayıp/kaçak bedeli dahil faturadaki kalemlerin neredeyse tamamının Kurul Kararları çerçevesinde yaklaşık on yıldır tüketicilere yansıtılmakta olduğunu.
EPDK tarafından düzenlenmiş tarife kalemleri dışında bir unsurun tüketiciye yansıtılamayacağı gibi EPDK tarafından belirlenmiş bir tarife kaleminin uygulanmaması seçeneği de bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 03/01/2018 havale tarihli dilekçesi ile;
17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yayım tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu nda değişiklik yapıldığını,6446 sayılı kanunun 17. Maddesine 10.fıkra olarak “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmünün eklendiğini
6719 sayılı kanunun geçici 20. Maddesi “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesinin getirildiğini
Bu değişiklik ile Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkilerinin geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava ; taraflar arasında akdedilen elektrik satış sözleşmesi nedeniyle enerji bedeli faturası içinde haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin davalıdan tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu abonelik sözleşmesi taraflar arasında imzalanmış olduğundan ve alacak sözleşmeye dayalı olarak on yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, davalının yargı yolu görev itirazı ile zamanaşımı itirazları kabul edilmemiştir.
Yargılamanın devamı sırasında, 17/06/2016 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanunla, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda ve İlgili Mevzuatta değişiklikler yapılarak; elektirik enerjisi tükeiticilerinden kayıp kaçak bedeli alınması konusunda değişiklik yapılmış olup; bu konuda mahkemelerin görevi de yasa ile sınırlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki elektrik enerjisi alım satımından doğan uyuşmazlığın giderilmesi yönünden; davalı şirket nezdindeki davacıya ait abone dosyası getirtilerek ve taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler dosyaya eklenilerek; dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi İbrahim Şenol un 14/12/2017 tarihli raporu alınmıştır.
Raporda özetle ; her bir fatura için yapılan analizlerde EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği ve düzenleyici işlemlere uygun olduğu, fazladan tahakkuk bulunmadığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre:
Davacı şirketin, davalı şirketten satın aldığı elektrik enerji bedeli faturaları içinde ; kayıp- kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ile kayıp-kaçak bedeli üzerinden alınan TRT payı adı altındaki tahsilatlar konusunda ; geçmişe de etkili olarak dava açıldıktan sonra,17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile getirilen;
”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü uygulanacaktır.
Yapılan yasal düzenleme gereğince mahkememizce alınan bilirkişi İbrahim Şenol un raporunda davalı tarafça yapılan tahsilatın EPDK’nun bu konudaki düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine uygun olduğu tespit edilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında ilk derece mahkemelerinin Anayasa Mahkemesi ne yaptığı somut norm başvurusu sonucu verilen 2016/150-2017/179 sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararda ;
6446 sayılı yasada yapılan değişikliklerin geçici 20 madde ile açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında da uygulanacağı konusundaki hükmün iptali talebinin eşitlik ilkesine aykırı olmadığı gerekçesi ile reddedildiği
6446 sayılı yasada yapılan değişiklikle 21. Maddeye eklenen 10 benddeki Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır düzenlemesinin hak arama hürriyetine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz Anayasa Mahkemesi kararı ile bağlı olacaktır.
Anayasa Mahkemesinin 2016/150-2017/179 sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararı da dikkate alınarak, yapılan tahsilatların hukuka aykırılığı nedeniyle açılan alacak davasında; yargılamanın devamı sırasında yapılan yasa değişikliği sonucu dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. Sayılı ilamında “Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.”denilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nin 2017/652-674 sayılı ve 19/06/2017 tarihli kararında ise davanın açılmasına davalı neden olduğundan davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmayacağı ve davacı lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği açıklanmıştır.
Somut olayda dava açıldıktan sonra yapılan yasal düzenleme nedeniyle davada haksız çıkan davacının genel kuralın istisnası olarak yargılama harç ve giderlerinden sorumlu olmayacağı gözetilmiş , davalının bu konudaki talepleri kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Yargılamanın devamı sırasında yasa değişikliği gerçekleştiğinden konusuz kalan davada ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 35,90- TL harcın, peşin olarak alınan 5.591,81 TL harçtan mahsubu ile artan 5.555,91 TL harcın, hüküm kesinleştiğinde yatıran davacıya iadesine
Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan 1.064,45 TL ( başvurma harcı, peşin harç, tebligat gideri, bilirkişi ücreti) yargılama giderlerinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Davacı lehine 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nın 333.maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …