Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/794 E. 2018/1100 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : … Esas
KARAR NO : 2018/1100

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/08/2008
KARAR TARİHİ : 23/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesinde; Taraflar arasında imzalan yeminli mali müşavirlik sözleşmesine göre davalının bedeli karşısında vergi mükellefi olan davacının vergi borcunun doğru olup olmadığını kanıtlama ve onaylama görevini üstlendiğini, davalı şirketin ortağı olan davalı …’ın davalı şirkete ait 2002 yılı kurumlar vergisi beyannamesini düzenleyerek tasdik ettiği ve … Vergi Müdürlüğü’ne sunulduğunu, ancak 2001 yılından devir eden 104.278,00 TL zararın %50 si olan 52.139 TL tutarın mahsup edilerek mali karın 98.620 TL olarak matrah beyanında bulunulduğunu, … Vergi Dairesinin buna istinaden davacı şirkete 17.205,85 TL ceza tahakkuk ettirildiğini ve buna karşı açılan davaların kayıp edildiğini, vergi borcunun ve cezanın ödendiğini, 3568 sayılı kanunun 12. maddesi gereğince davaların ziya uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalının ağır kusuru yüzünden ceza ödemek zorunda kaldıklarını, şimdilik 35.000,00 TL nın temerrüt tarihi olan 25.09.2007 tarihinden itibaren %24 oranındaki temerrüt faizinin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davaya verdiği cevap dilekçesinde; İş bölümü itirazında bulunmuş, dosyanın yetkili ve görevli Kadıköy Ticaret Mahkemesine gönderilmesini istemiş, ayrıca tahakkuk edilen vergi cezasına karşı davalıların bilgi ve onayı dışında vergi mahkemesinde dava açıldığını, tazmini talep edilen meblağın oluşmasında ve büyümesinde davalılara sorumluluk yüklenemeyeceğini, cezanın artmasına bizzat davacının sebebiyet verdiğini, 3568 sayılı kanunda yer alan sorumluluğunun vergi dairesine karşı olan sorumluluk olduğunu, ayrıca sorumlu olsalar bile davacının ödediği vergi miktarından değil, kesilen ceza miktarı olan 17.205,65 TL den sorumlu olabileceklerini beyan etmiştir. … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava dosyası taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeniyle iş bölümü itirazı kabul edilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Taraf delilleri toplanmış, davacının ödediği ceza ve vergi miktarları, … Vergi Mahkemesine ait kesinleşmiş karar örneği, vergi dairesi yazıları ve danıştay kararları dosyamız içerisine alınmıştır. Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda; daacının 2002 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde 150.759,00 TL kara ulaşıldığını, 2001 yılındaki 104.279,28 TL blanço zararının ½ si olan 52.139,00 TL nın mahsup edilerek 99.620,00 TL safi kurum kazancı beyan edildiğini, ödenmesi gereken kurumlar vergisinin 22.985,00 TL, fon bayının ise 2958,60 TL olduğunu, davacının vergi borcu için 50.452,62 TL ödeme ve 5460,60 TL tecil faiz ödediğini, yeminli mali müşavirlerin vergilendirmeye esas alınan belge kayıt düzeni ve matrah tespitinde dikkate alınması gerekli işlemlerin muhasebe usul ve esasları ile kanunlarda belirtilen düzenlemelere uygunluğu konusunda biçimsel inceleme yapmaktan ibaret olduğunu, davacı şirketin 2002 yılında kar elde ettiği, ancak 2001 yılı zararının yarısını vergiden mahsup edemeyeceğini bilmesi gerektiği, davalının ortaya çıkan vergi ziya cezasından sorumlu olacağı, kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olması gerektiğini rapor etmişlerdir. Dosya içerisinde mevcut taraf beyanları, bilirkişi raporu, … Vergi Dairesi yazıları, Vergi Mahkemesi ve Danıştay kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasında 29.05.2001 tarihinde yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin bu sözleşme ile davacı şirkete ait vergi beyannamesini hazırlayarak gerçeğe uygunluğunu tespit ederek beyanname şeklinde vergi dairesine vermesi gerektiği, bunun karşılığında ücret hak edeceği, davacı tarafın şirket olup, yaptığı sözleşmeye güvenerek ücreti karşılığında davalı şirketin vergi beyannamesinin usul ve mevzuata uygun olarak düzenleyerek hazırlamasını ve ilgili vergi dairesine vermesini beklediği, ancak davalı şirketin ve bu şirket elemanı olan davalı …’ın sözleşmenin kendilerine yüklediği görevi gereği gibi yerine getirmedikleri, davacı şirketin 2001 yılı ticari blançosunda yer alan zarar tutarının yarısını, 2002 yılı beyannamesinde usulsüz olarak davacı şirketin matrahından indirdikleri böylece davacı şirkete 2002 yılında vergi ziya, cezalı kurumlar vergisi ve fon payı tahriyatı işlemlerinin yapılmasına sebebiyet verdiği, oysa kesinleşmiş mahkeme kararına göre davacı şirketin buna hakkı olmadığı ve vergi dairesi tarafından kesilen cezanın yerinde olduğu, davacının ödediği vergi miktarını davalıdan isteyemeyeceği, ancak ceze ödemesine sebep olan davalıların işleri gereği gibi yapmamaları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı cezayı davalıdan isteyebileceği, davacı tarafın ceza miktarına ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, ancak buna ilişkin belge sunmaması nedeniyle davalının cevabı ihtar tarihi olan 02.10.2007 tarihinden itibaren reeskont faizi talep edebileceğine ilişkin … Asliye Ticaret mahkemesince verilen 07/06/2010 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilam davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay … Hukuk dairesinin 28/03/2012 tarih ve … Esas … Karar ilamıyla bozulmuştur.
Bozularak gelen dosya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayısını almış olup, davacı vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesinde; Taraflar arasında imzalan yeminli mali müşavirlik sözleşmesine göre davalının bedeli karşısında vergi mükellefi olan davacının vergi borcunun doğru olup olmadığını kanıtlama ve onaylama görevini üstlendiğini, davalı şirketin ortağı olan davalı …’ın davalı şirkete ait 2002 yılı kurumlar vergisi beyannamesini düzenleyerek tasdik ettiği ve … Vergi Müdürlüğü’ne sunulduğunu, ancak 2001 yılından devir eden 104.278,00 TL zararın %50 si olan 52.139 TL tutarın mahsup edilerek mali karın 98.620 TL olarak matrah beyanında bulunulduğunu, … Vergi Dairesinin buna istinaden davacı şirkete 17.205,85 TL ceza tahakkuk ettirildiğini ve buna karşı açılan davaların kayıp edildiğini, vergi borcunun ve cezanın ödendiğini, 3568 sayılı kanunun 12. maddesi gereğince davaların ziya uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalının ağır kusuru yüzünden ceza ödemek zorunda kaldıklarını, şimdilik 35.000,00 TL nın temerrüt tarihi olan 25.09.2007 tarihinden itibaren %24 oranındaki temerrüt faizinin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davaya verdiği cevap dilekçesinde; İş bölümü itirazında bulunmuş, dosyanın yetkili ve görevli Kadıköy Ticaret Mahkemesine gönderilmesini istemiş, ayrıca tahakkuk edilen vergi cezasına karşı davalıların bilgi ve onayı dışında vergi mahkemesinde dava açıldığını, tazmini talep edilen meblağın oluşmasında ve büyümesinde davalılara sorumluluk yüklenemeyeceğini, cezanın artmasına bizzat davacının sebebiyet verdiğini, 3568 sayılı kanunda yer alan sorumluluğunun vergi dairesine karşı olan sorumluluk olduğunu, ayrıca sorumlu olsalar bile davacının ödediği vergi miktarından değil, kesilen ceza miktarı olan 17.205,65 TL den sorumlu olabileceklerini beyan etmiştir. Davacı vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesinde; Taraflar arasında imzalan yeminli mali müşavirlik sözleşmesine göre davalının bedeli karşısında vergi mükellefi olan davacının vergi borcunun doğru olup olmadığını kanıtlama ve onaylama görevini üstlendiğini, davalı şirketin ortağı olan davalı …’ın davalı şirkete ait 2002 yılı kurumlar vergisi beyannamesini düzenleyerek tasdik ettiği ve … Vergi Müdürlüğü’ne sunulduğunu, ancak 2001 yılından devir eden 104.278,00 TL zararın %50 si olan 52.139 TL tutarın mahsup edilerek mali karın 98.620 TL olarak matrah beyanında bulunulduğunu, … Vergi Dairesinin buna istinaden davacı şirkete 17.205,85 TL ceza tahakkuk ettirildiğini ve buna karşı açılan davaların kayıp edildiğini, vergi borcunun ve cezanın ödendiğini, 3568 sayılı kanunun 12. maddesi gereğince davaların ziya uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalının ağır kusuru yüzünden ceza ödemek zorunda kaldıklarını, şimdilik 35.000,00 TL nın temerrüt tarihi olan 25.09.2007 tarihinden itibaren %24 oranındaki temerrüt faizinin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davaya verdiği cevap dilekçesinde; İş bölümü itirazında bulunmuş, dosyanın yetkili ve görevli Kadıköy Ticaret Mahkemesine gönderilmesini istemiş, ayrıca tahakkuk edilen vergi cezasına karşı davalıların bilgi ve onayı dışında vergi mahkemesinde dava açıldığını, tazmini talep edilen meblağın oluşmasında ve büyümesinde davalılara sorumluluk yüklenemeyeceğini, cezanın artmasına bizzat davacının sebebiyet verdiğini, 3568 sayılı kanunda yer alan sorumluluğunun vergi dairesine karşı olan sorumluluk olduğunu, ayrıca sorumlu olsalar bile davacının ödediği vergi miktarından değil, kesilen ceza miktarı olan 17.205,65 TL den sorumlu olabileceklerini beyan etmiştir. Taraf delilleri toplanmış, davacının ödediği ceza ve vergi miktarları, … Vergi Mahkemesine ait kesinleşmiş karar örneği, vergi dairesi yazıları ve danıştay kararları dosyamız içerisine alınmıştır. Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda; daacının 2002 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde 150.759,00 TL kara ulaşıldığını, 2001 yılındaki 104.279,28 TL blanço zararının ½ si olan 52.139,00 TL nın mahsup edilerek 99.620,00 TL safi kurum kazancı beyan edildiğini, ödenmesi gereken kurumlar vergisinin 22.985,00 TL, fon bayının ise 2958,60 TL olduğunu, davacının vergi borcu için 50.452,62 TL ödeme ve 5460,60 TL tecil faiz ödediğini, yeminli mali müşavirlerin vergilendirmeye esas alınan belge kayıt düzeni ve matrah tespitinde dikkate alınması gerekli işlemlerin muhasebe usul ve esasları ile kanunlarda belirtilen düzenlemelere uygunluğu konusunda biçimsel inceleme yapmaktan ibaret olduğunu, davacı şirketin 2002 yılında kar elde ettiği, ancak 2001 yılı zararının yarısını vergiden mahsup edemeyeceğini bilmesi gerektiği, davalının ortaya çıkan vergi ziya cezasından sorumlu olacağı, kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olması gerektiğini rapor etmişlerdir. Dosya içerisinde mevcut taraf beyanları, bilirkişi raporu, … Vergi Dairesi yazıları, Vergi Mahkemesi ve Danıştay kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasında 29.05.2001 tarihinde yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin bu sözleşme ile davacı şirkete ait vergi beyannamesini hazırlayarak gerçeğe uygunluğunu tespit ederek beyanname şeklinde vergi dairesine vermesi gerektiği, bunun karşılığında ücret hak edeceği, davacı tarafın şirket olup, yaptığı sözleşmeye güvenerek ücreti karşılığında davalı şirketin vergi beyannamesinin usul ve mevzuata uygun olarak düzenleyerek hazırlamasını ve ilgili vergi dairesine vermesini beklediği, ancak davalı şirketin ve bu şirket elemanı olan davalı …’ın sözleşmenin kendilerine yüklediği görevi gereği gibi yerine getirmedikleri, davacı şirketin 2001 yılı ticari blançosunda yer alan zarar tutarının yarısını, 2002 yılı beyannamesinde usulsüz olarak davacı şirketin matrahından indirdikleri böylece davacı şirkete 2002 yılında vergi ziya, cezalı kurumlar vergisi ve fon payı tahriyatı işlemlerinin yapılmasına sebebiyet verdiği, oysa kesinleşmiş mahkeme kararına göre davacı şirketin buna hakkı olmadığı ve vergi dairesi tarafından kesilen cezanın yerinde olduğu, davacının ödediği vergi miktarını davalıdan isteyemeyeceği, ancak ceza ödemesine sebep olan davalıların işleri gereği gibi yapmamaları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı cezayı davalıdan isteyebileceği, ancak davacının da vergi cezasının kesilmesinden sonra davalıların görüş ve yardımlarına müracaat ederek, vergi idaresi ile uzlaşma vb. imkanlarla cezayı hafifletme imkanınını kullanmamakla zararın artmasına müterafik kusuru ile sebep olduğu ve bu kusurun %50 olarak takdirinin uygun olacağı kanaati ile kesilen ceza miktarı olan 17.205,65 TL nin bu oranda tenzili ile 8.602,92 TL ye davalının cevabı ihtar tarihi olan 02.10.2007 tarihinden itibaren reeskont faizi talep edebileceğine ilişkin … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2014 tarih ve… Esas … Karar sayılı ilamı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 03/04/2015 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla ” Dava, taraflar arasındaki yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesine dayalı olarak davacı şirketçe ödenmek zorunda kalınan vergi cezasının davalıların kusuru sebebiyle tazmini istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 266/1. (1086 sayılı HUMK’nın 275.) maddesi “Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” hükmünü içermektedir. Aynı Kanun’un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK’nın 281. (HUMK’nın 283.) madde hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Mahkemece, konunun hakimin hukuki bilgisi ile çözülemeyeceği kabul edilerek bilirkişi incelemesi yapılmış ve gerekçede takdir edildiği açıklanan kusur oranı, bilirkişi ek raporunda takdir edilmesinin uygun olduğu bildirilen kusur oranı olup, davalılar vekilince hükme esas bilirkişi ek raporuna uzlaşma istatistik raporlarına dayalı teknik nitelikte itirazların sunulduğu gözetilerek, bu itirazları değerlendiren, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir ek rapor daha alınması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalılar vekilinin ikinci bir ek rapor alınmasına yönelik isteminin reddi doğru olmamıştır. Öte yandan, hüküm fıkrasında yargılama giderlerinden davalıların sorumlu olacağına karar verilmesine rağmen, tahsiline karar verilen alacağın, davalılardan ya da birinden tahsiline karar verilip verilmediği hususunda infazda tereddüt uyandıracak şekilde “davalıdan” tahsiline karar verilmesi, HMK’nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olmuştur. Diğer yandan, 05.08.2008 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığında 25.07.2012 olarak yazılmış olması hatalı olduğu gibi, 03.02.2014 tarihinde verilen ve 04.02.2014 tarihinde yazılan kararın verildiği tarihinin, hüküm fıkrasında (son satırda) 04.02.2014 olarak yazılmış olması da doğru olmamıştır.” gerekçesiyle davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine dosya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas numarasını almış ve yargılamaya bu esas üzerinden devam olunmuştur. Bozma üzerine bilirkişilerden 2, 3 ve 4 üncü ek raporlar alınmış, bilirkişiler bu ek raporlarında birinci ek raporunda tespit ettikleri oran ve rakamı değiştirmemişlerdir.
Dava, taraflar arasındaki yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesine dayalı olarak davacı şirketçe ödenmek zorunda kalınan vergi cezasının davalıların kusuru sebebiyle tazmini istemine ilişkindir. Dosya içerisinde mevcut taraf beyanları, bilirkişi rapor ve ek raporları, … Vergi Dairesi yazıları, Vergi Mahkemesi ve Danıştay kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasında 29.05.2001 tarihinde yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin bu sözleşme ile davacı şirkete ait vergi beyannamesini hazırlayarak gerçeğe uygunluğunu tespit ederek beyanname şeklinde vergi dairesine vermesi gerektiği, bunun karşılığında ücret hak edeceği, davacı tarafın şirket olup, yaptığı sözleşmeye güvenerek ücreti karşılığında davalı şirketin vergi beyannamesinin usul ve mevzuata uygun olarak düzenleyerek hazırlamasını ve ilgili vergi dairesine vermesini beklediği ancak davalı şirketin ve bu şirket elemanı olan davalı …’ın sözleşmenin kendilerine yüklediği görevi gereği gibi yerine getirmedikleri, davacı şirketin 2001 yılı ticari bilançosunda yer alan zarar tutarının yarısını 2002 yılı beyannamesinde usulsüz olarak davacı şirketin matrahından indirdikleri böylece davacı şirkete 2002 yılında vergi ziya, cezalı kurumlar vergisi ve fon payı tahriyatı işlemlerinin yapılmasına sebebiyet verdiği, oysa kesinleşmiş mahkeme kararına göre davacı şirketin buna hakkı olmadığı ve vergi dairesi tarafından kesilen cezanın yerinde olduğu, davacının ödediği vergi miktarını davalıdan isteyemeyeceği ancak ceza ödemesine sebep olan davalıların işleri gereği gibi yapmamaları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı cezayı davalıdan isteyebileceği ancak davacının da vergi cezasının kesilmesinden sonra davalıların görüş ve yardımlarına müracaat ederek vergi idaresi ile uzlaşma ve benzeri imkanlarla cezayı hafifletme imkanınını kullanmamakla zararın artmasına müterafik kusuru ile sebep olduğu, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü 2004 yılı faaliyet raporuna göre İstanbul ilinde tarhiyat öncesi ve sonrası uzlaşma oranının ortalama %90 olduğu, davacı tarafın ödemiş olduğu 17.205,85-TL cezanın zamanında davalılara bildirilmemesi sebebiyle uzlaşmadan faydalanamadıklarından davalıların bu cezanın %10’u olan 1.720,58-TL sinden (bilirkişilerin görüşlerinde ısrar etmeleri, davanın 10 yılı aşkın süredir devam etmesi ve basit matematik hesabı olduğundan 17.205,85 TL nin %10’u mahkememiz tarafından hesaplanmıştır) sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1.720,58 TL’nin 02/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 117,53-TL karar harcının davacıdan peşin alınan 472,50-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 354,97-TL harcın davacı tarafa kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince 1.720,58-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 486,50-TL ilk gider, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 50,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.036,50-TL yargılama giderinin 641,50-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan 1.395,00-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 1.100,00-TL bilirkişi ücreti, 352,50-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.452,20-TL yargılama giderinin 1.307,25-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan 144,95-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/10/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır