Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/674 E. 2018/1260 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/674
KARAR NO : 2018/1260

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2015
KARAR TARİHİ : 04/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin… adıyla kurulduğunu, … adını alan müvekkili şirketin bugünkü sermayesinin ekseri bir kısmı Hazine’ye ait olan bir anonim şirketi olduğunu, kendisi adına çıkarılmış özel bir kuruluş kanunu olan ve dünyanın birçok bölgesinde habercilik faaliyeti göstermekte olan 11 dilde yayın yapan müvekkili şirketin hem Türkiye tarihindeki hem de basın tarihindeki yeri itibariyle saygınlığı, güvenirliği ve ilkeli olmasıyla meşhur olduğunu, ancak müvekkilinin gerek güncel itibarı hiçe sayılmak sureti ile davalılar tarafından müvekkili aleyhinde adeta bir karalama kampanyası başlatıldığını, www. … .com.tr internet sitesinin http://www. … .com.tr/…/ linkinde … tarihinde “…’ya … soruları: …” başlığıyla yayımlanan yazıda: “… ? … muhabirlerinin …? …? … ? …” yönündeki ifadelere yer verilerek müvekkili hakkında mesnetsiz iddialardan müteşekkil bir haber yayınlandığını ve görüntülerin Müvekkilinin muhabirleri tarafından … terör örgütü ile işbirliği yaparak çekildiği yönünde alçakça bir iftira atıldığını, verilen bilgilerin tümüyle gerçeğe aykırı olduğunu, zira söz konusu görüntülerin müvekkili tarafından üretilmiş görüntüler olmayıp bu görüntülerin … kameralarına ait olduğunu, müvekkili ajansın ise güvenlik kameralarınca kaydedilen bu görüntüleri ilk olarak temin eden haber ajansı olduğunu ve sonrasında da görüntüleri abonelerine servis ettiğini, görüntülerin ilk kez müvekkili ajans tarafından servis edilmesinin görüntülerin müvekkili tarafından kaydedildiği anlamına gelmediğini, zira diğer haber ajanslarının da gerekli gayret ve ihtimamı göstermiş olsalardı aynı saate kadar bu görüntülere ulaşabileceklerini, keza davalıların da bu iftiralarını dayandırabilecekleri herhangi bir somut delilin de söz konusu olmadığını, birçok farklı televizyon kanalında yayınlanan haberlerde de bu görüntülerin güvenlik kameraları tarafından kaydedildiğinin belirtilmesine rağmen davalıların kendilerini sosyal medya üzerinden takip edenler nezdinde müvekkili ajansı itibarsızlaştırmak çabası içine girdiğini ve müvekkilinin bir terör örgütü ile aynı seviyeye düşürecek kadar çirkin ve asılsız yaftalarda bulunduğu, objektif gerekçelere dayanmadan, insafsızca ve her hangi bir yaş ya da diğer sınırlama olmadan herkesin ulaşabildiği bir ortamdan yapılan bu saldırının aleniliği açıkça olduğu gibi böylesi bir karalama, hakir görme, ayrıştırma-bölme, halk nezdinde düşmanca duygular yaratarak kin ve nefret duyguları uyandırma çabasının hukuk düzenince korunmamasının ve müvekkilinin markası ve ticari itibari ile aleniyet unsurlarının üzerinde durulmasının gerektiğini, müvekkilinin kişilik haklarına yapılan bu iftira ve itibarsızlaştırmaya yönelik hedef gösterme saldırısının, müvekkilinin saygınlığına ve yılların getirmiş olduğu köklü duruşuna verdiği objektif zararların giderilmesi için toplam 10.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev yönünden itirazlarının bulunduğunu, işbu davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu yazıda “gazeteci …, görüntülerinin sadece … kameralarına yansımış olması üzerine … hesabından şunları sordu: … ” denilmek suretiyle …’ın sorularının aktarıldığının açıkça anlaşıldığını, bu sebeple dava konusu yazıda yer alan sözlerin davalılar tarafından sarf edildiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, 25/06/2015 tarihinde yayınlanan yazıda, müvekkilleri tarafından güncel bir konuda bir gazetecinin … hesabındaki soruları aynen aktarıldığını, dava konusu yazının güncel kamuoyunu ilgilendiren bir konuda kamuoyunu bilgilendirmek ve düşünmeye sevk etmeye yönelik bir yazı olduğunu, Anayasa’nın 25-28 vd. maddelerinde ve 5187 sayılı yasanın 3. maddesinde düzenlenen haklar kapsamında yayınlandığını, “….com.tr” nin bir internet sitesi olduğunu, yazılı basından farklı bir işletmesinin olmadığını, tüm yazılı basın organları gibi arşivi, muhabirleri, haber ajansları olduğunu, okuyucularına, izleyicilerine haber sunmak görevini yüklendiğini, davaya konu edilen yazının basın özgürlüğü sınırları içinde yayınlandığını, güncel ve kamuoyunu ilgilendiren bir konuda sadece … isimli gazetecinin sorularına ve davacının bu sorulara karşı beyanlarına yer verildiğini, bunun dışında kişilik haklarına saldırı teşkil edecek yorum ve açıklamalarda bulunulmadığını, yazıda bahsi geçen görüntüler ile görüntülerin ilk defa davacı tarafından servis edildiğinin doğru olduğunu, dava dilekçesinde de davaya konu edilen yazıdaki görüntülerin gerçeğe aykırı olduğuna veya … tarafından servis edilmediğine dair bir iddianın yer almadığını, aksine görüntülerin ilk kez davacı tarafından servis edildiğinin kabul edildiğini, dolayısıyla haberin gerçeğe uygun olduğunu, müvekkili tarafından toplumu bilgilendirmek amacıyla objektif davranıldığını, yazıda …’ın sorularını aktardıktan sonra davacının yaptığı açıklamanın da kamuoyuna aktarıldığını, bu sebeple haberin verilişinde özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı gibi basın özgürlüğü sınırları içinde hareket edildiğinin ortada olduğunu, yazıda aşağılayıcı ve küçük düşürücü herhangi bir sözcük veya yoruma yer verilmediğini, dava konusu yazının yayınlandığı tarih itibariyle görünür gerçeğe uygun olduğunu, gazetecilik tekniği gereği okuyucunun dikkatini çekmeye yönelik olduğunu bu sebeple hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını, birçok basın organında Kobani’ye yönelik intihar saldırısı ile … tarafından servis edilen görüntülerin ve gazeteci …’ın sorularıyla ilgili yapıldığını ve yazılar yazıldığını, davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, tazminatın zenginleştirici nitelik taşımaması ilkesine de aykırılık teşkil eden tazminat talebinin reddinin gerektiğini, ayrıca ticari iş söz konusu olmadığı için ticari faiz talebinin de reddinin gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, Davacı …’nin davalılar tarafından yapılan yayınların haksız rekabet oluşturduğu, bu yayınlarla davacının kişilik haklarını ihlal edildiği bu nedenle oluşan manevi zararının davalılardan tazmini istemidir.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirilerek davalılar tarafından yapılan yayının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, bu yayınlarla davacının kişilik haklarının ihlal edilip edilmediği yönünde rapor düzenlenmesine karar verildiği, Haksız rekabet uzmanı bilirkişi … tarafından sunulan 02/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda ; “Davaya konu haberde, davacının servis ettiği bir habere ilişkin olarak bir gazetecinin haberin servis kaynağının kim olduğu konusunda yaptığı yorumların davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, o tarihte güncel ve kamunun bilgilendirmesini elzem kılan bir konu hakkında davacı tarafından yapılan servisin kaynağı ile ilgili bir gazeteci tarafından yapılan yorumun davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, ayrıca gazetecinin yorumuna cevaben davacının yapılan yorumların gerçeği yansıtmadığına ilişkin yaptığı açıklamaya da yer verildiği, yazının içeriğine davalı site tarafından herhangi bir yorum katılmadığı dikkate alındığında davaya konu haberin davacının kişilik haklarını ihlal etmediği, vaki haberin haksız rekabete yol açan düzeyde de olmadığı, vaki haberin basının haber verme hürriyeti çerçevesinde güncel bir konuda görünür gerçeklik ilkesine uygun haber içeriği taşıdığı, Davalıların dosya kapsamında kişilik haklarına saldırı veya haksız rekabet teşkil eden bir eyleminin bulunmadığı.. ” kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı “haberdeki görüntülerin Türk Silahlı Kuvvetleri ve Kaymakamlığa ait güvenlik kameralarına ait olduğu; müvekkili olan şirketin sadece daha önce ulaşıp …’nın ilgili görüntüleri güvenlik kameralarından aldığını belirtmesine rağmen haberde “Bir gazeteci olarak söylüyorum. O görüntüler kesinlikle güvenlik kamerası kaydı değil, insan eliyle çekilmiştir” ifadesinin de yer aldığı; basının haber verme fonksiyonunu yerine getirirken gerçeklik kriterine uyması gerekip yayınlanacak içerik üçüncü kişilere ağır zarar verebilecek nitelikte ise, haberin doğruluğunun denetlenmesi için daha ağır şartlar gerektiğini; müvekkilinin terör örgütü Daiş ile işbirliği yaptığının görünüşte gerçeklik olmayıp varsayıma dayanan, araştırılmadan sunulan bir haberin görünüşte gerçeklik ile bağdaşmadığını; …’nın yani devletin Suriye’de bulunan İslamcı terör örgütleri ile işbirliği halinde olduğuna dair kara bir propaganda yapıldığını; salt aktarımın söz konusu olmadığını zan altında bırakma amacı olduğunu belirterek yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınması yönündeki itirazları nazara alınarak, dosyanın yeni oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdi ile dava konusu haberin başka bir gazeteci haberinde alıntı olup olmadığı, alıntı olması durumunda basın özgürlüğü ve gerçeklik kriterine uygun olup olmadığı, davalı …’in hukuki sorumluluğu ve tüm dosya kapsamında rapor düzenlenmesine karar verildiği, bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … tarafından sunulan 23/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “davaya konu davalıya ait www. … .com.tr internet sitesinde
http://www. … .com.tr/…/ linkinde 25.06.2015 tarihinde “… soruları: …?” başlığıyla yayınlanan yazı şu şekildedir;
“ … yönelik sabaha karşı gerçekleştirdiği intihar saldırısında patlama anına dair görüntülere ilk olarak …(…) servis etti.
… muhabirlerinin … gözlemesini manidar bulan gazeteci …, “ yoksa bu görüntüleri … servis ettirdi?” diye sordu
Söz konusu iddialar üzerine …’dan yapılan açıklamada ise, “ …i’de bu sabah terör örgütü … tarafından gerçekleştirilen saldırının görüntüleri … ve … güvenlik kamerası kayıtlarıdır. Görüntülerin … ile irtibatlandırılması kasıtlı bir karalama girişimidir. … hakkını yargıda arayacaktır” denildi.şeklinde ifadelerin yer aldığı,davaya konu haberde, davacının servis ettiği bir habere ilişkin olarak bir gazetecinin haberin servis kaynağının kim olduğu konusunda yaptığı yorumların davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, o tarihte güncel ve kamunun bilgilendirmesini elzem kılan bir konu hakkında davacı tarafından yapılan servisin kaynağı ile ilgili bir gazeteci tarafından yapılan yorumun davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, ayrıca gazetecinin yorumuna cevaben davacının yapılan yorumların gerçeği yansıtmadığına ilişkin yaptığı açıklamaya da yer verildiği, yazının içeriğine davalı site tarafından herhangi bir yorum katılmadığı dikkate alındığında davaya konu haberin davacının kişilik haklarını ihlal etmediği, vaki haberin haksız rekabete yol açan düzeyde de olmadığı, vaki haberin basının haber verme hürriyeti çerçevesinde güncel bir konuda görünür gerçeklik ilkesine uygun haber içeriği taşıdığı,
“Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı halinde hukuki sorumluluk” açısından duruma bakıldığında ise kamunun, kendisini ilgilendiren konularda bilgilendirilmesinin gerektiği ancak bu bilgilenme yolu ile toplumu oluşturan bireyler olup bitenlerden haberdar olup, buna göre davranışlannda tercihini kullanacaklarını ,Somut olayda eğer kamu yararının üstün tutulması gerekiyorsa, üstün yarar ilkesi gereğince yapılan yayının hukuka uygun olduğu kabul edilecek, olayda kamu yararının üstün tutulması gerekmiyorsa, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulmuş olunduğuna karar verileceğini Somut olayda dava dışı gazeteci …’ın sözlerinin olduğu gibi alıntılandığı, yani içerikte kullanılan “… o saatte bölgeyi niye izlemiş?* … gözleme nedeni ne? Yoksa bu görüntüleri … mı servis ettirdi? … o bölgede sabit kamera yerleştirmişse …? Bir gazeteci olarak söylüyorum. …” sözlerinin … tarafından sosyal medya platfonnu aracılığıyla söylendiği görülmektedir. Ayrıca haberde, davacının görüntüleri sadece servis ettiğinin söylendiği, soruların değiştirilmeden aktarıldığı, davacı tarafın olayla ilgili açıklamalarının da aynı haberde yer aldığı düşünüldüğü zaman özle biçim arasında dengenin de sağlandığı ve haberin hukuka uygun olduğu , Davacı ile davalılar arasında TTK 54. madde anlamında bir haksız rekabet bulunmadığı; TTK 55. maddesinde haksız rekabet sayılan hallerden hiç birisine girmediği; dava dışı birisinin … hesabından verilen bir haberin herhangi bir yorum yapılmadan davalı mecrasında yayınlandığı; burada herhangi bir kasıt ve davacı ile bağlantı kurma halinin bulunmadığı; davacının ticari itibarına herhangi bir tecavüzün bulunmadığı ” kanaati bildirilmiştir.
Dava, Davacı …’nin davalı … in genl yayın yönetmeni olduğu diğer davalıya ait internet sitesinde yapılan yayınların haksız rekabet oluşturduğu, bu yayınlarla davacının kişilik haklarının zedelenmesi nedenine dayalı manevi tazminat istemi olup hukuksal dayanağı TTK 54 vd.da düzenlenen şirketlerin kişilik haklarını zedelenmesi hukuki temeline dayandığı için ticari nitelikte bir dava olup Mahkememizin Görevli olduğu (Yargıtay11.Hukuk Dairesi 2015/1251 E 2015/2500 K) davalı …’in ise davalı şirketin genel yayın yönetmeni olması nedeni ile davada husumet ehliyetinin olduğu anlaşılmıştır.
Kişilik hakkı bir şahsın kişiliğine bağlı, fiziki, manevi ve fikri varlığı üzerinde kişi olma sıfatıyla sahip bulunduğu kişisel değerler üzerindeki mutlak hakkı olup, gerçek ve tüzel kişiler arasında bir ayrım bulunmamaktadır. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer almakta olup ,Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabileceği gibi tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyetine ilişkin bu değeri azaltan veya ortadan kaldıran kişiliği ihlale yönelik açıklamalar şeref ve haysiyete tecavüz niteliği taşır.
Haksız rekabet, dürüstlük kurallarına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder.
Türk Ticaret Kanunumun 54. Maddesi:
“Haksız rekabete ilişkin bu kısmı hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” şeklinde düzenlenmiş olup; Haksız rekabetin oluşumu için tarafın zarar görmüş olması hususu manevi tazminat açısından belirleyici olacaktır. Haksız rekabet hükümleri iktisadi rekabeti etkileyebilecek durumlarda bu etkilemenin dürüstlük kuralına aykırı hareketten olması ve iktisadi etkilenme ile dürüstlük kuralına aykırı hareket arasında illiyet bağı bulunması hallerinde uygulanmaktadır.
Davaya konu davalıya ait www. … .com.tr internet sitesinde : http://www. … .com.tr/…/ linkinde 25.06.2015 tarihinde “Patlama anını yakalayan …’ya … soruları: … neden izleniyordu?” başlığıyla yayınlanan yazı şu şekildedir;
“ …’ye yönelik sabaha karşı gerçekleştirdiği intihar saldırısında patlama anına dair görüntülere ilk olarak … (…) servis etti.
… muhabirlerinin …i’yi gözleşmesini manidar bulan gazeteci …, “ yoksa bu görüntüleri … servis ettirdi?” diye sordu.
… da bomba yüklü araç patladı. Sabaha karşı gerçekleştiği belirtilen patlamaya ilişkin görüntüler … ajansı … tarafından servis edildi.
Görüntüleri …, servis ettirdi?
… basın çalışanın görev yaptığına dikkat çeken gazeteci …, buna karşın görüntülerin sadece … kameralarına yansımış olması üzerine … hesabından şunları sordu: “ … ne diye izlemiş? … muhabirlerinin …yi gözleme nedeni ne? Yoksa bu görüntüleri … servis ettirdi? … o bölgede sabit kamera yerleştirmemişse o patlama anını nasıl bu kadar sarsıntısız ve hedefe odaklı çekmiş?”
Görüntülerin güvenlik kamerası tarafından kayedidildiği iddialarına da karşı çıkan …, “ bir gazeteci olarak söylüyorum. O görüntüler … çekilmiş görüntülerdir” dedi.
…: Görüntüler güvenlik kamarası kayıtları
Söz konusu iddialar üzerine …’dan yapılan açıklamada ise, “ …’de bu sabah terör örgütü … tarafından gerçekleştirilen saldırının görüntüleri … güvenlik kamerası kayıtlarıdır. Görüntülerin … ile irtibatlandırılması kasıtlı bir karalama girişimidir. … hakkını yargıda arayacaktır” denildi şeklinde haber yapıldığı görülmüştür.
Davaya konu haberde, davacının servis ettiği bir habere ilişkin olarak dava dışı gazeteci … ‘ın haberin servis kaynağının kim olduğu konusunda yaptığı yorumların davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, o tarihte güncel ve kamunun bilgilendirmesini elzem kılan bir konu hakkında davacı tarafından yapılan servisin kaynağı ile ilgili bir dava dışı gazeteci tarafından yapılan yorumun davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, ayrıca gazetecinin yorumuna cevaben davacının yapılan yorumların gerçeği yansıtmadığına ilişkin yaptığı açıklamaya da yer verildiği, yazının içeriğinde davalı site tarafından herhangi bir yorum katılmadığı, iddiaların yalnızca aynen alıntılanıp davacımn iddialara yönelik cevabının da eklendiği dikkate alındığında davaya konu haberin davacının kişilik haklarını ihlali hususunda davalıların sadece haberi haber yapanı haberleştirmesi olduğu sonucuna varılmıştır.
Türk Borçlar Kanunumun 57. maddesinde:
“Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. ” şeklinde bir düzenleme mevcut olup
Davaya konu yazıda bir gazetecinin sorularının alıntılanması ve davacının konuya yönelik açıklamalarının yorumsuz olarak verildiği bu nedenle davacıya yönelik 57.maddenin ihlali anlamını taşımadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davalının karalama yaparak, halkı kin ve nefrete sürükleyerek Kurumun şeref ve haysiyetine yönelik bir saldırının mevcudiyetini iddia etmekte olup ,Tüzel kişinin çevresinde kazandığı itibarı aşağılayan yazılı, sözlü veya görüntülü beyanlar, şu veya bu vasıflara sahip olmadığına dair yayınlar, kişilik haklarından şeref ve haysiyete yönelik tecavüz olarak kabul edilmelidir.
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırının oluşumu için, basın yoluyla yapılan bir açıklama ile kişilik haklarına saldırılmış olması, saldırı sebebiyle maddi veya manevi bir zararın meydana gelmesi, saldın ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gereklidir.
Basın yoluyla kitlelere ulaşırken uyulması gerekli ilkeler mevcut olup Kamu yararı ve düzeni, bütün temel hak ve ödevlerin yasalarla belirlenmesinde gözetilen nihai amaçtır.
Basının kamu görevini yaparken göz önünde tutulan amaç ile kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, objektiflikten ayrılıp, haber sınırını aşarak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunarak, gerçek dışı haber verilir, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanılır, dürüstlük kuralına aykırı davranılır ve kişisel nedenlerle salt sansasyon yaratmak için yayın yapılırsa hukuka aykırılıktan bahis edilebilinir.
Davaya konu haberde dava dışı gazeteci …’ın sözlerinin olduğu gibi alıntılandığı, yani içerikte kullanılan “… niye izlemiş? … Muhabirlerinin …yi gözleme nedeni ne? Yoksa bu görüntüleri … servis ettirdi? … o bölgede sabit kamera yerleştirmişse o patlama anının nasıl bu kadar sarsıntısız ve hedef odaklı çekmiş? Bir gazeteci olarak söylüyorum. O görüntüler kesinlikle güvenlik kamerası değil, insan eliyle çekilmiş görüntülerdir” sözlerinin … tarafından sosyal medya platfonnu aracılığıyla söylendiği , dava dışı gazeteci tarafından yapılan yorumun davalı internet sitesi tarafından haberleştirildiği, ayrıca gazetecinin yorumuna cevaben davacının yapılan yorumların gerçeği yansıtmadığına ilişkin yaptığı açıklamaya da aynen yer verildiği, yazının içeriğinde davalı site tarafından herhangi bir yorum katılmadığı, iddiaların yalnızca aynen alıntılanıp davacınınn iddialara yönelik cevabının da eklendiği dikkate alındığında davalıların sadece haberi haber yapanı haberleştirmesi olduğu sonucuna varılmıştır.
Basın yoluyla kişilik haklanna saldınnın oluşumu için, basın yoluyla yapılan bir açıklama ile kişilik haklarına saldırılmış olması, saldırı sebebiyle maddi veya manevi bir zararın meydana gelmesi, saldırı ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gereklidir
Esasen haberin kaynağı olan ve davacı …nı karalama eylemi içerisinde bulunan Gazeteci … hakkında ise davacı … tarafından açılmış bir hukuk ya da ceza davası bulunmadığı 04.12.2018 tarihli celsede davacı vekili tarafından beyan olunmuştur.
Anılan durum karşısında Haksız rekabet ve kişilik haklarına saldırının unsurlarının davalılar yönünden oluşmadığı davacı ile davalılar arasında TTK 54. Ve TBK 57.madde anlamında bir haksız rekabet bulunmadığı,basın yolu ile kişilik haklarına zararın haberin davalılarca yapılmış olmaması nedeni ile unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 170,78-TL den 35,90-TL. nispi karar harcının mahsubu ile kalan 134,88-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu 43-TL. tebligat giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/12/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır