Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/612 E. 2019/626 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/612
KARAR NO: 2019/626

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/06/2015
KARAR TARİHİ: 25/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı bankadan kredi Kullanmış bulunan “…” nin 06.06.2013 tarihinden önce, iki ortağından biri olduğunu, şirketteki hissesini bu tarihte diğer ortak ve dosya borçlularından olan …’a devrettiğini, müvekkilinin ortaklığı devam ederken ortağı bulunduğu şirketin davalı bankadan, bankanın şirkete tanıdığı limite kadar değişik zamanlarda kredi kullandığı, kullandığı kredilerin karşılığını da ödemiş ve yeniden kredi kullandığını, Müvekkilinin, şirket hissesini devrettiği tarihte ise şirketin, davalı bankaya kullanılan kredilerden kaynaklı herhangi bir borcunun olmadığını, müvekkilinin hissesini devralan diğer ortak …, devir tarihinden sonra bir yandan aynı kredi sözleşmesine dayalı olarak yeniden kredi kullanmaya devam ederken diğer yandan kendi ve şirket üzerindeki tüm malların elden çıkarıldığını, müvekkilinin evli olduğunu, kredi sözleşmesini imzalarken eşinin rızasını almadığını, Müvekkilinin kefaleti, eşinin rızası alınmadığı için geçersiz olduğunu, Kefaleti geçersiz kredi sözleşmesine dayalı ve sözleşmenin teminatı olan takip konusu bonodaki kefaletinin de geçersiz olduğunu, dava konusu yaptıkları İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına konu olan belge ise müvekkilinin ortağı olduğu şirketin, davalı banka ile akdettiği kredi sözleşmesinin “teminatı” olarak davalı bankaya verildiğini, Müvekkilinin kefaleti geçersiz olduğundan takip konusu bono da geçersiz olduğunu, dava konusu bononun vade ve tutarı bononun düzenleme tarihinde belirlenmediğini, geçersiz kefalete dayalı bono ile talepte bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu şekilde kambiyo takibi yapılmasının da yasaya aykırı olduğunu, bononun da lehtarda kaldığını, Takibin müvekkili açısından iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, davalı bankaya müvekkilinin, …Noterliğinin 17 Nisan 2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ederek anılan ihtarnamede sözleşmeden döndüğünü karşı tarafa bildirdiğini, karşı tarafin ise müvekkiline 16 Nisan 2015 tarih ve 10916 yevmiye sayılı ihtarname göndererek 14.04.2015 tarih itibarı ile kredileri kat ettiğini bildirir ihtarname gönderdiğini, anılan ihtarnamede toplam 88.413,7 TL alacak talebinde bulunulduğunu, davalı bankanın kat ihtarnamesine müvekkilinin yine … Noterliğinin 21 Nisan 2015 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesini gönderdiğini, ödemenin yapılmaması üzerine davalı banka boş olarak aldığı bonoyu 400.000,00 TL doldurarak ve üzerine 21.04.2015 ödeme tarihi yazarak 90.539,31 TL üzerinden takibe geçtiğini, bononun vade tarihi hesap kat tarihinden birkaç gün sonra olduğunu, bononun boş olarak tanzim edildiğini, kredi sözleşmesinin imzalandığını ve bononun düzenleme tarihi olan 27.02.2013 tarihinde kredi sözleşmesinin borçlusu…Şti.nin bu tarihte davalı bankaya 400.000,00 TL borcunun olmadığı ile sabit olduğunu, Yine vade tarihinin de sonradan doldurulduğu, düzenleme tarihinde asıl kredi borçlusunun mütemerrit duruma düşüp düşmeyeceğinin bilinememesinden ya da düşecekse ne zaman düşeceğinin yine düzenleme tarihinde belli olamayacağından ortada olduğunu, Mütemerrit olduktan sonra buna uygun doldurulduğunu, Kredi borçlusunun ödeme bakımından mütemerrit duruma düşmesi bononun vade tarihine çok yakın olduğunu, bu husus bile bononun vadesinin sonradan doldurulduğunun kanıtı olduğunu, Vade tarihi hesap kat edildikten sonra yazıldığını, teminat senedine dayalı olarak kambiyo takibi yapılamayacağı malumun ilanı olup Bu yönde Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin sayısız kararları mevcut olduğunu, davalı tarafın teminat senedi alması ve işleme koyması aynı zamanda ceza hukuku bakımından suç olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkili aleyhine başlatılan takip nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının söz konusu bononun teminat senedi olduğu yönündeki beyanları soyut olduğunu, ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, takibe konu bono taşıması gereken tüm geçerlilik şartlarını bünyesinde taşımakla birlikte bono üzerinde teminat amaçlı verildiğine dair bir açıklama olmadığını, İİK’nun 169/a maddesi uyarınca; belgede takip konusu senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğunu, somut olayda takibe konu bono metninde munzam içindir ibaresi bononun başlı başına teminat bonosu olduğunu gösteremeyeceğini, alacaklının cevap dilekçesindeki açıklamaları ve yargılama aşamasındaki beyanları gözetildiğinde, bononun teminat senedi olarak tanzim edildiğine ilişkin bir kabulünün bulunmadığını, borcun ödenmesi amacıyla kredi ödeme vasıtası olarak takip dayanağı bononun verildiğini beyan ettiğinin görüldüğünü, bu durumda takibe konu bononun teminat senedi olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığını, davacının bonoyu kefil olarak imzalaması aval niteliğin olduğunu, bono üzerine “kefil” ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendireceğini ve aval veren bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağını, davacı aval veren konumunda olduğu için esin rızası aranamayacağını, davacının aval veren konumunda olduğunu, eşinin rıza vermesine gerek olmamasına rağmen; müvekkili Banka tarafından 27.02.2013 düzenlenme tarihli 400.000 TL bedelli bono ile ilgili olarak davacının eşi…’dan muvafakat alındığını, Davacının eşi tarafından rıza verilmiş olmasına rağmen durumu saptırarak tam aksini iddia ettiğini, davacının Bononun vade kısmının sonradan doldurulduğu yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatının gerektiğini, dava konusu bono TTK 776. Madde de belirtilen tüm unsurlara sahip olup geçerli bir bononun taşıması gerekli olan tüm şartları bünyesinde barındırdığını, dava konusu bono üzerinde de vade/ödeme günü yer aldığını, senet metni incelendiğinde de dava konusu bonoda vadenin var olduğunun görüleceğini, bu nedenlerle Aleyhe açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, Davacının şartlan oluşmadığı için icra takibinin Tedbiren Durdurulması talebinin Reddine Haksız ve kötü niyetli olarak huzurdaki davayı açan davacı/borçlunun takip alacağının %20’sinden az olmamak koşulu ile tazminata mahkûmiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava davacının davalıya stanbul … İcra Müdürlüğünün … e. Sayılı dosyası ile başlatılan takip nedeni ile borçlu olup olmadığı tespiti istemidir.
Dosyaya getirtilen İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 90.539,31-TL asıl alacacağın, 546,96-TL işlemiş faiz ve 27,35-TL %5 BSMV olmak üzere toplam 91.113,62-TL alacağın tahsili amacıyla 12/05/2015 tarihinde 1 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan deliller, icra takip dosyası, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacının icra takibine dayanak bonodan dolayı davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarı ile borcun kaynağı belirtilen genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçerli olup olmadığına ilişkin rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verildiği, Muhasebe Finans Uzmanı Bilirkişi… tarafından sunulan 16/08/2017 tarihli bilirkişi raporuda; Mahkeme kasasına sunulu davalı banka yasal takip hesap ekstrelerinde, davacı yanın 14.04.2015 tarihi itibarıyla … no.lu Nakdi Kredi hesabından 71.750,00 TL, … no.lu kredili mevduat hesabından 9.853,13 TL anapara alacağının bulunduğu, bu hesaplara kat tarihinden itibaren ihtarnamede yer alan tutarlarda gecikme faizi ve BSMV tahakkuk ettirdiği, Mahkeme kasasına sunulu “munzam senet eş muvafakat namesi” ile “GKS eş muvafakat namesi” asıllannda, davacı yanın kefalet bilgilerinin altında, eşinin ıslak imzalarının yer aldığı, Davalı bankanın mahkeme kasasına borçlu hesapların kat tarihi itibarıyla ekstrelerini sunduğu görülmekle, hesapların kredi kullanım tarihinden itibaren tüm hareketleri gösteren ekstreleri sunulmadığından, davacı yanın iddiaları yönünden herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, Davacı yanın asıl banka borçlusu “… Ltd.” nin 06.06.2013 tarihinden önce, iki ortağından biri olup şirketteki hissesini bu tarihte diğer ortak ve dosya borçlularından olan…’a devrettiği, ortaklığı devam ederken ortağı bulunduğu şirketin; davalı bankadan, bankanın şirkete tanıdığı limite kadar değişik zamanlarda kredi kullandığı, kullandığı kredilerin karşılığını da ödediği ve yeniden kredi kullandığı, bu itibarla davacı yanın şirket hissesini devrettiği tarihte ise şirketin, davalı bankaya kullanılan kredilerden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığı yönündeki iddiaların değerlendirilebilmesi için davalı bankanın ihtarnameye konu kredi hesaplarının, ilk kullanım tarihinden itibaren ekstrelerini sunması, 06.06.2013 hisse devir tarihinden sonra yeni kullanılmış kredilerin bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği, Davacı yanın, davalı bankanın takibe konu ettiği senedin, kefaleti geçersiz kredi sözleşmesine dayalı ve sözleşmenin teminatı olan takip konusu bonodaki kefaletinin de geçersiz olduğu yönündeki beyanları hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu kanaati bildirilmiştir.
İbraz edilen bilirkişi raporu ve bu rapora karşı beyan ve itirazlar nazara alınarak dosyanın iki banka bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyet incelemesine tevdine karar verildiği, Banka Emekli Müdürü … ve Banka Emekli Müdürü… tarafından sunulan 13/12/2018 tarihli 2. Bilirkişi raporunda; Davalı banka ile dava dışı kredi lehtarı …Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeye istinaden davalı banka BONO borçlusuna nakit kredi kullandırılmış olduğu, Davalı banka takibin dayanağı bononun yetkili meşru hamili olduğu ve cirolar arasında herhangi bir kopukluk bulunmadığı ve tam bir teselsülün bulunduğu, Takibin dayanağı bono üzerinde teminat senedi olduğuna ilişkin açık bir ibare yazılı olmadığı gibi, ayrıca GKS içeriğinde de tanımlı bir bonoya rastlanılamamış olması da dikkate alındığında, takibin dayanağı bononun bir teminat senedi olmadığı, davacı/kefilin borçtan sorumlu sayılabilecekleri, mahkemece davacı/kefilin borçtan sorumlu olduğunun kabulü halinde, Davalı Bankanın Takip tarihi İtibariyle Hesaplanan Alacağı; Kredilerden doğan asıl alacak 87.808,55-TL, İşlemiş faiz 537,82-TL, %5 gider vergisi (BSMV) 26,89-TL olmak üzere toplam alacak 88.373,26 TL olduğu, fazlaya ilişkin 2.740,36 TL (91.113,62-88.373.26=1 reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 87.808,55 TL tamamen ödeninceye kadar 3095 sayılı yasanın 2/2 m. hükmü uyarınca yıllık %10,50 ve değişen oranlarda basit usulde işleyecek AVANS faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazları nazara alınarak ve dosyaya ibraz edilen 2. Raporun 13/12/2018 tarihli raporu hazırlayan bilirkişi heyetine bankacılık ve finans alanında akademisyen bilirkişinin de eklenmesiyle ek rapor istenilmesine karar verildiği, Banka Emekli Müdürü Bilirkişi …, Banka Emekli Müdürü Bilirkişi… ve Finans Öğr. Üyesi Bilirkişi Dr…. tarafından sunulan 15/05/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; Dava konusu bono üzerinde “Teminat Senedi” olarak verildiğine ilişkin olarak; “bedeli teminattır, teminat senedir ve/veya bedeli rehindir” vb. herhangi bir açık kayıt ve meşruhatın bulunmadığı, Bahse konu bononun teminat senedi olarak nitelendirilebilmesi için, Yargıtay’ın bu yöndeki kökleşmiş içtihatlarına göre, taraflar arasında akdedilmiş olan Genel Kredi Sözleşmesine açıkça atıf yapılarak (vade, bedel, borçlu vesaire gibi) bu bononun teminat senedi olarak tanımlanmasının gerekeceği, Kredi lehtarı şirket ile davalı banka arasında akdedilen sözleşmede doğrudan dava konusu bonoya ilişkin bir detay açıklama (vade, bedel, borçlu vesaire gibi) bulunmadığı, Kök raporda belirtilen görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı, Davacı kefilin takip konusu bonoyu imzalamakla borçtan sorumlu olacağı, dava konusu senedin teminat senedi olmadığı kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde ; Temlik veren banka ile dava dışı kredi lehtarı … Şti. arasında 400.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiş olduğu bu sözleşmeyi davacı kefil … ‘nun 400.000,00 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, TBK’nun 583 m. göre kefalet türü, kefalet limiti, kefalet tarihi ve diğer hususlar kefilin kendi el yazısı ile yazılmış olduğu, öte yandan TBK’nun 584 m. hükmü uyarınca eş muvafakati koşulu da gerçekleştirildiği bu itibarla geçerli bir kefaletin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Davalının davacı muhatabına gönderdiği, …Noterliğinin 16.04.2015 tarih ve …yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesinde, dava dışı …Şti. ile imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında, … no.lu Nakdi Kredi için 71.750,00 TL gecikmedeki anapara, 5.803,78 TL gecikme faizi, 290,19 TL gecikme faiz BSMV için toplamda 77.843,97 TL ve … no.lu kredili mevduat hesabı için 9.853,13 TL anapara, 86,25 TL Faiz, 4,31 TL BMSV, 596,23 TL gecikmedeki faiz, 29,81 TL gecikmedeki BSMV için toplamda 10.569,73 olmak üzere genel toplamda 88.413,70 TL banka alacağının 1 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, anılan ihtarnamenin davacı yana 17.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacının asıl banka borçlusu “…” nin 06.06.2013 tarihinden önce, iki ortağından biri olup şirketteki hissesini bu tarihte diğer ortak ve dosya borçlularından olan …’a devrettiği görülmüştür
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün 12.05.2015 tarih ve… E. sayılı dosyası ile 21.04.2015 tarihli 400.000,00 TL bedelli lehdarı … AŞ , keşidecisi … Şti., kefilleri … ve … olan Kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla İcra Takibi başlatıldığı davacı tarafça Sözleşme limitinin sonradan doldurulduğu yönündeki savunmanın yazılı delille kanıtlanması gerekmekte olup dava konusu sözleşmeler limitin sonradan yazıldığının kanıtı olamayacağından sözleşmenin limit bölümünün, boş olarak imzalandığı ve düzenleme anında geçersiz olduğu yönündeki ve yine dava konusu bono üzerinde Teminat Senedi olarak verildiğine ilişkin, bono üzerinde “ bedeli teminattır, teminat senedir ve/veya bedeli rehindir ” vs… gibi herhangi bir kaydın bulunmadığı, Kredi lehtarı şirket ile davalı banka arasında akdedilen sözleşmede doğrudan dava konusu bonoya ilişkin vade, bedel, borçlu vesaire gibi bir detay açıklama yapılmadığı bu itibarla davacı tarafın dava konusu bononun teminat senedi olduğu yönündeki savunmasına itibar edilmemiş , davacı şirket ortağı …’nun dava dışı kredi lehtarı …Şti ndeki hissesini …Noterliğinin 06.06.2013 tarih ve … yevmiyle no.lu evrakı ile 4.000,00 TL bedelle diğer ortak …’a devir etmiş olmasının şirketteki hissenin devri ile mevcut kefaletin sona ermeyeceğinden davacı kefaletinin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Anılan durum karşısında davaya konu bononun teminat senedi olmadığı bono lehtar cirantasının (…banka A.Ş) yani temlik veren davalı bankanın kredi kullanmış olması ve kredi borcunun ödenmemiş olması nedenleri TTK 690/2.m. hükmüne göre, dava konusu edilen bononun kayıtsız ve şartsız bir bedeli ödeme vaadini içerdiği nazara alınarak davalı bankanın bono bedelini iyiniyetli meşru hamil sıfatıyla davacıdan isteyebileceği anlaşılmakla bilirkişi raporu ile hesap olunan 87.808,55 TL asıl alacak,537,82 TL İşlemiş faiz, 26,89 TL %5 gider vergisi (BSMV) 88.373,26 TL toplam alacaktan davacının sorumlu olduğu sadece bakiye 2.740,36 TL den sorumluluğunun ulunmadığı anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … e. Sayılı takip nedeni ile davacının davalıya 2.740,36-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Koşulları oluşmadığından davalının tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.556-TL. Harçtan peşin alınan 187,19-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.386,81-TL harcın davalıdan tahisili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 2.725-TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 9.819,86-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.583,70-TL ilk gider, 177,20-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 3.650-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.410,90-TL. yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 1.698,81-TL sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 50-TL tebligat ve müzekkere giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 48,50-TL nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine.
9-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır