Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/316 E. 2021/230 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/316 Esas
KARAR NO : 2021/230
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2015
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülen Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkilinin beyaz eşya pazarı lideri … grubunun şirketi olduğunu, şirketin verimliliğinin ve enerjisinin sebebinin elektrikli ev aletlerine yönelik satış sonrası keşif, montaj, bakım ve onarım hizmeti olduğunu, bu kapsamda Türkiye’nin en yaygın servisi olarak hizmet verildiğini, bu hizmeti, Servis Bilgi İşlem Otomasyonu Sistemi ile verdiğini, bu sistemin müşteri müracaatları ve cihaz bilgilerinin doğrudan sisteme kaydedilmesini sağlayarak daha hızlı ve etkin servis hizmeti verilmesini sağladığını, bu sistemin bir yazılım üzerinden çalıştırıldığını, bu yazılımın müvekkili tarafından oluşturulduğunu ve bu yazılım sayesinde müvekkilinin ticari bilgi ve sırlarının kullanılabilir olduğunu, müvekkilini diğer firmalardan ayıran başarının, satış sonrası hizmetler olduğunu, beyaz eşya üreticilerinin satış sonrası servis hizmetini, yetkili servis sözleşmeleri aracılığıyla verdiğini, yetkili servislerin de bu hizmeti kendi elemanları ile yönettiğini, müvekkilinin ise bu yöntemin yanı sıra Türkiye’de kendi bünyesinde servis ekibi kuran tek şirket olarak müşterilerine satış sonrası servis hizmeti götürdüğünü, bu servis ekibinin müvekkil şirket bünyesinde yer alan teknisyen, destek elemanı, danışman, İT uzmanı ve sair elemanlardan oluştuğu için adına ‘fabrika merkez servis sistemi’ denildiğini, bu kişilerin detaylara vakıf kişiler olduğunu,satış sonrası servis hizmetleri için kurulan bu sistemin müvekkili için oldukça önemli olduğunu,
Davalı …’un müvekkil şirketin çalışanlarını ayartarak haksız rekabet davranışında bulunduğunu, davalı …’nun 04.03.2014 tarihinde istifa dilekçesini sunduğunu, davalının müvekkil şirketin üst düzey yönetimiyle yapmış olduğu toplantıda daha üst bir mevkiye getirilmesini talep ettiğini, aksi takdirde … firmasında işe başlayacağını belirttiğini, müvekkil şirketçe bu durumun kabul edilmemesi akabinde davalı …’nun davalılarla işbirliği içerisinde haksız rekabet teşkil edecek davranışta bulunduğunu.
Davalı …’ın da davalı …’nun taciz ve tahrikleri neticesinde ayrıldığını, bu iki kişinin istifası öncesi ve sonrasında birden çok kişinin istifa ettiğini ve davalı …’da işe başladığını, davalı …’un bu kişilerin bir kısmını, … adı verilen başka bir taşeron şirketi üzerine kaydettiğini, ancak yine bu noktada sorumluluğun … firmasında olduğunu, davalının yüksek maaş, daha az iş yükü, yüksek mevki gibi vaatlerde bulunduğunu, bu hususa ilişkin tanıkların olduğunu, istifa dilekçelerinin dahi benzer mahiyette olduğunu, müvekkil firmasında çalışan kişilerin uzun yıllardır çalışan olduğunu, istifayı gerektirecek bir husus bulunmadığını, istifa edenlerin tamamının merkez servis sistemi çalışanları olduğunu, bu nedenle de davalının haksız rekabet teşkil eden ayartma eyleminde bulunduğunu,
Davalı …’un müvekkilinden kopyalamak suretiyle yeni kuracağı sistemi, dürüstlük kuralına uygun kendi emek ve çabaları ile kurması yerine, müvekkilin çalışanlarını ayarttığını, işten ayrılma niyeti ve isteği olmayan işçilere iş akdini sonlandırmaları veya ihlal etmeleri için cazip teklifler götürüldüğünü, işçilerin çıkış formlarında müvekkil şirket ile herhangi bir sorunlarının olmadığının belirtildiğini, işçilerin Ankara Bölge Müdürlüğü’nde yapılan çıkış mülakatlarında işçilerin işten ayrılma sebebi olarak davalı …’un davalı … aracılığıyla getirdiği teklifler olduğunun belirlendiğini, yine davalının gerçekleşmeyeceği halde veya gerçekleşmeyeceği bilinerek vaatlerde bulunduğunu, davalının daha az işe daha fazla maaş ödemesinin mümkün olmadığını, bir an için bu durumun uygulanması halinde dahi piyasa rayiçleri bakımından haksız rekabet teşkil edecek ayartma fiilinin maaşın aracı kullanılarak gerçekleştirilmiş sayılacağını, yine davalının müvekkil şirketi ile iş akdi devam eden kişilere, taciz ve tahrik etmek maksadıyla durup dururken mülakat günü bildiren mailler atıldığını, bunun akabinde müvekkil şirket kötülenerek iç huzurunun bozulduğunu.
Davalıların müvekkil şirketin know-how’ını haksız ve hukuka aykırı yollarla edinme ve derhal uygulamaya geçerek kullanma amacında olduğunu, bu amaçla yapılan her davranışını haksız rekabet olarak cezalandırılması gerektiğini, istifa edip davalı şirkete geçen kişilerin tamamının satış sonrası hizmetler bölümünde çalıştığını, tecrübeli teknisyenlerin ayartıldığını, böylece davalı … tarafından yazılımın da kullanılacağını, maddi zarara ilişkin olarak, yeni eleman istihdamı, bu istihdam için harcanacak zaman, araştırma ve ilan masraflarını, yeni elemanların eğitim masraflarım, merkez servis sistemindeki iş gücü kaybı nedeniyle müşteri taleplerinin bir kısmının ücret karşılığı yetkili servis yahut dışarıdan hizmet alınmak suretiyle karşılanması için yapılan masraflarını, müşteri memnuniyetinin azalması ve bu sebeple oluşan satış veya müşteri kaybı zararını, mevcut personelin iş yükü ile mücadele etmek üzere harcadığı mesai sebebiyle doğan ek giderler ile diğer zararların tazmini gerektiğini, bu kapsamda;
Öncelikle haksız rekabetin tespitine, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylem uygulamalarının meni ve tekrarının önlenmesine, maddi zarara ilişkin şimdilik 10.000.000,00 TL ile manevi zararların tazmini olarak 1.000.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline, müvekkil şirketin zararının önlenmesi için karar kesinleşinceye dek, davalıların müvekkil şirketin satış sonrası servis departmanından ayartma suretiyle işçi alımlarına son verilmesi, en azında bu hususta süre kısıtı konularak müvekkil şirket satış sonrası servis departmanından işçi almalarının bir süre ile durdurulması yönünde bir ihtiyati tedbir kararı verilmesine, haksız rekabetin tespitine yönelik kararın ilanına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP / Davalılar vekili 15.05.2015 tarihinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle,
Davanın, dava hakkı kötüye kullanılmak suretiyle açıldığını, davacının müvekkilinin itibarını zedelediğini, davacı şirketin yöneticilerinin gazete ve dergilere verdikleri beyanlarda dava dilekçesinde belirtilen iddiaların çelişkili olduğunu, müvekkil şirketin dünyada tanınmış markalar arasında 2. sırada yer aldığını ve her zaman yeniliklere öncü bir şirket olduğunu, müvekkilin satış sonrası servis faaliyetlerinde 2.700 kişinin çalıştığını, böylece müvekkilinin bu eylemi gerçekleştirecek bir ihtiyacının bulunmadığını, ayrıca davacının sektöründeki diğer şirketlerin müvekkilinin yetkili servislerinden teknisyen transfer ettiğini, davacının iş şartlarından pek çok çalışanının memnun olmadığını ve buna ilişkin davalar açıldığını, ayrıca davadaki taleplerin zamanaşımına uğradığını, haksız rekabete dayalı davaların 1 yıl içinde açılması gerektiğini, haksız fiile ilişkin zararın 04.03.2014 tarihinde oluştuğunu, ancak davanın 25.03.2015 tarihinde açıldığını, bu nedenle dahi davanın reddi gerektiğini,
Müvekkilinin kendi sistemini kullandığını, davacının sistemini kopyalaması veya sistemi bilen kişileri işe almaya çalışmasının söz konusu olmayacağını, davacı ile aynı ürünleri satmadığını, ürünlerin farklı olduğunu, davacıdan ayrılıp müvekkil şirketinde çalışmaya başlayan kişilerin satış sonrası servis hizmeti için yeniden eğitimden geçmesi gerektiğini, bu nedenle hazır işgücünün alınmadığım, davacıdan müvekkili şirkete geçen kişi sayısının, müvekkilinin servis alanında çalışan kişi sayısının yaklaşık %10’unu oluşturduğunu, davacının müvekkili …’nun davacı şirketteki yerine aynı gün bir başka kişinin atandığını,
Müvekkili şirketin satış sonrası servis hizmetini çok daha önceki tarihlerde kurduğunu, servis hizmeti alanında pek çok ödül aldığını, bu nedenle davacıya yönelik bir eylem veya sektörün uygulamalarına aykırı bir durum olmadığını, davacıdan ayrılan çalışanların kendilerine özgü sebeplerini olduğunu, bunlardan ilkinin emeklilik şartlarını tamamlayan teknisyenlerin kıdem tazminatlarını almak istemesi olduğunu, bir diğer sebebin, davacının ağır çalışma şartları olduğunu, ayrıca rekabet yasağı yönünden de bir iddianın mevcut olmadığını,
Satış sonrası hizmet bölümünde yapılan işlemin özel bir niteliği olmadığını, bu nedenle de ticari sır içermediğini, müvekkilinin davacı ile ortak bir ürün kullanmadığını, bu nedenle haksız rekabete konu bir durumun da olmadığını, müvekkilinin az iş yükünün de olmadığını, …’nun müşterilere karşı kötülemek yönünde bir girişiminin olmadığını, çalışanlara karşı kötülemenin de haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceğini, …’ın ise haksızlıklara tahammül edemediğini, bu nedenle işten ayrıldığını, …’m iş akdini haklı nedenle feshettiğini, buna ilişkin davanın derdest olduğunu,
Davacının bahsettiği Fabrika Merkez Sistemi’nin sadece davacıda olmadığını, müvekkilinin bu sistemi yıllardır başka ülkelerde kullandığını, bu sisteminin davacının tekelinde olmadığını, müvekkilinin çalışan işçilerin hepsini kendi bordrosunda gösterme zorunluluğunun bulunmadığını,
Anayasa’da yer alan işçinin çalışma ve sözleşme hürriyetinin haksız rekabet gerekçesi ile engellenemeyeceğini, bir işçinin iş teklifinin rakip şirketten gelmesinin haksız rekabet olmadığı, Yargıtay’ın da bu konuda görüşlerinin olduğunu, müvekkillerinin davacı ile ilgili olarak herhangi bir medya kuruluşuna davacıdan ayrılan işlerler ilgili herhangi bir beyanının olmadığını, davacıyı müşterileri nezdinde kötülemediğini, davacının yetersizliği anlamına gelecek beyanda bulunmadığını, işçilerin iş sözleşmesini feshettikten sonra rakip şirketlerde çalışmalarının Türk Hukukunda yasak olmadığını, bunun tek istisnasının rekabet yasağı sözleşmesi olduğunu, davacının böyle bir sözleşme ibraz etmediğini, işçilerin emeklilik sebebiyle bir şirketteki işinden ayrıldıktan sonra başka bir şirkette çalışmaya başlamasının dürüstlük kuralına ve kanuna aykırı bir eylem olmadığını,
… , … ve … ile ilgili pasif husumet itirazı bulunduğunu, maddi tazminat talebinde bulunulabilmesi için hem haksız rekabetin mevcudiyetinin ispatlanması hem de müvekkilinin kusurlu olduğunun ispatlanması gerektiğini, dava dilekçesinde gösterilen zarar kalemlerinin dolaylı olarak oluştuğu iddia edilen zararlar ile ilgili olduğunu, yansıma zararlarının Türk Hukuku’nda kabul edilmediğini,
Yeni eleman istihdamı ile ilgili olarak da talep edilen maddi tazminatının kabulünün mümkün olmadığını, yine muhtemel zarar iddialarına dayalı olarak da bir talepte bulunamayacağını, yapılan iş nedeniyle kar kaybına dayalı zarara uğramanın mümkün olmayacağını, işinden ayrılan kişilerde davacının kusurlu olduğunu, manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığını, neticeten davanın reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıdan hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiğini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava TTK 54 vd maddeleri gereğince haksız rekabetin tespiti, men i ve haksız rekabet nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Davalılar husumet ve zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Husumet itirazı ; davalı … yönünden haksız rekabet eylemini gerçekleştirdiği iddia edilen şirketin ortağı ve yetkili müdürü olduğu, davalılar …, … ve … ın birlikte haksız rekabet eylemini gerçekleştirdiklerinin iddia edildiği gözetilerek reddedilmiştir.
Zamanaşımı itirazı; Haksız rekabet oluşturduğu iddia edilen eylemin (somut olayda işçilerin ayartılıp çalıştırılması) zaman içinde devam ettiği, temadinin sürdüğü gözetilerek yasal zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek reddedilmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği deliller toplanmıştır. Dava dosyasına . HMK 193 gereğince Prof. Dr…. ın 18.11.2015 tarihli Uzman Görüşü davacı tarafından sunulmuştur. Prof. Dr. … in 23.05.2016 tarihli Uzman Görüşü davalı tarafından sunulmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ve ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından bilirkişi raporu alınmıştır.
1.Heyet Bilirkişi Raporu;
Prof. Dr. … , Prof. Dr. …ve Doç Dr. … tarafından tanzim edilen 13.04.2018 tarihli dir.Raporda özetle,
Somut olayda çalışanların iş sözleşmelerini feshetmeleri amacı ile haksız rekabet fiilinin işlendiğine delalet eden yeterli veriye rastlanmadığı, bu konuda nihai takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, çalışanların ayartılması olgusunun yeterli delillerle ispat edilememiş olduğu, tanık beyanlarının da ayartma olgusunu ispata elverişli olmadığı,
Davacının satış sonrası hizmet faaliyetinin engellenmek istendiği ve fabrika merkez servis sisteminin ele geçirildiği iddialarının sabit olmadığı, çalışanların edindiği bilgi ve tecrübeyi işletmeden ayrıldıktan sonra yeni çalıştıkları işletmede kullanmalarının tek başına hukuka aykırılık teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
2.Heyet Bilirkişi Raporu
Prof. Dr. … , Prof. Dr … , Prof. Dr. … ve … tarafından tanzim edilen 29.10.2019 tarihlidir.Raporda özetle;
Davalı tarafın husumet ve zamanaşımı iddialarının yerinde olmadığı,
TTK’nın 55/l/b-2,3 fıkraları uyarınca ayartma nedeniyle haksız rekabetin ispat edilemediği,
TTK’nın 55/1/a-l bendi uyarınca kötüleme nedeniyle haksız rekabet şartlarının oluşmadığı,
Sayın Mahkememin aksi kanaatte olması ve haksız rekabetin olduğunun kabulü halinde, Merkez servis sistemi ile çalışan … şirketinden belli dönem aralığında toplu çıkışların yapıldığı, toplamda 56 teknisyenin … firmasına geçmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu,
Davalı işletme bünyesinde ortaya çıkan yeni personel ihtiyacının piyasada istihdam edilmeye hazır aynı nitelikte kalifiye elemanlarının bulunmasına rağmen, ihtiyaç duyduğu elemanın rakibi işletmenin personelinin devamlı olarak ve büyük çoğunluğunun ayartılması suretiyle giderilmeye çalışılması durumunda da rakip işletmenin yapısal bünyesine caiz olmayan bir müdahale ile zarar verme amacıyla hareket edildiğinin kabul edilmesi gerektiği,
Servis teknisyenlerinin büyük çoğunluğunun hep bir anda ayartılması halinde, ayartanın ilgili işletmenin bu durum karşısında felce uğraması halinden faydalanarak piyasadaki konumunu güçlendirmeye ya da piyasadaki pastadan aldığı payı büyütme amacı güttüğü kabul edildiğinde de yine dürüstlük kuralına aykırı gerçekleştirilen bir ayartma eylemi olduğu,
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/… E. sayılı dosyası için 25.03.2019 tarihli ara karar gereğince Davacı tarafın merkezinde inceleme yapıldığı, davacı tarafın işten ayrılan teknisyenler için yapılan eğitim, konaklama ve yol masraflarım gösteren mali tablolar ile bu konularla ilgili bir takım masraf faturaları ibraz edildiği, ancak bu bilgiler ile varsa zararın hesaplanmasının mümkün olmadığı, mahkemenin tazminatın kabulü ve zararın hesaplanması yönünde karar verilmesi durumunda istenecek yeni bilgi ve belgeler doğrultusunda ek rapor tanzim edileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi, davacının maddi tazminat taliplerinin değerlendirilmesi bakımından 3. Heyet Bilirkişi raporu ; Prof. Dr. M … , YMM … ve Adli Finans Bilirkişisi … den oluşan heyetten alınmış olup, 07/12/2020 tarihlidir. Alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Somut olayda davacının kendi şirketi için kurduğu ‘Fabrika Merkez Servis Sistemi’nin davalı şirkette de kurulması/geliştirilmesi amacıyla, davalı şirket ve diğer davalıların; davacı şirketin işçilerini ayartıp ayartmadığı, bu ayartma fiilinin haksız rekabet teşkil edecek şekilde maddi ve manevi zarar verip vermediğinin tespiti gerekmektedir..
Taraf şirketlerin alınan İstanbul Ticaret sicil kayıtlarına göre;
Faaliyet konuları, Ev tipi buzdolabı, dondurucu, çamaşır makinesi, çamaşır kurutma makinesi, bulaşık makinesi, vantilatör, aspiratör, fan, aspiratörü davlumbaz, fırın, ocak, mikrodalga fırın, elektrikli pişirme sacı vb. imalatı, : Elektrikli, elektronik ve mekanik gereçlerin ve bunlarda kullanılan akşamın üretimi sanal ortam da dâhil satış ve pazarlanması, ithali ve ihracı ile ilgili tüm sınai ve ticari faaliyetlerde bulunmak….şeklindedir.
Davacı vekili dava dilekçesinde maddi zarara ilişkin taleplerinin kaynağını
“Yeni eleman istihdamı (yeni elemanların tecrübe kazanmasına kadarki sürede kendilerine ödenmek zorunda kalınan ve fakat karşılığı alınamayan hizmetler zarar kalemidir)Yeni eleman istihdamı için harcanacak zaman, araştırmaveilanmasraflarıYeni elemanların eğitim masrafları Merkez servis sistemindeki iş gücü kaybı sebebiyle müşteri taleplerinin bir kısmının ücret karşılığı yetkili servis yahut dışarıdan hizmet alınmak suretiyle karşılanması için yapılan masraflar (otel masrafı, personel masrafı)Müşteri memnuniyetinin azalması ve bıı sebeple oluşan satış yahut müşteri kaybı zararı mevcut çalışanların motivasyonunun azalması mevcut personelin iş yükü ile mücadele etmek üzere harcadığı ek giderler Diğer zararlar”şeklinde açıklamıştır.
Davacı tarafın ve davalı tarafın 2014, 2015 yılı ticari defterler (E-Defter) ve belgeleri ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfı taşıdığı belirlenmiştir. Davacının ibraz edilen bilgi ve belgelerine göre taraflar arasında yedek parça alımından kaynaklanan ticari ilişki mevcut olup cari hesap şeklinde tutulmaktadır. Dosya içine alınan SGK kayıtları ve iş mahkemesinde görülen dava dosyaları kararlarına göre; dava konusu 53 personelin istifa şeklide ( kendi istek ve arzusu ile ) davacı işyerinden ayrıldığı tespit edilmektedir. Davacı şirketten ayrılan 56 personelden 53 ü davalı firma ve dava dışı işçi çalıştıran … A.Ş. firmasında çalışmaya başlamıştır. 53 personelden; 35 kişi 1 hafta içinde işe başlamış, 11 kişi bir hafta ila bir ay içerisinde başlamış, kalan 7 kişi ise bir ay ila bir yıl içerisinde geçen sürelerde işe başlamıştır. Mevcut personel geçişlerinin Mart/2014- Mart/2015 dönemini kapsadığı tespit edilmektedir. Personel geçişlerinin ağırlıklı olarak Ocak/2015-Şubat/2015 döneminde yapıldığı tespit edilmiştir. Diğer üç personel … , … ve … kendi işyerini açmıştır.
Davacı firma dava konusu personeller işten ayrıldıktan sonra işyeri faaliyetlerinin aksamadan yürümesi için ayrılan personellerin yerine yeni personeller aldığı tespit edilmektedir. Yeni personeller için davacının yaptığı belgeye dayalı giderler; davacının işten ayrılan personel yerine aldığı yeni personeller için 41.065,70.-TL eğitim giderine katlanması olarak tespit edilmiştir.
Davacı şirketin 2013-2015 yıllarında elde ettiği ticari kazançları değerlendirildiğinde; davacı şirketin kazancı, 2014 yılında 2013 yılına göre % 12,92 azalmasına rağmen; 2015 yılında 2014 yılına göre ticari kazancının 70,64 oranında artmış olduğu tespit edilmiştir.
Davacının maddi zarar kalemlerinden yeni eleman istihdamı için harcanan 41.065,70.-TL eğitim gideri tespit edilebilmiş, diğer kalemlerden maddi zararı tespit edilememiştir.
TTK m. 54/2 de haksız rekabet ; “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde açıklanmıştır.
TTK m. 54’te, haksız rekabet düzenlemelerinin amacının, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetinsağlanması olduğu ifade edilmektedir (Poroy, Reha/ Yasaman, Haindi; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2015, s. 323). Kanun koyucu burada, serbest piyasadaki rekabetin düzgün işlemesini ve piyasa aktörlerinin faaliyetlerinin de dürüst ve ahlaklı olmasını sağlamayı hedeflemektedir. Haksız rekabet ile sadece rakipler ile müşterilerin değil ayrıca diğer piyasa katılımcıları ile toplumun da korunması amaçlanmaktadır.
Bu düzenlemeye göre herkes rekabet hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdür (Bu hükmün aynı zamanda haksız rekabetin tanımı olduğu yönünde bkz. Arkan, Sabih; Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2014, s. 317; benzer yönde bkz. Bahtiyar, Mehmet; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2020, s. 178).
Bu genel ilke çerçevesinde, haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için, ticari nitelik taşıyan bir davranış veya uygulama söz konusu olmalı; bu davranış veya uygulama aldatıcı veya diğer bir şekilde dürüstlük kuralına aykırı olmalı ve rakipler arasındaki veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişki bu aykırılıktan etkilenmiş olmalıdır (Bkz. Ülgen, Hüseyin/ Helvacı, Mehmet/ Kaya, Arslan/ Nomer …, Füsun; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2019, s. 559).
a) TTK m.55/l,a-l’da
“Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötülemek”fiili düzenlenmiştir. Kötüleme, genel olarak bir kişinin şahsı, malları, faaliyetleri, ürünleri, fiyatları, ticari işleri hakkında yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici beyanlarda bulunmak suretiyle olumsuz intiba yaratılması olarak tanımlanabilir. Yine bu madde uyarınca kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için bir açıklamanın mevcut olması, bu açıklamanın başkalarının şahsı, malları, iş ürünleri, fiyatları, faaliyetleri veya ticari işleri hakkında yapılması ve bu açıklamanın yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici olması gerekmektedir (Nomer …, Haksız Rekabet, s.131- 132).
Bu kapsamda, haksız fiilin işlendiğini ispat yükü ise davacıya ait olup, somut uyuşmazlıkta kötüleme fiilinin gerçekleştiğine ilişkin olarak dosyada, yeterli ve ikna edici bir delile rastlanılamamıştır.Haksız rekabet olarak düzenlenen kötülemenin, işvereni kötülemek suretiyle işçileri ayartmak vakıası için düzenlenmiş/öngörülmüş bir hüküm olmadığı, Yargıtay kararlarına göre, bir işletmede çalışan bir kişinin çalışırken elde ettiği bilgiler, sahip olduğu mesleki beceriler ve deneyimlerin ticari sır olmadığı, çünkü bu bilgilerin bir kişinin kendisinin elde ettiği müktesebat olduğu, bu müktesebatı herhangi bir işletme veya şirketin kendisine ait kabul edemeyeceği ve kendi şirketinin üretim sırları ile ticari sırları içinde mütalaa olunmasını isteyemeyeceği, böyle bir iddia ve yorumun bir kimsenin mesleği bağlamındaki deneyim ve becerilerinden kendisinin yararlanmasını imkansız hale getireceği ve insan haklarına aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle yeni işverenin işe aldığı bu tür çalışanları sebebiyle haksız rekabet içerisinde olduğunu iddia etmenin hukuken mümkün olmadığı sabit bulunmuştur.
b.)TTK m.55/1 ,b-2’de
“Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak” fiili düzenlenmiştir.
Davacı tarafından, müvekkili şirketin çalışanlarının, davalı şirketçe daha fazla maaş teklif edilerek kendi bünyesine geçirildiği, böylece bu maddede yer haksız rekabet fiilinin gerçekleştiği iddia edilmiştir.
Bu konuda öncelikle belirtmek gerekir ki; anayasal bir hak olan ve TC. Anayasası’nın 48. Maddesinde hükme bağlanmış olan çalışma ve sözleşme hürriyeti gereğince, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğü mevcuttur. Söz konusu anayasal özgürlük kapsamında, herkes, istediği işletme veya şirketlerde çalışma hakkına sahiptir.
Bu kapsamda incelenmesi gereken bir diğer husus, ayartıldığı iddia edilen kişilerin, toplu bir şekilde davacı şirketten çıkıp, davalı şirkette çalışmaya başlamasının haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespitine ilişkindir. Çalışanlara daha fazla maaş teklif edilmesi, bu teklif nedeniyle çalışanların başka bir şirketleri geçmesi uygulamada sık rastlanan bir durumdur. Ancak, bu husus tek başına haksız rekabetin gerçekleştiğini göstermemekte olup, haksız rekabetten söz edilebilmesi için ilave olarak, topluca işyeri değiştirme eylemine ek olarak, bu değişikliğe, ayartma fiilinin de sebebiyet vermiş bulunması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay güncel tarihli bir kararında, yerel mahkemenin “adı geçen personelin salt istifa tarihleri ile davalı – karşı davacıda işe başlama tarihlerinin yakın olmasının ayartma olarak kabul edilemeyeceği, anılan altı kişinin dışında çok sayıda personelin yöneltmeyi gerçekleştirdiği yönünde hiçbir delinin sunulamadığı, davalı – karşı davacının kasıtlı bir davranışla dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek eylemiyle bu çalışanları kendi şirketinde çalıştırmaya başladığı hususunun kanıtlanmadığı, tanık beyanlarının ayartma ve yönlendirmenin yapıldığı iddialarının somut, tartışmasız ve kesin bir şekilde ortaya koyacak bir nitelikte bulunmadığını ” belirterek davanın reddine ilişkin vermiş olduğu kararı onamıştır (Yargıtay 11. HD. 09.12.2019 T. 2019/999 E. 2019/7975 K. Sayılı İlamı).
Bir işletmenin çalışanlarını bir diğer işletmenin çalışma şartlarının cezbetmesi veya işçilerin bu şartları öğrenmesi, bu şartların onlara bizzat şartları daha iyi olan işyerine geçen eski çalışma arkadaşlarının aktarması, başka bir işyerinin şartlarının övülerek anlatılması, övülmesinin, haksız rekabet teşkil eden bir ayartma olmadığı, Ticaret Kanunu’nda böyle bir haksız rekabet fiili mevcut olmadığı,özellikle işçilerin çalıştıkları yerin ücretlerinden, fazla mesailerin düzenli olarak ödenmemesinden, hak ettikleri unvana konulmamalarından şikayetçi olmaları durumunda, bu şikayetlerin konuşma konusu yapılması, şartları diğerine nazaran daha elverişsiz olan işverenin kötülenmesi olmadığı, Ticaret Kanunu’nda böyle bir haksız rekabet fiili mevcut olmadığı sabit bulunmuştur.
c-)TTK m.55/l,b-3’de
“İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim iş sırlarını ifşa etmeye ve ele geçirmeye yöneltmek ” fiili düzenlenmiştir. Bu düzenleme doğrultusunda yardımcı kişilerin ayartılması suretiyle sırların ele geçirilmesi ve bu şekilde rekabette avantaj sağlanmasının haksız rekabet teşkil edeceği düzenlenmiştir (Nomer …, s. 297).
Davacı ve davalının da aralarında bulunduğu sektörde servis sistemi sıkça kullanılan bir yöntemdir. Burada servis sunan firmalar, satış sonrası hizmet, bakım, onarım gibi hizmetleri müşterilerine sunmaktadır. Üretim sırrı, bir malın üretilebilmesi için gerekli her türlü teknik bilgi olup, bir bilginin sır olarak ise değerlendirilebilmesi için bilginin objektif olarak gizli olması ve sahibi tarafından da gizli bir bilgi gibi işlem görmesi gerekmektedir (Ülgen/ Helvacı) Ancak dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafından, kurulan Fabrika Merkez Servis Sistemi’nin ayartılan işçilerle birlikte davalı şirket tarafından kullanıldığı veya geliştirildiği ispatlanamamıştır.
d-) TTK m. 54- 54/2,
Dürüstlük kuralına aykırı davranış ve uygulamalar nedeniyle haksız rekabetin açıklandığı, bu madde de, haksız rekabete ilişkin temel ilkeleri düzenlenmiştir. Bu hükmün özel halleri TTK m. 55 de sayılmış olup, birtakım önemli ve görünüm şekillerini yansıtan niteliktedir. TTK m. 55’de sayılan haksız rekabet halleri sınırlayıcı bir şekilde değil örnekleyici bir şekilde düzenlenmiştir.
Bu sebeple, bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği değerlendirilirken öncelikle özel hüküm incelenmelidir. Eğer TTK m. 55’de yer alan durumlardan birisi var ise, artık bu noktada TTK m. 54/2’de yer alan şartları aramak gerekmeyecektir (Nomer …, N. Füsun; Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 97. Yazar burada TTK m.55’de yer alan hallere örnekseme yolu ile dolaylı olarak dahil edilebilen halleri de bu kapsamda saymaktadır).Yukarıda yapılan incelemeler sonucu TTK m. 55’de yer alan özel durumların gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Ancak alınan tanık beyanlarına göre ayartıldığı iddia edilen işçilerin kendi istek ve rızaları ile işten ayrıldıkları ( iş mahkemesi kararları sonucuna göre) işçilerin daha iyi çalışma koşulları ve üst görev istemelerinin ayartma sayılamayacağı, ülkedeki iş alanı koşullarında bu nitelikte işçilerin çalışabileceği sınırlı işyeri olduğu, davalı şirketin işçileri çalıştırmasının serbest piyasa koşullarına aykırılık oluşturmayacağı, bu halde TTk 54 de sayılan dürüstlük kuralına aykırılığında gerçekleşmediği sabit bulunmuştur.
Sonuç olarak mahkememizce
Uyuşmazlığın, davalı/davalıların, davacının kurmuş olduğu ‘Fabrika Merkez Servis Sistemi’nin kendi şirketlerinden kurulması/geliştirilmesi için, davacının işçilerini ayartıp ayartmadığının tespiti ile bu ayartma fiilinin haksız rekabet teşkil edecek şekilde zarar verilip verilmediğine ilişkin olup, haksız fiilin gerçekleştiğine ilişkin ispat yükünün davacıda olduğu.
TTK m. 54- 54/2, deki dürüstlük kuralına aykırılığın
TTK m. 55/1 ,a-1 kapsamında kötülemenin gerçekleşmediği,
TTK m. 55/1 ,b-2 ve 3 kapsamında gerçekleşmiş bir haksız rekabet eyleminin de tespit edilemediği, davacı tarafından ispatlanamadığı sabit bulunmuş, davacının tüm taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /.
1-Davalıların Husumet ve Zamanaşımı itirazlarının reddine
2-Davacının tüm taleplerinin reddine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 187.852,50 TL peşin harç harçtan mahsubu ile artan 187.793,20-TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,davalılar tarafından yapılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi nin 13/4 maddesi gereğince maddi tazminat talepleri için 4.080,00 TL ve manevi tazminat talepleri için 4.080,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine
6-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde mahkememizce taraflara iadesine,
Davacı vekili Av. … Davalı vekili Av…. yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/03/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye … ¸
e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır