Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/967 E. 2018/529 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/967
KARAR NO : 2018/529

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/09/2013
KARAR TARİHİ : 17/05/2018

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili sigorta şirketine … numaralı sigorta poliçesi ile sigortalı olan … Ltd. Şti. Adına sigortalı iş yerinde bulunan emtia, demirbaş, dekorasyon ve elektronik cihazın 08/09/2012 tarihinde meydana gelen yangın hadisesi nedeniyle hasara uğradığını ve kat kaybına neden olduğunu, tespit olunan hasar tazminatı ile kar kaybı tazminatı toplamı 518.756,28 TL ‘nin sigortalıya ödendiğini, meydana gelen yangında davalıların kusur ve sorumluluğu olduğunu, davalı sigorta şirketine başvuruda bulundulduğunu ancak davalı sigorta şirketince ödeme yapılmadığını beyanla, hasar tazminatı ile kar kaybı tazminatı toplamı 518.756,28 TL’nin sigortalıya ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak Merkez Bankası avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteslsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacının müvekkilinin kusuru olduğunu beyan ettiğini, ancak bu kusurun açıklanmadığını, çıkan yangının diğer davalı … Ltd. Şti. ‘nin yaptırdığı tadilattan kaynaklandığını, bu durumun … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından yaptırılan tespit raporu ile sabit olduğunu, müvekkilinin yangında kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin maliki bulunduğu taşınmazda kiracı durumunda olan diğer davalı … Ltd. Şti arasında kira ilişkisi olduğunu, davacının halefi olduğu davacı kiracının kira sözleşmesindeki haklarını kullanabileceğini davada mahkemenin görev ve yetkisi bakımından İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacının da halefi olduğu kira sözleşmesine göre kiracıların kiralayana ve de mal sahibi olan müvekkiline rücu imkanı ve hakkının bulunmadığını beyanla, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi ile görevli mahkemenin İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna, aksi halde davanın esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle;
Diğer davalı … A.Ş.’nin müvekkili sigorta şirketine sigortalandığını, poliçede verilen İMM yangın teminat tutarının 2.036.696 USD bedelli olduğunu, yangının çıkmasında tek sorumlunun … Ltd. Şti. Olduğunu, müvekikli şirketine sigortalı … A.Ş.’nin yangının çıkması ve davacıya sigortalı iş yerine sirayet etmesinde atfı kabil hiç bir kusurun bulunmadığını, BK 69.maddesi gereğince sigortalının sigortalının sorumluluğu cihetine gidilemeyeceğini, talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin aktif taraf ehliyetinin bulunmadığını, yangına sebep olan …’in 09/09/2012 tarihli kolluk ifadesinde … Ltd. Şti. Adına olay yerinde söküm işleri yaptığını beyan ettiğini, bu nedenle müvekkiline kusur yöneltilemeyeceğini, görevli mahkemenin Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, yangına ilişkin gelişme ve yayılma sebeplerinin netleşmediğini, yangının çıkış nedeninin tespit edilemediğini beyanla öncelikle usuli itirazlarının kabulü ile müvekkilinin aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, görevli mahkemenin Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, aksi taktirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Dava;haksız fiil nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delillerini bildirmiştir. Haksız fiil olan yangına ilişkin hasar dosyası celp edilmiş, … (Kapatılan) … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından alınan kusur raporu ve gerekçeli karar alınmış, mahkememiz dava dosyasında bilirkişiler … ve arkadaşlarından davalıların sorumlu olup olmadıklarına ilişkin bilirkişi raporu aldırılmıştır. Mahkememiz dosyası davalı … A.Ş. İle … Ltd. Şti. Arasındaki kira sözleşmesi incelenmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/10561 Esas, 2013/10453 Karar sayılı ilamında; ”Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” denilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/13-232 Esas , 2010/316 Karar sayılı ilamında;
”…Sözleşmeden doğan sorumluluk ile haksız eylem (sözleşme dışı) sorumluluğunun birlikte bulunmaları halinde, dava hakkı bakımından, hakların yarışması söz konusudur.
Zarar verici olay (haksız fiil), aynı zamanda taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine aykırı ise, zarar gören bu sözleşme ilişkisine dayanarak zararının tazminini isteyebileceği gibi, zararını haksız fiile dayanarak da isteyebilir. Bunlardan birisi ile zararını tazmin ettiren alacaklının, bunu yapmakla, dayanabileceği diğer hukuki sebebi tüketmiş olacağı, izahtan varestedir. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, haksız eylemlerde kusurun ispatı davacıya (zarar görene) ait olduğu halde, akdi sorumlulukta kusurun varlığı karine olarak kabul edilir; davacı sadece davalı borçlu ile kendi arasında bir akdi ilişkinin varlığını ispatlamakla yetinecektir. ..Akde dayanan davanın zamanaşımı süresi haksız fiile dayanan davanın zamanaşımı süresinden daha uzundur (BK m60, m125-126). Zamanaşımı başlangıcına ilişkin genel hüküm niteliğindeki BK. nun 128. maddesine göre, zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamını taşıdığından, dolayısıyla, öncelikle doğmuş bir alacağın varlığı gerekir. Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, alacaklının talepte bulunma hakkının varlığını veya bunun muacceliyet kazandığını öğrenmesi şart değildir….
O halde hakların yarışması halinde, davacı zarar görenin bir akdi ilişkiye dayanmasında kendisi yönünden yarar bulunduğu gibi; yarışan iki haktan daha düşük hukuki değer karşısında üstün hukuki değere üstünlük verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. ” denilmektedir.
Somut olayda;
Davanın alışveriş merkezinde çıkan yangın sebebiyle oluşan zarar nedeniyle açılan rücuen tazminat davası olduğu, davacının yangından zarar gören dava dışı sigorta ettiren kiracının sigortacısı olduğu ve halefiyet ilkesi gereğince bu davayı açtığı,Dava dışı sigortalı ve davalı Davalı … A.Ş arasında kira akdi olduğu , olay tarihinde akdin geçerli ve yürürlükte bulunduğu, tarafların haksız fiilden sorumlu olmalarının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri ortadan kaldırmadığı, Hukuk Genel Kurul kararında açıklandığı üzere olayda sözleşmeden doğan sorumluluk ile haksız fiil sorumluluğunun yarıştığı, hakların yarışması halinde, davacı zarar görenin bir akdi ilişkiye dayanmasında kendisi yönünden yarar bulunduğu gibi; yarışan iki haktan daha düşük hukuki değer karşısında üstün hukuki değer olan kira sözleşmesine üstünlük verilmesi gerektiği anlaşılmış olup
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanun’una göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir.
Mahkememiz dosyasındaki davanın sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşılmış, mahkememizin görevsizliği sebebiyle dava dilekçesinin davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HÜKÜM /
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. Maddasi uyannca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA
Dair, tarafların yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …