Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/613 E. 2018/1185 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/613
KARAR NO : 2018/1185

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2013
KARAR TARİHİ : 13/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … adına kayıtlı olan ve sürücülüğünü diğer davalı …’ın yaptığı … plakalı ticari kamyonetle 23/03/2010 günü saat 17.00 sıralarında seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmeye çalışan müvekkillerinin murisi olan …’ya çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini meydana gelen kazada vefat eden …’nın her hangi bir kusurunun söz konusu olmadığını, dava konusu kaza üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığının … e. Sayılı dosya üzerinden soruşturma başlatıldığını, soruşturma üzerine …. Asliye Ceza Mahkemesinin … e. Sayılı kamu davasıyla sürücü … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı dava açıldığını ve Mahkemece 20/12/2011 tarih ve … e. … karar sayılı kararıyla 1 yıl 8 ay hapis cezasına sanık hakkında verilen ceza hükmü açıklamasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiğini, dava konusu trafik kazasında ölen davacıların kızları 01/01/2004 doğumlu 6 yaşındaki …’nın kaza geçirip ölmesiyle müvekkilleri anne ve babasının biricik kızlarının maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldığını, Davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın … nolu poliçe ile olay tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile davalı … şirketi tarafından sigortalandığını, davalı … şirketine 01/10/2010 tarihinde başvurulmuş ise de 2918 sayılı KTK’nun 99. Maddesindeki yasal 8 günlük sürede gereken yanıtın verilmediğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile trafik kazasında kızlarını kaybeden davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere belirlenecek tazminatın şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihi olan 23/03/2010 tarihinden itibaren ve sigorta şirketi yönünden de temerrüt tarihinden işletilecek bankalarca uygulanan en yüksek avans faiziyle birlikte müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsiline, işleten ve sürücüden manevi tazminat isteklerinin saklı tuttuklarını, işbu dava açısından zarar ve sorumluluk kapsamı belli olduktan sonra açıklanacak manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı işleten ve sürücüden müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini Talebi ile … Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmıştır.
CEVAP :
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik kazasından kaynaklı davalar için yasada öngörülen zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, dava konusu olayın 23/03/2010 günü meydana geldiğini, dolayısıyla yasada belirtilen zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkilinin dava konusu kazada kusurunun bulunmadığını, 6 yaşındaki müteveffanın park halindeki araçların arasından koşarak yola fırladığını ve yakın mesafeden fırlayan çocuğu fark eden müvekkilinin direksiyonu ters tarafa kırdığını ancak mesafenin çok yakın olması sebebiyle küçüğe çarptığını, olayın oluş tarzında müteveffanın tam kusurlu olduğunu, davacıların yaşı küçük olan çocuklarını gözetim ve denetim görevlerini yerine getirmeksizin araç trafiğine açık olan çift yönlü yola tek başına geçmesine müsaade ettiklerinden kazanın meydana gelmesinde kusurlarının bulunduğunu, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; … adına kayıtlı … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde … poliçe nosu ile 01/05/2009-01/05/2010 tarihleri arasında geçerli olmak üzere karayolları trafik kanunu zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkili şirket sorumluluğunun bedeni zararlarda 175.000-TL azami poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacılar tarafından müvekkili şirket sigortalısı aracın dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispatının gerektiğini, kusur raporu alınması için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesinin gerektiğini, dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde tazminat hesabının hazine müsteşarlığı tarafından belirlenen aktüer vasıtasıyla yapılmasını talep ettiklerini, her durumda müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede belirtilen limit ile sınırlı olduğunu, dava konusu kaza sebebiyle sigorta araç sürücüsü ve işletenine rücu hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar tarafından ikame edilen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminat ve manevi tazminatın kazaya karışan aracın davalı maliki ile sürücüsü ve davalı trafik sigortacısı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Dosya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/05/2013 tarih … e. … karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi edilmiştir.
Davacıların talep edebileceği tazminat miktarının tespit edilmesi için dosya kusur ve aktüer bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, Kusur bilirkişisi Prof. Dr. Müh. … ve Aktüer Bilirkişi… tarafından ibraz edilen bilirkişi raporunda; Dosya kapsamına göre, kazanın başlıca sebebi, yaşı itibariyle, trafik bilinci tam olarak gelişmemiş olan davacıların çocuğu …’nın yolun karşı tarafındaki parka geçmek için trafiği kontrol etmeksizin sol tarafından gelen davalı tarafa ait kamyona göre emniyetsiz şekilde yola girmesi, Bu sebeple, yola giriş şekli Trafik Kanununun 68.b.3 maddesine aykırı düşen maktul çocuk, araçlara ait ilk geçiş hakkında riayet etmemiş olduğundan kazada %75 oranında olmak üzere asli kusurlu, Kaza yerinde tespit edilmiş fren izi olmadığı için davalı sürücünün buradaki seyir hızı hakkında hesap imkanı olmadığı, Ancak, görgü tanığı …’ın beyanına göre çocuğa çarptıktan 20-30 m sonra durabilmiş olması, bu tanığın da beyan ettiği gibi, hızının mahal şartlarına göre fazla olduğunu, ayrıca görüşün açık olduğu sağ taraftan yola doğru gelen maktul çocuk ile tanık beyanına göre onun arkasından gelen ikinci bir çocuğa karşı dikkatli ve tedbirli davranmadığını gösterdiğinden %25 oranında olmak üzere tali kusurlu olduğu, yapılan hesaplamalar ile Müteveffanın gelir elde etmeye başlayacağı 18 yaşına kadar ki döneme kadar yetiştirme giderlerinin hesaptan tenzil edildiği, Davacı annenin 18 Yıllık Maddi Zarar Toplamının 3.842,59 TL olduğu, Davacı babanın 19 Yıllık Maddi Zarar Toplamının 4.142,81 TL olduğu kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın bilirkişi raporuna itirazlar üzerine yeniden bilirkişiye gönderildiği, bilirkişiler tarafından sunulan ek raporda; Kazanın meydana gelmesinde kusur bakımından kök raporumuzda belirtilen oranların değişmesini gerektirecek bir husus bulunmadığı, buna göre, davacıların kazada ölen çocuğu …’nın %75, oranında olmak üzere asli, … plakalı kamyonun sürücüsü …’ın %25 oranlarında olmak üzere tali kusurlu sayılmalarının uygun görüldüğüne dair görüşlerini koruduklarını, Tazminat hesaplamaları noktasında tarafların itirazlarının neticeyi değiştirmeyeceği dikkate alınarak görüşlerini aynen koruduklarını beyan etmişlerdir.
Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 25/07/2018 tarihli kusur raporunda; Davalı …’ın %25 oranında kusurlu, Maktül …’nın yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %75 oranında etken olduğu kanaatini bildirmiştir..
Davacı vekili 22/10/2018 tarihli beyan dilekçesi ile davalı … şirketi ile maddi tazminat konusunda sulh olduklarından dolayı maddi tazminat yönünden sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini ve taraflar yararına maddi tazminat yönünden vekalet ücreti ve masrafa hükmedilmesini, manevi tazminat davasının ise sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar ile ilgili olduğundan bu davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar aleyhine açılan maddi tazminat istemli davanın sulh ile sonuçlandırıldığının bildirildiği görülmekle maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterli olduğu gibi ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım da yapılmamıştır. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık zamanaşımı süresi ve KTK’nun 109/1 maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar murislerinin vefatı nedeni ile manevi tazminat isteminde bulunmakta olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde; hâkimin, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.
Kişilik hakları, hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir, manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir, bir yönü ile de insanlardaki kırgınlık ve kızgınlığı hatta intikam duygusunu tatmin etme aracıdır. Amacı olaydan duyulan acı, ızdırap, elem ve kızgınlığı kısmen olsun gidermek, olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır.
Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın giderilmesini de amaç edilmemiştir. Sayılan bu ana özellikleri nedeni ile de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makamı, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının da dikkate alınması, bunun yanında olaya göre değişebilecek hal ve şartların bulunabileceği ve TMK’nun 4. md. gereği hakkaniyetin de gözetilmesi gerektiği açıktır.
Somut olayda; meydana gelen trafik kazası sonucu çocuklarının ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hak ve adalet düşüncesi, kazanın oluş şekli ve kusur oranları, davalıların sorumluluğunun niteliği, kazadaki kusur durumları gözönünde tutularak olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşecek şekilde davacıların manevi tazminat taleplerinin davalılar … ve … aleyhine açılan manevi tazminat isteminin Kısmen Kabulü ile davacının murisinin %75, davalı sürücü …’ın %25 kusur durumu, tarafların ekonomik durumu, kazanın oluş şekli, paranın satın alma gücü ve kaza tarihi nazara alınarak Davacı Anne … için 7.500-TL, Davacı Baba … için 7.500-TL olmak üzere toplam 15.000-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/03/2010 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine dair karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar aleyhine açılan maddi tazminat istemli davanın sulh ile sonuçlandığı bildirilmekle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalılar … ve … aleyhine açılan manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile tarafların kusur durumu, tarafların ekonomik durumu kazanın oluş şekli, paranın satın alma gücü, kaza tarihi nazara alınarak takdiren her bir davacı için 7500 er TL olmak üzere toplam 15.000-TL manevi tazminatın 23/03/2010 tarihinde itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar verilmesine,
3-Maddi tazminat yönünden davacı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.024,65- TL. Harçtan peşin alınan 24,30-TL. harcın mahsubu ile bakiye 1.000,35-TL. harcın davalılar … ve …’dan tahisili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 2.180-TL. nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 2.180-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılar … ve …’a ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 48,60-TL ilk gider, 287,20-TL tebligat ve müzekkere gideri ile 1.400-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.735,80-TL. yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 301,68-TL’sinin davalılar … ve …’dan tahsili davacılara verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan 45,50-TL tebligat ve müzekkere giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 38,68-TL nin davacılardan tahsili ile davalılar … ve …’a verilmesine.
9-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar verildi.13/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır