Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1417 E. 2023/129 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1417 Esas
KARAR NO : 2023/129
DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2014
KARAR TARİHİ : 07/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … Dış Tic. Ltd. Şti. nin ülke çapında deneyiml, müseccel, mücessem, muteber ve varidiyetli bir kuruluş, bir şirket olduğunu, Müvekkilin aslında davalı yabancı şirkete borçlu olmadığını, Buna karşın, yurt dışından keşide etmiş oldukları bir ihtamame-ödeme emri niteliğindeki belgeye sözde yabancı mahkeme kararının tenfızi bakımından dava ikame edildiğini, mahkemenin 15/04/2014 günü, 2014/… K. sayılı kararı ile davanın kabulüne, davacının davaya konu ettiği belgenin tenfizine karar verildiğini, İş bu karar müvekkil tarafından temyiz olunmuş, dava dosyası şu aşamada Yargıtay … Hukuk dairesinin 2014/ … E. Sayısı ile inceleme aşamasında olduğunu, Taraflar arasındaki hukuki nizamın işte bu aşamasında, davalı şirket vekillerince İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulduğunu, davalının bu taleplerinin … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… D. iş sayılı karan ile kabul edildiğini, davalı şirket tarafından ihtiyati haczin infazı yoluna gidilerek müvekkilim davalı şirketin menkul, gayrimenkul mal ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına haciz tatbik olunduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… D. iş sayılı ihtiyati haciz kararı …. icra Dairesinin 2014/… sayılı dosyası ile infaz olunduğunu, davacı şirket tarafından ihtiyati haciz karan veren mahkemeye itiraz üzerine, ihtiyati haciz karan mahkeme bu kere, vaki itirazı kısmen kabul ederek, alacağın %15’i oranında (yaklaşık 290.000 EURO) teminatı karşılığında ihtiyati haczin devamına karar verdiğini, Bu karar da taraf vekillerince temyiz olduğunu Ancak, davalı tarafça, 17/07/2014 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün 2014/… E sayılı takip dosyası ile infaz olunan ihtiyati haciz kararı ve işlemlerinin ihtiyati haczi tamamlayan merasimlerin süresinde davalı şirket tarafından ikmal edilmemesi sebebiyle, şikayet sonucu … icra Hukuk Mahkemesinin 17/10/2014 tarihinde 2014/… E.- 2014/…K, sayılı kararına istinaden …. icra Müdürlüğünce müvekkil aleyhine alındığını ve uygulandığını, bütün hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, ÎİK. 264 md. ‘nin amir hükümleri uyarınca ihtiyati haciz işlemelerini tamamlayan merasim ikmal edilememesi sebebiyle müvekkilim hakkında uygulanmış bulunan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini ,davalı şirket vekillerinin gerek ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin dava dosyasına, gerekse ihtiyati haczin infaz olunduğu icra takip dosyasına çeşitli vesilelerle sunduklan layihalarında haciz işlemlerinin bîr tedbir amacına matuf olduğunu ifade ettiklerini, özellikle davalının ihtiyati haciz talebini içeren mahkemesine sundukları dilekçelerinin kapsam ve içerikleri ile, icra takip dosyasına sunmuş olduklan birçok dilekçelerinin kapsam ve içeriklerine ters düşen biçimde tedbir amacından ziyade, müvekkilim şirketi adeta batırma noktasına getiren işlemler yapmış olduklarını, Davalı şirket, ihtiyati haciz kararının infazı aşamasında sözde alacaklarını teminat altına alabilecek yeterli düzeyde kule-vinç haczi ve müvekkile ait olan birçok araçlan kayden haciz altına almak işlemleriyle yetinmeyerek, müvekkilim şirketi itibarını yok edecek boyutlarda taşkın haciz yoluna gittiklerini, ihtiyati haciz kararı yasal infazı hakkının adeta kötüye kullanıldığını bir yandan taşkın haciz yaptıklarından bahisle bankalara yazılan haciz yazılarının geri aldığını, fek ettiğini, müteakiben tutarsız biçimde, gerektiren hiçbir sebep bulunmadığı halde ülke çapında faaliyet gösteren yerli yabancı ve/veya kamu tüm bankalara yeniden haciz müzekkereleri gönderdiklerini, uygulamada rastlanmamış biçimde usul ve yasaya aykırı olarak, müvekkilim şirkete, temsilci kişilere, veya şirket temsilcisi olamayan ortaklan olan şahıslara ve hatta şirket avukatını şahsına ihtar keşide ederek, tacizde, pervasızca bulunduklarını, Müvekkil şirketin ticari kayıtlan, ciro gelirlerindeki bariz inişler, ticari kayıtlarında, defterlerinde görülecek, tespit edilecek olup, bu yönüyle yapılacak bilirkişiler incelemesi sonucu ve yine bankalar ile aralanndaki kaydı belgelerin incelenmesi ile uğranılan maddi zararın, mahrum oluna kazancın net miktan ortaya çıkacağını, maddi zararın tazmini için şu aşamada şimdilik (saptanacak zararımıza ilişkin olarak, artırmak, davamıza ıslah etmek 10.000,00 TL miktarlı maddi tazminat talebi ile davalı şirketin muamelelerini ikmal etmemeleri sebebiyle düşürülmesine karar verilen hacizlerin varlığı sebebiyle müvekkilin şirketin parlayan yıldızı söndüğünü, şirketin var olan muazzam itibarının kaybolduğunu, ismi ve markasının lekelendiğini, şeref ve vakarının hemen hemen hiç kalmadığını Bu yönüyle zararın bir nebze hafiflemesi açısından en az 100.000TL manevi tazminatın davalı şirketten alınarak masraf ve avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … (“Müvekkilimiz veya … ), İtalya Devleti Milano Mahkemesi … BÖlümü’nün, 21 Aralık 2009 tarihinde vermiş olduğu … sayılı kararının Türkiye’de icrası için, … Dış Ticaret Ltd. Şti. aleyhine 12 Eylül 2011 tarihinde tenfız davası açıldığını, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/… E. sayılı dosyası üzerinden görülmüş olan davada, 15 Nisan 2014 tarihli karar ile İtalya Mahkemesi Karan’nın tenfızine karar verildiğini, tenfiz Kararına dayanılarak, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden (Kapatılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden) ihtiyati haciz karan verilmesi talep edildiğini, 10 Temmuz 2014 tarihinde ihtiyati haciz kararı verilerek borçlu aleyhine icra edildiğini, ve Borçlu’nun bir kısım mallarının …. İcra Müdtlrlüğü’nün 2014/… E. dosyası üzerinden ihtiyaten haczedildiğini, ihtiyaten haczedilen söz konusu mallaın borçlunun zilyetliğinde bırakıldığını, Borçlu’nun İhtiyati Haciz Karan’na itirazı üzerine yapılan 12 Ağustos 2014 tarihlî duruşmada …. Asliye Ticaret Mahkemesi İhtiyati Haciz kararının alacak miktarı %15’ine denk gelen tutarda bir teminatla devamına karar verildiğini, Karar gereği tarafımızca yerine getirilerek banka teminat mektubu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne depo edildiğini, 30 Ekim 2014 tarihinde ise borçlunun malları üzerindeki ihtiyati hacizlerin İcra Müdürlüğü tarafından kaldırıldığını, İhtiyati Haciz Karan’mn temyizi aşamasında, feragat dilekçesi sunulduğunu ve teminatın iadesi talep edildiğini, 19 Ocak 2016 tarihinde, …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülen dosya ile bu Mahkeme nezdinde görülen tazminat davası dosyalarının birleştirilmesi nedeniyle, teminatın iadesine talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, Tenfiz Kararına istinaden alacağın teminat altına almak için …. Asliye Ticaret Mahkemesi … aleyhine ihtiyati haciz karan verilmesinin talep edilip İhtiyati haciz kararı aldığını, bu durumda, Müvekkilimiz, yaklaşık dokuz yıl önce İtalya’da yapılan yargılamadan lehine karar elde etmiş olmasına karşın, henüz dava dilekçesi ve ekleri kendisine tebliğ edilmemiş olan bir tazminat davası ile karşı karşıya kaldığını, açılan tazminat davası nedeniyle, uygulabilirliği ortadan kalkmış olan İhtiyati Haciz Kararının devamı için depo ettiği teminatı iade etmekten imtina ettiğini, İhtiyati Haciz Kararının uygulanmasının …’e hiçbir zarar vermediği gibi, ihtiyati Haciz Karan’nın ortadan kalkmış olması nedeniyle, İhtiyatı Haciz Kararı için depo edilen teminatın hiçbir İşlevinin kalmadığını, …’in ticari faaliyetlerini aksatacak hiçbir işlem yapılmadığı gibi, söz konusu karar 30 Ekim 2014 tarihinden bu yana uygulanamadığından, …’in korunmaya değer bir menfaatinin bulunduğunu İddia etmek de olanaksız olduğunu, Sonuç olarak, müvekkili alacaklı olmasına karşın, adeta borçluymuşçasına, ihtiyati haciz kararının devamı için 270.000 euro tutarında teminatı …. Asli Ticaret Mahkemesi’ne depo ettiğini ancak ihtiyati haciz kararı ortadan kalkmış olmasına karşın, depo ettiği teminat tutarını geri alamadığını, söz konusu teminatın getirişinden mahrum kalan müvekkilin uğradığı zararları talep etme hakkı saklı kalmak kaydıyla, Sayın Mahkeme’de açılan 2014/… E. Numaralı tazminat davası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/… D. İş ve 2015/2080 K. Numaralı dosyası kapsamında sunulan teminat mektubunun müvekkilimize iadesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Dava konusuna ilişkin yapılan incelemelerde, Davalı tarafından 14.07.2014 tarihinde davacıya ait 8 adet … marka 10 tonluk kuyruk ve göbek dahil kule vinçlerin ihtiyaten haczedildiği, yediemin olarak davacıya bırakıldığı anlaşılmıştır.
… Asliye ticaret mahkemesi …..E., … … K. Sayılı ilamın incelenmesinde, mahkemenin 2016/…E., 2017/… K. Sayılı kararında direnilmesine karar verilerek davanın kabulü ile İtalya devleti milano mahkemesi legnano bölümü tarafından verilen 21 aralık 2019 tarihli 1247/09 sayılı kararın tenfizine karar verildiği ve dosyanın tekrardan incelenmek üzere Yargıtay a gönderildiği anlaşılmıştır.
TANIK … beyanında, ” davacı … Firması bizim tedarikçi firmamızdır, ben Maksem yapı şirketinde muhasebe müdürüydüm, ben bu firmada 2005’den beri çalışıyorum halen çalışmaktayım, biz dışarıdan makine satın alıyoruz veyahut kiralıyoruz, 2014 yılında bize bir yazı geldi, 89’a 1 dediğimiz, bizde firmanın bir sorunu olduğunu düşünerek … ile iş yapmayı bıraktık başka firmalardan vinç kiralamaya devam ediyoruz, sadece bu gelen yazıya istinaden bunu yaptık, çünkü vinç sahada ana ekipmandır, şantiyeye bir haciz gelmesi veyahut vincin götürülmesi bizim işimizi bir ay aksatır, biz başka yerden hizmet aldığımız için … ile başka bir sorun olmadı, sadece piyasada bir sorun oldu diye duydum, benim yanıma gelen diğer inşaat firması çalışanı arkadaşlarımla … ve … firmasıyla ilgili sıkıntıları duydum, onlarla bizim şantiyeden vinçlerin götürülmesi durumunda yaşayabileceğimiz sıkıntıları konuştuk, marka olarak duydum, ihtiyati hacze dayanak alacaktan haberim var, htiyati haciz yazısı beş altı yıl önce geldi ama kaldırma yazısı gelmedi, … ihtiyati hacze ilişkin açıklama yaptı, 2005 yılından beri biz … ile çalışıyoruz, 2005 2006 2007 yıllarında …den satın aldığımız sıfır vinçlerde çatlamalar oldu, bizde bunu bildirdik, bazıları değiştirdi bazılarına ikame parça verdi, 2015 deki ihtiyati haczin de bu çatlak arızalı parçaların ödemesiyle ilgili olduğu bize söyledi, bana bu şekilde firma aktardı, bizim firmada 2015 yılında sökülen bir vinç yok çünkü bizde parçalar vardı avukatımız bu firma ile çalışmamız gerektiği çünkü vincin sökülüp götürülebileceğini söyledi” şeklinde,
TANIK … beyanında, ” ben … firmasında 2006 yılından beri çalışmaktayım, şu anda tahsilat ve finans yöneticisiyim, ihtiyati haciz ile birlikte bir anda banka hesaplarımıza el konuldu, bazı müşterilerimize yazılar gönderildi, piyasada itibar kaybımız oldu, ödeme zorluğu yaşadık, çünkü hesaplarımıza el konulmuştu, personel ile ilgili maaş ödemelerinde yeri geldiğinde yakıt yemek paralarında ödeme yapmakta güçlük çektik, bu olay çok çabuk duyuldu, kiralama servis gibi hizmetleri daraltmak zorunda kaldık bazı projelere giremedik çünkü bizimle çalışmak istemediler, hali hazırda çalışan kule vinçlerin çalışmasına engel olunmadı, yazıdan sonra yeni iş alamadık, bir sürü projelere giremedik yeni kiralamalar yapamadık, bizi baya sarstı, kazançlarımız nerdeyse %50’nin altına düştük küçülmek zorunda kaldık, incelemedim çünkü ben muhasebeye bakmıyorum, 2012 yılında ihracata başladık ciro artışı bu yüzden, iç piyasada azalma oldu, banka kredilerinin artışı da ihracat yapabilmemiz için nakite ihtiyaç vardı bu yüzden arttı, iç piyasada iş yapamadığımız için dışarıya açıldık, ben muhasebede olmadığım için bilmiyorum , … hizmeti veriyor, ihtiyati hacizden sonra bu işlemleri yapamadık ve kule vinç mask imalatı yaparak yurt dışına satmaya başladık, çünkü içeride kiralama ve servis hizmeti veremedik” şeklinde,
TANIK … beyanında, ” ben … firmasında 2007 senesinden beri teknik servis olarak çalışmaktayım, beş altı sene önce firmada bir kriz ortamı yaşandı, bunun kaynağını yöneticilerime sorduğumda … tarafından firmamıza haciz uygulandığını banka hesaplarına el konulduğunu öğrendim bundan dolayı büyük sıkıntılar yaşadık araçlarımıza yakıt alamayacak hale geldik, o dönemden kaynaklı sıkıntıları halen yaşıyoruz, bildiğim şeyler bunlar, baya oldu sıkıntılar yaşadık halende yaşıyoruz, itibar kaybı oldu, tam olarak hangi tarihte uygulandı hangi tarihte kaldırıldı bilmiyorum ancak beş altı yıl önce firmamızda bir sıkıntı kriz yaşandı, her hangi bir şantiyeden kule söküp alınma işi olmadı , hiç bir bilgim yok sadece … tarafından banka hesaplarına el konulduğu biliyorum, bu sıkıntıdan dolayı 3 de 2 iş kaybımız oldu, ben halen çalışıyorum ” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Alınan 04/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle, Davacının 2013-2014 yılı ticari defterlerinin ilgili kanun hükümlerine göre uygun tutulduğu ,Davacının 2015 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin ilgili kanun hükümlerine göre uygun olduğu Yevmiye Defterinin kapanış tasdiki için süresinde noterden kapanış makbuzunun kesildiği ancak bu bilgilerin defterin son sayfasına kaşelenmediği, Davacının muhasebe kayıtlan bilgisayar sistemi ile tutulmaktadır. Muavin defter kayıtlan ana grup hesap hesaplan ve defterler birbiriyle mutabakat içinde olduğu, Davacının 2014 yılı Temmuz ayında maruz kaldığı ihtiyati haciz işleminden dolayı bir önceki dönem ve bir sonraki dönem yıl, ay ve dönem bazında yapılan brüt satış olan ciro karşılaştıımalannda olumlu artışlar olduğu , İhtiyati haciz işlemi sonucu, mali tetkike nazaran, kendisinin kısa vadeli borçlanma kabiliyetini kaybetmediği tespit edilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İ.İ.K.’nın 257. maddesi hükmünde, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısına, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilme hakkı tanınmış olup, aynı kanunun 259. maddesi hükmünde de ihtiyati haciz isteyen alacaklının, hacizde haksız çıktığı takdirde borçlu ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olduğu açıklanmıştır. Öğreti ve uygulamada İ.İ.K.nun 259. maddesi hükmü ile HMK’nun 399.maddesi ile getirilen bu sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğu ve ancak maddi tazminat talepleri yönünden uygulanabileceği kabul edilmektedir.
İhtiyati haciz nedeniyle maddi tazminata hükmedilebilmesi için davalı tarafın istemi üzerine verilmiş ve uygulanmış bir ihtiyati haciz kararının kararının bulunması, ihtiyati haczin herhangi bir nedenle kendiliğinden kalkması veya itiraz üzerine kaldırılması ya da açılan istihkak davasının davacı taraf lehine sonuçlanması, davacının ihtiyati haczin uygun sonucu olarak maddi bir zararının meydana geldiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Ayrıca ihtiyati haciz kararını alan ve uygulatan davalının kusuru aranmaz.
Manevi tazminat bakımından, anılan maddede düzenlenen kusursuz sorumluluk esaslarına tabi olmadığından ihtiyati haciz kararını alan davalı tarafın manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi hükmünde öngörülen kusur sorumluluğu unsurlarının gerçekleşmesi gerekir. İhtiyati haciz ve bu kararın uygulanmasıyla borçlunun borç ödemekten aciz, borcuna sadık olmayan bir kişi konumuna düşeceği ve iş ve aile çevresinde itibarının zedeleneceği, kişilik haklarının zarar göreceği kuşkusuzdur. Bu olgu gözetildiğinde ihtiyati hacizden kaynaklanan manevi tazminat davalarında davacı tarafın manevi zararının gerçekleştiği kabul edilir ve ayrıca zararın kanıtlaması aranmaz. Ne var ki, manevi tazminatın kendine özgü koşulları gözetildiğinde ihtiyati haczin herhangi bir nedenle kendiliğinden kalkması veya itiraz üzerine kaldırılması ya da açılan istihkak davasının davacı taraf lehine sonuçlanması da manevi tazminata hükmedilebilmesi için yeterli değildir.
Ayrıca rıza, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği bir yetkinin kullanılması gibi manevi tazminat sorumluluğunu ortadan kaldıran bir hukuka uygunluk nedeninin de bulunmaması gerekir.
Anayasa’mızın 36. maddesi hükmünde herkese, yasal vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilerek hak arama özgürlüğü düzenlendikten başka, 12. maddesi hükmünde herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere 17. maddesi hükmünde de yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu açıklanarak bu haklar güvence altına alınmıştır. İ.İ.K. nun 257. maddesi hükmünde düzenlenen ihtiyati haciz isteme hakkının hak arama özgürlüğü kapsamında alacaklıya tanınan bir hak olduğu kuşkusuzdur. Bunun yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddeleri hükmünde de hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kişinin saldırıda bulunanlara karşı dava yolu ile koruma isteyebileceği açıklanarak hukuka aykırılığın unsurları belirtilmiş, Borçlar Kanununun 49. maddesi hükmünde de saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğünün kullanılması nedeniyle kişilik hakları zarara uğrasa bile, üstün bir hak olan hak arama özgürlüğünün kullanılması hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edildiğinden bu hakkın kullanılması nedeniyle zarar gören kişilerin kural olarak manevi tazminat isteyemeyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin bu iki üstün hakkı aynı anda koruması düşünülemeyeceğinden bu durumda daha üstün tutulması gereken hakka değer verilir. Bu olgular göz önüne alındığında manevi tazminat davalarında tazminata karar verilebilmesi için sınırsız olmayan hak arama özgürlüğünün kötüye kullanılıp kullanılmadığının, bir başka deyişle salt başkalarına zarar verme amacıyla kasten veya keyfi olarak kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi, hakkın kötüye kullanıldığının belirlenmesi halinde hukuka uygunluk nedeni ortadan kalkacağından üstün tutulması gereken kişilik haklarına değer verilerek manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. (Yargıtay 7.HD’nin 26/02/2012 tarih ve 2011/4508 E. 2012/4958 K. sayılı ilamı)
Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde; … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… D. iş sayılı ihtiyati haciz kararının …. icra Dairesinin 2014/… sayılı dosyası ile infaz olunduğu, davalı tarafça, 17/07/2014 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün 2014/… E sayılı takip dosyası ile infaz olunan ihtiyati haciz kararı ve işlemlerinin ihtiyati haczi tamamlayan merasimlerin süresinde ikmal edilmemesi sebebiyle … icra Hukuk Mahkemesinin 17/10/2014 tarihinde 2014/ … E.- 2014/…K, sayılı kararına istinaden …. icra Müdürlüğünce 2014/… e. Sayılı takip dosyasında verilmiş olan 15/09/2014 tarihli işlemin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İhtiyati haciz mahkemece kaldırılması nedeniyle davacı taraf lehine sonuçlandığı dikkate alındığında haksız bir ihtiyati haciz kararının varlığı kabul edilse bile davalı Anayasa tarafından korunan hak özgürlüğü sınırları içerisinde talepte bulunmuş, davacıya karşı hak arama özgürlüğü kötüye kullanılmak salt başkalarına zarar verme amacıyla kasten veya keyfi olarak hareket etmemiştir. Buna göre davacının hesaplarına, araçlarına ve gayrimenkule ilişkin konulan ihtiyati haczin, kayden haciz olduğu, muhafaza haczi olmadığı, davalı tarafın ihtiyati haciz kararı ile birlikte uyguladığı haczin dosya kapsamından kasten zarar verme amacıyla yapılmış olduğunun tespit edilemediği ve hak arama özgürlüğünün kötüye kullanılıp kullanılmadığının tam olarak belirlenemediği, buna göre alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde de Davacının 2014 yılı Temmuz ayında maruz kaldığı ihtiyati haciz işleminden dolayı bir önceki dönem ve bir sonraki dönem yıl, ay ve dönem bazında yapılan brüt satış olan ciro karşılaştıımalannda olumlu artışlar olduğu , İhtiyati haciz işlemi sonucu, mali tetkike nazaran, kendisinin kısa vadeli borçlanma kabiliyetini kaybetmediği tespit edilmekle aynı zamanda kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir durum ve davalının kusurlu bir davranışının davacı tarafça ispatlanamadığı kanaatine varılarak (bekletici mesele yapılan dosya açısından ise beklenen dava dosyasında verilen karar nihai olarak iş bu davanın esasını etkilemeyecek nitelikte olup dava konusu iddiaların dava dosyası içerisinde mevcut olan ve sunulan deliller ile birlikte değerlendirilerek karara bağlanacağı kanaati ile yargılamanın geldiği aşama dikkate alınarak daha fazla sürüncemede kalmaması açısından tüm delilerinde toplandığı görülmekle tarafların da talepleri doğrultusunda beklenmesinden vazgeçilerek) (yine alınan tanık beyanlarının incelenmesinde de dava konusu taleplere ilişkin ispat açısından sunulan deliller ile tanık beyanlarının birbiriyle bağdaşmadığı ve çelişir durumda olup ispata muhtaç nitelikte olması bakımından esasa etkili olamadığı kanaati ile) davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. (Kayseri BAM 3. H.D. DOSYA NO: …2/463 ,KARAR NO: …2/ … sayılı ilamı, İstanbul BAM 4. H.D. DOSYA NO: …1/631 , KARAR NO: …2/2714 sayılı ilamı)
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 1.878,55-TL den 179,90-TL karar harcının mahsubu ile kalan 1.698,65-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisinin vekille temsil ettiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 17.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesine istinaf nezdinde istinafı kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/02/…3

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

*Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*