Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/98 E. 2023/265 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/98 Esas
KARAR NO : 2023/265
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/02/2023
KARAR TARİHİ : 24/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekilinin 09/02/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından … nolu ve 17/9/2020-17/09/2021 tarihleri arasında geçerli kasko sigorta poliçesi ile sigorta ettirilen … plakalı araç 06/03/2021 tarihinde sürücü … sevk ve idaresinde Eskişehir-… istikametinde iken, … … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyon, … … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını, … plakalı aracın çarpmanın etkisiyle daha önce meydana gelen kazaya yardım için kaza mahallinde bulunan sigortalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı dorseye çarpması neticesinde dört araçlı maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı kamyonun sürücüsü … … kaza neticesinde kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini, kaza nedeniyle tutulan trafik kaza tespit tutanağında; … plakalı araç sürücüsü … …’ın KTK 81/1-a kuralını ihlal etmesi, … plakalı araç sürücüsü … …’in KTK 52-1/B kuralını ihlal etmesi sebebiyle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduklarını, sigortalı araç ile … plakalı çekicinin sürücüsü … Kaya’nın kusurunun olmadığı tespit edildiğini, söz konusu kaza sebebiyle sigortalı araçta müvekkil şirket tarafından yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalı aracın zararının tazmini için 27/05/2021 tarihinde 148.000,00-TL hasar tazminatı ödediğini, sigortalı aracın sovtaj bedeli olarak 27/05/2021 tarihinde 45.140,00-TL tahsil edildiğini, söz konusu hasar nedeniyle Türk Tİcaret Kanunu’nun 1472. Maddesi gereği davacı şirkete ödenen ancak tahsil edilemeyen 59.860,00-TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili için iş bu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 389 VE 392. maddelerine göre … ve … plakalı araçların trafik kaydı üzerine 3. şahıslara devrinin önlenmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını, 59.860,00-TL tazminatın 27/05/2021 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekilinin 21/03/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça işbu dava süresinde açılmamış olup zamanaşımı itirazı bulunduğunu, dava görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, işbu dabaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olup yetki hususunda da HMK m.16 uyarınca haksız fiilin gerçekleştiği yer olan … Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili olduğunu, b usebeple mahkemece işbu davanın usulden reddi ile dosyanın görevli ve yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, huzurdaki davanın müvekkiller açısından husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı her ne kadar dava dilekçesinde avans faizi talep etmiş olsa da herhangi bir zararın tespit edilmesi halinde uygulanacak faiz yasal faiz olduğunu, bu nedenle davacının avans faizi taleplerine itiraz ettiğini, davacı tarafın teminatsız ihtiyati tedbir talep ettiğini, davacının bu talebinin haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddini, 06/03/2021 tarihinde saat: 21:50 sıralarında davalı … …’in maliki olduğu ve … …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç … İSTİKAMETİNDEN Eskişehir istikametine doğru seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarında bulunan bariyerlere çarptığını, aracın yolun ortasında kaldığını, bu esnada davacı …’in eşi ve diğer davacıların babaları … …’in sevk ve idaresindeki … plakalı kamyon gece karanlığında gerekli uyarı levhalarının konulmaması sebebi ile … plakalı araca ve bu araca yardım etmek için yol kenarında … … ve … plakalı araçları fark etmeyerek çarptığını, bu kaza sonucunda da … … bütün müdahalelere rağmen vefat ettiğini, müteveffa … …’in aracı davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olduğundan davacı sigorta şirketi 148.000-TL hasar tazminatı ödeyerek bu tazminat ödemesinden 45.140-TL sovtaj bedeli ve 43.000-TL ise … plakalı aracın sigortacısı olan … Sigorta A.Ş.’den ödeme tahsil ettiğini ancak kalan 59.860-TL olduğunu, ve bunun ödenmesini talep ettiğini, ancak davacı sigorta şirketinin talep ettiği kısmın davacılar tarafından ödenmesi mümkün olmadığını, davaya konu olayda müteveffa … …’in kusuru bulunmadığını, kazanın oluşumuna … plakalı aracın sürücüsü … … sebebiyet verdiğini, kalan bakiye kısmın … … ve aracın maliki olan … … dan tahsil edilmesi gerektiğini, söz konusu kazada müteveffanın kusurunun olmadığı ve … plakalı aracın sürücüsü … …’ın kusurlu olduğu … Asliye Ceza Mahkemesi 2021/… Esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunda belirtildiğini, yetki ve görev itirazının kabulü ile yetkili ve görevli mahkeme olan … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, davanın tüm davacılar yönünden öncelikle zaman aşımı ve usulden reddini, aksi halde açıklamış olunan nedenlerle davanın tüm davacılar yönünden esastan reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu dava rücuen tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1 maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda davacı, sigorta şirketi poliçe ilişkisi gereği zarar görene ödediği tazminatın davalıdan rücuen tahsilini istemektedir. Davalı gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yapılan açıklamalar doğrultusunda, mahkememize açılmış olan davanın mutlak ve nispi ticari davalardan olmadığı bu hali ile görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu görülmekle mahkememizin görevsiz olduğu anlaşıldığından davanın görev dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulumuştur.
HÜKÜM: Gerekçesinde Ayrıntıları ile Açıklandığı Üzere;
1-Davaya bakma mahkememizin görev alanı dışında kaldığından mahkememizin Görevsizliğine,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dava dosyasının yetkili Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderleri ile ilgili bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
5-Başka mahkemede davanın devam edilmesi söz konusu olmadığında ve talep durumunda dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkûm edileceğinin davacıya ihtarına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*