Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/516 E. 2023/858 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/516 Esas
KARAR NO : 2023/858

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali)
DAVA TARİHİ : 02/08/2023
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … A.Ş…Cumhuriyeti”nde kurulu ve Arnavutluk Cumhuriyeti Milli Ticaret Merkezi (…) ‘de K71627041B numarası ile tescilli… (…)’nın %100 hissedarı iken; Davalı… A.Ş ile akdedilen 02/09/2016 tarihli hisse alım-satım ve hissedarlar sözleşmesi ile hisselerin %50’i 3.000.000,00 USD bedelle Davalıya satılmış, %1’i ise…’nın yapacağı maden çıkarma işlerinin finansmanı için ticari ilişki içinde bulunduğu bankalardan kredi temin edilebilmesini kolaylaştırmak için geçici olarak Davalıya devredilmiş olduğunu, sözleşmenin 5.2 nci maddesinde davacının bizzat ödeyeceği 1.500.000,00 USD’nin ödeme koşulları düzenlendiğini, ancak bu bedel davalı tarafından ödenmediğini, ilerleyen süreçte … tarafından müvekkil şirkete hisse devir bedeli olarak ödenen 834.040,00 USD’nin hisse devir bedeli olarak değil borç olarak ödendiği ileri sürülerek bu bedelin geri …’ya ödenmesi için … tarafından Davacı şirkete Beşiktaş … Noterliğinin 26/01/2023 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, neticetren; davalı şirketin sözleşmede yazılı devir bedellerini ödememesi nedeniyle sözleşmenin 5 nci maddesinin son bendindeki “İşbu sözleşmedeki devre konu hisse bedellerinin bu sözleşme hükümlerine uygun olarak ödenmemesi halinde, işbu sözleşme geriye etkili olarak fesh edilmiş (taraflar sözleşmeden dönmüş) olacaktır. Sözleşmenin fesh edilmesine sebep olan taraf, karşı tarafın bu nedenle uğramış olduğu zararların tazmini ile yükümlüdür” hükmüne uygun olarak Davacı şirket bu sözleşmeyi geriye etkili olarak feshettiğini, sözleşme geriye etkili olarak feshedilmiş olduğuna göre her iki taraf karşı taraftan aldığını geri iade etmekle yükümlü olup öncelikle davalı şirket adına kayıtlı olan …’a şirketinin %51 hissesinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için şirket hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, sözleşmenin feshine Davacı şirket haksız olarak sebebiyet vermiş olduğundan Davacının ihtiyati tedbir teminatı ödemekten muaf tutulmasına, ihtiyati tedbir kararının Arnavutluk Cumhuriyeti Milli Ticaret Merkezi (…)’a gönderilmesine,
Tiran/Arnavutluk Ticaret Sicilinde Davalı şirket adına kayıtlı olan…’a şirketinin %51 hissesinin terkin edilerek (Davalıdan alınarak) Davacı adına tescil edilmesine,
talebin kabul görmemesi halinde, şimdilik 100.000,00 USD olmak üzere, Davalı tarafından Davacıya ödenmesi gereken hisse devir bedelinin tespit edilecek bedelin ihtarnamenin Davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek bankaların USD ye uyguladıkları değişen oranlardaki en yüksek vadeli mevduat faizi ile birlikte Davalı tarafından Davacıya ödenmesine,

yargılama giderleri ile kanuni vekalet ücretinin Davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplam hisse devir bedelinin açıkça belli olması ve hatta bu meblağa dava dilekçesinde de yer verilmiş olması karşısında, davacının alacaklı olduğu hususundaki ferî talebini, belirsiz alacak davası olarak ikame etmesinde hukuki menfaat bulunmadığını, davacının, eksik harç bedelini ikmal etmesi gerekmekte olup aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, Davacının, şartları oluşmayan teminatsız ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini, Davacının huzurdaki davada alacak iddiasında bulunmuş olması dolayısıyla TTK md. 5/A uyarınca zorunlu arabuluculuk başvurusu yapması gerekirken herhangi bir başvuru yapmaksızın doğrudan işbu davayı ikame etmiş olması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, Davacının birbirinden farklı taleplerinin olduğu da dikkate alındığında, HMK’da belirtilen hangi dava çeşidinin ikame edildiği belirtilmeksizin taleplerin yalnızca asli talep – ferî talep şeklinde öne sürmesi usulen hatalı olup hangi dava çeşidinin ikame edildiğinin davacıya açıklattırılması gerektiğini, Davacı, her ne kadar hisse devir bedelinin ödenmediğini iddia etmiş de; toplam 3.000.000,00- USD’lik hisse devir bedelinin yarısı, Hisse Devir Sözleşmesi’nin 5.2. maddesi uyarınca davacıya ödenmiş, bakiye bedel ise …’nın kâr etmesi halinde müvekkile ait olacak kar payının temlik edilmesiyle ödenecek olmasına karşın …’nın kâr edememesi sebebiyle Hisse Devir Sözleşmesi’nin 5.3. Maddesi muaccel hale gelmediğini, bu sebeple de temerrüdün gerçekleşmiş olduğu iddiası mesnetsiz olduğunu, Davacının, taraflar arasındaki Hisse Devir Sözleşmesinin 5.3. maddesinin geçersiz olduğu iddiası, hukuken son derece hatalı bir yoruma dayalı olduğu gibi tacir olan davacının bu iddiasını, Çerçeve Niyet Sözleşmesinin imzalanmasından 8; Hisse Devir Sözleşmesinin imzalanmasından ise tam 7 yıl sonra öne sürmesi dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, Davacının, …’dan borç olarak almış olduğu tutarı, hisse devir bedeli olarak kabul etmesi, 01.01.2019 tarihli borç sözleşmelerine açıkça aykırı olup davacının, … ile arasındaki hukuki ilişkiden huzurdaki davada bahsetmesinin de huzurdaki dava ile bir ilgisi bulunmadığını, Davacının, Hisse Devir Sözleşmesinin 5.3. maddesinin geçersiz olduğunu ileri sürmesine ve …tarafından ödeme yapılamayacağı iddiasına karşın esasında kendisine … tarafından borç olarak verilen tutarın, hisse devir bedeli olarak ödendiğini beyan ve iddia etmesi çelişkili olduğunu, Davacı, taraflar arasındaki Hisse Devir Sözleşmesinin kendisi tarafından geriye dönük olarak feshedildiğini iddia etmiş ise de, davacı tarafından açıkça ileri sürülmüş ve müvekkil Şirkete varmış, taraflar arasındaki sözleşmeye, usule ve hukuka uygun geçerli bir fesih/dönme beyanı bulunmadığından ve ayrıca, doğmamış bir hakkın hukuki tasarruflara konu edilmesi mümkün olmadığından taraflar arasındaki Hisse Devir Sözleşmesi halen ayaktadır ve cari olup, Davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin fesih/dönme yerine geçeceği mahkemece değerlendirilmesi halinde dahi davacı tarafından yapılan bu fesih haksız olduğunu, bu sebeple de davalı Şirketin uğramış olduğu zararların tazmini gerektiğini, Davacıya, Hisse Devir Sözleşmesinin 5.2. maddesi uyarınca nakden ödenmesi gereken hisse devir bedelinin ödenmiş olmasına rağmen davacının, müvekkili Şirketten herhangi bir şey almadığı iddiası kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket davacı taraftan ziyadesiyle alacaklı olduğunu, hem tazminat alacakları hem de cezai şart alacakları mevcut iken davacının sözleşmeyi fesih/dönme ile hisseleri iade isteyebilmesi ( kaldı ki ödenen 1.500.000 USD de müvekkile iade edilmemiştir) ayrıca bu talebi kabul olmazsa hisse devir bedelini bu aşamada isteyebilmesi mümkün olmadığını, Davacı tarafın huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı olmadığı gibi işbu davadaki talepleri bakımından taraflar arasındaki sözleşmeler, …’nın mali durumu, ayrıca davacının müvekkili hisse devrinde yanılttığı nazara alındığında işbu davada şartlar oluşmadığını tüm bu sebeplerle işbu davanın reddini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisine ilişkin Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) md. 40, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına atıf yapmaktadır. Dolayısıyla, bir davada HMK uyarınca yer itibariyle yetkili bir mahkeme mevcut değilse, Türk mahkemelerinin o dava için milletlerarası yetkisi de yoktur
HMK 12. madde gereğince taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir
HMK 14. madde gereğince de özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.
Tiran/Arnavutluk’ta kurulu olan… & … (…) şirketinde Davacı eski ortak, davalı ise yeni ortaktır.
Açılan iş bu davamızda asli talep ise davalıya devredilen hisselerin iadesi ile …Arnavutluk Ticaret Sicilinde davalı şirket adına kayıtlı olan …’a şirketinin % 51 hissesinin terkin edilerek, davacı adına tescili istemidir. Tescil isteminin devletin münhasırlık yetkisi kapsamında kaldığı da açıktır.
Davacının eski ortak olduğu bu nedenle “bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları” düzenlenmesi kapsamına girmeyeceği düşünülebilir ise de; HMK 12. maddede gayrimenkuller açısından getiren düzenlemedeki maksada kıyasla, çoğu durumda bir gayrimenkule göre kıyas bile kabul edilemeyecek şirket mülkiyetinin değiştirilmesine ilişkin davanın ancak şirketin kayıtlı olduğu şirket merkezinde açılabileceği anlaşılmakla uluslararası münhasır yetkimiz bulunmamakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. (Emsal kararlar Ankara BAM 21. HD 2022/1731, 2007/15062K, 2012/8459 K)
Bu durumda taraflar arasındaki yetki şartının, dava konusu bu talebe ilişkin mahkememizin uluslararası yetkisini doğurması da mümkün değildir.
Acil durumlarda ihtiyati tedbir talebi uluslarararası münhasır yetkisi engel olmayacağından inceleme konusu yapılmış ve mahkememizin 09.10.2023 tarihli ara karar ile yaklaşık ispat yerine getirilmediğinden tedbir talebinin reddine de karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 269,85-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 269,85-TL peşin harç 111.134,00-TL karşı dava harcı (davacı bu başlıkla yatırmış olup dosyada karşı dava yoktur) ve 1.273.000,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.384.403,85‬-TL’den mahsubu ile bakiye 1.384.134‬,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”