Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/49 E. 2023/595 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/49 Esas
KARAR NO:2023/595

DAVA :Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/07/2018
KARAR TARİHİ:12/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili … … Ltd. Şti. İstanbul/Şişli adresinde profesyonel emlakçılık hizmetleri verdiğini, Davalı … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Sok. No: 38 adresinde bulunan 393 ada, 8 pafta ,6 parsel tapu kayıtlı bina niteliğine haiz ticari taşınmazın tüm katlarının satışı amacıyla müvekkilini yetkili kıldığını. Taraf arasında yapılan aracılık sözleşmesinin tekel olma hükmünü ihtiva ettiğini, sözleşmenin 5.3 ve 5.4 maddelerinde de görüleceği üzere davalı, üçüncü kişilerden gelen teklifleri müvekkiline bildirmeyi ve müvekkilinin onayı olmadan satış işlemi yapmamayı taahhüt etmiş ayrıca davalı işbu sözleşme süresi boyunca gerek kendisi gerek başka kişi ve kuruluşların aracılığıyla taşınmaza ilişkin satış işleminde bulunmamayı taahhüt, kabul ve beyan ettiğini, davalının hür ve açık iradesiyle bu taahhütleri yerine getirmeyi kabul etmesine rağmen söz konusu ticari taşınmazı, davacı müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın, belirlenen sözleşme süresi içerisinde,3. kişiye sattığını, sözleşmeye aykırı davrandığını, aracılık sözleşmesinin 5.7.maddesi uyarınca taraflarca belirlenmiş taşınmaz satış bedeli olan 1.950.000,00 TL’nin %6’sı + KDV olmak üzere ceza koşulu kararlaştırıldığını, buna göre “Müşteri işbu Sözleşmenin 5.1, 5.3, 5.4, 5.5, 5.6 maddelerindeki taahhütlerini yerine getirmemesi halinde … …’a 3.maddede taşınmazın satış bedeli olarak belirtilen meblağın %6+KDV’sine denk düşen meblağı cezai-şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” denildiğini, bu nedenle davalının sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulunu ödemesi için kendilerine … 57. Noterliği aracılığıyla, 26.03.2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarname çekildiğini, söz konusu ihtarname davalı tarafa 28.03.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulunu müvekkiline ödenmediğini, davalı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği ve aracılık sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmediği görülmüş olup, ihtarname üzerine talep edilen cezai şartı ödememesi sabit olup, ihtarnamenin tebliğinden temerrütte düşmesi ve halen borcunu ifa etmemesi üzerine , yürürlükteki mevzuat uyarınca müvekkilinin sahip olduğu hak ve alacakların kazai yollardan yerine getirilmesi için dava açma gereği hasıl olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulunun şimdilik 5.000,00-TL’lik kısmının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, ihtarnamenin karşı tarafa tebliğinden itibaren işleyecek olan ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmeye konu taşınmazın İstanbul ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Sokakta bulunan, … ada, 8 pafta , 6 parsel de bulunan taşınmaz dava dışı …’ya ait olup, müvekkiline ait olmadığını, davacı taraf ile dava dışı … arasında daha önceden aracılık sözleşmesi imzalanmış ancak bu sözleşme süresi içerisinde herhangi bir satış olmadığını, davacı taraf, davalı müvekkilinin söz konusu taşınmazın maliki olmadığını -davalının babasına ait olduğunu- ve taşınmaz ile ilgili yetkisinin olmadığını bildiğini, davacı taraf, sözleşmeye konu taşınmaz ile ilgili taşınmazın maliki olan … ile sözleşme imzalamasına rağmen sözleşme süresince taşınmazı satılmasına aracılık edemediğini, müvekkilinin söz konusu taşınmaz ile ilgili yetkisinin olmadığını (babasına ait olduğunu), sözleşme hükümlerini kabul etmediğini beyan ederek sözleşmeyi imzalamak istemediğini, davacı tarafça sözleşmenin bir önemi olmadığını, davacı taraf kendilerinin bulduğu bir müşteriye satılması halinde bedel isteyecekleri bunun dışında bir taleplerinin olmayacağını beyan ederek müvekkilinin iradesinin sakatlandığını, müvekkili babasının bilgisi olduğu yönünde yanıltılmış ve babasının haberi dahi olmadan iş bu sözleşmeyi imzalamak durumunda kaldığını, davacı tarafça imzalatılan sözleşme, sözleşme özgürlüğü ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırı olarak yalnızca kendi çıkarlarını koruyacak şekilde , müvekkilinin durumunu ağırlaştıracak şekilde hazırlamış olup, söz konusu sözleşmeye herhangi bir müdahalesinin olmadığını, davacının sözleşme konusu edimlerini yerine getirdiğine dair iddialarını kabul etmediklerini, sözleşmeye konu taşınmaz, davacı tarafın aracılık ettiği bir faaliyet sonucunda satılmadığını, bu nedenle davacı tarafın talebinin yerinde olmadığını beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bozma; Mahkememizin … sayılı dosyası ile davanın reddine karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/1585 Esas 2022/2017 Karar sayılı kararı ile kararın kaldırılmasına karar verilerek Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2020/1585 Esas 2022/2017 Karar sayılı kararının kaldırılmasına gerekçesinde; ” somut uyuşmazlıkta mahkemenin görevli olup olmadığı, görevli değil ise uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin 6502 Sayılı Kanun kapsamında Tüketici Mahkemeleri mi, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri mi olduğu husularında değerlendirme yapılması gerekirken, işin esasına girilmesi isabetli olmamış, kamu düzenine ilişkin bu husus dairemizce re’sen nazara alınmıştır.” şeklinde karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu dava İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Uyuşmazlık ; taraflar arasındaki tellallık sözleşmesinden kaynaklanın sözleşme nedeni ile davacının alacağı doğup doğmadığına ilişkin olduğu görülmüştür.
Mahkememizin 2018/… Esas – 2020/… Karar sayılı dosyasından yapılan kargılama neticesinde verilen karar istinaf edilmiş … Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/… Esas 2022/… Karar sayılı ilamı ile “Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, aynı zamanda dava şartı niteliğinde bulunduklarından mahkemece yargılamanın her aşamasında ve re’sen araştırılmak durumundadır. Davacı tacir olmakla birlikte, davalının tacir olup olmadığı hususunda inceleme yapılarak; yine davacının sözleşme konusu binanın ticari nitelikte olduğu yönündeki iddiası bakımından araştırma yapılarak, somut uyuşmazlıkta mahkemenin görevli olup olmadığı, görevli değil ise uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin 6502 Sayılı Kanun kapsamında Tüketici Mahkemeleri mi, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri mi olduğu husularında değerlendirme yapılması gerekirken, işin esasına girilmesi isabetli olmamış, kamu düzenine ilişkin bu husus dairemizce re’sen nazara alınmıştır.” gerekçesi ile kaldırma kararı vermiştir
Kaldırma kararı doğrultusunda davalının tacir olup olmadığının ve yapılan işin ticari bir iş olup olmadığının araştırılmış ve davalının her hangi bir vergi kaydının olmadığı ve herhangi bir ticari faaliyette bulunmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Uyuşmazlığın taraflar arasındaki tellallik sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali talebinden kaynaklandığı, davanın hukuki dayanağının sözleşme hukuku olduğu, ileri sürülen talepler itibariyle TTK’da doğrudan düzenlenen hususlarla ilgili mutlak ticari dava niteliği de bulunmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde davalınIN tacir olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı gibi bu yönde ileri sürülen bir iddianın da bulunmadığı, dolayısıyla eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına, keyfiyetin taraflara tebliğen ihtarına,
3-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Süresinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde bakiye gider avansının da görevli mahkemeye aktarılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır