Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/413 E. 2023/650 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/413 Esas
KARAR NO : 2023/650

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 01/03/2018
KARAR TARİHİ : 07/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil bankanın … Şb. ile davalı şirket arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden borçluya kredi açıldığım ve kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine, sözleşmenin bankaya vermiş olduğu yetkiye istinaden 01.02.2018 tarih ve 4929 yevmiye nolu ihtarname ile, 1.367.304.49 TL tutarındaki borcun ferileriyle birlikte ödenmesinin borçlulara ihbar ve ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, borçlular hakkında … 27. İcra Md. … E. sayılı dosyası ile 15.02.2018 tarihinde 1.370.453.95 TL tutarındaki alacağın ferileriyle birlikte tahsili için ilamsız icra takibine başlanıldığını, davalı borçlunun gönderilen ödeme emrinde belirtilen borcun aslına ve ferilerine itiraz ederek bu kısım için takibi durdurduğunu iddia ederek, banka harçtan muaf olduğundan, davanın harçsız olarak kabulüne, davalı tarafından … 27. İcra Md. … E. sayılı dosyasına yapılan borcun aslına, faiz ve ferileri yönünden yapılan itirazların, fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla iptaline ve takibin devamına, takibe haksız kısmi itirazda bulunan davalının takip konusu borcun itiraz edilen kısmının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın … Şb. ile müvekkil şirket arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu kredi sözleşmesi uyarınca müvekkil firma lehine kredi hesabı açıldığı ve kullandırıldığının iddia edildiğini, akabinde … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 1.367.304.49 TL tutarındaki borcun ferileriyle birlikte ödenmesinin ihbar ve ihtar edildiğini,… tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davacı banka tarafından talep edilen alacağa itiraz edildiğini, bunun üzerine davacı banka tarafından müvekkil aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe karşı 20.02.2018 tarihinde itirazda bulunulduğunu, bunun üzerine huzurdaki davanın ikame edildiğini, davacı bankaca ikame edilen işbu davada faiz oranlarının iyi niyeti suistimal eder nitelikteki yüksekliklerine itiraz ettiklerini, nitekim 6098 sayılı TBK’nun 28. md. ile müvekkiller gibi mağdur duruma düşen taraflar için yeni bir düzenleme getirildiğini, bahsi geçen md. uyarınca; ” Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında AÇIK ORANTISIZLIK VARSA, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre, ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini, yada SÖZLEŞMEYE BAĞLI KALARAK edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir…” bu hükümden hareketle taraflar arasındaki edimlerin hakkaniyetli hale getirilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını savunarak; açıklanan nedenlerle açılmış bulunan davaya konu icra dosyasında, davacı bankanın talep etmiş olduğu meblağ, haksız ve hukuka aykırı hesaplamalar neticesinde tespit edilmiş olduğundan, alacaklı olduğunu iddia eden davacının talep edilen miktarda bir alacağı bulunmadığından davanın reddi ile, ret edilen miktar üzerinden kötü niyetli takip yapıp, dava açan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın ödenmemesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizin 2018/191 Esas 2019/1068 Karar sayılı dosyası ile davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup BAM 14. Hukuk Dairesinin 2020/1327 Esas 2023/842 Karar sayılı kararı ile kaldırılarak Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
BAM 14. Hukuk Dairesinin 2020/1327 Esas 2023/842 Karar sayılı kararının kaldırma gerekçesinde “… mahkemece davacının işlemiş temerrüt faizi talebine ilişkin bir karar verilmediği gibi, takip sonrası dönem için takip konusu alacağa temerrüt faizi uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacak ise hangi tarihten itibaren hangi kalem alacağa hangi oranda temerrüt faizi uygulanacağı infazı kabil bir şekilde gösterilmeyerek infazı kabil olmayacak veya infazında tereddüt oluşturulacak bir karar verilmiştir. Mahkemece tarafların her bir talebi hakkında karar verilmesi gerektiği gibi, verilen kararın da infazı kabil olması ve infazı sırasında yeni sorunların ortaya çıkarmayacak nitelikte olması gerekir… İlk derece mahkemesince, itirazın iptali davasında talep edilen işlemiş temerrüt faizine yönelik inceleme yapılmasına rağmen bu talebin kabulü veya reddine ilişkin bir hüküm kurulmadığı, bu talebin reddi kabul edilse dahi buna ilişkin bir gerekçe yazılmadığı, itirazın iptali davasında takibin devamına karar verilerek “…%39 temerrüt faizine itirazın iptaline…” karar verilmesine rağmen, hangi alacağa hangi tarihten itibaren bu faizin uygulanacağı veya uygulanıp uygulanmayacağı belirtilmeden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması nedeniyle ortada istinaf incelemesi yapılabilecek bir karar bulunmamaktadır…” şeklinde karar verilmiştir.
Kaldırma üzerine Mahkememizce yeniden oturum günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ edilmiş, tayin edilen gün yargılamaya devamla esas hakkında hüküm tesis edilmiştir.
Kaldırma kararı öncesinde davalının, muhtelif tahsilatların borçtan düşülmediği iddiası da dikkate alınarak bilirkişi aracılığıyla alacak miktarına ilişkin defter incelemesi ve hesaplama yaptırılmıştır.
Bilirkişice hesap kat tarihi itibariyle ve takip tarihi itibariyle alacak miktarı, teknik ayrıntısı bilirkişi raporunda açıklandığı üzere hesaplanmıştır.
Davacı banka tarafından, dava tarihinden sonra 09.03.2018 tarihinde …’ndan 1.136.633.33 TL tahsilat sağlanmış olup, bu tahsilat miktarının icra kapak hesabında dikkate alınması gerektiği bilirkişi tarafından görüş olarak beyan edilmiş ise de; Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının 6/5. bendine göre bankanın tahsil ettiği tahsilat tazmin edilen kefalet oranında …’na aktarılır düzenlemesi gereğince kapak hesabında da dikkate alınmaması gerektiği anlaşılmıştır.
Dava konusu alacağın dayanağı taksitli ticari kredisinden (işletme kredisi) kaynaklanmaktadır.
29.09.2017 tarihli 5. taksit dahil diğer taksitlerde ödenmemiştir.
Hesap kat ihtarının tebliği ve verilen süre dikkate alındığında temerrüt tarihi 07.02.2018 tarihidir.
Davalı (temerrüt) faiz oranın genel işlem koşullarına aykırı olduğu, fahiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
TBK 21/1’de düzenlenen genel işlem koşullarının sözleşme içeriğine girip girmediğini konu alır. İlgili hükme göre, “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.
Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.
Temerrüt faizine ilişkin bir sözleşme hükmünün, genel kredi sözleşmesinin niteliği ve kredi sözleşmesi ile ilişkisi dikkate alındığında işin özelliğine yabancı olmadığı ve dolayısıyla ikinci fıkra hükmünün uygulanamayacağı açıktır.
İlk fıkra hükmüyle ise karşı tarafça içeriğinin öğrenilmesi için gerekli imkânın sağlanması ve karşı tarafın bu koşulları kabul etmesi gereği aranmakta, müşteriye bilgi verilmesi ve müşterinin de bu içeriği kabulü halinde herhangi bir yaptırım öngörülmemekte, sözleşme hükmü içerik yönünden irdelenmediği için herhangi bir hukuka aykırılık doğmamaktadır.
Dosya içindeki 17.04.2017 tarihili müşteri kabul beyanı ile davacının TBK 21/1. Maddedeki koşulları yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Ticari işlere ilişkin düzenlemelerin bulunduğu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 8/1. maddesinde; ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükme bağlanmış olup Türk Ticaret Kanunu ve 3095 sayılı Kanun’da ticari işlerde akdi faizi sınırlayacak bir hüküm bulunmamaktadır.
6102 Sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin gerekçesinde; ticarî işlerde faiz oranının serbestçe tayin olunacağının Türk Ticaret Kanununda temel bir ilke olarak yer alması gerektiği, ticarî işlerde temel bir kanun olarak Türk Ticaret Kanununun konunun düzenlenmesi gereken yer olduğu, ayrıca bir kanunun sadece kendi kapsamındaki konuları düzenlemesi, bunlara ilişkin hüküm koyması gerektiği, bu sebeple hükmün 6762 sayılı Kanunda olduğu gibi ticarî işlere özgülendiği, 6762 sayılı Kanunda kullanılan “tayin olunabilir” ibaresinin ilke ile bağdaşmayan gereksiz bir esnekliğe yer verdiği, ilkenin tam olarak öngörülebilmesi için kesin bir ifade kullanılması gerektiğinden “belirlenir” şeklinde düzeltildiği vurgulanmıştır.
Faiz oranı tacirler arasında TTK 8. Madde gereğince serbestçe belirlenmiş olup, fahiş olmadığı gibi açıkça hakkın kötüye kullanılarak belirlenmiş bir oran da değildir.
GKS’nin 12. Maddesi gereğince temerrüt faizi oranı, bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına, bu oranın % 50’sinin ilavesi ile bulunacak faiz oranı olup, davacı banka ticari kredi genil faiz oranı 14.05.2012 tarih ve 2012/38 sayılı genelge ile 14.05.2012 tarihinden itibaren % 26 olup, bunun % 50 fazlası olan % 39 temerrüt faizi oranıdır.
Davanın reddedilen bölümü yönünden, davacının takibe girişmekte kötü niyetli olduğu sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak verilen kaldırma öncesi kararımızda hüküm kısmında işlemiş temerrüt faizi miktar olarak ayrıca yazılması unutulmuş, olup toplamında bir hata bulunmamaktaydı. Bu sefer davacı tarafından takip öncesi işlemiş akdi ve temerrüt faizi yönünden ayrı ayrı açıkça yazılarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 1.223.488,81 TL asıl alacak 5.455,65-TL akdi faiz , 19.395,62 TL işlemiş temerrüt faizi ve 1.550 TL BSMV, 845,63 TL masraf olmak üzere 1.250.735,71 TL alacak üzerinden asıl alacak ve fer’ilerine itirazın ve 1.223.488,81 TL asıl alacak 5.455,65TL akdi faiz toplamı olan 1.228.944,46 üzerinden takip tarihinden itibaren işletilecek %39 temerrüt faizi işletilmek üzere itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden ve ödeme emrindeki koşullarla devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-1.250.735,71 TL’nin % 20 olan 250.147,142 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kısmen ret nedeniyle davalı tarafın tazminatı talebinin kötü niyet sabit olmadığından reddine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 85.437,76-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (davacı harçtan muaf olduğundan mahsup işlemi yapılmamıştır)
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 148.058,86-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 18.485,32-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 1.809,20-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.654,96-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/09/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”