Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/244 E. 2023/935 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/244 Esas
KARAR NO : 2023/935 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 28/11/2023
YAZIM TARİHİ : 03/01/2024

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Temlik alan müvekkilinin temlik edeni … …, …’ye devrinden önce … A.Ş’nin … Şb.sine 01.12.1999 tarihinde, 62.500.-TL parasını % 78 faizle vadeli olarak yatırdığını, kendisine yatırmış olduğu paraya karşılık bir belge ve banka cüzdanı verildiğini, 22.12.1999 tarihinde, … A.Ş yönetimine … tarafından el konularak yönetimi …ye devredildiğini, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak önce … A.Ş ile daha sonra da … A.Ş ile birleştirildiğini, yapılan araştırmada müvekkilinin (temlik edenin) bankaya yatırmış olduğu mevduatın, davalı … A.Ş yönetimi tarafından … de kurulan dava dışı … … … … LTD adlı paravan bankanın, … A.Ş’nin merkez Şubesinde bulunan hesabına aktarıldığını temlik edenin bankalara olan güveninin kötüye kullanılarak ve iradesi sakatlanarak havale talimatı imzalatıldığını, bu şekilde toplanan paranın … A.Ş yönetimi tarafından … Grubu ve hayali şirketlere usulsüz kredi vermek suretiyle tüketildiğinin tespit edildiğini, Banka yönetimine el konulmasından sonra temlik edenin parasının, “mevduatının … … … … LTD adlı banka hesabına aktarılmış olduğu ve … … mevduatların sigorta kapsamı dışında olduğu gerekçesi ile ödenmediğini, temlik edenin mevduatına havale görünümü verilerek ve kanuna karşı hile yapılarak, grup şirketlere aktaran ve geri dönüşü olmayacak şekilde tüketen davalı bankanın, temlik edenin yatırmış olduğu mevduat alacağını vadesi geldiğinde ödememiş olması ve faiz kaybı nedeniyle temlik edenin (dolayısı ile davacının) zararına sebep olduğunu, Yargıtay ll.nci Hukuk Dairesi’nin ‘ öncelikle … …aya başvurulması ve bu başvurudan sonuç alınamadığının anlaşılması gerektiği” yönündeki yerleşik kararından, 13.12.2010 tarih, 2009/… Esas, 2010/… Karar sayılı kararıyla dönülmüş olduğunu, bu nedenle, öncelikle … … … LTD aleyhine dava açma gereği duyulmadığını, … … … LTD adlı paravan bankanın hayali bir banka olması ve hiçbir mal varlığının bulunmaması yanında, … A.Ş yönetimine el konulmasından sonra yıllık 20.000 USD tutarındaki lisans bedelini yatırılmadığından … de bankacılık lisansının da iptal edildiğini, … … … … LTD. adlı bankanın kuruluş sermayesi … A.Ş kaynaklarından temin edilmiş, kuruluşu takiben 500.000.- USD kuruluş sermayesi de çekilmiş ve yurda getirilmiş olduğundan, bu bankanın paravan ve hiçbir mal varlığının bulunmadığını … A.Ş yönetimi bilmekte ve bilebilecek durumda olduğunu, Davalı bankanın, paravan … …a kurmak ve bu bankanın adı arkasına gizlenmek suretiyle toplamış olduğu mevduatı yine kendi tasarrufunda kalmış ve grup şirketlere usulsüz krediler vermek suretiyle tüketmiş bulunduğunu, yapılan işlemin, aslında havale görünümü verilmiş mevduat toplama olup; Davalı banka toplamış olduğu mevduatın vadesi geldiğinde işlemiş faizi ile birlikte kendisi tarafından ödeneceği görüntüsünü yaratmış, vadesi gelen hesaplara faiz ödemesinde de bulunmuş olduğunu, bunun aksini düşünmek hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira hiç kimse parasını geri alamayacağı bir bankaya, sırf yüksek faiz vermeyi vaat ettiği için mevduat yatırmayacağını, mutlaka bu mevduatın geri döneceğine inandırılması gerektiğini, bu görüntüyü yaratan davalı banka ile … …a aralarındaki fiili ve organik ilişki mevduat sahibi aleyhine kullanılarak, planlı ve kasıtlı bir işbirliği içinde, mevduat sahibi temlik eden zarara uğratılmış olmakla davalı bankanın mudiye vermiş olduğu zaran tazmin mükellefiyeti bulunduğunu, … … … … LTD adına tüm bankacılık işlemleri … A.Ş tarafından yapılmış olmakla, verilmesi kararlaştırılan faiz oranının da davalı banka tarafında ödeneceğinin kabulü gerektiğini, davalı banka paravan bankanın adı arkasına gizlenerek ve kanuna karşı hile yaparak mevduat toplamış olmakla birlikte bu inançlı işlem aslında bir karz akdi olduğunu, Karz akdi gereğince, belirli bir faiz oranı ile geri iade edilmek üzere mevduat toplayan banka, bu mevduat alacağım işlemiş faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü bulunduğunu, belirterek, sonuç olarak; Fazlaya ilişkin talep ve dava haklan saklı kalmak üzere, Temlik eden tarafından davalı bankanın … şubesine yatırılan paradan kalan 41,616.-TL. mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, alacaklarına, 01.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasa gereğince avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun … tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanun m. 107/5b-5 m.107/6 m. 140 mucibince ve ….nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca müvekkilinin sorumlu olmadığı, davada müvekkili bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek borçları … üzerlenmiş ve hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçlar yasa gereği … üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece …’nin davalı sıfatı olması gerektiğinden, bu sebeple öncelikle husumet itirazlarının kabulüne karar verilmesini, ‘Hisse Devir Sözleşmesinin 6.13.ncü maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu nun 107. maddesinin 6. fıkrası ve eski 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 6. fıkrasının c bendi uyarınca Alacaklı (Davacı) rızası aranmayacağından HMK 124/2 kapsamında mahkemenin resen taraf değişikliğine hükmetmesini; müvekkili açısından davanın husumetten reddine karar verilmesini, bu itirazların reddi halinde dava süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini, sksi halde davanın ESAS yönünden reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretini davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle: Usul yönüden davanın husumet ve zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, Davaya konu offshore alacağının daha önce ödendiğini, davacı tarafından dava konusu edilen mevduatın … A.Ş. ‘nin … A.Ş.’den olan kira alacağını temlik eden … …’un da içinde bulunduğu bir kısım … … mudisine temlik etmesi üzerine, bu mudiler tarafından açılan ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/… esas 2009/… karar sayılı dosyası ile karara bağlanan dosyadaki … … ile ilgili hükmün alacaklı tarafından takibe konu edilmesi nedeniyle … İcra Müdürlüğünün 2010/… esas sayılı dosyasına müvekkili … tarafından 16.02.2010 tarihinde, ilamdaki 37.002-USD asıl alacak tutarı karşılığında, tüm ferileriyle birlikte toplam 80.056,72-TL’lik bu ödeme yapıldığını, eğer mahsup yapılmışsa hangi alacak rakamından hangi oranda mahsup yapıldığının anlaşılamadığını, dolayısıyla dava konusu 41.616-TL rakamına nasıl ulaşıldığının belli olmadığını, diğer taraftan davacının serbest iradesiyle, daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak Kıyı Bankacılığını tercih etmiş olup, müvekkil banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılmasının söz konusu olmadığını, davacının, parasını yatıracağı Finans Kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken, kendisinden beklenen bu özeni göstermemiş olmasından ya da riske girmesinden müvekkili banka sorumlu tutulamayacağını, ayrı tüzel kişiliğe sahip banka hakkında olumsuz beyanlarda bulunmak bankalar kanununa göre cezai müeyyideyi gerektiren bir eylem olduğunu, müvekkilinin vekalet görevini yerine getirdiğini, davacının … … hesap Cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarım tayin hususunda dahi hukuk hakimi takyit etmez” hükmünü amir olduğunu, dava konusu miktarın, … … … … Ltd. Şti.ne havale edilmeden önce, müvekkili banka nezdinde vadesiz bir hesapta olduğundan, davacının iddialarını haklı bulması halinde uygulanması gereken faiz oranının vadesiz hesaplara uygulanan faiz oram olması gerektiğini, davacının fazlaya ilişkin faiz talebinin fahiş ve haksız olduğunu, usuli itirazları çerçevesinde davanın usulden reddine, aksi halde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, davalı bankanın borçlarını üstlendiğini, davalı yanın atıfta bulunduğu 18.06.2007 tarihli, Hisse Devir Sözleşmesi … A.Ş. ile değil, şirket merkezi … dışında bulunan … ile imzalandığını, 18.06.2007 tarihli sözleşmenin hükümleri müvekkil kurumü davalı yanın belirttiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, ancak sözleşmenin hükümleri çerçevesinde, tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiği kuşkusuz olduğunu, bu bakımdan davalı yanın bu yöndeki ,iddialarını kabul etmediklerini, uyuşmazlığın …ye devrolunan bankaların …-… hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu konuda davalı banka aleyhine açılan onlarca davada karar verilmiş ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini bu davalarda … borcu üstlendiğini açıkça beyan ettiğini, hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla … aleyhine kurulduğunu, huzurda görülen dava ile aynı nitelikte olan … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/… E. sayıh dosyasına kayden açılan, …-… hesap mudisinin davalı … aleyhine açmış olduğu davada … avukatları tarafından sunulan 21.03.2011 tarihli dilekçe … ‘un borcu üstlendiği beyan edildiğini, yine ….ncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/ … E, Sayılı dosyasına sunulan dilekçe ile borç … tarafından üstlenilmiş olduğunu, bu ve benzeri onlarca davada hüküm borcu üstlenen … aleyhine kurulduğunu, bu nedenle ve …’nin mahkemeler önünde yapmış olduğu yazılı ikrarla davanın, uyuşmazlığın asıl muhatabı olan … aleyhine açılması gerektiğini, esasa ilişkin beyanda bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla, davada husumetin arz olunan gerekçelerle asıl muhatap olan …’ye tevcih edilmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde müvekkil kurumun ileride herhangi bir olumsuz durumla karşı karşıya kalmasına engel olabilmek için davalı yan yanında fer’i müdahil olarak davalara kabul edilmelerini talep edettiklerini, bu dosya ile ilgili olarak husumet ve zamanaşımına yönelik itirazlarının bulunduğunu beyanla davanın asıl muhatap olan …ye tevcih edilmesini, bu taleplerinin reddi halinde ileride müvekkil kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya, davalı yan yanında fer’i müdahil olarak katılmalarına ve usul ve yasaya aykın işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2014/… Esas, 2015/… Karar sayılı, 23/02/2015 tarihli kararı ile iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının … … şubesi nezdinde yatırdığı 61.250 TL mevduat alacağının davalı banka tarafından … grubuna ait şirketlere usulsüz kredi olarak verilmek suretiyle tüketildiği, alacağın … … … … Ltd’den tahsil edilmesinin mümkün olmadığı, uyuşmazlığın havale görünümlü mevduat toplamak olarak değerlendirilmesi gerektiği, … A.Ş’nin … … Ltd adlı bankanın paravan bir banka olduğunu bildiği, buna rağmen bu banka adına mevduat toplamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu bilirkişi raporuyla anlaşıldığından, … tarafından icra dosyasına yapılan ödeme anaparadan düşüldüğünde kalan tutarın TL karşılığının 41.616 TL (talep gibi ) olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 41.616 TL’nin 22.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili, feri müdahil … ve … vekilleri temyiz etmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2015/… Esas 2016/… Karar sayılı 30/03/2016 tarihli bozma ilamı ile; “Somut olayda, davacıya dava konusu alacağı temlik eden davadışı … …’un da içinde bulunduğu 281 kişi tarafından davalı bankanın devraldığı … A.Ş. ve … aleyhine …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/… Esas sayılı dosyasında açılan davada alınan bilirkişi raporunda davacı alacağının 47.056,25 USD (asıl alacak tutarı 37.002,00) olduğu belirtilmiş olup, mahkemece davacı alacağı 26.144 USD olarak kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Verilen bu karar Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından vekalet ücretine yönelik olarak düzeltilerek onanarak kesinleşmiştir. Kabul edilen bedeli … … 07.01.2010 tarihinde icra takibine konu etmiş ve … tarafından icra dosyasına 16.02.2010 tarihinde 80.056,72 TL ödenmiştir. Davacı … … davadışı … …’tan temlik aldığı alacağa binaen işbu davayı açmış olup, temlik edenin 1.12.1999 tarihinde … A.Ş’ye 62.500TL yatırdığını …’den tahsil edilen tutar mahsup edildikten sonra kalan 41.616,00 TL ve faizleriyle birlikte toplam 258.216,00 TL’sını temlik aldığını iddia etmektedir. Ancak Şişli Mahkemesi’nin kararına göre, davacılar vekilinin “davalının karşı alacağı bulunduğunu öne sürerek buna göre kesinti yaparak kalan meblağı ödediği…davacıların bakiye alacaklarının bugüne kadar ödenmediği belirtilerek…” bakiye alacağın tahsili amacıyla dava açtığı gözetilerek; … Mahkemesi’nin kararında belirtilen tutarın davadışı temlikeden … …’un kalan bakiye borcu olup olmadığının, … …’un …’nin icra dosyasına yaptığı ödeme haricinde alacağının kalıp kalmadığının tespiti gerekmekte olup, bunun için Şişli Mahkemesi’nin 2007/… esas 2009/… karar sayılı dosyasının celb edilerek davadışı … …’un toplam alacak tutarının ne miktarda olduğu, kendisine daha önce ödeme yapılıp yapılmadığı, varsa fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup tutmadığı, neticeten ne miktarda alacağının kaldığının araştırılması, gerekirse yeni bir bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle ve bilirkişi tarafından yapılan hesaplama esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile bozularak dosyamız iade edilmiş, Mahkememizin 2016/916 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin 2016/… esas 2019/… karar sayılı 16/01/2019 tarihli kararı ile” İade edilmesi gereken 39.146,50-TL alacağın el konulma tarihi 22/10/1999 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Yargıtay, … Hukuk Dairesi’nin 19/12/2022 tarih ve 2019/… Esas 2022/… Karar sayılı ilamında “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22/04/2022 Tarihli ve 2021/7 Esas, 2022/2 Karar sayılı kararı gereğince, mudilerin … … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, daha önceden temyiz incelemesinden geçmiş dosyalar bakımından içtihadı birleştirme kararının, usuli kazanılmış hakkın istisnalarından biri olduğu gözetilerek, zamanaşımına ilişen temyiz itirazları konusunda bir değerlendirme yapılması ve davalı tarafça zamanaşımı hususunda bir temyiz sebebi ileri sürülmemiş olsa dahi, feri müdahil tarafından temyiz nedeni olarak getirilmek kaydıyla davalı yönünden zamanaşımı incelemesinin yapılması, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa gelindiğinde davacının 01.12.1999 tarihinde Bankaya yatırdığı parası banka yetkilileri tarafından …’de kurulan paravan … … Ltd. kıyı bankası hesabına aktarılmış, dava ise 17.12.2013 tarihinde açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresi dolan işbu davalarda zamanaşımı sebebiyle ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış,” gerekçesi ile bozularak dosyamız iade edilmiş olup yukarıda esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamının bir arada değerlendirilmesi neticesinde; Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 19/12/2022 tarih, 2019/… Esas, 2022/… Karar sayılı bozma ilamına uyularak, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 22/04/2022 Tarihli ve 2021/ … Esas, 2022/… Karar sayılı kararı gereğince, mudilerin … … alacaklarının tahsiline yönelik açtıkları davalarda zamanaşımının başlangıcının tespitinde … … hesabına aktarma tarihi esas alınarak, dava konusu olay bakımından ceza mahkemesince banka yöneticilerinin eyleminin dolandırıcılık olarak nitelendirildiği gözetilerek uzamış ceza zamanaşımı süresinin bu suça göre belirlenmesi ve uzamış ceza zamanaşımı süresinin 10 yıllık zamanaşımı süresinden kısa olması halinde her halükarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınması, zamanaşımı durduran ve kesen sebeplerden davacı tarafça daha önce açılmış olan bir dava bulunması halinde zamanaşımı süresinin, o davanın kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa gelindiğinde davacının 01.12.1999 tarihinde Bankaya yatırdığı parası banka yetkilileri tarafından … ’de kurulan paravan … … Ltd. … bankası hesabına aktarılmış, dava ise 17.12.2013 tarihinde açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, her ne kadar davacı tarafından …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/… Esas, 2009/127Karar sayılı ilamı ile zamanaşımının kesildiği iddia edilmiş ise de anılan davaya konu edilmeyen kısım yönünden zamanaşımının kesilmediği anlaşıldığından iş bu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-269,85-TL karar harcının peşin alınan 710,70-TL den düşümü ile kalan 440,85-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan 200,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır