Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/220 E. 2023/410 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/220 Esas
KARAR NO : 2023/410

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davacı şirkete … numaralı İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi ile sigortalı… Ortaklığı A.Ş’ne ait …mah. … ada 3.4.6.8.9 numaralı parseller, …ada… nolu parsel, … ada içerisinde olan cami inşaatı Eyüp/İstanbul adresindeki güvenliğinden davalı… Ltd. Şti’nin sorumlu olduğunu, sigortalı inşaat projesi mahallinde 23.02.2018 tarihinde meydana gelen hırsızlık hadisesi sonucu maddi hasar meydana geldiğini, davacı şirkete vaki hasar ihbarına müteakip düzenlenen araştırma ekspertiz raporu ve olay yeri inceleme tutanaklarından da anlaşılacağı üzere hırsızlık hadisesinin meydana gelmesinde davalı şantiye alanının güvenliğinden sorumlu şirketin; şantiye alanının giriş ve çıkışlarında gerekli özeni göstermediğini, bu sebeple hırsızlık hadisesinin meydana geldiğini, sigortalı şantiye alanında meydana gelen maddi hasardan davalının sorumlu olduğunu, 1.843,86-USD tutarındaki hasar bedelinin 28.08.2019 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek döviz mevduat hesaplarına uygulanacağı bildirilen faiz oranı ile birlikte tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı yasal süresi içinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın kabulünü, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kamp alanında yaşanan hırsızlık hadisesi sonucu meydana gelen söz konusu maddi hasarın müvekkili şirkete yükletilmesini, yine müvekkili şirketin söz konusu inşaat alanında güvenlik görevini ifa ettiği konusunda ki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin ana yüklenici firma ile aralarında herhangi bir güvenlik ve gözetime ilişkin bir sorumluluğu bulunmadığını, söz konusu bölgede yetkili olarak görev yapan firma … Güvenlik ve ana yüklenici olan … Taahhüt Yatırım A.Ş. olduğunu, büyük bir inşaat proje alanının güvenliği için ana yüklenici firmanın daha basiretli davranarak özel bir güvenlik firmasıyla anlaşması gerektiğini, müvekkili şirketin 5188 sayılı kanun uyarınca özel güvenlik hizmeti vermesinin mümkün olmadığını, yaşanan hırsızlık olayında asli kusurlu yüklenici firma olduğunu, söz konusu inşaat alanının bu kadar az bir personelle gözetiminin mümkün olmadığını, personelin hırsızlık maksadıyla gelen ve silahlı şahıslara müdahale etmesi hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğunu, özel güvenlik göreviyle orada bulunmayan ve silah taşıma yetkisi olmayan çalışanlar yapması gereken yükümlülükleri yerine getirerek kolluk kuvvetlerine haber verdiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 31/01/2022 tarih ve 2021/120 Esas – 2022/34 Karar sayılı ilamı ile açılan davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince, işlemden kaldırılmasına ve dava üç ay içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, mahkememizce verilen kararın davacı vekilince istinaf edildiği görülmüştür.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2023/100 Esas, 2023/412 Karar sayılı ilamı ile; ”…Tarafların duruşmalarda hazır olmaları halinde bir sonraki duruşma günü ve saati taraflara tefhim edilmek suretiyle bildirilir. Taraflardan biri veya vekili mazereti nedeniyle belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmemiş, mazeret dilekçesi göndermiş, mahkemece de bildirilen mazeret kabul edilmiş ise, mazeret bildiren tarafa tensip edilecek duruşma gününün davetiye ile bildirilmesi gerekir. Somut olayda davacı vekili 13.9.2021 tarihli oturumda mazeret bildirdiğinden duruşmaya katılmamıştır. Davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününün UYAP’dan öğrenilmesine karar verilmesine karar verilmesine rağmen yeni oturumun tarihi duruşma zaptına yazılmamış,yeni duruşma günü davacı vekiline tebliğ edilmemiştir. 25.10.2021 tarihli duruşmaya bu kez davalı vekili mazeret bildirmiş ise de, davalı vekilinin mazereti de değerlendirilmeden taraflarca takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına, üç aylık sürenin sonunda da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davanın işlemden kaldırılması akabinde açılmamış sayılmasına karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülerek kararın kaldırılmasına davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” karar verilerek dosyanın mahkememize iade edildiği ve mahkememizin …Esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sigortalısının iş yerinde gerçekleşen hırsızlık olayında davacının meydana gelen zarara dair ödediği bedelin tam kusurlu ve sorumlu olduğu iddiası ile davalıdan rücuen tahsili için yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûen ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E., 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerine de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Dava dışı sigortalı … A.Ş. İle davalı arasında imzalanan 02/01/2018 tarihli Danışmanlık ve Gözetim Hizmeti Sözleşmesi incelendiğinde davalının belirli bir inşaat alanının 24 saat esasıyla gözetimi ve danışmanlık hizmetinin üstlenildiği görülmüştür. Davalı imza edilen sözleşme kapsamında dava dışı sigortalının inşaat alanının belirli bir kısmını gözetleyerek iş sahibini hırsızlığa, risklere karşı bilgilendirmek, raporlar hazırlamak, ilgili tedbirleri planlamak, önlemleri işverenine bildirmek görevlerini üstlenmiştir.
Nitekim sözleşmenin 3/b maddesi ile, ”365 gün hizmet verecek olan DANIŞMANLIK ve gözetim hizmeti Personelinin görevi; Polis ve diğer DANIŞMANLIK Görevlilerinin yetki alanları dışında kalan Gözetim ve DANIŞMANLIK, Yönlendirme Hizmetlerinin verilmesi ve koordinasyonudur. Kolluk Kuvvetleri yetki alanlarına giren durumlarla karşılaşıldığında en yakın Kolluk kuvveti ile gerekli koordinasyon sağlanarak İşyeri işleyişi sağlanacaktır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine sözleşmenin 5/d maddesi ile, ”YÜKLENİCİ, İşverene yazılı olarak verdiği risk analizi doğrultusunda alınması gereken önlemleri yazacaktır önlemler alınmadıysa ise Yüklenici maddi zarardan sorumlu değildir. Aksi durumunda hizmet verdiği nokta ve/veya çevresinde meydana gelebilecek hırsızlık, kundaklama ve sair olarak İŞVEREN’i zarara uğratan ve/veya uğratacak olan vakalara karşı tek başına sorumlu olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder. Bu durumda YÜKLENİCİ, İŞVEREN’inuğramış olduğu zararın all risk – sigortasının karşılamadığı kısmın tamamını karşılamakla yükümlü olduğunu ve herhangi bir mahkeme kararına hacet olmaksızın da İŞVEREN tarafından yazılı olarak talep edilmesi ile birlikte işbu zararın 30 (otuz) takvim günü içerisinde karşılanacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükmü düzenlenmiştir.
Yasal dayanakları ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, dava konusu 23/02/2018 tarihli hırsızlık olayının birden fazla şantiye ve tarafı bulunan inşaat alanında meydana geldiği, dava dışı sigortalının işin sadece belirli bir kısmını üstlendiği, ceza soruşturması aşamasında alınan tanık beyanlarına göre hırsızlık eyleminin …ve…Mühendislik adlı şirketlerin depo alanlarında gerçekleştiği, davalının depo alanında gerçekleşmediği, davalının da hırsızlığa konu olan mahalin sorumluluğunda bulunan alanlardan olmadığını, bu alanın dava dışı Pronet’e devredildiğini savunduğu, davacının bu iddia kapsamında ileri sürülen tutanak ve mail yazışmalarını inkar etmediği, aksini de savunmadığı, olayın sigortalı deposunda gerçekleşmediğinin ceza soruşturması dosyası ile sabit olduğu, olayı ilk gören Şahin adlı tanığın davalı şirket çalışanı olduğu ve olayı derhal diğer çalışanlara bildirdiği, ilgili kolluğa da derhal haber verildiği, davalının 2018 yılında hırsızlığa dair muhtemel riskleri dava dışı sigortalı işverenine raporladığı anlaşılmıştır. Davalının bağlandığı sözleşme ile hırsızlığın doğrudan engellenmesine dayalı bir görevi üstlenmediği, bunun yanında meydana gelen hırsızlığın davalının sözleşme gereği sorumluluğu olan alanda gerçekleştiğine dair iddianın davacı yanca ispat olunamadığı, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davalının meydana gelen zarara ilişkin olarak sorumluluğunun bulunduğuna dair dosya kapsamında bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu hali ile davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, itirazın iptali istenen takipte takip çıkış miktarı itibariyle verilen kesin karara dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL harcın, 226,25-TL peşin harçtan düşümü ile artan 46,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/05/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza