Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/22 E. 2023/738 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/22 Esas
KARAR NO : 2023/738
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/01/2023
KARAR TARİHİ : 25/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 24/12/2020 tarihinde davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı … plakalı araç, müvekkili şirkete Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında … plakalı araçta meydana gelen hasar zararı müvekkili şirket tarafından tazmin edildiğini, … plakalı aracın kazada asli ve tam kusurlu olduğu anlaşıldığından, halefiyet ilkesi kapsamında araç ZMMS sigortacısı olan davalı şirketten sigortalıya ödenen zararın rücuen tahsili amacıyla işbu davanın açılmasının hasıl olduğunu, aracın hasarları sigorta muafiyet ve tenzil bedelleri düşüldükten sonra 7850,33 TL hasar bedelinden tazmin edilmesi gerektiğini, bu bedelin sigortalısına ödendiğini, ödenen bedelin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının icra takibine yaptığı itiraz nedeniyle takibin durduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davalı tarafça icra takibine yapılan itirazın iptalini takibin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Usulüne uygun başvuru yapılmadığını, başvurunun gerçekleşmiş olması halinde dahi başvurunun yapıldığının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, davacının talep ettiği hasar tutarının fahiş olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalının kusurunun olmadığını, müvekkil şirket nezdinde sigortalının ve müvekkilinin kusurunun kabul etmemekle beraber, müvekkilinin sorumluluğunun yalnızca poliçe limiti teminatı ile sınırlı olduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle haksız davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce trafik tescil kaydının, hasar dosyasının ve …. İcra Dairesinin 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasının UYAP üzerinden celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin 2022/… Esas sayılı takip dosyasında rücuen tazminattan kaynaklanan 7.850,33-TL alacak, 834,28-TL Fişlemiş faiz olmak üzere toplam 8.684,61-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 01/05/2022 tarihinde e-tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 28/04/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Makina Mühendisi bilirkişinin 24.07.2023 tarihli raporunda özetle; … plakalı aracın sürücüsü … kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu; Davacı sigorta şirketine kasko sigortalı … plakalı aracın sürücüsü … kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır. Aracın hasar onarım tutarının KDV hariç 6.652,82 TL (KDV dahil 7850,33TL) olduğu görüşüne varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacının kasko sigortası davalının ZMMS olarak sorumluluğunun bulunduğu araçların karıştığı trafik kazasında davacının dava dışı sigortalı için yaptığı hasar bedeli ödemelerinin TTK 1472 vd. maddelerinde düzenlenen halefiyet hükümleri uyarınca davalıdan tazminine ilişkin başlatılan takipte itirazın iptaline istemine ilişkindir.
TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûen ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E., 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerine de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde,
24/12/2020 tarihinde … semtinde, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Caddesinde seyir halinde iken park halinde olan … adına kayıtlı, … plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, Mahkememizce tüm deliller toplanmış, alanında uzman bilirkişiden rapor alınmış, aldırılan bilirkişi raporu ile, … plakalı aracın sürücüsü … kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu; Davacı sigorta şirketine kasko sigortalı … plakalı aracın sürücüsü … kusursuz olduğu, aracın hasar onarım tutarının KDV dahil 7.850,33-TL olduğu görüşüne varıldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır. Davacının kasko sigortacısı olarak tanzim ettiği zararı TTK 1472 maddesi kapsamında giderdikten sonra asıl sorumlulardan davalı ZMMS’ye başvurmasının mümkün olduğu, davacının yaptığı giderim bedelinin rayice uygun olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, dolayısıyla asıl alacak kapsamında davalının takibe itirazının haksız olduğu anlaşılmakla itirazın iptaline ve davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı her ne kadar takipte işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de KTK 97 maddesi kapsamında davalıya başvurusunun 22/04/2022 takip tarihinden sonra olacak şekilde 02/11/2022 tarihli olduğu ve temerrüt durumunun gündeme gelmediği anlaşılmakla bu yönüyle itirazın iptali talebi reddedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden; davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği alacak tutarının likit olmadığı, davanın haksız fiile dayalı niteliği gözetilerek İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca davalıların icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı Yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının reddedilen miktar yönünden icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Bu yönde tespit veya ispat bulunmadığından haksız fiile dayalı dava niteliği de gözetilerek yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2022/… esas sayılı takip dosyasına yöneltilen davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 7.850,33-TL asıl alacak üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa yasal faiz işletilmesine, fazlaya dair isteminin Reddine,
2-Haksız fiile dayalı alacağın varlığı ve miktarı yargılama gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin Reddine,
-Davalının yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin Reddine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 536,26-TL karar ve ilam harcından 179,90-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 356,36-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 179,90-TL başvuru harcı, 179,90-TL peşin harç olmak üzere toplam 359,80-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.850,33-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 834,28-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.808,00-TL yargılama gideri kabul (%90,3935) ve red durumuna göre 1.634,32-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 3.120,00-TL’nin Kabul-red oranına göre 2.820,28-TL’nin davalıdan, 299,72-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/09/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza