Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/133 E. 2023/233 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/133 Esas
KARAR NO : 2023/233
DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 24/02/2023
KARAR TARİHİ : 17/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafça Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça 15/02/2023 tarihinde … Mah. … Sk. No: … /İstanbul adresindeki aboneliğinin devam ettiği esnada davalı tarafça 15/02/2023 tarihinde tesisat kontrolüne gelindiğinde harici hat çekmek suretiyle kaçak enerji kullanımı olduğunu tutanağa tanzim etmek suretiyle tarafına ilki 185 günlük, ikinci ek fatura olarak ise 180 günlük 2 adet kaçak tüketim faturası tahakkuk ettirildiğini, çıkan 2 adet kaçak tüketim faturasına ilişkin ise şahsının abone başlangıcı ile 1. veya 2. yıl geriye dönük bu kaçak tüketim faturalarının hatalı alındığını, tarafına 15 günlük kaçak tüketim faturası tahakkuku çıkartılması gerekirken 1. faturada 185 günlük, 2. faturada 180 günlük geriye dönük çıkartılmasının hatalı olduğunu, tarafının elektrik enerjisinin kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, işbu menfi tespit davası ile borcun miktarının tespitinin mümkün olacağını, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğe çıkarıldığı, henüz cevap süresinin dolmadığı görüldü.
Mahkememizce esnaf ve sanatkarlar odası kayıtlarının, ticaret sicil kayıtlarının, vergi kayıtlarının, elektrik şirketi kayıtlarının celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanımına dair faturalandırmada tahakkukun yerinde olup olmadığına dair menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Uyuşmazlığın davalının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanımına dair faturalandırmada tahakkukun yerinde olup olmadığına dair menfi tespit istemine talebinden kaynaklandığı, davanın hukuki dayanağının haksız fiile yönelik olduğu, ileri sürülen talepler itibariyle davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, TTK’da doğrudan düzenlenen hususlarla ilgili mutlak ticari dava niteliği de bulunmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde davacı … ‘nun tacir olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı gibi bu yönde ileri sürülen bir iddianın da bulunmadığı, bu hali ile TTK 4. maddesinde tarif edilen her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün olmadığı, görev hususunun re’sen her aşamada gözetilebileceği, mahkememizce celp edilen vergi dairesi kayıtlarında, 2011 yılı gelir vergisi beyannamesine göre işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, gerçek usulde ticari kazanç elde ettiği, söz konusu davacının kazancının bahsedilen hadlerin altından olduğu ve VUK 178. Madde kapsamında 2 sınıf tüccar sınıfına dahil olduğunun tespit edildiği, sicil kayıtlarında davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, esnaf ve sanatkarlar odası kayıtlarında esnaf kaydına rastlanılmadığının bildirildiğinin görüldüğü, dolayısıyla eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2. maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK 20 madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde iki hafta içerisinde müracaat edildiği taktirde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde HMK 20 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek HMK 331/2 madde gereğince harç ve yargılama giderleri hususunun mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.17/03/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza