Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/118 E. 2023/494 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/253 Esas
KARAR NO : 2023/443

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 10/04/2023
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflarınca 17.03.2023 tarihinde … Anonim Şirketi ile garantör şirketler … Anonim Şirketi ve … Anonim Şirketi tarafından, … ticaret sicil numarası ile kayıtlı … A.Ş. lehine tesis edilen ticari işletme rehinlerinin, … A.Ş. tarafından kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle kefil ve sponsor sıfatı bulunan davacı şirket tarafından kefalet hükümleri çerçevesinde ödenerek tüm hak ve alacaklara halef olunduğunu ve rehin alacaklısı olarak davacı şirketin tescil edilerek sicil kaydının düzeltilmesinin talep edildiğini, söz konusu rehinlerin çerçeve kredi sözleşmesi imzalanması ve bu sözleşmeye teminat olması amacıyla …A.Ş. lehine tesis edildiğini, tesis edilen rehinlerin Ek Ticari İşletme Rehin Sözleşmesi kapsamında …Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce tescil edildiğini, bahse konu kredi borcunun ödenmemesi sonrası kredi veren kuruluşların alacağının kefil ve sponsor olarak bulunan davacı şirket tarafından ödenmesi sonucu kredi veren kuruluşlar ile davacı arasında imzalanan Borç Devir ve Tediye Sözleşmesine ek olarak temlik beyanı imzalandığını, dolayısıyla davacı tarafından ilgili kredi kurumlarının tüm hak ve alacaklarına halef olunduğunu, dolayısıyla davacı şirketin ilgili sözleşmeler gereği kefil sıfatıyla söz konusu borcun ödenmesini müteakip ticari işletme rehini alacaklısı olacak konumda olduğunu, bu hususa istinaden davacı şirket adına yapılan başvurularının davalı tarafından reddedildiğini, ilgili kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yeterli inceleme yapılmaksızın kanun hilafına karar verildiğini, borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulduğunu, eski alacaklının yerini yeni alacaklı olan davacı şirketin aldığını, başvuru ekinde sunulan temlik beyanının 10. sayfasında bulunan 1., 2. ve 3. maddelerde rehin alacaklısı … A.Ş.’nin tescil için muvaffakatının bulunduğu, bu nedenlerle davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu işlem ve taleple ilgili olarak müvekkilince verilmiş bir ret kararı bulunmadığından huzurdaki davanını dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 17.03.2023 tarihli başvurusunun tescil başvurusu niteliğinde olmadığını ve harç yatırılmadığı gibi müvekkilinin 27.03.2023 tarihli cevabi yazısının da tescil talebinin reddine dair olmayıp, cevabi nitelikte açıklayıcı ve bilgi mahiyetinde olduğunu, “rehin alacaklısı” sıfatını kazanamamış ve kazanması mümkün dahi olmayan davacının huzurdaki davayı açma ehliyetinin de bulunmadığını, müvekkilinin TTK. m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, ticari işletme rehni sicili hakkında tüzüğün 8. maddesinde rehin sözleşmesindeki değişikliklerin ne şekilde kaydedileceğinin hükme bağlandığını, davacının müvekkilne yaptığı başvuruda, noter marifeti ile düzenlenen bir ticari işletme tadili sözleşmesi ve yine alacaklıların yazılı muvafakatine ilişkin herhangi bir belge ibraz edemediğini ve yalnızca, lehine rehin sözleşmesi tesis edilen … Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait borçları kefil ve sponsor sıfatıyla ödediğinden bahisle, alacağın temliki yolu ile … A.Ş. lehine kurulmuş ticari işletme rehninin alacaklısı olarak tescil talebini açıklayan dilekçe ile başvuruda bulunduğunu, alacaklı değişikliklerinin alacağın temliki ile yapılması veyahut da alacağın temliki yolu ile rehin sözleşmesi tadili mümkün olmadığından ve davacının, bu konuya ilişkin talep ve dolayısıyla dava açma yetkisi bulunmadığından, tescil talebinin yerine getirilemeyeceğini açıklayan müvekkilinin yazısının mevzuata uygun olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ticaret sicil müdürlüğünün 27.03.2023 tarih ve …sayılı kararının iptali ile davacının rehin alacaklısı olarak ticaret sicil kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
TTK.nun 34. maddesi; ‘İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” hükmünü ihtiva etmektedir. Ayrıca Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 39. maddesi de; “İtiraz” kenar başlığı altında öngörülmektedir. Bu düzenlemeye göre, ilgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; 17.03.2023 tarihinde 272902 ticaret sicil numarası ile kayıtlı …A.Ş. lehine tesis edilen ticari işletme rehinlerinin, … A.Ş. tarafından kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle kefil ve sponsor sıfatı bulunan davacı şirket tarafından kefalet hükümleri çerçevesinde ödenerek tüm hak ve alacaklara halef olunduğundan rehin alacaklısı olarak davacı şirketin tescil edilerek sicil kaydının düzeltilmesi talep edilmiştir.
Kadıköy … Noterliği’nin 29.04.2021 tarih ve… yevmiye sayılı temlik beyanı ile …, …, …, …, …A.Ş.’nin 28.04.2021 tarihli borç devir ve tediye sözleşmesi uyarınca …’a kullandırılan krediden doğan bütün nakit alacaklarının teminatı olarak alınan taşınmazla üzerinde tesis edilen ipotek, işletme rehni, hisse rehni, hesap rehni, teminat amaçlı alacağın devri haklarının tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davacı… A.Ş.’ye temlik edilmiştir.
Davacı… A.Ş. 17.03.2023 tarihli rehin alacaklısı olarak kaydı talebi ile… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne başvurusu, …Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 27.03.2023 tarih … sayılı yazısı ile Davacı… A.Ş.’nin rehin alacaklısı sıfatı ile rehin sözleşmesine taraf olamayacağı bildirilmekle reddedilmiştir.
Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir. Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Buna göre kefil, TBK 596.madde uyarınca ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olmaktadır. Halefiyet ilkesi gereği, borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının yerini yeni alacaklı olan davacı şirket almaktadır. Alacaklılar…, …., …., I…ve … Anonim Şirketi ile borçlu … Anonim Şirketi arasında akdedilen Çerçeve Kredi Sözleşmesinde belirtilen borcun borçlu … Anonim Şirketi tarafından ödenmemesi ve kefil olarak davacı şirket tarafından 02/09/2020 tarihinde 7.500.000,00-USD, 31/03/2021 tarihinde 28.500.000,00-USD ödenmekle borcun tahsili için davacı şirket alacaklıların haklarına halef konumuna erişmiş olup, alacaklıların tahsile ilişkin sahip olduğu -işletme rehni asıl alacağa bağlı fer’i bir hak olduğu da dikkate alındığında- tüm hak ve yetkiler davacı şirkete geçmiştir. Keza temlik beyanı gereğince halefiyet ve alacağın devir alınması nedeniyle rehin alacaklısı olarak temlik alan davacının ticaret sicil kayıtlarının değiştirilmesini talep etmeye yetkili olduğu değerlendirilmekle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
Ticari İşletme Rehni Kanununun 2. Maddesindeki “Ticari işletme rehni sözleşmesi, tüzel kişiliği haiz ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi müesseseleri kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişiliği haiz müesseseler ve kooperatifler ile ticari işletmenin maliki bulunan gerçek ve tüzel kişiler arasında yapılır.” düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere bu kanun maddesi TİR’nin yapılışı aşamasına ilişkin olup, halefiyet ve alacağın devir alınması durumunu kapsamadığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf ortada bir ret kararı olmadığını beyan etmiş ise de; davacı tarafın İTSM’ne verdiği dilekçe bir talep dilekçesi olup, bu talep dilekçesine karşı “rehin sözleşmesinine taraf olamayacağı değerlendirilmiştir” açıklaması ile sonuçta olumsuz karar verilmiştir. TSM’nün “ancak açık bir şekilde red kararı yazılması talep edildiğinde red kararı yazılmaktadır” savunması hukuki bir dayanağı görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davacının 17/03/2023 tarihli başvurusunun reddine ilişkin davalının 27/03/2023 tarih ve… sayılı KARARIN İTİRAZEN İPTALİNE,
-… Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi ile …Anonim Şirketi tarafından tesis edilen ve Kadıköy … Noterliğinin 29.04.2021 tarih ve …yevmiye nolu temlikname ile temlik edilen ticari işletme rehinlerinde REHİN ALACAKLISININ DAVACI ŞİRKET OLACAK ŞEKİLDE TESCİLİNE, TİCARET SİCİL KAYDININ BU ŞEKİLDE DÜZELTİLMESİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı yasal hasım konumunda bulunduğundan aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”