Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/101 E. 2023/863 K. 30.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/101 Esas
KARAR NO : 2023/863
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/02/2023
KARAR TARİHİ : 30/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davalıya karşı müvekkili şirket tarafından dağıtımı sağlanan elektrik enerjisinin kaçak olarak kullanıldığının tespitine ilişkin yetkili memurlar tarafından tutanaklar düzenlendiğini ve Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında fatura tahakkuk ettirildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine kaçak elektrik kullanımından kaynaklı fatura alacağına ilişkin …. İcra Dairesinin 2020/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazının üzerine söz konusu takibin icra dairesince durdurulduğunu, davalının itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kaçak elektrik tutanaklarının düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitler içermekte olup, aksi ispat oluncaya kadar geçerli olduğunu, bu nedenle ispat yükünün tutanağın aksini iddia eden tarafa ait olduğunu, davalının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini ve bu sayede zaman kazanmaya çalıştığını, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile icra dosyasına yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalılar davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, davacı … A.Ş.’den dava konusu haksız fiile ilişkin bilgi ve belgeler dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin 2020/… Esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 2.434,56-TL kaçak elektrik bedeli, 80,50-TL gecikmiş gün faizi, 14,49-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 2.529,55-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı … Limited Şirketine 30/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı … Limited Şirketine ve davalı … …’nın da süresi içerisinde 05/01/2021 tarihinde borca itiraz ettikleri, borca itirazla birlikte takibin durduğu görülmüştür.
Elektrik Mühendisi bilirkişinin 12/09/2023 tarihli raporunda özetle; EPDK’nin yayınladığı yönetmeliğin 42/1-ç maddesinin, “… lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında açması, ……” şeklinde düzenlendiği, bu hususun kaçak elektrik tüketimine girdiği, bu nedenle davalı mahal yerinde kaçak elektrik kullandığı, davacı, …. İcra Dairesi 2020/… E sayılı İcra takip ile 2.434,58 TL asıl alacak, 80,50 TL faiz ve 14,490 TL KDV olmak üzere toplam 2.529,55 TL talebinin olduğu, mahal yerinde kullanılan kaçak tüketim tutarının, EPDK birim fiyatları ve ilgili yönetmelikleri doğrultusunda, kaçak tüketim miktarının 2.434,56 TL asıl alacak tutarı, faiz tutarı 40,68 TL tutarı ve 7,32 TL KDV ilavesiyle toplam 2.482,56 TL hesaplandığı, davacı, davalıdan toplamda 2.482,56 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir denilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki abonesiz/sözleşmesiz kaçak elektrik bedeline ilişkin faturaya dayalı ilamsız icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durması ve mahkememize açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
EPDK’nin yayınladığı yönetmeliğin 26/1-b maddesinin, ”…… veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,…” şeklinde düzenlendiği, davalının sözleşmesiz kaçak tüketiminin bulunduğuna dair tutanak düzenlendiği, kaçak tespit tutanaklarının, kaçak elektrik kullanan suç failini açıkça belirtir ve doğru tespitlere yönelik düzenlenmesi, halinde bundan sonra aksinin sabit oluncaya kadar geçerli olduğu anlaşılmıştır.
EPDK’nin yayınladığı yönetmeliğin 42. maddesinin, ”(1)Gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak; a)Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi, b)Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken ayrı bir hat çekmek suretiyle dağıtım sistemine müdahale ederek sayaçtan geçirilmeksizin elektrik enerjisi tüketmesi, c)Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken sayaçlara veya ölçü sistemine müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan arı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi, ç)Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların tüketiminin anılan yönetmeliğin 42/1-ç maddesi kapsamındaki dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisinin, mücbir sebep halleri dışında açılmasının kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edildiği gözetilerek kesilen elektrik enerjisinin usulsüz açılarak kullanımı nedeniyle tutanaktaki tespitler, EPDK birim fiyatları ve ilgili yönetmelikleri doğrultusunda asıl alacak tutarının 2.482,56-TL hesaplandığı, bu miktarın davacı tarafça aşılarak 2.529,55-TL olarak takibe konu edildiği görülmüştür.
Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre faiz istenebilir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde; 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, borç ödenmediği takdirde, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına (mesken ise yasal faiz, ticarî ise TTK’nuna tabi aboneler için ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. (HGK’nun 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih,2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)
Davacı her ne kadar takipte %19,20 oranında gecikme faizi talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığı, gecikme zammına dair oranın uygulanamayacağı, davalı şirketin tacir ve ticari işletme olduğu ve olayın haksız fiil niteliği gözetilerek ticari işlerde avans faizinin esas olduğu anlaşılmakla işlemiş ve işleyecek faize dair itiraz yönünden talep kısmen reddedilmiştir.
Elektrik faturalarından alınması gereken katma değer vergisinin (KDV) düzenlendiği, Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’nin 9. maddesinde; tarife tespitinde yer almayan ve elektrik enerjisi tüketiminin kWh’ı başına tahsil edilmesi gereken ve Kanunlarla belirlenmiş olan vergi (Belediye Tüketim Vergisi, Katma Değer Vergisi ve bunun gibi) resim ve harcın, teşekkül veya şirket tarafından ayrıca faturalara ilave edilerek tahsil edileceği, düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, davacı kurum sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davalı taraf ise, sözü edilen hizmetten sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belki de bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak olarak elektrik enerjisinden yararlanmış bulunmaktadır.
O halde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak kaçak kullanım halinde “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmeli ve davacı idarenin bu gibi durumlara ilişkin olarak belirlediği kurallara uygun bedelin davalı tarafından ödenmesi gerekir. Bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterli görülmelidir.
Konuya ilişkin yasal mevzuat uyarınca kaçak kullanım bedeline KDV eklenmesi yasal bir zorunluluk olduğuna ve taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişki kurulduğuna göre, davacının kaçak kullanımından, bu çerçevede de sorumlu olduğu açıktır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2014/ 5967 Esas 2014/12840 Karar sayılı emsal ilamı) dolayısıyla faturaya dahil edilen KDV ile işlemiş faiz yönünden de istenen KDV miktarı belirlenerek, işlemişi faize ilişkin miktar gözetilerek davanın, kaçak kullanımda sorumluluğu bulunan davalı … Limited Şirketi yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı … … yönünden ise sermaye şirketlerinden olan limited şirketlerde, ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu, ortakların sorumluluğunun sadece ortaklığa karşı olup, esas sermaye payı ile sınırlı olduğu, bu ilkenin istisnalarından birinin kamu borçlarından sorumluluk olduğu, limited şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı olmayan kamu borçlarından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları, ortakların bu borcunun sermaye borcundan ayrı, bağımsız bir borç olduğu, kamu borçlarından limited şirket ortaklarının sermaye miktarı ile değil, sermaye payları oranında sorumlu oldukları, limited şirket borcundan kural olarak şirket tüzel kişiliğinin sorumlu olduğu, davalının iş bu borçtan dolayı davacıya karşı yazılı bir ödeme taahhüdü bulunduğu veya kaçak tüketime konu eylemin bizatihi davalı tarafından gerçekleştirildiği de kanıtlanamadığından davanın şirket hissedarı/yetkilisi olan davalı gerçek şahıs yönünden reddi gerektiği, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22/10/2015 tarih 2014/… esas 2015/… karar) anlaşılmakla davanın, davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; davacının alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, alacak iddiasının haksız fiil temelli olduğu, alacak tutarının likit olmadığı gözetilerek İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca davalının icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın, davalı … … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle Reddine,
2-Davanın, davalı şirket yönünden, Kısmen Kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 2.434,56-TL asıl alacak 40,68-TL işlemiş faiz 7,32-TL işlemiş faiz kdv’si olmak üzere toplam 2.482,56-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren (takipte talep edilen faiz oranını geçmemek kaydıyla) avans faizi ve faizin %18 KDV’sinin işletilmesine, fazlaya dair istemin Reddine,
3-Davanın niteliği ve alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin Reddine,
4-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 269,85-TL harçtan, peşin alınan 179,90-TL harç mahsup edilerek kalan 89,95-TL’nin davalı … adlı şirketten tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 179,90-TL peşin harç, 179,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 359,80-TL harç bedelinin davalı … adlı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.482,56-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalı … adlı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.300,25-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı %98,14 gözetilerek 2.257,46-TL’sinin davalı … adlı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 3.200,00-TL’nin davanın kabul oranı %98,14 gözetilerek 3.140,48-TL’sinin davalı … adlı şirketten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.30/10/2023

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır