Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/847 E. 2023/423 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/847 Esas
KARAR NO : 2023/423

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkil şirket, davalı şirket ile arasında bulunan kiralama sözleşmesi gereği …ve … plakalı 2 araç kiraladığını, daha sonra süre uzatım formları ile kira süresi 1 yıl daha uzatıldığını, akabinde sürenin bitimi tarihinde taraflar anlaşarak bir süre daha kira sözleşmesinin uzatılmasına karar verdiklerini ve müvekkil aracı teslim tarihi olan 21.01.2022 tarihine kadar kullanmaya devam ettiğini, müvekkil tarafından söz konusu araçların davalı 21.01.2022 tarihinde firmaya teslim edildiğini, teslimde iade araç değerlendirme formu adında bir tutanak tutulduğunu, davalı şirket tarafından söz konusu araçlar aradan 3 gün geçtikten sonra 24.01.2022 tarihili araç durumu raporu adı altında araç iade formları ile uyuşmayan, herhangi bir objektif kriter de bulundurmayan tek taraflı olarak her araç için birer rapor hazırlanmış müvekkil şirkete mail yolu ile 18.02.2022 tarihinde rapor içeriği gönderildiğini, akabinde 08.03.2022 tarihinde … numaralı fatura ile KDV dahil 22.874,30 TL sözde onarım bedeli faturalandırıldığını, müvekkil şirketin bu fatura içeriğine ve araç durum raporuna itiraz ettiğini, itirazlarını mail yolu ile davalı şirkete ilettiğini, davalı şirketin itirazlara cevaben şirket politikalarının gereği olduğundan bahisle müvekkili bilgilendirmekten imtina ettiğini, davalı şirket tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. dosyası ile takibe girişildiğini ve müvekkilin icra baskısı altında kalarak dosya borcunu tümden ödediğini ve huzurdaki dosyayı açma gereği hasıl olduğu, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak ve bilirkişi incelemesi neticesi arttırılmak üzere şimdilik 1.000 TL üzerinden açtığımız kısmi davamızın kabulüne, müvekkkil şirketin borçsuz olduğunun tespiti ile, müvekkil tarafından icra dosyasına ödenen bedelin istirdadına, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkilin söz konusu sözleşmeden doğan hakkını kullandığını, davacının müvekkilin araçta olağan kullanım dışında oluşabilecek ekskime, yıpranma ve hasarın fatura edilebileceğini kabul ettiğini, araçların tesliminden sonra müvekkil tarafından araçların incelendiğini ve olağan kullanım dışında eskimeye ve zarara ilişkin araç durum raporları düzenlendiğini, işbu raporların davacıya tebliğ de edildiğini, davacının kabulünde olduğunu, araçların tesliminden sonra incelemeden geçirildiğini ve…plakalı araçta toplam 10.614,15 TL hasar bedeli tespit edildiğini, …plakalı araçta ise toplam 9.661,40 TL hasar bedeli tespit edildiğini, araç durum raporlarında ise her iki aracın da çeşitli yerlerinde hasar bulunduğunu, huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Araç Kiralama Sözleşmesi
2-Araç İade Formları
3-Araç Durum Raporları
4-Tanık, keşif, Bilirkişi vs her türlü delil.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememize açılan iş bu dava menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlığın, taraflar arasında akdedilen araç filo kiralama sözleşmesi gereğince davacı tarafın kullanmış olduğu iki aracın davalıya tesliminden sonra, davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takip nedeniyle davacının ödemiş olduğu bedelin istirdatını talep edip edemeyeceği, araç kiralamasına konu edilen araçlarda davacının kusurundan kaynaklı hasar doğup doğmadığı hasar doğmuş ise hasarın sigorta şirketleri tarafından karşılanıp karşılanmadığı, hasar bedelinin ne kadar olduğu ve yine dolmuş olan hasarın rütun kullanım ve amorsman kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplandığı anlaşıldı.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kiralanan araca gelen zarardan kaynaklandığı, kiralanan araçta meydana gelen hasar bedeli,kazanç ve değer kaybının tahsili için başlatılan takip nedeniyle davacının ödemiş olduğu bedelin istirdatını talep edip edemeyeceğinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde sulh hukuk mahkemeleri’nin görevi belirlenmiş olup buna göre “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara” bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Kira ilişkisi söz konusu olduğunda tarafların tacir olup olmadıklarının da önemi yoktur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44.Hukuk Dairesi 2021/194 Esas, 2021/189 Karar sayılı emsal ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi 2018/1521 Esas 2019/363 Karar emsal ilamı) Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1-a. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılacağına, keyfiyetin taraflara tebliğen ihtarına,
3-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Süresinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde bakiye gider avansının da görevli mahkemeye aktarılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.24/05/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*