Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/798 E. 2023/498 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/653 Esas
KARAR NO:2023/536

DAVA :Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/10/2022
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 23.10.2019 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı şirket tarafından sigortalanmış olan … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin davalı şirkete başvuru yapmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanununun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilinin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürüncemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, davalı tarafça sigortalanan aracın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 04.11.2019 tarihinde borçluyu temerrüte düşürdüğünü ancak borcunu 11.02.2022 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, davalının temerrüte düştüğü tarihteki alım gücü ile alacağını tahsil edeceği tarihteki alım gücünün aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Belirsiz alacak davası açılmasında hukuki menfaat bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca hakemce başvuru konusu kazadan kaynaklı istem bakımında ZMMS genel şartların dikkate alınarak yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulması gerektiğini, davacı tarafa gerekli ödemenin dava öncesinde yapılmış olduğundan davanın hukuksal yarar yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin zenginleşme aracı olmayıp haksız taleplerin reddinin gerektiğini, davacının talebinin sebepsiz zenginleşme kapsamında olduğunu, müvekkilinin kötü niyetle talep edilmiş olan bu tutarı karşılamak zorunda olmadığını, meydana gelen trafik kazasında kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, başvuran tarafından talep edilen değer kaybı tazminatının kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS genel şartları hükümleri uyarınca teminat dışı olduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tahkim komisyonu dosyasının, banka cevabi yazılarının ve …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında hakem kararından kaynaklanan 1.932,79-TL maddi tazminat, 378,04-TL yargılama gideri, 1.932,79-TL ilam vekalet ücreti, 236,86-TL işlemiş, faiz, 0,37-TL işlemiş faiz, 1,91-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.482,76-TL üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 07/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişinin 23/05/2023 tarihli raporunda özetle; Dosyada mevcut hakem kararı esas alındığında 1.932,79TL değer kaybı tazminatının ödenmesi bakımından davalı şirketin 21.09.2020 tarihi itibariyle temerrüde düşmesine rağmen, iş bu alacağın 10.02.2022 tarihine kadar ödemediği, dosyada mevcut hakem kararı esas alındığında, davalı tarafın 1.932,79TL’nin ödenmesi bakımından 21.09.2020 tarihinde temerrüde düştüğü, alacaklının iş bu zararının avans faiziyle (1.932,79TL asıl alacak + 236,86TL işlemiş faiz) birlikte toplamda 2.169,65TL olarak tahsil ettiği, huzurdaki davada davacının aşkın zararının (munzam zararı) tazminini talep ettiği, Sayın Mahkeme tarafından toplanan (DİBS Faiz oranı, USD, EURO, Yasal Faiz, Döviz Fiyatları, TL cinsinden bir yıllık mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarına), verilere göre ayrıntılı değerleme yapıldığında 21.09.2020 tarihindeki 1.932,79TL asıl alacağın ödeme tarihi olan 10.02.2022 tarihinde ulaşabileceği değerin 2.957,36TL olarak hesap edildiği, aradaki değer kaybının 1.024,57TL olduğu, Sayın Mahkemenin aşkın zararı kabul etmesi halinde ödenmesi gereken aşkın zararın 2.169,65TL-2.957,36TL=787,71TL olduğu yönünde oluşan görüş ve kanaate varılmıştır denilmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; Davacı vekilince 22/06/2023 tarihli dilekçesi bilirkişi raporu doğrultusunda talep sonucunu artırdığını, talep artırım dilekçesinin 22/06/2023 tarihli celsede davalı vekiline elden tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacının aracındaki değer kaybı bedeline dair talebi yönünden davalının ödemede temerrüde düşüp düşmediği ve yapılan ödeme ile alacaklının temerrüdünü aşan munzam zarar doğup doğmadığı ile miktarı ve davalıdan tahsili koşullarının oluşup oluşmadığından istemlerine ilişkindir.
6098 sayılı TBK.nın aşkın zararı düzenleyen 122. maddesinde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Kanun hükmünün açık lafzından da anlaşılacağı üzere, munzam zarar; borçlunun temerrütü nedeniyle uğranılmış olan ve temerrüt faizini aşması nedeniyle borçlu tarafından karşılanmayan zarardır. Alacaklı, temerrüt nedeniyle uğradığı ve temerrüt faizini aşan bakiye zararının borçludan tahsilini talep edebilir. Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. Kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Diğer bir anlatımla fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerekir. Zira munzam zarar, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır (HGK’nın 31.10.2007 tarih ve 2007/11-668 E.-2007/798 K. ilamı).
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde,
Davacı, 23/10/2019 tarihli trafik kazasına karışan aracındaki değer kaybı bedeli için davalı sigorta şirketine başvurmuş, ödeme yapılmaması üzerine sigorta tahkim komisyonuna gitmiş, netice olarak bakiye 1.734,48-TL değer kaybı ve 198,31-TL ekspertiz ücreti olmak üzere 1.932,79-TL’ye 21/09/2020 tahkimin belirlediği ve uyuşmazlığı bulunmadığı temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmek suretiyle hüküm kurulmuş, davacı tarafından alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapılmış ve borç 10/02/2022 tarihinde ödenmiştir. Dosyamız kapsamında uyuşmazlığın temel noktası ödenen bedel ve hakem kararının yasaya uygunluğundan ziyade davalının ödemede temerrüde düşüp düşmediği ve bu kapsamda davacının munzam zararı doğup doğmadığına ilişkindir.
Davacı tarafından faizi aşan munzam zararının tazmini talep edilmiş ise de yerleşik Yargıtay içtihatları da nazara alındığında TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Davacının sadece yüksek enflasyon, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu hususları alacaklının faizi aşan zarar iddiasına ilişkin ispat yükünü ortadan kaldırmayacağı, davacının kendi duruma özgü şekilde somut olarak zararını ispat etmesi gerektiği, (Yargıtay HGK., 2021/11-938E., 2022/401K; Yargıtay 11. HD., 2019/101 E., 2022/7803K.,. Yargıtay 11. HD., 2021/4165 E., 2022/8361 K. Yargıtay 11. HD., 2021/4970 E., 2022/8362 K.), davacının somut olarak gerçek zararını ispata yönelik delil sunmadığı, vakıa da bildirmediği anlaşıldığından munzam zarar isteminin ispatlanamadığı, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile sadece soyut/genel ekonomik verilerin değerlendirilmesi ile zararın belirlendiği, 21/09/2020 temerrüt tarihi ile 10/02/2022 tarihleri arasında uzun yıllara sari gecikmenin bulunmadığı gibi bu süreçte somut zararın, kaçırılan fırsatın davacı nezdinde ne suretle oluştuğunun da bildirilmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlaline yönelik kararları emsal olarak bildirilmiş ise de ihlale konu dosyanın kendine özgü şartlar içerdiği, dosyamız kapsamında davacının alacağına kavuşmasına dair sürecin aynı şekilde gerçekleşmediği, iddianın aynı şekilde sübut bulmadığı, dava belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş ise de davacının itirazı bulunmadan artırılan miktarın kesinlik sınırı içerisinde kaldığı anlaşılmakla davanın reddine kesin olarak karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan 85,70-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 94,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 787,71-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.22/06/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza