Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/792 E. 2023/571 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/792 Esas
KARAR NO:2023/571

DAVA :İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/11/2022
KARAR TARİHİ:10/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 07.01.2018 tarihinde “Taşınmazın Satılması Hakkında Aracılık Sözleşmesi” imzalandığını,davalı şirketin sözleşme doğrultusunda nihai alıcı … ile müvekkili şirket arasında imzalanan 09.03.2022 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine aracılık yaptığını, davalı şirketin aracılık yaptığı bu satış işlemi nedeniyle müvekkili şirketten toplam 10.384,00USD komisyon bedeli aldığını, davalı şirketin aracılık yaptığı nihai alıcının satın almayı vaat ettiği bağımsız bölümün sözleşmede ön görülen satış bedelini zamanında ödemediğini, bu nedenle sözleşmenin 19.05.2022 tarihinde karşılıklı anlaşılmak suretiyle feshedildiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin davalı şirkete ödediği satış komisyonunun iadesi yönünden 19.05.2022 tarihli faturasını keserek davalı şirkete gönderdiğini, bedelin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … Noterliğinden 15.08.2022 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen bedelin ödenmediğini, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile birlikte davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra takibine itiraz ettiğini, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında simsarlık sözleşmesi kurulduğunu, müvekkili şirket sözleşmenin kurulmasıyla ücrete hak kazanmış olup, davacı tarafından sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle komisyon ücretinin iadesi talebinin haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşme hükmünde komisyon bedelinin iadesi hususunda satıcının kusuru nedeniyle satış sözleşmesinin sona ermesi halinde komisyon bedelinin iade edilmeyeceği hususunun açıkça düzenlendiğini, davacı tarafça sunulan ödeme planlarından görüleceği üzere alıcının taksit vadelerinin 16.03.2022 tarihinde 44.000-USD, 26.06.2022 tarihinde 14.875-USD şeklinde olduğunu, davacının ilk taksitin ödendiğini dava dilekçesi ile ikrar ettiğini, ikinci taksitin vadesinin ise 26.06.2022 tarihi olduğunu, hal böyle iken ikinci taksitin vadesinin henüz gelmemişken, 19.05.2022 tarihinde, sözleşmenin taksitin vaktinde ödenmediği gerekçesiyle feshedildiği iddiasının açıkça müvekkilini zarara uğratma ve feshi alacının kusuruna dayandırarak sözleşme hükmünden yararlanma çabasından ibaret olduğunu, davacı tarafça sunulan alıcı ile yaptıkları fesih protokolünde de alıcının kusurunu gösterir bir sebep belirtilmediğini, ilgili fatura sureti incelendiğinde ödenecek tutarın 10.384-USD olduğunu ancak takip dayanağı olarak sunulan belgeden alakasız bir şekilde takibin 10.334-USD üzerinden başlatıldığını, dayanak belgesi ile tamamen farklı olan takibin iptalinin gerektiğinin açık olduğunu, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın reddi ile müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taşınmaza ilişkin tapu kaydının ve …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının celp edilerek dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından kaynaklanan 10.334,00USD alacak üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 31/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 07/11/2022 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir ve Ticaret/Borçlar Mevzuatı bilirkişinin 14/06/2023 tarihli raporlarında özetle; Davacının ibraz olunan e-defterlerinin, e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu olduğu, her iki taraf ticari defterlerinin de sahibi lehinde delil vasfına haiz olduğu, davacının 20.10.2022 takip tarihi itibariyle kaydi olarak 10.384,00USD (takipteki asıl alacak miktarı kadar) göründüğü, davacının takibe dayanak olarak gösterdiği faturanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının 19.05.2022 tarihli fesih protokolü gereği dava dışı …’e 43.081,630 USD bedeli hesaben iade ettiği, davacının dava dışı …’e B11 BLOK KAT:4 DAİRE NO:35 KONUT dışında satışının olmadığı, davacı şirket ile dava dışı alıcı arasında imzalanan satış sözleşmesinin karşılıklı mutabakatla imzalanan fesihname ile feshedilmiş olduğu,başkaca bir fesih sebebi gösterilmediği, sözleşmenin davacının/satıcının kusuruyla feshedildiğine dair bir ispat vasıtasının dosyada bulunmadığı, buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi kapsamında, ödenen simsarlık ücretinin iadesi koşullarının oluştuğunun kabul edilebileceği, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda, merkez bankası verilerinden, 20.10.2022 takip tarihi itibari ile Kamu Bankalarınca USD Üzerinden Açılan 1 Yıla Kadar Vadeli Döviz Tevdiat Hesaplarına Uygulanacağı Bildirilen Azami Faiz Oranı yıllık %7 olduğu görülmekle, davacının belirlenen asıl alacağına 02.10.2022 temerrüt tarihinden 20.10.2022 takip tarihine kadar yıllık %7 hesabıyla 34,76 USD takip öncesi faiz talep edilebileceği, ancak takip dosyasında takip öncesi faiz talep edilmediğinden, takip tarihinden ahsil tarihine kadar aynı oranda faiz talep edilebileceği, netice olarak, takip dosyasında takip öncesi faiz istenmediği, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 10.334 USD asıl alacak ve takip sonrası için yıllık %7 temerrüt faizi talep edebileceği, davacının icra ve inkar tazminatı ve tarafların diğer taleplerinin takdirinin tamamen mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, imza edilen taşınmaz simsarlık sözleşmesi kapsamında davalı yan aracılığıyla imza edilen d1 Blok 6. Kat 74 nolu bb sayılı taşınmazın satış vaadine dair alıcı 3. kişinin ödemede temerrüdü bulunup bulunmadığı, 3.kişi ile yapılan fesih protokolü nedeniyle davalıya ödenen simsarlık ücretinin dava tarafları arasındaki sözleşmenin 10. maddesine göre iadesinin talep edildiği, iadenin mümkün olup olmadığı, sözleşmenin feshinde davacının kusuru bulunup bulunmadığı, bu miktara göre başlatılan ilamsız takipte itirazın iptali istemlerine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 520. maddesi ile, ”Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 521. maddesi ile, Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir. Simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 522. maddesi ile, ”Ücret, belirlenmemişse tarifeye, tarife yoksa teamüle göre ödenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 523. maddesi ile, ”Simsar, üstlendiği borcuna aykırı davranarak diğer tarafın menfaatine hareket eder veya dürüstlük kurallarına aykırı olarak diğer taraftan ücret sözü alırsa, ücrete ve yaptığı giderlere ilişkin haklarını kaybeder.” hükmü düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 525. maddesi ile, ”Sözleşmede aşırı bir ücret kararlaştırılmışsa, borçlunun istemi üzerine, bu ücret hâkim tarafından hakkaniyete uygun olarak indirilebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 10. maddesi ile, ”Nihai alıcı ile … … arasında ARACI vasıtasıyla imzalanmış satış vaadi sözleşmesinin, herhangi bir sebepten ötürü feshedilmesi yahut sona ermesi halinde ARACI, almış olduğu komisyon ödemesini … …’a, 15 takvim günü içinde ve … … nihai alıcıya satış bedelini iade etmeden evvel geri ödemek zorundadır. Eğer sözleşme … …’ın kusuru sebebiyle (Örneğin; geç veya eksik teslimat hiç teslim edememe gibi..) feshedilmiş veya sona ermiş ise ARACI komisyon ödemesini iade etmeyecektir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde,
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, alanında uzman bilirkişilerden rapor alınmış, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Tanzim edilen raporda davacının dava dışı 3. kişi ile yaptığı protokol ve taşınmaza ilişkin fesih kapsamında kusurlu kabul edilmesi halinde ödenen bedelin iade edilmeyeceği, kusurlu kabul edilmemesi halinde ise ödenen bedelin iadesinin gerektiği bildirilmiş, hukuki değerlendirme olan netice kanaat Mahkememize bırakılmıştır.
Davacının, dava dışı alıcı ile anlaşmak suretiyle 19/05/2022 tarihinde davalının aracılığıyla satın alınması yapılan 2 adet taşınmazdan birinin sözleşmesinin karşılıklı vazgeçme yoluyla feshedildiği sabittir. Davacı, davalı ile aralarındaki sözleşmenin 10. maddesi kapsamında bir kusuru bulunmadığından bu bir adet daireye ilişkin ödenen simsarlık komisyon ücretinin iadesi gerektiğini ileri sürmüş; davalı ise ücrete hak kazandığını, iadesinin gerekmediğini, sözleşmenin dava dışı 3. kişiyle anlaşma yoluyla ve henüz ödenmesi gereken borcun vadesi gelmeden feshedildiğini savunmuştur.
Dava dışı 3. kişiye davalının aracılık ettiği, bu kapsamda davacının sözleşmeye uygun şekilde davalıya simsarlık ücreti ödediği sabittir. Davalının ödemeye hak kazandığı ve ödenilen miktar itibariyle taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Asıl uyuşmazlık taraflara arasındaki sözleşmenin 10. maddesi itibariyle davacının bu ödemeyi davalıdan iade alıp alamayacağı noktasındadır.
Mezkur düzenlemede aracı/davalı vasıtasıyla imzalanmış satış vaadi sözleşmesinin, herhangi bir sebepten ötürü feshedilmesi yahut sona ermesi halinde aracı/davalının almış olduğu komisyon ödemesini … …’a/davacıya, 15 takvim günü içinde ve … …/davacı nihai alıcıya satış bedelini iade etmeden evvel geri ödemek zorunda olduğu belirlenmiş, ancak düzenlemenin devamında sözleşmenin davacının/… …’ın kusuru sebebiyle feshedilmiş veya sona ermiş ise aracı/davalının aldığı komisyon ödemesini iade etmeyeceği bildirilmiştir. Bu düzenleme içeriğindeki kusur tanımı ise doğrudan yapılmamış, (Örneğin; geç veya eksik teslimat hiç teslim edememe gibi..) şeklinde örnekseme yoluyla sınırlı olmayacak şekilde belirlenmiştir. Davacı eyleminin kusurlu olup olmadığı bu düzenlemeye ve tarafların amacına göre gai yorum yapılarak belirlenecektir.
Tarafların düzenlemedeki kusur durumları örnekseme yöntemi ile belirlenip sınırlı saymaca olmadığından yorum yoluyla değerlendirilmelidir. Davacı ile dava dışı alıcı 3. şahıs tarafından imza edilen protokolde iki taşınmazdan birine ilişkin sözleşmeden vazgeçilmesi kapsamında herhangi bir gerekçe bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde de bu yönde herhangi bir gerekçe ileri sürülmemiştir. Dava dışı 3. kişiye karşı başlatılan bir takip, açılan bir dava ve sair işlem de bulunmamaktadır. Protokol dava dışı 3. şahsın taşınmaza dair ikinci taksit olan 26/06/2022 tarihi gelmeden ve ilk taksit ödendikten sonra imza edilmiştir.
Davacının anlaşma yoluyla sona erdirdiği sözleşmede hangi tarafın kusurlu olduğuna dair bir belirleme bulunmamaktadır. Yine bu kapsamda bir gereklilik davacı yanca ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla asıl sözleşmenin kimin kusuruyla sona erdiğine dair bir belirleme yapılamamış, sözleşmenin sona erme sebebinin örnek kabilinden sayılan “geç veya eksik teslimat, hiç teslim edememe gibi” şeklindeki hallerden birine veya benzerine girip girmediği denetlenememiştir. Oysa tarafların sözleşmedeki amacı, davacının keyfi suretle hareket etmediği zorunlu veya kusursuz hallerde davalının aracılık ücretini iade etmesine yöneliktir. Nitekim sözleşmedeki yükümlülüklerini usulünce ifa eden davalı aracının kazandığı haklarının ve ticari kazancının ortadan kalkmaması, davacı satıcının kusurlu eylemlerine katlanmaması amaçlanmıştır. Hal böyle iken istenmeyen sonuca kusuru ile sebep olan ve simsarlık ücretini davalıdan iade isteyemeyen davacının, herhangi bir hukuki zorlama içermeyen veya içerdiği ileri sürülmeyen bir durumda salt iradi davranışı ile ücret iadesine hak kazanması tacir olan tarafların ticari ve hukuki menfaatine uygun düşmemektedir. Yine tarafların kusurlu davranışa sonuç bağlayıp keyfi olup olmadığı denetlenemeyen davranışa sonuç bağlamaması sözleşmenin ilgili maddesinin ihdas amacına hizmet etmeyecektir. Sonuç olarak davacının, vadesi gelmeyen alacağı bulunuyor iken hangi gereklilikle sözleşmeyi ortadan kaldırdığı belirli olmadığından, kusurlu eyleme yaptırım bağlayan tarafların tamamen iradi davranışa sonuç bağlamayacakları düşünülemeyeceğinden, çoğun içinde az bulunduğundan, davacının yerinde olmayan ve gerekliliği ispat olunmayan simsarlık ücretinin iadesi talebine dair davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Bu yönde tespit veya ispat bulunmadığından, davacının yorum gerektiren sözleşme maddesine göre hareket ettiğinden, yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 269,85-TL maktu harcın 2.315,20-TL peşin harçtan düşümü ile artan 2.045,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 29.789,54-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan zorunlu arabuluculuk gideri 3.120,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.10/07/2023

Katip … Hakim ….
e-imza e-imza