Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/752 E. 2023/176 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/752 Esas
KARAR NO : 2023/176

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 10/11/2022
KARAR TARİHİ : 06/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … hesap numaralı, … kişi numaralı, … tesisat numaralı ticarethane olan elektrik sayacı bulunduğunu, davalı tarafından müvekkilinin kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla 23/01/2019 tarihli ve 79.230,75 TL olarak fatura düzenlendiğini, ayrıca yine davalı tarafından müvekkiline çeşitli zamanlarda yüksek tutarda ceza kesildiğini ve talep etmelerine rağmen taraflarına bilgi verilmediğini, kesilen cezanın usul ve yasaya aykırı olup müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, davalı yetkililerinin hiçbir araştırma yapmadan bu cezayı kestiklerini, elektrik enerjisinin dağıtılması hizmetini bölgelerinde tekelinde tutan davalının müvekkiline kesmiş olduğu cezanın keyfi ve hukuka aykırı olduğunu, tamamen bölgede kendisinden başka elektrik dağıtım şirketinin bulunmamasının verdiği rahatlıktan kaynaklandığını, davacı kurum çalışanlarının tek taraflı tutanakları tuttuklarını ve tutanaklarda bile usule uymadıklarını, müvekkilinin kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığını, bu hususun yapılacak bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağını, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, ayrıca müvekkilinin işsiz olup hiçbir gelir ve desteğe sahip olmadığını, adli yardım talebinde bulunduklarını, bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği bedel için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutulduğunu beyan ettiğini ancak davacının davasını şimdilik alacak miktarının bir kısmını talep ve dava ederek açmasının usul hukuku yönünden aykırılık teşkil ettiğini, bu kapsamda dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kaçak elektrik kullanım tespitinin ve tahakkukunun mevzuata uygun olduğunu ve kurum işlemlerinde herhangi bir hata bulunmadığını, dava konusu adreste kurulu bulunan tüketim noktasına ait tesisat mahallinde müvekkili saha ekipleri tarafından 22/05/2019 tarihinde yapılan kontrollerde şebeke giriş hattından ek alınarak harici hat vasıtasıyla enerji kullanıldığının tespit edildiğini, tespit neticesinde… seri numaralı kaçak elektrik kullanım tespit tutanağı tanzim edildiğini, 56.123,16 TL ve 23.107,59 TL tutarında kaçak ek tüketim faturası düzenlendiğini, davalının mevzuat hükümleri uyarınca mükerrer kaçak kullanıcısı olduğunu ve kaçak elektrik tüketimini alışkanlık haline getirdiğinin sabit hale geldiğini, müvekkilince uygulanması zorunlu olan onaylı ulusal tarife bileşenleri hakkında müvekkilli kurumun herhangi bir tasarrufunun söz konusu olmadığını, tasarruf sahibi olan kurumun EPDK olduğunu, davacının her ne kadar kaçak elektrik kullanmadığını iddia etmiş ise de dosyasına iddiasını ve tutanakların aksini kanıtlar nitelikte tespit tutanağı ve sair belgeler ile somut delil sunamadığını, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce esnaf ve sanatkarlar odası kayıtlarının, ticaret sicil kayıtlarının, vergi kayıtlarının, elektrik şirketi kayıtlarının celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanımına dair faturalandırmada tahakkukun yerinde olup olmadığına dair menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Uyuşmazlığın davalının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanımına dair faturalandırmada tahakkukun yerinde olup olmadığına dair menfi tespit istemine talebinden kaynaklandığı, davanın hukuki dayanağının haksız fiile yönelik olduğu, ileri sürülen talepler itibariyle davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, TTK’da doğrudan düzenlenen hususlarla ilgili mutlak ticari dava niteliği de bulunmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde davacı Vedat Baz’ın tacir olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı gibi bu yönde ileri sürülen bir iddianın da bulunmadığı, bu hali ile TTK 4. maddesinde tarif edilen her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün olmadığı, görev hususunun re’sen her aşamada gözetilebileceği, mahkememizce celp edilen vergi dairesi kayıtlarında, davacının işletme esasına göre defter tuttuğu ve VUK 177. maddedeki 1. ve 3. maddelerdeki istisna tutarlarını aşmadığı, sicil kayıtlarında davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, esnaf ve sanatkarlar odası kayıtlarında esnaf kaydına rastlanılmadığının bildirildiğinin görüldüğü, dolayısıyla eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi ve 115/2. maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK 20 madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde iki hafta içerisinde müracaat edildiği taktirde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde HMK 20 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek HMK 331/2 madde gereğince harç ve yargılama giderleri hususunun mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.06/03/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza